hunkalunka

Durum: 798 - 0 - 0 - 0 - 04.11.2016 16:55

Puan: 12448 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

modka mi ma mov
  • /
  • 40

yapılmış en aptalca dalgınlıklar

evde hardcore şekilde dans ederken* ışıkların ve perdenin açık olduğunu farkedememek. tüm komşular müziğive ritme ne kadar sadık kaldığımı* göremediler ama gözleri bayram etmiştir belki.

bir keresinde de spor salonunda koşu bandındayken* gayet fierce şekilde lipsync yaparak kardiyo egzersizimi icra ediyordum ki, kendimi kaptırdığım şarkıdan dolayı gözlerimin birkaç saniyelik kapanması ve kendimi sahnede hissettiğim bir nefes kadarlık zamanda gözümü açtığımda yerde bulmuştum kendimi.*

en fenalarından biri de * aylar hatta yıllardır instagram profilimin bio kısmında tumblr adresimin linkini bırakmışım. ki en rahat kendimi ifade ettiğim sosyal mecrayı eş dost akrabanın gözüne gözüne sokmuşum kaç zamandır da haberim yokmuş.*

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

taçataçataçataç miiyğ *

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

papuçlar hazır mı? kafa göz yarmalı,

brodka - dancing shoes
*

yazarların favori oyun müzikleri

tonlarca şey yazabilirim bu başlığa ama bu aralar telefonum dahi şu şekilde çalıyor:

game of thrones

--- spoiler ---

khaleesi nin her zaman son çaresi olan fire immunity lvl.3 derisi artık baymıştır.

s06e04 göstermiştir ki ramsey bolton o kadar saykoluğa rağmen bir elmayı bile doğru dürüst soyamamaktadır. elmanın yarısını kabuğunda bırakmış olup daha sonra nereden geldiği belli olmayan başka bir elmadan da bambaşka bir bıçakla ufacık bir kabuk parçası kesip yemiştir.

--- spoiler ---

bölüm boyunca ilgimi çeken tek şey bu ve brianne* in castle black sofrasındaki yüz ifadesidir.*
evet. vitamini kabuğunda

yazarların hayata karşı duruşları

kusma refleksi

aslında en romantik şeylerden biri olabilir. şöyle bir düşünün, birisi o an için oksijen almak yerine penisinizi tercih ediyor. kaç kişi yapar ki bunu?

hikikomori

japonca: elini eteğini çekmek, inzivaya çekilmek gibi bir anlama sahip olan ama aslında bir hayat duruşu ya da hastalık olarak dile getirilen bir sendromdur.

ikibinli yılların ortalarından itibaren uzakdoğu ülkelerinde oldukça artmış, birçok ergen ve gencin hayatını etkileyen bir sendromdur. fiziksel olarak kendini kapatmak, sosyallikten uzaklaşmak ve iletişim kopukluğu, kişilik bölünmeleri, sosyal fobiler ve oblomovluk görünen özellikleridir. bu sendroma kapılmış gençler aileleriyle yaşasalar bile kendilerini odalarına kapatmakta, sosyal tüm ihtiyaçlarını internet ile karşılamaktadır. üye oldukları forum sitelerini ya da sosyal medyaları takip etmekten yemek yemeyi dahi erteleyebilecek bir internet bağımlığı, mmorpg lerin artmasıyla oyun bağımlılığı, porno bağımlılığı ve yarattıkları sahte karakterler ile* yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.

kimileri yıllarca evinden/odasından çıkmazken bazıları ise çok acil durumlarda dışarı çıkıp ertesi gün ise acısını çıkarırcasına evden kıpırdamayabiliyorlar. agorafobi ile karıştırılmaması gerekir. hikikomoriler kendi hallerinden memnun, beslenme ve barınma gibi ihtiyaçları karşılandığı sürece bu hayata devam etme eğilimindedirler.
ülkemizde de artık sayısı artan bir hikikomori nüfusu, en azından yarı-hikikomori nüfusu mevcuttur.

2006 çıkışlı nhk ni youkoso ve en sevdiğim filmlerden biri olan castaway on the moon* de bir hikikomorinin gözünden dünyaya bakabiliyorsunuz.

--- spoiler ---



--- spoiler ---

nhk ni youkoso

aslında bir romandan uyarlanan manga serisi ve manga serisinden uyarlanan anime serisidir. ilk entryde belirtildiği gibi başrol karakterimiz aslında otaku değil de hikikomoridir.

yaklaşık birbuçuk ay önce izlediğim ve beni sarsmış bir animedir. karakter gelişimi başarılı, değindiği konular gündelik ama önemli olan bu seri, top10 anime listemin başlarında yerini almıştır.

animenin olay örgüsü ise manga kadar dallanıp budaklanmadan, romanın akışına uygun bir şekilde seyretmektedir. uzakdoğu ülkelerinde hala artmaya devam eden hikikomori nüfusunun iç yüzüne bir pencere açmaktadır.

izlemesi hem keyifli hem de yorucu bir animedir kendileri. psikolojik olarak beklemediğiniz kadar derinleşebilen bir hikaye ve sağlam tespitlerin bulunması bazı gerçekleri izleyicilerin yüzüne sert bir tokat gibi çarpmaktadır.

--- spoiler ---

satou-kun üniversiteyi kazandıktan sonra kırsaldan tokyo'ya gelen bir gençtir ve daha okulun ilk yılını bile tamamlayamadan hikikomori sendromuna yakalanmış ve üç yıldır hikikomori hayatı yaşamasıyla övünen biridir. sosyal fobilerinin de oluşmasına sebep olan bu durumda her gününü neredeyse aynı geçirmekteyken yan daireden gelen ve bitmek bilmeyen puru puru pururin seslerine dayanamaz ve kendi için büyük bi adım olarak yan daireyi basar. üç yıldır komşusu olan kişi ise lise zamanlarında alt sınıfı olan ezik ve otaku bir öğrenci olan ve şimdi tokyo da oyun programlama okuyan yamazaki dir.

satou-kun un kapısını çalıp broşür dağıtan bir kadının yanında gördüğü ve etkilendiği misaki-chan ise hikikomorimizin kurtuluş meleği olur. bu üçlünün yanısıra etkin karakterlerden biri de lise zamanlarındaki sempai mizdir.

karakterlerin hepsi bir bunalım içinde, farklı buhranları yaşarken biz sadece belli bir kısmına tanıklık ederiz. izlemek isteyenleri soğutmadan daha fazla spoiler vermekten kaçınıyorum.

--- spoiler ---

modern hayat, kapitalizm çarkları, reklamlar, oyun yapımı, aile içi ekonomik kriz, sosyal fobi, toplu intihar grupları, mmorpg bağımlılığı gibi konularda sert ifadelerle kendinizi sorgulayacağınız ama her bölümde yer yer yüzünüzü güldürüp kahkahalar attırabilecek bir animedir. izleyiniz efenim.

puru puru pururin

nhk ni youkoso* adlı muazzam anime içinde bir mahou shoujo* animesi* pururin in jenerik müziğidir. anime içinde anime olması zaten devreleri cızırdatırken anime boyunca sürekli müziğini duymak ise içinizden puru puru pururin diye sayıklamanıza sebep olabilir.

bahsi geçen anime içi animenin jeneriği:

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

mcdonald's

et yediğim zamanlarda* ayda bir abimle giderdim. patates kızartmalarının bile yağında et suyu olduğundan bu kadar sevildiğini düşünüyorum.
ayrıca marka maskotu ronald mc donald adlı palyaço da yıllardır japon memelerinde boy göstermekte* touhou fanları tarafından yapılmış en sevdiğim ise:
*

artık sadece ucuz kahvesini tükettiğim halde gittiğim şubedeki tüm çalışanlar tarafından tanındığım** fastfood zinciridir. bazen çok tatlı çalışanları bulunuyor, öyle ki kalabalık zamanlarda bile göz teması kurduğumuz anda kenardan köşeden kahvemi veriyorlar.

yine de insanı ister istemez sorgulatıyor tabi hem endüstriyel et sektörüne karşı ciddi bir tavır alıp hem de bu sektörü en çok besleyen firmalardan birine destek olma düşüncesi vicdanımı biraz zorluyor.

oya aydoğan

üzmüştür.

aklımda hep eski filmleri, bir zamanların efsane dizisi evdeki yabancı'daki ahu balkan* tiplemesi ve banu alkan'la olan kavgaları ile kalacaktır.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

town of salem

beraber oynayalım, komşu olalım diyorsanız nickim hunkalunka. çıkın çıkın gelin.

ayı sözlük itiraf

yakın bi arkadaşım tekrar yollayınca farkettim. stardeniz in cuma mesajına* eskiden gülerdim.

artık ciddiye alıyorum.

rüyada yabancı bir dilde konuşmak

türkçe altyazılı olanı yaşanmıştır. hem de ne ingilizce ne japonca * ne olduğunu çıkartamadığım bir dilde altyazılı rüya görmüşlüğüm mevcut.

her şeyi bırakıp gitmek

güzel düş,
gitmek falan ardına bakmadan
ama bakarsın!
her yana aynı anda bakarsın

yökş - keyif düğünü

-1

en küçük negatif tamsayıdır.

geç gelen peşin edit: en büyük lan o, neyin kafasındasın sen hunkalunka utan! otur. sıfır. *

game of thrones

tanım: pazartesi günlerini çekilebilir kılan hbo dizisidir. bu sezon ağır aksak gidecek gibi 9. bölüme kadar.

--- spoiler ---

jon snow hala bir şey bilmezken arya stark ın gözünün feri gelmeye başlamıştır.

geçen sezondan beridir beklediğim cersei lanniser'ın mahkemesi ise hala sürüncemede.

--- spoiler ---
  • /
  • 40
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 798

rupaul's drag race

izleyici kitlesi üzerindeki etkisini açıkça ifade eden görsel:

anna williams

bitch slap uzmanı, soğuk uyku * teknolojisi sayesinde sarışın bacısı ile beraber yıllara sımsıkı dipdiri meydan okumuş, bir donem heihachi mishima nin gayrimeşru oğlu lee chaolan ile yakınlaşmış, kaltakligin getirisiyle göster kaç, acil kapan yaparak yakıp kavurmuş taş tekken hatunu. yürekleri hoplatan kalça hareketleri ve ic giciklayici kahkahasının yanında ablası tarafından sıkça çıplaklığı vurgulayacak utanç verici madiliklere maruz kalsa da derin yırtmacin ve stilettolarin hakkını itina ile veren femme fatale karakter. (u: ve elbette ki favori karakterim olur kendileri)

özlenen ayı sözlük yazarları

içinden bok çıkan bir deliği yalamak

unutulan bir detayı da hatırlatmak isterim. bilmeyenler bilenlere anlatmalı.

(bkz: böğürtlenli arko nem )

ayı sözlük itiraf

dayak yemekten korkuyorum ama; ben sezen aksu yu hiç sevmiyorum, şarkılarından da hiç keyif almıyorum.**

seni seviyorum

benim de en kolay kandığım cümle... halbuki bok mu var? yok işte!

tanım: asrın en kafa karıştıran cümlesi. inansan bir dert, inanmasan başka.

sözlük yazarlarının en sevdiği giyim mağazası

insanlar gerçek hayatta gay hesaplarındaki gibi davransaydı



jack'd adlı gay dating uygulamasının hazırladığı, genel geçer kullanıcı stereotiplerinin örneklendiği viral reklam videosudur. videodaki herkesi tüm uygulamalarda ve profil sitelerinde görmüşlüğümüz vardır.

skype replikleri

skyfall

olmuş bu dediğim yeni bond şarkısı. shirley bassey'in yokluğunu aratmayacak kadar olmasa da bond havasını hissettiren hoş bir çalışma.

skype replikleri

1.85 boyunda baby face 65 kilo kuru götlü erkek

ciwan

aylar sonra tekrar görüşmemize rağmen sanki gecen hafta görüşmüş gibi hissettiğim, türkçe yi sonradan öğrenmiş ve mezhepsiz olduğunu ısrarla belirtmekten geri durmayan beyaz kürt. gerek yol boyu gerekse adada o gözlüklerin üstünden attığı bakışlarla beni benden almıştır. zor günlerimde, kötü günlerimde desteğini hic bırakmayıp yanimda olan, yalnız bırakmayan yazar. ne kadar yorgun ve nöbetten çıkmış gelmiş olsa da asla çaktırmadan eğlenip hiçbir zaman bu yorgunluk bahanesi altına saklanmadı. yetmedi ama bu daha uzun uzun muhabbetler etmemiz gerekiyor en kısa zamanda.

yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum

yapmadığın icin pişmanlık duymak daha cok koyuyor. ondandır ki bu kadar tü kaka insanlar değillerdir. yaptıklarının sorumluluğunu almış, varsa ceremesini de paşa paşa cekmis insanlardır. pişmanlık duyup sikayetlenmenin geçmişi değiştiremeyeceğini bilirler.