işte başka milletlerin değerlerini kendi dilimize alırken küfür olarak aldığımıza güzel bir örnektir. babafingo çingene inanışına göre önemli bir şahsiyettir. musa denizi yardıktan sonra cemaatiyle kızıl denizi geçerkene kutsal babafingo geçerken deniz aniden kapanır. hatta yanında kendi milleti de vardır. her mayıs ayında yapılan kakava şenliklerinde çingeneler suya girerler. inanışlarına göre suyun dibinden babafingo bir mayıs günü bu şenliklerde suyun yüzüne çıkacaktır ve o çıktığı zaman birleşik çingene devleti kurulacaktır. italyaya geçen çingenelerden mütevellit babafingo italyancaya papafingo olarak geçiyor, tahminimce baba eki bildiğimiz erkek erk yani papa, peder, patron(hepsi aynı anlamdadır) italyancada papa olmuş ve suyla, denizle ilişki kurduklarından gemilerin belli bir parçasına da papafingo diyolar.
aziz halkım siz hala çük diye bilin ama artık o kadar okudunuz demezsiniz zahar.
her ne kadar dangalak kelimesinin kısaltılması gibi dursa da, japonyaya ait basit bir tatlı çeşididir, pirinç unu, tereyağı, şeker ve su ile yapılır. hatta geçenlerde yeğenimle disney channal izlerkene 'doraemon' diye bir çizgi filmde pirinç kurabiyesi diye yiyorlardı. hmm dango yiyoz deseler komik olurdu yaaaa.
türkçe deneme, araştırma, makale yazmasını bilmeyenlere ingilizce nasıl yazılır ahan da öğren edasında üniversitelerde yazdırılan egzantrik deneme yazılarıdır 'on the other hand' konu başlıkları hep aynıdır bulduğu konu başlığını dolduramayıp ukdeye atan tembel yazar misali essay yazan arkadaşlar konularının alt başlıklarını googledan arak yaparlar 'meanwhile' essay iyi yazan arkadaşlar iş hayatında avantajlarının farkına varacaklardır.
arkadaş biri şarkıcı, bir diğeri baterist, başka biri oyuncu, hepsi parti düşkünü. valla atarlanma durumuna geldim. yani zaten herkes g.t g.te oturuyor beyoğlunda, bu kadar über kirayı bu kadar zulm için mi veriyorum arkadaş. açık fikirli insanların oturdukları yerlerde kiralar astronomik valla gidecem muhafazakar mahallelere taşınacam bu gidişle. gerçi oralarda da çocuk gürültüleri eksik olmuyor. beylikdüzü güzel ama çoooooook uzak. sıçam böyle işe ya.
sadece ve sadece 'bear' olandan hoşlanan ve onunla cinsel ilişkiye girebilen insan diyebilirim. bel çapı, vücud kılı endeksi önemlidir bu grup insanlar için. diyelim bu gruptan biri idealindeki 'bear'a aşık oldu, sonra o 'bear' epilasyona gitti, sağlığı için kilo verdiyse anında terk edilir. bearseksüel adam(ya da kadın) ne yapsın bear olmayanı, alıp turşusunu mu kursun.
edit: yeni bir tanım olduğu için bearseksüel olanlar hetero, eşcinsel, kadın, erkek, bear, lubun, trans olabilir. ama tercihleri sadece beardir.
iki santimle kaçırdığım ama maalesef beyaz tenli olmam şivesiz konuşmam tip olarak benzetilmememden mütevellit bu sınıfa alınamadım gitti ya, ne diyem size. sizi gidi şekilciler.
normal dönemlerde renksiz sade olan dişi babunun malum yeri, kızışma anlarında koca parlak ve kırmızı rengini alır. dişi babun erkeğini kendi seçer. tacize yanaşan erkeği beğenmedi ise, o erkek babunun ebesini beller anacım. anaerkildirler. yaşasın dişilik.
edit: bu başlık reserved başlığı anlatılırken örnek olarak kullanıldığı için açılmıştır.
ingilizceden türkçeye çevirirsek 'rezerve edilmiş' demektir. peki ayı sözlükte bir başlık açtınız sizden sonra biri (bkz:reserved) dedi, bu nedir diye sorgulayan eşkenar arkadaşlara açıklama yapam bari, madem bilgiye açız doyuralım. atıyorum şimdi 'dişi babun götü' diye bir başlık açtınız ve ilk entry'i girdin. senden sonra başlığı çok seven ama o anda yazacak vakti olmayan ya da bi hafta boyunca başlık altına felsefi birikimiyle açıklamalı yazı tasarlayan(ki babun götü için uzun süredir) yazar başlık altındaki ilk entryden sonraki ikinci entry'e (bkz:reserved) diye ifade kullanır. s.kinin keyfine göre yazarımız bir gün o rezerve ettiği kısmı dolduracaktır. ama her zaman ikinci yazan kişi ünvanı onun olacaktır.
edit: genel olarak online sözlüklerde konuyu açanlar ya da o konu hakkında ilk beş enrty'i giren yazarlar zamanla tercih edilen yazarlar olur efendim. statüko çılgını olan yazarlarımıza duyurulur.
efendim soğuk kış günü, bursa gemlik arası bir yerde mola verdik. can hıraş iş görüşmesi yaptığımız şahısla ekonomi üzerine kasım kasım konuşmaktayız. acayip bir kar yağışı var, lapa lapa kar yağıyor derler ya o diyenler halt etmiş, bildiğin çığ yağıyor. neyse yemekten sonra sigara molası verdik dışarıda kar altında ülke ekonomisini kurtarırmışçasına konuşmaya devam ediyoruz. baktım konuşurken kar birikiyor, dedim ayağımı biriken karı temizleyeyim geri davrandım, meğersem arkası yokuş aşağı, yüz metreden fazla, bildiğin kayarak uçtum efendim. görevliler halat salladı da öyle çıktım. millet gülüyor, ben kıpkırmızı oldum utançtan. eleman geldi yanıma düşme anında dolar euro üstüne konuştuğu son kelimelerden başlayarak konuşmaya devam etti yahu. insan bi geçmiş olsun der. b.k iş yaparım senle.
işte bir müzik adamının projesi sonucu çıkmış albümdür. bas gitarist ve yapımcı olan bill laswell denen bu müizk adamı dünya müzikleriyle ilgilenen hiperaktif kardeşimiz kuzey afrikanın müzik tarzına da aşık. bu kardeş basel üzerinden hamburga geçen fransız-rus-isviçreli müzisyen pat jabbar ile bu projeyi başlatır. kuzey afrika enstrumanlarıyla çok dilli bir yapıya bürünen proje reggae, hip hop ve bir çok tarzla harmanlanır anacım. sonuç olarak harika ötesi bir albüm çıkar. tabi bir çok kuzey afrikalı yerel ve ünlü sanatçılarla projede çalışır hatta bir parça türkçedir. itunestan satın aldım ve beğendim.
edit: 'kasbah' demek dört tarafı surlarla çevrili yerleşim birimi demektir, medineden fasa bu küçük yerleşim birimlerini görmek mevcuttur. kasbah türkçeye kasaba olarak geçmiştir. ama kasabalarımızın surları yoktur anacım.
dünya nüfusunun yüzde onunun lgbti olma durumunun tezahür bulmuş halidir. haliyle her yerde olduğu gibi imam hatiplerde de lgbti birey olma durumu yüzde ondur. tabi inanç ve toplum baskısı kat ve kat fazladır. genellikle gizli yaşamayı ya da bastırmayı tercih ederler. fakat bastıranlarda ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkmakta ve sonra aniden kabak çiçeği gibi açılmaktadırlar.
edit: zaten lgbti bireyleri içinde inanan sayısı oldukça fazladır. ilginç.
kuzenim gitmiştir on dört yıl önce, çıkmak için zamanında bin bir takla atmıştır. sabahın köründe namaza durdurmalar, zırt pırt risale okumaları, kadın ve erkekleri birbirinden ayrı tutmaları ve birbirlerine baktırmamaları. neyse zorla aldık kuzeni yurttan, ağladılar biz alınca, kemalist israil yanlısı okullara mı götüreceksiniz demişti adam yahu. ne alaka. kuzen ergenlik çağındaydı libidosu yüksek tabi ki. masturbasyon yaparken tuvalette abiler yakalamış günah demişler. kendi aralarında gizlice sevicilik de varmış, tabi hepsinde değil. kuzenimin yalancısıyım. ama yani ergenleri toplarsan herşeyden mahrum bırakırsan hetero, eşcinsel, biseksüel farketmez ufak ufak o ihtiyacı gidereceklerdir yani. çok insani bir durum arkadaş.
neyse bu cemaat gel zaman git zaman chp ile ittifak yapmıştır. ayrıca daha modern yapıya bürünmüşlerdir. bu bir tercih mi yoksa geçici bir süreç mi bilemem. ama dünya hala büyük onlar kendi içinde mutlu biz kendi içimizde mutlu yaşayalım, ticaret yapalım ama fazla yüz göz olmayalım anacım.
insalıktan çıkmış topluma ders niteliğinde açıklamadır;
¨uyku tutmaz bu gece, gözler dolar taşar boşalır yine yürüsek taksime ne değişecek??... kadın her geçen yıl daha değersiz bu ülkede biliyorum daha da sertleşecek her şey yine hafifletme, yine kadında suç arama, yine bulunur bir bahane yine aşağılanma yine mide bulantısı
kadın olmak zor, güzel bir kız olmak çok zordur ülkemde bugün o güzel yüze baktıkça neler geçiyor aklımdan: ilkokulda etek açmayı oyun yapan sınıf arkadaşlarımın hedefi olmak, okul eteğiyle eve yürürken yediğim onca laf, dersane dönüşü karanlıkta hızlanan adımlarım, göğsüme bastırdığım kitaplarım, taksilerin arkayı izlemek için ayarlanan aynaları, çıkma teklifini kabul etmediğim için canımı acıtan okul arkadaşlarım, ev telefonundan yapılan sapık konuşmalar, peşimden apartmana girip 15 yaşındaki bana ereksiyon halindeki cinsel organının gösteren o çocuğun yüzü, ellerim titreyerek eve kaçışım ve bunu kimseye anlatmayışım, kıçımı hem de bir kanal gecesinde elleyen sarhoş bir kanal yöneticisiyle tartışmam, sevgilisi olmamayı gururuna yediremeyen partnerler, arkadaşımın evinde tuvalete zorla dalıp dudaklarıma yapışan bir oyuncuyu itişim, mesleğim yüzünden yaftalanışım, aylarca peşimden koşan birini sanki ben sevgilisinden ayırmışım gibi tam sayfa haber yapışları, gizlice çakallıkla servis edilen göğüslerimin silüeti davası mavası, bilir kişi raporu lehime çıkınca geri çekilen davaya kocası araya girdi haberi, daha bugün fermuarım açık kalmış haberleri, aman ne önemli!!! kadına, bedenine, seçimlerine, haklarına saygı göstermeyen kafalara rağmen çok sanslıymışım diyorum artık, hep teğet geçmişim.
tecavüz, bıçaklanma, kesilip bavula tıkıştırılma, otobüs durağına komada bırakılma, yakılma yaşamadım. insanlık suçlarına göz yummak suçtur!!! bir gün hesap sorulur!!! cinsiyet ayırmaksızın her vatandaşın canını haklarını korumak görevinizdir!!!
dilerim son gününü hiç hatırlama özgecan hayallerinle huzur içinde uyu.
arkadaş giriyosun yazını döşüyosun, gönder diyosun. bi bakıyosun online değilsin. eee iki dakika önce online olmuştum. eğer bi yazı döşediniz egonuzu kabartacak, aman kopyalayın sonra göndere basın. bu böyle midir yoksa ben mi sürekli atılıyorum. çözüm önerisi olan varsa bi zahmet paylaşsın.
şu modda yaşayan yazardır: ¨çok iyi de oldu, çok güzel iyi oldu tamam mı. şimdi meselam türban olayını çok karıştırdılar. haa.. aralarında bir fark kaldı. o farklan çok güzel oldu. mesalam herkesin hayatına kimse karışamaz. ha nasıl karışamaz. ben bu şekıl giyinirim bu bayan şu şekıl giyinir şu şekıl giyinir. haa hiç kimse kimseye karışamaya bi hakkı yok. özgürlüğün bitirir. haa başörtü kurban olduğum ya resulullah'tan gelebilir. amma lakin ki öyle değildir. ¨ ------) http://youtu.be/uvwevdm7uas
adorno'nun negatif diyalektiğine ilham kaynağı olmasından mütevellit schoenberg, berg, webern tarafından temsil edilen müzik türüdür. peki hocam biz anlamadık, halkın anlayacağı dilden anlatın diyorsanız şöyle anlatayım. şimdi klasik anlamda dinlediğimiz müzikler tonal'dır yani kendi içinde ritmi vardır melodisi vardır ahengi vardır. aslında yaptığımız müziği doğanın ahengine uydururuz. her müziğin matematiksel bir düzeni vardır. atonal müzik ise bu ahengi melodiyi uyumu bozar. aslında atonal müziğin de matematiksel modeli vardır. fakat çalınan notadan sonra duymak istediğimiz nota çalmaz. beyniniz ambele olur. kamyon çarpmışa dönersiniz. totali sabırla dinlerseniz sorun yok. çünkü kendi içinde bütüncüldür. sanki müzik nasıl çalınmaz önermesinin çalınma durumudur. evet böyle olmamalı diyosunuz ama onu çalmak ve eserini notaya dökmek bile marifet ister. örnek müzik ----) http://youtu.be/qa3jsi2yd3y
1981 yapımı kanada yapımı korku filmi. dönemine göre ürkütücüdür. amma bu amerikanlar aynısını alıp 2009'da s.kimsonik 3d olarak tekrar çektiler. sonuç: eh işte. yapmayın arkadaş işte 80 dönemi filmlerin kendine özgü bir tadı var. s.çıp sıvazlamayın arkadaş.
bendeki imajı: dört kadının bir olup tek hesap açabildiği, sanal imam desteğinin olduğu, kadınların çarşafları altından yüzlerinin görünmemesi, erkeklerin sakallarından mütevellit onların da yüzlerinin görünmemesinden kaynaklı sadece gözlere bakarak tercih yapabilmeleri, buluşma alanı olarak fatih camii bahçesi ya da eyüp sultan meydanı olabileceği sitedir. yersen.
gerçekte olan: iletişimin sanal ortamlara indirgenmesinden kaynaklı evde kalmış islami değerleri olan insanların tercih ettiği sitedir. erkekler bakımlıdır, kadınlar da maşallah dar dar giysiler giyip sadece başlarını örtmüşlerdir ya da açıklardır ama inançlılardır. buluşma yerleri avm'ler, boğaz çevresi ya da klasik taksimdir. hele biri vardır ki diğer evlenme sitelerine taş çıkartır http://www.muslima.com .
çok ta tın. s.kimde bile değil. nasıl ki tüm kürtleri terörist, izmirlileri gavur, dindarları şeriatçı, tüm ermenileri vatan haini, tüm alevileri sapık, tüm rusları alkolik, avrupalıları entel dantel görebiliyorsa bu ülke vatandaşlarının belli bir güruhu, gayleri de bu şekilde algılamaları hiç şaşırtmamıştır. varsın öyle bilsinler;)
eşcinsel birey günümüz erkek egemen toplum ve onun yansıması olan heteroseksist zihniyet içerisinde yalnız ve savunmasızdır. gizlidir ve gizli olmak zorunda olandır. çünkü resmi ideoloji yani devlet onu yok sayar, küçümser, gizli olmak koşulu ile toplum içerisinde yaşamasına kendi belirlediği kurallar dahilinde izin verir. eşcinsel heteroseksüel gibi göründüğü müddetçe sosyal hayatta .....
akdeniz pembe caretta lgbt
anka lgbt
antakya güzel sanatlar derneği
dersim roştîya asmê lgbti
hÊvÎ lgbti inisiyatifi
istanbul lgbtt dayanışma derneği
kaos gl kültürel araştırmalar ve dayanışma derneği
kars lgbt blok
keskesor lgbti diyarbakır
lambdaistanbul lgbti dayanışma derneği
lgbtt aileleri istanbul grubu (listag)
malatya homofobi ve transfobi karşıtı gençlik inisiyatifi
morel eskişehir lgbtt
pembe hayat lgbtt dayanışma derneği
queer adana
sick-o kadından erkeğe translar için bilgi bankası
siyah pembe üçgen izmir
sosyal politikalar cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çalışmaları derneği (spod)
trans danışma merkezi derneği (t-der)
trans dayanışma ağı
uluslararası af örgütü
voltrans
yedirenk mersin lgbt
zeugmadi lgbt
antik yunan estetiğidir. kısa ve öz anlatmaya çalışacam. umarım okuyacak vaktiniz vardır. aristotelyen estetik tüm batı kültürünün de temelini oluşturur. mutlak güzel, mutlak iyi, mutlak kötü, mutlak kahraman, mutlak estetik, altın oran gibi her olguyu bir kalıba sokar. batı medeniyeti kendi estetiğini bu şekilde var etmiştir ve dünyaya sattığı yani pazarladığı kültür bu aristotelyen estetik kültürüdür. güzelin belli bir tarifi vardır, resimde, heykelde kısacası sanatta o güzeli kullanırlar. reklamcılıktan tutun sinemaya kadar beyaz ten, mavi göz, yüz hatlarının altın oranı salt güzeldir bu estetik bakışı olarak. ayrıca salt güzel olan salt iyiliği de barındırır. mutlak güzel dışındaki tüm formlar çirkindir yani kötüdür.
hikayelerinde her zaman bir kötü vardır bir de iyi vardır, sonunda iyi kötüyü yener ve hikayeyi okuyan, tiyatroyu izleyen ya da sinemaya giden seyirci kendini kahramanla özdeşleştirir ve kahraman kötüyü yenince seyirci katharsise(arınmaya) ulaşır. bu minvaldedir tüm sanat akımları. özellikle hollywood yüzde seksen hikayelerini bu temelde işler. son yirmi yıldır güzel karakterler içerisine diğer renkten olan ırkları da ihtiva etmeye başlamışlardır ama dış görünüş olarak altın oranı kullanırlar hala. maalesef bir çoğumuz bu kültürün etkisi altında büyüyoruz ve ilişki aradığımız kişinin tipolojisi bize şu güne kadar ekranlarda verilen iyi ve yakışıklı, iyi ve güzel insanların tipolojisi olmuştur. tırnak içinde hiç bir zaman göreceli çirkin diyebileceğimiz(ki bu kıyaslamayı yine aristotelyen estetik içinde yaparız) kadınla ilgili başrolü olan aşk filmleri hemen hemen hiç yoktur.
size bir hikaye,
zamanında fransadan afrika liberya oralara giden bir misyoner çift siyahi bir kabilenin olduğu kasabaya yerleşirler. adamın eşi zayıf, sarışın, mavi gözlü yani bildiğin nikola kidman işte. adam ise göreceli daha esmer kahverengi gözlü ispanyol asıllı fransız. ilk başta kabile erkekleri sürekli kadına bakar ve aralarında konuşurlar. kadın kocasına 'gördün mü kısa boylu yüzleri boyalı çirkin kadınlardan sonra beni görünce bu çirkin erkekler benden hoşlanmaya başladı der', zamanla kilise yapılır halkın dili öğrenilir. misyoner adam bir gün kabile reisi ile konuşurken nasıl var mı bir sorununuz der. kabile lideri isaya, size bir nebze alıştık ama eşinize hala alışamadık, ilk gördüğümüzde hayatımızda bu kadar çirkin bir yaratık olacağını düşünmezdik der, rüyalarımıza giriyordu ve korkuyorduk der, zamanla alıştık, biz alıştık ama sen nasıl onunlasın, tanrının bir sınavı mı der lo. işte estetik böyle bir şey bize bebekliğimizden beri öğretiliyor velhasıl.
insalıktan çıkmış topluma ders niteliğinde açıklamadır;
¨uyku tutmaz bu gece, gözler dolar taşar boşalır yine yürüsek taksime ne değişecek??... kadın her geçen yıl daha değersiz bu ülkede biliyorum daha da sertleşecek her şey yine hafifletme, yine kadında suç arama, yine bulunur bir bahane yine aşağılanma yine mide bulantısı
kadın olmak zor, güzel bir kız olmak çok zordur ülkemde bugün o güzel yüze baktıkça neler geçiyor aklımdan: ilkokulda etek açmayı oyun yapan sınıf arkadaşlarımın hedefi olmak, okul eteğiyle eve yürürken yediğim onca laf, dersane dönüşü karanlıkta hızlanan adımlarım, göğsüme bastırdığım kitaplarım, taksilerin arkayı izlemek için ayarlanan aynaları, çıkma teklifini kabul etmediğim için canımı acıtan okul arkadaşlarım, ev telefonundan yapılan sapık konuşmalar, peşimden apartmana girip 15 yaşındaki bana ereksiyon halindeki cinsel organının gösteren o çocuğun yüzü, ellerim titreyerek eve kaçışım ve bunu kimseye anlatmayışım, kıçımı hem de bir kanal gecesinde elleyen sarhoş bir kanal yöneticisiyle tartışmam, sevgilisi olmamayı gururuna yediremeyen partnerler, arkadaşımın evinde tuvalete zorla dalıp dudaklarıma yapışan bir oyuncuyu itişim, mesleğim yüzünden yaftalanışım, aylarca peşimden koşan birini sanki ben sevgilisinden ayırmışım gibi tam sayfa haber yapışları, gizlice çakallıkla servis edilen göğüslerimin silüeti davası mavası, bilir kişi raporu lehime çıkınca geri çekilen davaya kocası araya girdi haberi, daha bugün fermuarım açık kalmış haberleri, aman ne önemli!!! kadına, bedenine, seçimlerine, haklarına saygı göstermeyen kafalara rağmen çok sanslıymışım diyorum artık, hep teğet geçmişim.
tecavüz, bıçaklanma, kesilip bavula tıkıştırılma, otobüs durağına komada bırakılma, yakılma yaşamadım. insanlık suçlarına göz yummak suçtur!!! bir gün hesap sorulur!!! cinsiyet ayırmaksızın her vatandaşın canını haklarını korumak görevinizdir!!!
dilerim son gününü hiç hatırlama özgecan hayallerinle huzur içinde uyu.
eski adı işçi partisi olan vatan partisinin başkanıdır. ben üniversitede iken işçi partisi gençleri solculara sürekli polis kontrolünde saldırırlardı efendim, deniz gezmiş felan diyip polis huzurunda saldıran bu zihniyeti hala anlayamadım açıkçası. perinçek şimdi çıkmış cnntürk ahmet hakan programında konuştu. hepsini dinledim ve şu sonuca vardım. eğer 78955 adet oy kullanma hakkım olsa ve bu seçimlerde chp, sol partiler, anadolu partisi ve hdp yi seçim dışı yapsalar, ve silah zoruyla oy kullan deseler öncelikle mhp, saadet+bbp, akp olmak üzere oylarımı paylaştırırım. vatan partisi mi? oy pusulamın on trilyon oyum olsa bir adet bile oy vermem velhasıl. arkadaş akpnin kurgusallığından bile daha kurgusal adamlar.
kavga var dediler geldik durumu çakmam uzun sürdü, sanırım white wine yazar arkadaşımıza homofobik suçlaması felan mı atılmış pek anlayamadım, sonra white wine yazar arkadaşımızın beğenilmeyen entrylerini okudum, yani öyle öeeh yuh olacak bişi göremedim, var da hala göremiyorumuyum acaba, bence gayet kendi halinde, biraz tepkisel. lo beyoğlunda yaşayan biri olarak tanıdığım bir çok lgbti bireyine göre white wine über devrimci, hem farklı seslere ihtiyaç var lo. yoksa hep aynı düşünenler burada olsak ah bak ne kadar haklı, hmm o da haklı desek olur mu. birlikte yaşamayı öğrenelim işte, ne olcak sen beğenmezsin, başkası beğenir, başkası eksik bulur, fikir fikirdir. sıkıntı yok, hadi barışın bakayım.
özellikle dünya üzerindeki büyükşehirlerde yaşam alanlarının daralmasından kaynaklı bilimsel bir gerçektir. bir yaşam alanında metre kare başına insan sayısı artıkça eşcinsel yönelimlerin oranın da arttığı görülmüştür. geniş düzlüklerde, büyük parklarda ve ferah evlerde oturan toplumlarda lgbt yönelimleri ortalama yüzde yedi ve on arası iken. tıkış tıkış olan yaşam alanlarında bu oran yüzde on iki ve on beş arası değişim göstermektedir. bilindiği üzere bir çok canlı türünde eşcinsel davranışlar bulunmaktadır. bir takım bilim insanı tel çitlerle çevrilmiş sınırlı bir alana üç çift dişi ve erkek evcil köpek koyarlar, evcil köpeklerin yaşam alanları düzenli gün aşırı temizlenir ve köpekler en iyi şekilde beslenirler. çiftlerin üremesine takriben bir sene içerisinde köpek sayısı oldukça artar. temizlik ve beslenme oldukça iyi olmasına rağmen yaşam alanları sınırlıdır. sonuç olarak daral yaşam alanında ikinci nesil erkek cinsiyetinde olanların dişilere ilgi göstermedikleri gözlemlenir. ikinci nesil erkekler dişilerle üremek yerine hemcinsleriyle cinsel ilişkiye girerler. sonuç olarak bu durum insanlar içinde geçerli olabilir diye düşünülmüştür. tabi bilimsel bir veri yoktur insan davranışları hakkında. bilen varsa açıklar efendim.
arkadaşlık ve sevgili bulma ağları(koli bulma ve hastalık yayma ağları) olan grindr, gabile, planetromeo ve hornetle yetinemeyip yazarlara salça olma durumudur. fakat bir yandan da mantıklı gibidir sonuçta düşünen, yazan dünya üzerinde söyleyecek bir kaç kelamı olan insanlarla iletişime geçmektir. iyi midir kötü müdür bilemedim şimdi.
uzun süre(1-2 hafta) erkeğin cinsel ilişkiye girmemesi ya da mastürbasyon yapmaması sonucu sperm, sperm keselerinde bayatlar, bu bayatlayan sperm boşalma anında katı, jölemsi ve parçacıklıdır. rengi sarımsıdır. çıkışı biraz zorlar acı verir.
bir de daha kısa sürede sperm katılaşması sorunları vardır. yabancı kaynaklardan okuduğum kadarıyla bunun sebebi sperm sıvısı içerisindeki protein ve şeker yapısından kaynaklıymış. daha tam bir çözüm bulunamamış .tüm yeme içme alışkanlıklarını değiştirmek belki faydalı olabilir diyorlar. bu durumda olanların her gün ya da iki günde bir boşalmaları gerekmektedir. bir hastalık değil ama yanlış kodlamadan dolayı sperm erkenden topaklanıyor yani.