bing bir yapay zeka. bir sürü yapay zeka var. ona crossdresser olmak istiyorum diye yazarsanız size şöyle bir cevap veriyor. cd olan aklı karışan ve daha birçok konuda kafası karışıklık içinde olanlar için ai'den bir cevap, bir öneri:
''crossdresser olmak istiyorsanız, bunu yapmak için birçok yol var. öncelikle kendinizi rahat ve mutlu hissettiğiniz bir tarz bulmalısınız. karşı cinsin kıyafetlerini giymek için bir nedeniniz olmalı. bu eğlence, sanat, cinsellik, terapi veya başka bir şey olabilir. kendinize uygun bir ortam ve zaman seçmelisiniz. crossdresser olmak istediğiniz kişilerle paylaşmak veya gizli tutmak size kalmış. crossdresser olmak istiyorsanız, bunun için kendinizi suçlu veya utanmış hissetmenize gerek yok. bu sizin kişisel bir tercihiniz ve kimliğiniz. crossdresser olmak istiyorsanız, bunu yaparken keyif alın ve kendinizi ifade edin.''
özellikle son yılların yükselen olgusu.ne diyeceğimi de bilemedim. yönelim desem olmayacak tarz desem değil seçim filan bilemedim. bir femboy gerçeği var. kadınsı, feminen dediğimiz arkadaşların içinde olduğu bir tanımlama. bir crossdresser asla değiller ama onu rahatlıkla söyleyebilirim. daha fazla hayatın içindeler. daha görünürler. biz cdler gibi kapalı kapılar ardında olmamaları saygı duyurtan bir şey.
kanekalon bir çeşit fiber. fiber derken plastik cinsi. ben kimyacı değilim tam nedir bilmiyorum. bu peruklar formunu kolay kaybetmez. kaliteliler fön tutar. peruk tercih edicekler kanekalon tercih etsinler. ucuz kenakalon görünce koşarak uzaklaşsınlar öyle bir dünya maalesef yok. cd olmak zor çok zor.
üzgünüm değilim. ve sevinçliyim iyi ki olmamışım. istanbul'un cennet diye tabir edilebilecek bir köşesinde doğdum büyüdüm. gerçi buraları da beton tarlası haline yakında gelir. çocuk koşacak, ağac çıkacak, o dizi koşarken kanatacak... yoksa cidden çok zor.
tabanının ve tabanı yaratan, yönlendiren güçleri yönetip, karşılayamayacağını düşünüyorum. hoş bir siyasi figür olarak duruyor. ezildiğini hissediyorum.
sanırım 80 sonu 90 başı gibi hemen hemen her çocuk giydi o sikim sonik taytlardan. hani şu yanlarında yeşil ve sarı fosforlu renklilerden. neyseki bitti o moda da yırttık.
bu reklam üzerine çok şey söylenir ve bakıyorum da söyleniyor. ben bir sektör mensubu olarak bir ton şey sıralayabilirim amma velakin alıcı var ya alıcı hani tüketici; hah işte onlar tayyip'in hedeflediği kitle, o kadar sarayı da çok görmeyin yav diyen kitle... ve bu kitle israil filanmış, yok günahmış demeyip yine kola içiyor. o yüzden bakın görün çok tutacak reklam...
ilga etmek diye de bir durum var. ortadan kaldırmak, lağvetmek anlamında. deniz gezmiş'in idam kararı okunurken hakim bu tanımı kullanır. devleti ortadan kaldırmaya teşebbüs vs. gibisinden. ilga ettiler zaten memleketin her yanını...
seçim şarkısı diye bir durum var. bu sanırım onlarca yıldır varolan bir durum. parayı bastırıyorsun arkadaş. imece seçim şarkısı yok ne yazık ki... sevip sevmeme meselesi değil bu durum.
zeytinburnu'nu bilen bilir cidden büyük göç alan ve hakikatten mozaik kelimesinin bokunun çıktığı bir semttir.
tamam bu suriyeliler savaştan kaçtı o oldu bu oldu hükümet eline yüzün bulaştırdı neyse... ama sen olayı peygambere, vatana millete dedelere neden getiriyorsun. bu kadar salak mı bu vatandaş? yiyor mu yani bu numaraları? tamam cahil filan, sana da oy atmış, fakat sen dedin diye o potaya girmez bu hacı abiler.
transseksüel bir komşum vardı ankara'dayken. o kadar severdim ki onu. tam bir evkuşuydu. her gün kekler poğaçalar yapardı apartmanı misler gibi kokuturdu. oldukça da cömertti, mutfakta pişirdiğinin nasibini her kapıya düşürürdü. türlü türlü turşular kurardı apartmanın kilerine koyardı. üstünde de bir not "canınız çektiğince alın yiyin, afiyet olsun" diye. ruh hastası olmadığımız için yaptığı her davranışı seks isteği ya da kendini pazarlama stratejisi olarak yorumlamazdık. sonra annesinin yanına dönmüştü çok üzülmüştüm. hala arada telefonlaşırız, yufka ekmek reçel yapar yollar. ev alma komşu al lafı tevekkeli değil, mesela başlığın sahibi yazar gibi dangoz bir komşum olsun istemezdim. iyileşin ey insanlar, iyileşmek paralı değil.
en genç profesör ünvanını * alan bilim adamımız diye nam salmış sinanoğlu sessiz sedasız göçüp gitti. bir ara türkçe ile kafayı bozmuştu ama türkçe bizim neyimize tabi. esin afşar'ın da ağabeyiydi rahmetli. bazı buluşları, bilime filan katkıları da varmış ama survivor turabi filan daha önemli... şimdi kim takar bilim adamını bu ülkede...
öncelikle bu tür numaraları yemediğimi söylemeliyim. türkiye halkı deyince ülke toptan demokratik olmuyor. türk halkı deyince de diğer etnik gruplar etnik özelliklerinden kopmuş olmuyor. devlet asimile etti filan diyorsanız asimilenin kralının yapıldığı ülkelere bakın göreceksiniz unutmak istemeyen unutmuyor etnik kökenini. dünya seni türk olarak görmeye devam edip böyle devam ettiği sürece sen birkaç demokrasi havarisinin peşine takılıp türkiye halkı filan deyip dolaşırsan sadece kendini tatmin etmiş olursun. netice olarak gerçekler acıdır, biber de acıdır.
cerencd
efemerid
hemtapamhembatam
alyssanne