hamstring
bence erkeklerin en güzel kaslarından biri, yani üçü. gri eşofman giymiş erkeğimiz önümüzde yürürken her adımında eşofman hamstringe yapışır ve ben pert..
bilmeyenler için; kalçadan aşağı uzanan üst arka bacak kaslarına denir.
fotoğraf istediğinde güneş gözlüklü fotoğraf atan ibne
güneş gözlüklü fotoğrafında kadrajın da ufacık bir yerini kaplayacak şekilde uzaktan poz veren bu ibiş üstüne bir de fotoğrafa filtre uyguladıysa engel üstü engel..
gerdek gecesi namazı
allah affetsin bana çok seksi gelen şey. çok utanıyorum ama gerdek gecesi namaz kılan erkeği yatakta beklemek çok ciks bence.
sonuçta adam orada müthiş bir motivasyonla duruyor. gülmeyin aq gerdeğe kadar hiçbir kızın elini tutmamış olabilir ne var? inancının gereğini yapmış işte. artık düğün denen götveren süreç de ortadan kalkmış. sevdiceğine kavuşmuş bir adam, damatlığının pantolonunu sıyırıp abdest alırken gelin onu yatakta bekliyor.
o abdesti alırken damadın yaşadığı heyecan bence çok tatlı abi. kama sutra gibi bir şey sjfkshfksh. bizim iki mesajla ulaştığımız şeye o müslüman damadın ulaşabilmesi için önünde askerlik, iş bulma, birikim yapma, doğru kişiyi bulma, aileleri anlaştırma, söz, nişan, kına, düğün gibi iğrenç şeyler var lan. bu adam şükür namazı kılmasın da naapsın? seksi bu kadar zorlaştıran onca şeyden sonra erkeğin yaşadığı o mutluluk işte azizim, o masum çocuksu sevinç, o yıllardır kukuya hasret pipinin namazın hemen bitmesini beklemesi..
bunlar çok seks şeyler de işte, biz çok hornetkafalı olduğumuz için anlayamıyoruz aslında.
eşcinselleri onaran psikolog hüso
ergenlik yıllarımda ciddi ciddi “acaba beni de düzeltir mi” diye düşünmeme sebep olmuş zat. bunun gibiler yüzünden onarılması gereken biri olduğumu düşünerek büyüdüm.
amerika’da da var bunun gibi bir abi, geçenlerde açıklama yaptı. erkeklerle birlikte oluyormuş ve eşcinsellerden özür diliyormuş. be öküz, be hayvan hadi benden özür diledin o değiştirmeye çalıştığın eşcinseller ne olacak? kaçının psikolojisini bozdun allah bilir? bu sığır allah bilir düzelteceğim ayağına hasta diye tabir ettiği kişilere yazılmıştır da.
gay ilişkilerdeki en büyük sorun
yılların dışlanmışlığı sonucunda oluşan aşağılık kompleksinin getirdiği kibir ve narsizm bunlardan biri. bu dışlanmışlık aşırı duygusallığa da sebep olabiliyor. iki uç noktada geziyor çoğu eşcinsel malesef. bundandır ki hayatım boyunca neredeyse hiç yaşamadığım tepeden bakılma ve trip yeme duygusunu eşcinseller sayesinde bol bol yaşadım.
güvensizlik, hayatın bize sadece gizliliği sunması ve bunun sonucunda sağlıklı ilişkilerin olamaması gibi şeyleri arkadaşlarım bol bol anlatmış zaten. gel gelelim araştırmalara göre amerika’da bile eşcinsellerin çoğunun psikolojisi bozukken türkiye’de yaşanan eşcinsel ilişkiler ne kadar sağlıklı olabilir ki?
palu ailesi
olaya ibne bakış açısıyla bakıp “türk televizyonlarında gündüz vakti tecavüz, cinayet, istismar gibi kelimelerin havada uçuştuğu bir program sansürlenmiyor ve herhangi bir dizide eşcinsel ilişki izlememiz yasak,” diyebildiğim olaylar silsilesi.
oturup tv başında izlemedim ama birkaç dakikalık youtube videolarında bile “o ona tecavüz etti, hayır ben etmedim o bana etti, çocukların üzerinde cinsel taciz izlerine rastlandı” gibi cümleleri sık sık duydum. bir çocuğun ahlakı bunları izleyince mi bozulur yoksa tv’de içki içen ya da bir erkeğe aşık olan erkeği izleyince mi?
palu ailesinin tüm yaşadıkları inanılmaz kötüyken milletimizin kabul edemediği bir şey var: biz bunu bile olağan karşıladık. bakmayın insanların şaşırdıklarına vs. yok efendim bu olayın dizisi çekilir, emine’nin kafasından istiyorum gibi capslerle geçiştirebildik malesef bu olayı. tecavüz, cinayet ülkemizde gayet olağan bir şekilde yer almaya devam ediyor. geçen gün polis tarafından öldürülen hande şeker gündem bile olmadı.
palu ailesi bir toplumun ikiyüzlülüğünü güzelce gözler önüne seren şeylerden biri oldu malesef.
edit: evet alttaki entry’lerden anladığımız üzere hiçbir şey programı sansürleyemedi şimdiye kadar, lezbiyenlik işin içine girince yayın yasağı gelmiş. söylediklerimi kanıtladığı için atv televizyonunu kutluyorum.
eşcinsellik
ilginç duygular içerisindeyim. saçlarım dökülüyor. birkaç gündür fotoğraflarımı gören “uymaz” diyor. kendimi eşcinsel ortamından da iyice soyutlanmış hissediyorum. eskiden de soyuttum ama bu benim isteğimle olan bir şeydi. şimdi birkaç arkadaş vs. edineyim dedim ama, bu ilişkilerde de belli kalıplar oluşmuş ülkede. mesela hornet “parlak pasif ya da cd” arayan ya da öyle olanlarla dolu. heryer böyle. eşcinsellikle ilgili uygulamada eşcinselden çok parlak pasif veya cd sikmek isteyen erkekler ve onlara bunu zevkle sunan erkekler var. ne kadar fazlalar..
öte yandan kılsız ve fit vücut isteyenler, chubby isteyenler, kılsız vücut kendisini siksin isteyenler, erkeksi olsun ama pasif olsun isteyenler, olgun aktif arayanlar, 30 yaş altı yazsın gerisi yazmasın kesinlikle kafasındakiler derken kendimi kalabalık bir panayırın uğranmayan standı gibi hissediyorum artık amq. çirkinleşmedim de henüz, niye böyle hiç kimseye uyamıyorum anlamıyorum. insanlar mı çok şekilci oldular, ben mi bir yerde kaldım anlayamıyorum. ne ara bu kadar umursamaz oldu insanlar? ya da fazla alıngan.. kiminle konuşsam ya et muamelesi görüp kestirilip atılıyorum ya da söylediğim çok normal bir şey karşısında aşırı tepkiye maruz kalıyorum.
soğumuş gibi hissediyorum kendimi ilk defa. erkek denen cinsiyetin türkiye şubesi beni cinsellikten de sevgiden de soğuttu. küçüklüğümüzden beri kendimizi zar zor kabul ediyoruz. kendimiz gibi olanlarla yakınlaşmaya çalışıyoruz ama yaşadığımız hayal kırıklığı bizi daha da yalnızlaştırıyor.
seneye görüşürüz
etrafımda bu espriyi yapan kimse kalmamış, burada görünce bunu farkettim. güzel espriydi. güzel değildi evet ama, olayı güzeldi. arkadaşının en sevmediği el şakasını yapmak gibi bir şeydi. “ıyy üf yine mi” derkenki şımarıklıktı.
o bile yok artık. ben yapayım bari, seneye görüşürüz.
god’s own country
spoiler
iki erkek arasında oluşan cinsel ve duygusal gerilimi ingiliz usulü yansıtan dağlı bayırlı gayli film.
tabi ki de love, simon’muş call me by your name’miş öyle toz pembe gay dramalarını sevmeyiz efendim biz. zorluklar olacak, hüzün olacak, anlaşılmazlık olacak, olacak da olacak.
ingiliz çocuumun filmin başlarında yaşadıkları çoğu türk gayinin ya da gencinin yaşadığı şeyler. aileyle anlaşamamak, hayattan bezmiş ebeveynler, senden beklenti içindeler vs.
bu berbat durumdan ise kendisini kurtarabilecek en mükemmel varlık olan romen çocuum gelince film güzelleşiyor tabi. klişe var mı, evet bolca var. ilk düzüşmeden önceki o kavga bu filmimizde de elbette oldu. zaten anasını satayım sevişmeden birbirlerini hırpalamazsalar olmaz. illa öncesinde bi “lan yaklaşma bak dalarım, lan öpme lan” olacak yani. o “maskülen” erkek olmak ve eşcinsel duygulara sahip olmak arasındaki saçma zıtlığı bu şekilde yansıtıyor çoğu yönetmen filmlerinde. eh işte ibne miyiz, ibneyiz. seviyoruz böyle şeyleri izlemeyi.
ne güzel, damı tamir etmek için günlerce yalnız kalabilecekleri bir yere gidiyorlar. yemek paylaşıyorlar. çırılçıplak soyunup yıkanıyorlar falan, insan böyle şeyleri görünce mutlu oluyor azizim anladın mı. ilk başlarda duygularını açamadıkları için çekiniyorlar ama istiyorlar da, bu elektirk işte çok güzel. biz bunu yaşayamıyoruz anasını satim. hornet’te planlaşıp seks yapa yapa böyle olduk bence. öte yandan bu filmdeki mucizenin gerçekleşmesi çok küçük bir ihtimal olduğu için planlı, duygusuz sekslere devam malesef.
filmde en içime oturan şey, aslında filme dair en güzel şeydi. romen arkadaşın ingilizi değiştirmesi, onu hayatından zevk alan biri haline getirmesi çok gerçekçi yansıtıldı filme ve insan “keşke” diyor gerçekten de. keşke o romen bize de gelse. eh film işte. birilerinin hayal dünyasından ibaret.
spoiler
gaymer
nedense “gaymer” lafını duyunca hep aklıma pes attıktan sonra yenilenin yenene ceza olarak oral seks yaptığı eğlenceli bir birliktelik geliyor. saatlerce konsolun başından kalkmayıp kanepede uyuyakalan ibne kankalar, sevgililer düşüncesi güzel bir şey. hehe.
“kol bozuk mna koyim ya”
“benimki sağlam, gel bakim ;)”
fjshdkdh.
tumblr
4, 5 senedir işten, okuldan eve yorgun geldiğimde sığındığım kapımdı. yazık oldu. 17 aralık fetö kumpasından sonra 17 aralık tumblr darbesi de manidar olmuş. hehe. elveda amatör çükler, sizi hep sevdim.
ayı sözlük günlük
23 saattir uyanığım. uyumayı bekliyorum. şuan uyuyamam. müziğin sesini iyice açtım. radyo voyage çalıyor. daha önce hiç dinlemediğim müzikler kulağımı meşgul ederken hornet’ten yazan 50 km uzağımdaki çocukla konuşuyorum. gelebileceğini söylüyor. başımdan savıyorum. uyumam gerek.
21 günlük bedelli askerlik için sevgilisini bekleyen gay
askerliğin ikinci haftasında sevgilisini ziyaretçi yerinde ziyaret edip aşkısının en sevdiği el açması börekleri yapıp onları bebeğine kendi elleriyle yedirmesi gereken gaydir.
acemi birlikteyken ziyaretçi kantininde görevliydim. çöp döker, yerleri temizlerdim. sabahtan akşama kadar sevgilisiyle masada sevişip ağlaşan askerleri görünce hep içimde kalmıştı. öhü.
eşcinsellik metropolde yaşanır
ülkemin metropol gaylerinin dillerinden asla düşürmedikleri mükemmel olay. anladık canlarım en san francisco, amsterdam sizsiniz de yeter be! bize de biraz acıyın yahu. hortlatıp durmayın aynı başlıkları habire..
evet siz harika tiplerle karşılaşırken biz çok gizli full aaa diyarında takılıyoruz. bir yer bulunca yarım saat işimizi halledip hemen ayrılıyoruz. birbirimize sürekli yalanlar atıyoruz. hatta küçük bir ilçedeysek gizli profillerle “ben seni tanıyorum, sen şusun” deyip karşımızdakini korkutuyoruz falan.
dip ötesi dip. ne sıkıcı hayat..
korku filmi gece mi izlenir gündüz mü
en son the shining’i gece izlemeye çalıştım. yapamadım. 10. dakikada kapattım, sabah devam ettim. nasıl yapıyorsunuz anlamıyorum. yanımda biri varsa bir nebze ama yalnızken asla izleyemem geceleri öyle şeyler.
gay ilişkilerinin sevgili olmakla sınırlı kalması
anam kalsın, bari sevgili olalım da orada kalsın kalacaksa. onu da bulamıyoruz ki. öte yandan türkiye gibi ülkelerde var olan bir gerçeklik bu. bana çocuk yapma, evlat edinme, evlenme hakkı vermezsen sevgili olmaktan ileri gidemem doğal olarak.. eşcinsellikten kaynaklanan bir durum yok yani.
imdb puanına göre film izleyen insan modeli
imdb yeter mi yahu. bu konuda o kadar cahalım ki imdb dışında rotten tomatoes, metacritic, guardian ne bok varsa hepsine bakıyorum. hepsi 6 ve üstü verirse izliyorum. hatta utanmayıp eleştirileri de okuyorum.
embesilim galiba ben.
kopyala yapıştır yazarlığı
hadi vikipedi’den oradan buradan kopyalasan anlarım ama bir kere kendi entry’min kopyalandığını görmüştüm başka bir sözlükte. entry de gayet boş beleş, anlamsız ve kısaydı ama nasıl bir zavallılıksa artık adam oradan buradan entry kopyalamaya kadar düşmüş..
ereksiyon hakimiyeti
gözlemlediğim kadarıyla bunu tersten uygulayamayan çok kişi var ülkemde. tersten derken, adamınki kalkıyor efendim. hatta öyle bir kalkıyor ki, bir daha indirene aşkolsun. ota boka kalkıyor. gülsen kalkıyor, konuşsan kalkıyor.
adamla uzun süredir konuşuyorum. gel dedim bak yakınız, bir görüşelim dedim. tamam dedi adam. buluştuk, elele sıkıştık falan yürüyoruz. baktım bu acele etmeye başladı. bir şey de soramıyorum. “hadi ben gideyim” dedi. e iyi peki. benden hoşlanmadı diye düşündüm. mesaj attı “tatlısın” vs. dedi. neden hemen yanımdan ayrıldığını sordum. adam yola pipisinin kalktığını ve indiremediğini söyledi. aynısını bir kere daha yaşamıştım.
başka biriyle restorandayım. her şey çok güzel, askerlikten konuşuyoruz. adam demesin mi “şuan dudaklarına yapışmak istiyorum, erekte oldum”. lan hayvan dur bi yemek yiyelim, bir insan ol ya.
ahaha komik de geliyor kızamıyorum. ama şu her yerde kaldırabilenlere gıbta ile bakıyorum yani. çok zor bir motivasyon bence.
anadolu'da sıradan bir orgy gecesi
işin kötü yanı buradakilerin çoğunun çocuğu eşcinsel olsa dünyayı ayağa kaldırırlar. türk milletinin homofobi olayı şu aslında: homoseksüel davranış dalga geçilebilir haldeyse kabul edilebilir. medya ünlüsü lubunyalar öyle mi? evet. yukarıdaki oyun öyle mi? evet. ama iki erkek birbirini gerçekten sevip sokakta el ele tutuşabilir mi? hayır.