gordias

Durum: 298 - 0 - 0 - 0 - 12.06.2020 01:34

Puan: 3640 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 6.Nesil Yazar.

life; keep it simple
  • /
  • 15

bologna

emiglia romagna bölgesinin başkenti. ikinci dünya savaşı sırasında mussolini'ye direnen, aşırı solcu bir kent olması münasebeti ile "kızıl şehir" de denir. 1088'de kurulan avrupa'nın en eski üniversitesi bu kenttedir ki dante, erasmus ve kopernik burada okumuştur. tam bir öğrenci kentidir. elde açılan makarnaları ile ünlüdür. bolonez sos diye bilinen italyanlarca ragu olarak adlandırılan sosun vatanıdır. pisa kulesi kadar yamuk iki kulesi vardır (le due torri). revaklarla örülüdür. yağmurlu havada şemsiyesiz dolaşmanıza izin verir. film seti gibi bir yer işte. insanları cana yakın, nezih, duyarlı ve kibar, yemekler lezzetli. değil ama cittaslow tadında... en sevdiğim italyan şehri.

catania

sicilya bölgesinin ikinci büyük kenti.* istanbul'a çok benzer. carmen consoli'nin ve eski sevgilimin doğduğu yer. muhteşem tatlılar, balıklar ve deniz mahsüllerinin olduğu şehir. gidilesi...

roma

istanbul'un yaşça küçük, korunup kollandığı için pahada ağır kız kardeşi. italya'da en sevdiğim ikinci şehir. birincisi için (bkz: bologna)

torino

ilk kurulduğunda italya'nın, şimdi ise piemonte bölgesinin başkenti. fiat'ın (fabbrica italiana automobili torino)* genel merkezinin, muhteşem bir sinema müzesinin ve daha birçok şeyin bulunduğu kuzey italyan kenti. milano'ya göre insanlarla iletişimin ve yaşamanın daha kolay olduğu şehir. konuşurken açık e'lerle konuşup, sürekli kelimelerin onuna -ne- eklerler. "ciao ne" gibi. ünlü gianduiotto çikolatalarının anavatanıdır. gerçi artık tadelle ve sarelle'nin sahibi toksöz holding, bu çikolataları üreten 150 yıllık pernigotti markasını satın alarak bu lütufu ülkemize getirdi. tişkürker sipermen!

umbria

italyanın yirmi tane bölgesinden denize kıyısı olmayan tek bölgesidir. çizmenin neredeyse tam ortasındadır. über yeşildir. engebelidir. ortaçağ kokarken pastoral tatil vaad edenidir. jazz severseniz festivali vardır. yemekleri çok tuzlu, ekmekleri ise tuzsuzdur. şarapları lezzetli. çeşme suyu yumuşaktır, içilir.

perugia

çizmenin ortasındaki umbria bölgesinin paçalarından ortaçağ akan başkenti. mimarisi iyi korunmuştur. şehir tepeye kurulduğu için tırman allah tırman şehir merkezi var. her yer merdiven, yokuş, yamaç. yabancılar için bir üniversitesi olması sebebiyle her daim erasmus kafası yaşarsınız. bu sebeple italyanca bilmeden de idare edilebilir. paskalya yortusunda "torta del formaggio" diye damak çatlatan ekmek, kek karışımı yiyecekleri meşhur. gerçi bu yiyecek artık neredeyse her daim bulunabiliyor. perugina markalı çikolatanın vatanı. bir diğer çikolata şehri için (bkz: torino)

spoleto

orta italya'da bulunan umbria bölgesinde perugia kentine bağla bir kasaba. aksanları ayrı komik.

arketip

ilk örnek demek olan fransızca kelime. orijinal yazılışı archétype. ilk kullanan kişi carl gustav jung'dur.

diğer gayleri çekemeyen mutsuz gay

özgüven eksiği, sevgisizlik ile birleşince olandır. kendini kabul sorunu da eklenince evlere şenlik durumlar. mevlam şifanı versin kardeeeeş!

şepeşille

azerice "tokat" demek olan, şraak efekti ile çınlayan kelime. *

müşkülpesent

bulup da bunayan, bir de kıllısını arayan. dayak var yer misin? diye sorduran. zaman zaman ben.*

müstehzi

alaycı, alay ederek, alaycı bir üslupla demek olan arapça sözcük. iğneleyici dersek tam karşılıyor gibi olmuyor. gavurlar sarkastik(sarcastic) derler. "dudağının kenarında beliren müstehzi bir tebessüm ile odadan çıktı." cümle içinde de kullandım örtmenim. merci.

growlr

en sevdiğim! bir tek ben miyim buranın yozluğuna takılan? diye sorduran app. bu diyarda, en yontulmamış ortamlardan seçilmiş süzme abiler yer alır ya da bana denk geleni onlar. bilemedim... insanı azami derecede eğlendirirler. adab-ı muaşeret yoksunu bu homo erectuslar, kendilerini alemin akıllısı, seni ise sultanahmet'teki japon turist sanmak konusunda özel eğitim almışlardır. onu geç, bir de buna ikna olmuştur.* büyük bir kısım kendi fotoğrafı yok iken, seninkini görmek ister. paylaşmazsan büyükçe kısmı hakaretengiz cümle kurma eğilimlidir. önce gönderdiysen uymadı diyerek bloklar. olmadı ama benimki de bu demek tabii ki yok.* ben demedim mi sana sadece pipin var diye adam olamazsın? adam olmak için gerekenler daha başka şeyler. hadi şimdi telefonu yavaşça yerine koy, git ve kus. irinella seni!

bu app'ın en sevdiğim soruları;

nasılsın? (cevabının bir önemi olmayan şekli ile soralım yoksa "zinhar" olmaz)
arayış? (cevap vermiyorum ama içimden geçirdiğim genelde şu oluyor: "düzgün vakit geçirtecek biri -her anlamda ve sonuna kadar-")
resim var mı? (resim yok, fotoğraf var. olur mu?)
yerin var mı? (var da sana yok)

eşref vakti

rakı içerten bir müzik grubu. bekir ünlüataer ile 10 kaplan gücünde iken şimdilerde o kadar abanarak vuramıyorlar. yazık oldu.

nilgün belgün

teyatoracı komik bir abla. gülesiniz yoksa o gülüyor diye gülebilirsiniz.

bekir ünlüataer

1976 doğumlu, en zor tsm eserlerini bile mikemmel söyleyebilen billur sesli tenor şarkıcı. bir dönem nilgün belgün'ün sevgilisi idi. ayrıca eşref vakti'nin solisti idi. kennsini saatlerce dinleyebilirim.

ben-hur

sinema tarihinde en çok oscar* kazanan film. 1959 yılında mgm stüdyoları tarafından çekilmiştir. hristyanlığın başlangıcını anlatır. çekimi sırasında bir dublör ölmüştür. şiddetle alttan alta bir eşcinsel aşk barındırdığını düşünüyorum.

joseph cotten

1905 yılında petersburg’da doğan, 1994 yılında akciğer kanseri yüzünden hayatını kaybetmiş amerikali aktör. hollywood'da boy gösterdigi ilk filmi olan citizen kane ile ilk filminde söhreti yakalamıştır.

oscar ödülleri

amerikan sinema sanatları ve bilimleri akademisi (academy of motion picture arts and sciences) tarafından 1929'da los angeles'da verilmeye başlanan sinema sektörünün en prestijli ödülü. tören yılda bir kez şubat ayında yapılıyor. akademi'nin kütüphanesinde görevli margaret herrick'in heykelciği amcası oscar'a benzetmesi ile ödülün adı oscar olarak kalmış. 34 santim yüksekliğinde, 3,85 kilo ağırlığında ve 24 ayar altınla kaplı heykel armağan ediyorlar ama sonrasında hayatınız kurtuluyor. ödülü satamıyorsunuz da akedemiye 1 usd karşılığında geri satabiliyorsunuz.

orson welles

george orson welles, (1915- 1985) abd'li aktör, yönetmen, yazar, yapımcı. mezarı ispanya’nın güneyinde bir zeytinlikte bulunmakta. hollywood’dan kovulunca, avrupa’ya giden "hollywood fena değil, kötü olan filmler" diyerek bu fikrini açıkça! dile getirmiş. herkesin duyunca "heh" deyip bir durduğu bir şarkı yapmış adam. o husky ses ile bana her şeyi söylesin, yapsın.* şarkıda "ben genç olmanın ne demek olduğunu biliyorum ama sen yaşlı olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun"* şeklinde olan sözler var. evet!
  • /
  • 15

growlr

bir tane adam bana mesaj attı, profilini falan açtı. profilinde "resminizi açıp, konuşmayı kesmeyin" falan filan yazıyor. adam resmini açtı ve daha sonra konuşmayı kesti. aynı şeyi kendisi yapıyor. growlr'daki insanlarda şizofreni olabilir mi?

gusül abdesti

gay ilişkiler ters ilişki olduğu için gusül abdesti'de ters alınmalı. sexten önce abdest alınmalı.

erkeği en sorunlu burç

terazi. yükseleni terazi olsa da olur.
not: benim de yükselenim terazidir.

Toplam entry sayısı: 298

diğer gayleri çekemeyen mutsuz gay

özgüven eksiği, sevgisizlik ile birleşince olandır. kendini kabul sorunu da eklenince evlere şenlik durumlar. mevlam şifanı versin kardeeeeş!

serv-i revan

divan şairi nedim'in bir şiiri. osmanlı'da uzun boylu kızlar için kullanılmış, "yürüyen selvi" anlamına gelen tamlama. buraya kadar herşey normal. asıl anormal olan, edebiyat kitaplarına girerken aşağıda bulacağınız şiirin dördüncü mısrasının yer almaması. zira orada "izn alıp cuma namazına deyu mâderden"* mısrası var. kadınlara cuma namazı farz değilse, nedim kiminle cuma namazına gitmek istiyor?*

*osmanlıca*
bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşâde
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
işte üç çifte kayık iskelede amade
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e.

gülelim, oynayalım, kâm alalım dünyadan
mâ-i tesnim içelim çeşme-i nev-peydadan
görelim âb-ı hayat aktığın ejderhadan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

geh varıp havz kenarında hirâman olalım
geh gelip kasr-ı cinan seyrine hayran olalım
gâh şarkı okuyup gâh gazelhan olalım
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

izn alıp cuma namazına deyu mâderden
bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pakize-eda
iznin olursa eğer bir de nedim-i şeyda
gayrı yâranı bugünlük edip ey şuh feda
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

*günümüz türkçesi*
gel, şu neşesiz gönüle bir sefa verelim;
yürüyen selvim (selvi boylum) yürü! sa'd-abad'a gidelim.
işte üç çifte kayık iskelede hazır;
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

gülelim, oynayalım, dünyadan arzumuzu alalım,
yeni yapılmış çeşmeden tesnim suyu (cennetteki bir su) içelim;
ejderhadan hayat suyu aktığını görelim
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

kah gidip havuz kenarında dolaşalım
kah gelip kasr-ı cihan'ı seyr ile hayran olalım
kah şarkı okuyalım, kah gazel okuyalım
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

annenden cuma namazına diye izin alıp,
zalim felekten bir gün çalalım,
iskeleye doğru gizli yollardan dolaşıp,
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

en seksi erkeklere sahip şehirler

güneydoğu anadolu'nun tamamı. hatta alanı genişletip "bereketli hilal" bile diyebilirim. doğulu adam her daim favori... hele bir de batı glase'i almış ise yanına her şekilde yatılır. her anlamda sonuna kadar. :)

yeni biri ile tanışmanın dayanılmaz zorluğu

meğer profilimi uzunca bir süre izlemiş. önyargılarının yoğun olmasından, çekinmiş. "şimdi yazsam beni tersler mi?”, "baya ukala birine benziyor, acaba öyle mi?", "ben bununla baş edemem” gibi cümleler kurmuş ki bunlar tamamen kendi ifadesi. sonunda bütün bunlara rağmen yazmış. bu kısımdan sonrasına ben de dahilim. bir hafta kadar yazıştık sonra yemeğe çıktık. baya, aleni “date” yani. herşey harika. gecenin sonunda arabadan inmeden iyi geceler öpücüğü de var. amerikan prodüksiyonu romantik komedi tadında olaylar birbirini izliyor ve insan ziyadesiyle ümitleniyor. zaman içinde toz duman dağılıp, resim netleşince anlıyoruz ki beyimizin uzun bir ilişkisi var; bitmemiş ama bitmiş de... uzunca bir süredir aralarında tenasül uzvu kullanımı yok ve son aylarda beşeri iletişim de yok. yemekler, kahveler, sinemalar, konserler, şehirdışı aktivileri vs. ne düşünürsün? değil mi? ben de öyle düşündüm... ama öyle değilmiş. biraz dürtünce, aslında diğer kişi beyimizi arasa koşarak gidecek kıvamda olmasına mı, yoksa “hayatından çıkartmak istemiyorsun madem ne demeye adama sevgili antresi yaşatıyorsun?” şaşkınlığına mı bakalım? halbuki konulu fuckbuddy de işimizi görürdü. kendini ifade edemeyen biri ile tanışılamıyormuş. enkaz altında kalanlara allah şifa versin. amin!

bir erkeğin en çekici olduğu an

merhamet gösterdiği andır. sana değil, bir duruma, olaya, oluşuma...

damat koğuşu

2017 yapımı, ilker savaşkurt'un yönettiği film. fragmanı ayrıca vurucu. ayakları yere basan güçlü bir film.

taciz, tecavüz, çocuk istismarı gibi suçları işleyenlerin hapishanede gördükleri muameleleri anlatıyor.

oyunculuklar çok iyi... mekan, kostüm, müzikler ve ışık oldukça hatta çok başarılı. barış atay ayrıca devleşiyor. hüseyin tam da o işte.

 spoiler!
küçük kız öğrencilerine tecavüz eden beden eğitim öğretmenine yapılanlar yani koğuştakilerin ona kestikleri ceza da ayrıca ikiyüzlülüğün dik alası... o tecavüz etti, ya sen? tecavüzün elli tonunu tartışmıyorum. hepsi tecavüz. diğer yandan alakası yok ama homofobi cezasız kalmadı. içim soğudu!

serv-i revan

divan şairi nedim'in bir şiiri. osmanlı'da uzun boylu kızlar için kullanılmış, "yürüyen selvi" anlamına gelen tamlama. buraya kadar herşey normal. asıl anormal olan, edebiyat kitaplarına girerken aşağıda bulacağınız şiirin dördüncü mısrasının yer almaması. zira orada "izn alıp cuma namazına deyu mâderden"* mısrası var. kadınlara cuma namazı farz değilse, nedim kiminle cuma namazına gitmek istiyor?*

*osmanlıca*
bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşâde
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
işte üç çifte kayık iskelede amade
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e.

gülelim, oynayalım, kâm alalım dünyadan
mâ-i tesnim içelim çeşme-i nev-peydadan
görelim âb-ı hayat aktığın ejderhadan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

geh varıp havz kenarında hirâman olalım
geh gelip kasr-ı cinan seyrine hayran olalım
gâh şarkı okuyup gâh gazelhan olalım
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

izn alıp cuma namazına deyu mâderden
bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pakize-eda
iznin olursa eğer bir de nedim-i şeyda
gayrı yâranı bugünlük edip ey şuh feda
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e

*günümüz türkçesi*
gel, şu neşesiz gönüle bir sefa verelim;
yürüyen selvim (selvi boylum) yürü! sa'd-abad'a gidelim.
işte üç çifte kayık iskelede hazır;
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

gülelim, oynayalım, dünyadan arzumuzu alalım,
yeni yapılmış çeşmeden tesnim suyu (cennetteki bir su) içelim;
ejderhadan hayat suyu aktığını görelim
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

kah gidip havuz kenarında dolaşalım
kah gelip kasr-ı cihan'ı seyr ile hayran olalım
kah şarkı okuyalım, kah gazel okuyalım
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

annenden cuma namazına diye izin alıp,
zalim felekten bir gün çalalım,
iskeleye doğru gizli yollardan dolaşıp,
yürüyen selvim, yürü! sa'd-abad'a gidelim.

üstüme yap üstüne yapayım

bir porno diyaloğu gibi görünmekle birlikte, yakınından bile geçmeyen cümledir. yeni türkiyemin gündüz kuşağındaki* evlendirme programlarının geyiğidir. her yaş ve ses grubundaki kadın ve erkekten duyulabilir. ancak gönül ister ki mal mülk değil bildiğin bdsm pratiklerden bahsedilsin, biz de rahat bir nefes alalım.*

auf halber strecke

elif (demirezer)'in insana çarpan yepisyeni şarkısı. akustik olması etkisini arttırıyor. dikkat. almanca bilmiyorsanız bile döver.*

sözleri;
du sagst ich pass hier grad nicht rein
du willst nicht mehr hier sein
denn du weißt nicht was du willst
du weißt nicht mehr wer du bist
du sagst deinem leben fehlt das heute
vor lauter wach sein auch die träume
dein bein hat keinen fuß
ich müsse gehen dann gehts dir wieder gut
und ich hörs mir an doch ich denk nicht dran
auf halber strecke geben wir nicht auf
auch wenn du fliehen willst dann lauf
einfach weiter geradeaus
auf halber strecke ist es genauso nah wie weit
selbst wenn ich dich tragen muss
ich tu es bis zum schluss
ich tu es bis zum schluss
ich sag dass mit uns macht keinen sinn
wo führt dass alles denn schon hin?
bei meinen eltern hats geklappt
doch dafür bin ich nicht gemacht
ich sag vielleicht lieb ich dich nicht mehr
zumindest ist es lange her
ich brauch wieder zeit für mich
und das geht nur ohne dich
und du siehst mich an und sagst mir dann
auf halber strecke geben wir nicht auf
auch wenn du fliehen willst dann lauf
einfach weiter geradeaus
auf halber strecke ist es genauso nah wie weit
selbst wenn ich dich tragen muss
ich tu es
bitte gib uns nicht auf bleib hier
gib noch nicht auf bleib hier
gib uns nicht auf bleib hier
ich trage dich und du mich dann
wir tragen und egal wie lang
bis zum schluss
auf halber strecke geben wir nicht auf
auch wenn du fliehen willst dann lauf
einfach weiter geradeaus
auf halber strecke ist es genauso nah wie weit
selbst wenn ich dich tragen muss
ich tu es
auf halber strecke ist es genauso nah wie weit
selbst wenn ich dich tragen muss
ich tu es bis zum schluss

kahve

servis etmeden evvel mutlaka lokum veya koyu kıvamlı tatlılar ile ikram edilen bir sohbet eşlikçisi, kimi zaman da gelecekten haberler veren bir kâhin. yanında gelen suyun iki anlamı var: temiz, berrak bir tat ile kahveyi içmeye başlamak ya da nazikçe misafirin açlık durumunu sormak. misafirin suyu önce içmesi "karnım aç" anlamına geldiğinden, hemen sofra kurup ardından yeniden kahve ikram ettirecek kadar kültürel kodun içinde. damatlara tuzlusunu veya biberlisini içirip sabrını test etmek bir yana, kız isteme törenlerinde önce suyu içen damat adaylarının yol yordam bilmediklerine kanaat ettirecek kadar belirleyici. dünya üzerinde başka hiçbir dilde bir rengi tarif etmek için kahve kullanılmazken, bizde ise sütlüsü, koyusu, açığı ile degradasyon yapar. bir öğününe de adını vermiştir.* dilimizde "berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi yeğdir", "köylünün kahve cezvesi karaca amma, sürece", "bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır", "gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane" gibi deyimlerin, atasözlerinin varlığı ne kadar önemli bir yeri olduğunu bir kez daha gösterir.

neticede bizim için, hep kırk yıl hatırı olandır... canı çeken? *

growlr

en sevdiğim! bir tek ben miyim buranın yozluğuna takılan? diye sorduran app. bu diyarda, en yontulmamış ortamlardan seçilmiş süzme abiler yer alır ya da bana denk geleni onlar. bilemedim... insanı azami derecede eğlendirirler. adab-ı muaşeret yoksunu bu homo erectuslar, kendilerini alemin akıllısı, seni ise sultanahmet'teki japon turist sanmak konusunda özel eğitim almışlardır. onu geç, bir de buna ikna olmuştur.* büyük bir kısım kendi fotoğrafı yok iken, seninkini görmek ister. paylaşmazsan büyükçe kısmı hakaretengiz cümle kurma eğilimlidir. önce gönderdiysen uymadı diyerek bloklar. olmadı ama benimki de bu demek tabii ki yok.* ben demedim mi sana sadece pipin var diye adam olamazsın? adam olmak için gerekenler daha başka şeyler. hadi şimdi telefonu yavaşça yerine koy, git ve kus. irinella seni!

bu app'ın en sevdiğim soruları;

nasılsın? (cevabının bir önemi olmayan şekli ile soralım yoksa "zinhar" olmaz)
arayış? (cevap vermiyorum ama içimden geçirdiğim genelde şu oluyor: "düzgün vakit geçirtecek biri -her anlamda ve sonuna kadar-")
resim var mı? (resim yok, fotoğraf var. olur mu?)
yerin var mı? (var da sana yok)

müşkülpesent

bulup da bunayan, bir de kıllısını arayan. dayak var yer misin? diye sorduran. zaman zaman ben.*

kıro erkeklerin ortak özellikleri

ukala dümbeleği olarak anılmayı göze aldığım başlıktır. yazdıklarım "madi"lensin diye bayrak açmayı bir borç bilirim. onuncu köyden naklen yayın sürerken, yazdıklarımın gittiği yerin bir önemi yok zira sırf beğenilerimize ters düşüyor diye birine yaftayı yapıştırmak komik olmakla birlikte, şiddetle ayıp gelmekte. cümle içinde kullanıldığı hali ile kıro tanımına biraz takık biriyim naçizane. izninizle, inatla yazacağım. *

tespih çekmek, saçını ortadan ikiye ayırmak ve bunun için limon kullanmak, siyah gömlek ile beyaz kravat takmak, beyaz lastikli slip ya da çorap giymek bir kişiyi kıro yapmaz, sadece farklı yapar.* yazarın verdiği örneklerin tabii ki bir önemi yok...

bu formalist bakış açısı beni derinden yaralamakta sevgili sözlük. sosyal kontrat'ı tersinden anlamak bu olsa gerek. davranışların asıl belirleyicisinin kültür olduğunu, ben değil antropoloji söylüyor. yani kültürsüz kimse yok etrafta. farklısı var. yoksa şahsına münhasır giyinen japon gençlerine neden ütopik diyemiyoruz? * bahsi geçen "kıro"luk ile hoyratça tezahür eden öküzlüğü birbirine karıştırmak en sık yapılan yanlış benim gördüğüm. ülkemizin kapitalist sisteme göre az gelişmiş doğusundan gelen insanlara pek bir güzel bu tanımı yakıştırıyoruz da ışık doğudan yükseliyor onu ne yapacağız? ilk önce, başka aynalarda bir kendimize bakalım da gerisi kolay. en azından denemesi bedava...
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.