güzel siyasete sahip bir partidir. güzel siyaset, yalancılıkla dolandırıcılıkla ayrımcılıkla olur. ülkeyi bölerek olur. çok iyi başarıyorlar. bugün ülkede kaç farklı grup var acaba. ırklardan ayrılıyoruz, dinlerden ayrılıyoruz, ekonomik görüşlerden ayrılıyoruz, cinsiyetle ayrılıyoruz, vs. ama bir gün gelir o ampul söner. birileri gelir o ampulu ordan alır.
herkes herkese yorum yapar durumda bugün. aynada ki yansımaya doğruyu söyleyemeyenler var. hınçlarını daha zayıflardan çıkaranlar var. işte onlar bostancıda kadıköyde beyoğlunda caddelerde topuklu ayakkabıyla gezen erkekleri hedef seçmişler kendilerine. aslında tek sorun bu. ne travestiler sorundur burda ( ki asla öyle bi şey olama) ne de para karşılığı yapılan orgazmlar. herkes insan.fuhuş yapılsın ya da yapılmasın-ki zorla yapılanlar da vardır- onlar böyle aşağılanmayı haketmiyorlar
eğer o giderse akp nin hiçbir şeyi kalmaz. tek adama oy veriliyo o da rte. neden verildiğini de anlamış değilim* dolandırıcı olduğu ispatlandığı halde dokunulmazlığı olduğu için sorgulanmayan uzuuun dönemli başbakan
bugün inanılmaz bi akşam yaşadım sözlük. üniversite son sınıftayım. ve 1. sınıftan beri çoook hoşlandığım bi ayı vardı. hep bakardım ona uzaktan. fotoğraflarını tekrar tekrar açıp keşke ya keşke derdim. bu akşam birden yazdı. şaka yapıyo sandım, sonra alay ediyo sandım. ama kendimi alamadım onun yanına gitmekten. bi cümle kurdum bugün aynen dedi, bi cümle kurdu bana aynen dedim. o kadar aynıydık ki. aynam gibiydi. aynadaki sarışın karşılığım.
yıllardır her ikimiz de aynı düşünmüşüz. kadıköyde en sevdiğim yerde. karaköy ve beşiktaş isteklelerinin tam ortasında, haydarpaşanın tam karşısında, kulaklarına gittim, sakalım saklaına değdi. ve o cümleyi söyledim. sonra oda kulağıma yaklaştı iyice bana karşılık verdi. herkesin ortasında sımsıkı sarıldık. sarılma bitince gözyaşına dolan gözlerim onun dolu gözlerine dokundu. resmen zaman durdu.
romanıyla filminin sonunun farklı olduğu bir filmdir. film de kitap da müthiştir. kitapta asya sevdiğine varıyor ve mutlu son. gerçi filmde de mutlu son gibi bi şey var sadece sevenler birbirine kavuşamıyor ama kavuşmak hep iyi değildir
kötü ya. internetten görünce gerçekte görüyor gibi olmuyor ki. kokusunu, bakışlarını hissetmek istiyorsun. dudaklarını tatmak istiyorsun. istiklalde elini tutup yürümek istiyorsun. olmuyor. o sana şarkı paylaşır sen ona.. ama arada deniz varsa sen evinde oturursun o evinde. yazınca görüyorsun bazen güldüğünü ama gerçekte görmek istiyorsun. en çok da sımsıkı sarılmak istiyorsun ama kolların yetişmiyor.
herkes herkese yorum yapar durumda bugün. aynada ki yansımaya doğruyu söyleyemeyenler var. hınçlarını daha zayıflardan çıkaranlar var. işte onlar bostancıda kadıköyde beyoğlunda caddelerde topuklu ayakkabıyla gezen erkekleri hedef seçmişler kendilerine. aslında tek sorun bu. ne travestiler sorundur burda ( ki asla öyle bi şey olama) ne de para karşılığı yapılan orgazmlar. herkes insan.fuhuş yapılsın ya da yapılmasın-ki zorla yapılanlar da vardır- onlar böyle aşağılanmayı haketmiyorlar
bugün inanılmaz bi akşam yaşadım sözlük. üniversite son sınıftayım. ve 1. sınıftan beri çoook hoşlandığım bi ayı vardı. hep bakardım ona uzaktan. fotoğraflarını tekrar tekrar açıp keşke ya keşke derdim. bu akşam birden yazdı. şaka yapıyo sandım, sonra alay ediyo sandım. ama kendimi alamadım onun yanına gitmekten. bi cümle kurdum bugün aynen dedi, bi cümle kurdu bana aynen dedim. o kadar aynıydık ki. aynam gibiydi. aynadaki sarışın karşılığım.
yıllardır her ikimiz de aynı düşünmüşüz. kadıköyde en sevdiğim yerde. karaköy ve beşiktaş isteklelerinin tam ortasında, haydarpaşanın tam karşısında, kulaklarına gittim, sakalım saklaına değdi. ve o cümleyi söyledim. sonra oda kulağıma yaklaştı iyice bana karşılık verdi. herkesin ortasında sımsıkı sarıldık. sarılma bitince gözyaşına dolan gözlerim onun dolu gözlerine dokundu. resmen zaman durdu.