gordias

Durum: 298 - 0 - 0 - 0 - 12.06.2020 01:34

Puan: 3640 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

life; keep it simple
  • /
  • 15

kasr

korunaklı konut, köşk, kale, şato anlamında kelime. hükümdarlar için yaşadıkları sarayların dışında, şehir dışında dinlence amaçlı, kısa süreli kalmak için yaptırılmış küçük saray veya köşkleri belirtmek için kullanılır. etimolojik olarak kesin bilgi yoktur. hangi dile ait olduğu bilinmemektedir. aramice/ibranice "kastra", latince "castrum", yunanca "kastron" ya da arapça "ksr" kökünden geldiği söyleniyor.*

mihrab

kelime kökü olarak mihr; güneş, ümitle bakılan, ümit bağlanan yer anlamına gelir.* imamın durduğu oyuntulu "niş" kısımdır. bu kısmın üstü gökle örtülü ve kaidesi yer olan, bir mağara görünümündedir. kiliselerdeki apsisler ne ise, mihrab camide o dur ve kutsal mekanı bütünler. ibadet eden cemaati birbirine bağlayan kısım aracılığıyla, manevi olarak da birlik halinde yaradana bir yönelme gerçekleşir. bağlılığın ve itaatin sembolü olan secde onun önünde yapılır. bu sebeple mihrabı, bir nevi cennet eşiği olarak tanımlamak da mümkündür.

minber

köken olarak arapça nebr’den gelir ve yükseklik demektir. daima mihrabın sağında yer alır. cuma vaazı için imamın veya hatibin yarısına kadar çıkıp vaaz verdiği, üstü külahlı bir sahanlığı olan kürsüdür. basamaklar yetkinliğin mertebelerine karşılık gelmektedir. imamlar, hutbe okurken, minberin en üst basamağına kadar çıkmamayı bir hürmet sayarlar; çünkü o makam peygambere ait telakki edilir.

kubbe

aslen bir islam kültürünün yapı elemanı olmamasına rağmen, gelişimini camilerde kullanılmaya başlaması ile tamamlar. ilk kez sassaniler modern anlamda bildiğimiz kubbeyi inşaa ederler. kubbenin sembolize ettiği aslen allah'tır. sembolize ettiği olgu, onun geometrisinden kaynaklanmaktadır. daire, simgeler arasında sonsuzun ve döngünün ifadesi olarak en güçlü olandır. evrendeki birlik ve bütünlüğün başlıca ifadesidir. toplayan, biraraya getirendir. islam sanatında kullanılan geometrik formların, devamlı tekrar etme prensibi buna dayanır.

minare

minare, arapça bir kelimedir. işıyan, ışık saçan anlamına gelir. etimolojik olarak “manara” veya “monar” yani “ateşin yandığı yer”in ifadesidir. ateş ile ilgisini zerdüşt geleneğinden aldığı ve ateşgâhların iran minarelerine öncülük ettiği bilinmektedir. minarelerin yapısal olarak kökenleri, sasani mimarisine dayanır, camiye bağlı göğe doğru yükselen uzun ince bir kuledir aslen. allah’ın adının ilk harfini "elif"i simgeler ve ademoğlu ile yaradan arasında varolan bağı sembolize ettiği de söylenmektedir.

cittaslow

sakinşehir ya da cittaslow konseptinin logosu sırtında şehirler taşıyan bir salyangozdur. bu logoyu kullanmak için o şehirde yaşayan insanlar daha düşük tempoda yaşamaları gerekmektedir. daha az enerji tüketen, daha sakin ve insanı hızda yaşayan, vahşi bir gıda tüketimi yerine az ama öz beslenme ile yaşayan insanlar hem kendilerine, hem ailelerine hem de çevrelerine daha çok zaman ayırabilmektedirler. her geçen gün nüfuslarında artış gösteren metropol ya da megapollere karşı, kendi öz değerlerini korumak isteyen şehirlerin varoluşu aslında eskiye özlemin göstergesi olarak da algılanabilmektedir. cadde ve yol kenarlarında zevksiz reklam panolarının olmadığı, en işlek caddelerinde dahi dükkânların önlerinde şatafatlı tabelalar olmayan, gösteriş için değil, sadelik için yanaşılan kentlerin sayısının ne kadar artış göstereceği ayrı bir merak konusu diyebiliriz.

iskandinav mitolojisi

iskandinav mitolojisinde her şey yokluk ile başlar. mutlak sonsuzluk. bu boşlukta var olan tek şey ginungagap (yunan mitolojisinde “kaos”) dır. sonsuzluğa dek uzanan rengi ve görüntüsü olmayan bir boşluk. ginungagap'ın kuzeyinde buzlar ülkesi niflheim, güneyinde ise alevler ülkesi muspelheim vardır. muspelheim’dan çıkan ateşler niflheim’dan çıkan buzları erittir ve oluşan sihirli sudan bir yaratık oluşur. bu devin adı ymir’dir. buzlar erimesiyle başka bir canlı daha oluşur. memeli ve boynuzlu devasa bir inek olan audhumla. memelerinden akan süt bir nehir oluşturacak kadar çok ve bereketlidir. ymir bu sütle beslenir. audhumla ise çevresindeki tuzlu kayaları yalamaya başlar ve garip bir şey olur; audhumla’nın yaladığı kayada saçlar oluşur. ertesi gün kayanın üzerinde bir kafa ve yüz belirir. 3. günde ise audhumla kayayı yalayarak bütün vücudu ortaya çıkarır. bu uzun boylu, yakışıklı bir erkeğin adı buri’dir ve ondan aesir denen tanrılar gelecektir.

iskandinav mitolojisinde tanrılarının evi asgard’dır. ancak 9 adet farklı dünya algısı vardır. bunlar;

asgard, tanrılarının yaşadığı kısım,
alfaheim, beyaz alfların (elf) yaşadığı alem,
midgard, insanların yaşadığı dünya,
muspelheim, ateş ve ısının var olduğu kısım,
vanaheim, vane tanrılarının yaşadığı yer,
nidavellir, cücelerin ülkesi,
jotunheim, devlerin yaşadığı dağlardan ibaret olan alem,
helheim karanlığın ve acıların dünyası,
niflheim ise sadece buhar ve dumanın yer aldığı sisler diyarı. ejderha nidhug’un evi.

dünyadaki her mitolojik anlatının kendine özgü tarihsel ve sosyal bir şekilleniş gösterir. hristiyanlığın iskandinavya’ya girmesinin gecikmesi ve ancak ms. 1100’den sonra kurumlaşması, efsanelerin kendini korumasına yol açan faktörlerden biridir. yine bu şekillenişe katkı yapan bir diğer odak ise çeşitli kültürel toplulukların aynı coğrafyayı paylaşmasıdır. iskandinav mitolojisi en genel anlamıyla iskandinav topluluklarının hristiyanlık öncesi dinleri, inanışları ve efsaneleridir. danimarka, isveç, norveç ve izlanda gibi iskandinav ülkelerinde yaşayan halkların atalarının kuşaktan kuşağa aktardığı zengin bir mitos kültürü vardır. iskandinav mitolojisi günümüzde fark etmesek de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. mitoslarda geçen tanrılar, karakterler, olaylar ve simgeler yazarlar ya da senaristler tarafından kullanılmaktadır. iskandinav mitolojisi kullanılarak birçok kitap yazılmakta ve film çekilmektedir.

ishtar

akad mitolojisinden bereket, aşk ve savaş tanrıçasıdır. sümer mitolojisinde inanna, roma mitolojisinde venüs, yunan mitolojisinde afrodit, iskandinav mitolojisinde freya'dır.

bilmiyorum

reenkarnasyona inanan yazar. dedim oldu.

l'uccello dalle piume di cristallo

1970 tarihli dario argento filmi. yönetmeni sinemaya kazandıran değil ama dördüncü yılında ilk filmi gibi karşılanan film. hitchcock tarzının italyan yorumu.

özbolu

bir çeşit lokanta. yemekçi. "bol kepçe" nin rakibi

volver

2006 yapımı, penélope cruz, carmen maura, lola dueñas'ın oynadığı bir pedro almodovar filmi.

volver

ispanyolca dönmek/geri dönmek fiili.

şimdiki zamanda çekimi; *
yo vuelvo
tu vuelves
el/ella/usted vuelve
nosotros volvemos
vosotros volveis
ellos/ellas/ustedes vuelven

hristiyan

orta doğu kökenli, geliş sırasına göre ikinci tek tanrılı dine mensup kişi.

yeniçeri

osmanlı imparatorluğunda hristiyan çocukların 8-18 yaşlarında alınarak yetiştirilmesi/devşirilmesi ile oluşturulmaya başlanan ocağa bağlı asker. modern tanıma göre dünyanın daimi anlamda ilk düzenli ordusuna mensup asker. ocakları 1826 yılında ii. mahmud tarafından yok edilmiştir. son kalan 2-3 mezar da üsküdar'daki ayazma camiinin avlusunda bulunmaktadır.

grekçe

"antik yunanca" olarak da bilinir. mö. 9. yüzyıldan ms. 6. yüzyıla kadar konuşulmuş, arkaik, klasik ve helenistik dönemleri olan ölü bir dil.

visual basic

microsoft tarafından geliştirilen, basic programlama dili üzerinde yükselen, nesne tabanlı ve görsel bir programlama dili.

nc

ak parti lgbti bireyleri

evde zor tutulan kesimin eşcinsel olanları. bence panik yapmaya gerek yok. her şey bizim için.

eşcinsel aşk

önce soyunup sonra aşık olmaya kalkılınca tabii ki gerçekleş(e)meyen hadise. payımıza düşen; nam-ı diğer [fatal error]
  • /
  • 15

growlr

bir tane adam bana mesaj attı, profilini falan açtı. profilinde "resminizi açıp, konuşmayı kesmeyin" falan filan yazıyor. adam resmini açtı ve daha sonra konuşmayı kesti. aynı şeyi kendisi yapıyor. growlr'daki insanlarda şizofreni olabilir mi?

gusül abdesti

gay ilişkiler ters ilişki olduğu için gusül abdesti'de ters alınmalı. sexten önce abdest alınmalı.

erkeği en sorunlu burç

terazi. yükseleni terazi olsa da olur.
not: benim de yükselenim terazidir.

Toplam entry sayısı: 298

diğer gayleri çekemeyen mutsuz gay

özgüven eksiği, sevgisizlik ile birleşince olandır. kendini kabul sorunu da eklenince evlere şenlik durumlar. mevlam şifanı versin kardeeeeş!

serv-i revan

divan şairi nedim'in bir şiiri. osmanlı'da uzun boylu kızlar için kullanılmış, "yürüyen selvi" anlamına gelen tamlama. buraya kadar herşey normal. asıl anormal olan, edebiyat kitaplarına girerken aşağıda bulacağınız şiirin dördüncü mısrasının yer almaması. zira orada "izn alıp cuma namazına deyu mâderden"* mısrası var. kadınlara cuma namazı farz değilse, nedim kiminle cuma namazına gitmek istiyor?*

*osmanlıca*
bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşâde
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
işte üç çifte kayık iskelede amade
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e.

gülelim, oynayalım, kâm alalım dünyadan
mâ-i tesnim içelim çeşme-i nev-peydadan
görelim âb-ı hayat aktığın ejderhadan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

geh varıp havz kenarında hirâman olalım
geh gelip kasr-ı cinan seyrine hayran olalım
gâh şarkı okuyup gâh gazelhan olalım
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

izn alıp cuma namazına deyu mâderden
bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pakize-eda
iznin olursa eğer bir de nedim-i şeyda
gayrı yâranı bugünlük edip ey şuh feda
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

*günümüz türkçesi*
gel, şu neşesiz gönüle bir sefa verelim;
yürüyen selvim (selvi boylum) yürü! sa'd-abad'a gidelim.
işte üç çifte kayık iskelede hazır;
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

gülelim, oynayalım, dünyadan arzumuzu alalım,
yeni yapılmış çeşmeden tesnim suyu (cennetteki bir su) içelim;
ejderhadan hayat suyu aktığını görelim
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

kah gidip havuz kenarında dolaşalım
kah gelip kasr-ı cihan'ı seyr ile hayran olalım
kah şarkı okuyalım, kah gazel okuyalım
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

annenden cuma namazına diye izin alıp,
zalim felekten bir gün çalalım,
iskeleye doğru gizli yollardan dolaşıp,
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

en seksi erkeklere sahip şehirler

güneydoğu anadolu'nun tamamı. hatta alanı genişletip "bereketli hilal" bile diyebilirim. doğulu adam her daim favori... hele bir de batı glase'i almış ise yanına her şekilde yatılır. her anlamda sonuna kadar. :)

yeni biri ile tanışmanın dayanılmaz zorluğu

meğer profilimi uzunca bir süre izlemiş. önyargılarının yoğun olmasından, çekinmiş. "şimdi yazsam beni tersler mi?”, "baya ukala birine benziyor, acaba öyle mi?", "ben bununla baş edemem” gibi cümleler kurmuş ki bunlar tamamen kendi ifadesi. sonunda bütün bunlara rağmen yazmış. bu kısımdan sonrasına ben de dahilim. bir hafta kadar yazıştık sonra yemeğe çıktık. baya, aleni “date” yani. herşey harika. gecenin sonunda arabadan inmeden iyi geceler öpücüğü de var. amerikan prodüksiyonu romantik komedi tadında olaylar birbirini izliyor ve insan ziyadesiyle ümitleniyor. zaman içinde toz duman dağılıp, resim netleşince anlıyoruz ki beyimizin uzun bir ilişkisi var; bitmemiş ama bitmiş de... uzunca bir süredir aralarında tenasül uzvu kullanımı yok ve son aylarda beşeri iletişim de yok. yemekler, kahveler, sinemalar, konserler, şehirdışı aktivileri vs. ne düşünürsün? değil mi? ben de öyle düşündüm... ama öyle değilmiş. biraz dürtünce, aslında diğer kişi beyimizi arasa koşarak gidecek kıvamda olmasına mı, yoksa “hayatından çıkartmak istemiyorsun madem ne demeye adama sevgili antresi yaşatıyorsun?” şaşkınlığına mı bakalım? halbuki konulu fuckbuddy de işimizi görürdü. kendini ifade edemeyen biri ile tanışılamıyormuş. enkaz altında kalanlara allah şifa versin. amin!

bir erkeğin en çekici olduğu an

merhamet gösterdiği andır. sana değil, bir duruma, olaya, oluşuma...

orso

orsone* ya da orsino* şeklinde de kullanınız, kullandırınız.

damat koğuşu

2017 yapımı, ilker savaşkurt'un yönettiği film. fragmanı ayrıca vurucu. ayakları yere basan güçlü bir film.

taciz, tecavüz, çocuk istismarı gibi suçları işleyenlerin hapishanede gördükleri muameleleri anlatıyor.

oyunculuklar çok iyi... mekan, kostüm, müzikler ve ışık oldukça hatta çok başarılı. barış atay ayrıca devleşiyor. hüseyin tam da o işte.

 spoiler!
küçük kız öğrencilerine tecavüz eden beden eğitim öğretmenine yapılanlar yani koğuştakilerin ona kestikleri ceza da ayrıca ikiyüzlülüğün dik alası... o tecavüz etti, ya sen? tecavüzün elli tonunu tartışmıyorum. hepsi tecavüz. diğer yandan alakası yok ama homofobi cezasız kalmadı. içim soğudu!

part time ibnelik

full-time kadar kazançlı olmayandır.

kıro erkeklerin ortak özellikleri

ukala dümbeleği olarak anılmayı göze aldığım başlıktır. yazdıklarım "madi"lensin diye bayrak açmayı bir borç bilirim. onuncu köyden naklen yayın sürerken, yazdıklarımın gittiği yerin bir önemi yok zira sırf beğenilerimize ters düşüyor diye birine yaftayı yapıştırmak komik olmakla birlikte, şiddetle ayıp gelmekte. cümle içinde kullanıldığı hali ile kıro tanımına biraz takık biriyim naçizane. izninizle, inatla yazacağım. *

tespih çekmek, saçını ortadan ikiye ayırmak ve bunun için limon kullanmak, siyah gömlek ile beyaz kravat takmak, beyaz lastikli slip ya da çorap giymek bir kişiyi kıro yapmaz, sadece farklı yapar.* yazarın verdiği örneklerin tabii ki bir önemi yok...

bu formalist bakış açısı beni derinden yaralamakta sevgili sözlük. sosyal kontrat'ı tersinden anlamak bu olsa gerek. davranışların asıl belirleyicisinin kültür olduğunu, ben değil antropoloji söylüyor. yani kültürsüz kimse yok etrafta. farklısı var. yoksa şahsına münhasır giyinen japon gençlerine neden ütopik diyemiyoruz? * bahsi geçen "kıro"luk ile hoyratça tezahür eden öküzlüğü birbirine karıştırmak en sık yapılan yanlış benim gördüğüm. ülkemizin kapitalist sisteme göre az gelişmiş doğusundan gelen insanlara pek bir güzel bu tanımı yakıştırıyoruz da ışık doğudan yükseliyor onu ne yapacağız? ilk önce, başka aynalarda bir kendimize bakalım da gerisi kolay. en azından denemesi bedava...

kahve

servis etmeden evvel mutlaka lokum veya koyu kıvamlı tatlılar ile ikram edilen bir sohbet eşlikçisi, kimi zaman da gelecekten haberler veren bir kâhin. yanında gelen suyun iki anlamı var: temiz, berrak bir tat ile kahveyi içmeye başlamak ya da nazikçe misafirin açlık durumunu sormak. misafirin suyu önce içmesi "karnım aç" anlamına geldiğinden, hemen sofra kurup ardından yeniden kahve ikram ettirecek kadar kültürel kodun içinde. damatlara tuzlusunu veya biberlisini içirip sabrını test etmek bir yana, kız isteme törenlerinde önce suyu içen damat adaylarının yol yordam bilmediklerine kanaat ettirecek kadar belirleyici. dünya üzerinde başka hiçbir dilde bir rengi tarif etmek için kahve kullanılmazken, bizde ise sütlüsü, koyusu, açığı ile degradasyon yapar. bir öğününe de adını vermiştir.* dilimizde "berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi yeğdir", "köylünün kahve cezvesi karaca amma, sürece", "bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır", "gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane" gibi deyimlerin, atasözlerinin varlığı ne kadar önemli bir yeri olduğunu bir kez daha gösterir.

neticede bizim için, hep kırk yıl hatırı olandır... canı çeken? *

growlr

en sevdiğim! bir tek ben miyim buranın yozluğuna takılan? diye sorduran app. bu diyarda, en yontulmamış ortamlardan seçilmiş süzme abiler yer alır ya da bana denk geleni onlar. bilemedim... insanı azami derecede eğlendirirler. adab-ı muaşeret yoksunu bu homo erectuslar, kendilerini alemin akıllısı, seni ise sultanahmet'teki japon turist sanmak konusunda özel eğitim almışlardır. onu geç, bir de buna ikna olmuştur.* büyük bir kısım kendi fotoğrafı yok iken, seninkini görmek ister. paylaşmazsan büyükçe kısmı hakaretengiz cümle kurma eğilimlidir. önce gönderdiysen uymadı diyerek bloklar. olmadı ama benimki de bu demek tabii ki yok.* ben demedim mi sana sadece pipin var diye adam olamazsın? adam olmak için gerekenler daha başka şeyler. hadi şimdi telefonu yavaşça yerine koy, git ve kus. irinella seni!

bu app'ın en sevdiğim soruları;

nasılsın? (cevabının bir önemi olmayan şekli ile soralım yoksa "zinhar" olmaz)
arayış? (cevap vermiyorum ama içimden geçirdiğim genelde şu oluyor: "düzgün vakit geçirtecek biri -her anlamda ve sonuna kadar-")
resim var mı? (resim yok, fotoğraf var. olur mu?)
yerin var mı? (var da sana yok)

müşkülpesent

bulup da bunayan, bir de kıllısını arayan. dayak var yer misin? diye sorduran. zaman zaman ben.*

arketip

ilk örnek demek olan fransızca kelime. orijinal yazılışı archétype. ilk kullanan kişi carl gustav jung'dur.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.