kayip otoban

Durum: 147 - 1 - 0 - 0 - 05.04.2024 01:18

Puan: 2498 - Sözlük Kezbanı

10 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 8

geceye bir seks fantezisi bırak

çikolata sürmek, krem şanti sürmek... siz 80'li yıllarda mı kaldınız kuzum? fantazi diyince aklınıza bunlar mı geliyor?

erekte penisle işemek

iyi ki golden shower seven bir sevgilim yok dedirtir.

gay olmayı tercih sanan tipler

benim psikologum olur kendileri. her tercih dediginde, "hayır yönelim o" diye diye dogru yolu buldurdum. psikiyatristim de öyleydi gerçi. sorun bende mi acaba, hep yanlış kişilere gidiyorum.

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

yorucu olması, kısa ve net.

bedia akartürk

yıllardır hiç değişmemiş gibi geliyor bana bu kadın. cenk koray'ın sunduğu pazar kuşağında nasılsa, şimdi de aynı sanki.

yazarların şu an ihtiyacı olan şeyler

sevgiliyle sevişilen ilk yer

otel odası. gerçi asansörde başlamıştık.

yazarların en sevdiği sezen aksu şarkısı

istanbul'da yaşamayan eşcinsellerin dramı

laiklik elden gidiyeah

eurovision 2018

berbat bir şarkının kazandıgı yarışma. sahne, çekimler, şarkılar, her sene bir birinin tekrarı gibi olmaya başladı artık. nerede o eski eurovision'lar?

dschinghiskhan

70'li yılların sonunda pek popüler olan bir alman pop müzik grubu. ayni isimli şarkıları vardı bir de,

ayı sözlük itiraf

orta yaş bunalımındayım

sevgiliyle kısa süreli şahane tatiller için gerekli üç şey

1 - sevgili
2 - prezervatif
3 - kayganlastirici

banga bandhu şeyh mucibur rahman

melih gökçek'in yaşadıgım şehre verdigi hediyelerden biri.

dile dolanan reklam şarkıları

çitile çitile çitile çitile çitile
bitsin artık bu çile
bir sağa bir sola bir sağa bir sola

birden aklıma geldi başlıgı okuyunca

tapılası türkçe şarkılar

sehrazat - kelebek
zuhal olcay - gecenin oteki yüzü
sibel egemen - yalniz adam
ılhan irem - son selam
humeyra - yaz bitti

virginia woolf

selim ileri'nin romanlarında sıklıkla bahsettigi yazar.

yazarların ilk 31 çektiklerinde düşledikleri

sahil güvenlik dizisinde güzel bir kadın vardı, onu düşünüyordum işlem sürecinde. masum günlerdi.

oray eğin

son dönemde hükümeti haklı bulan pohpohlayıcı yazılar yazmaya başlayan köşe yazarı. e tabi oray da degişti.
  • /
  • 8
Henüz hiç başlık açmamış.

eski sevgilinin nüks etmesi

taşınmak için toparlanırken eski bir hatıra defterinin içinde fotoğraflarımızı görmemle yaşadığım durum.
kendisi en yakın arkadaşlarımızdan biriyle evlendi. dolayısıyla zaten istemesem de diffüze ediyordu hayatıma. sadece birlikte anılarımız olan bana onu hatırlatacak her şeyi atmıştım sanıyordum.
tüm evi toparladım, neredeyse tüm giysi dolabımı bağışladım. plak koleksiyonumu anneme verdim. kutu kutu kimisi hiç açılmamış boyalarımı, paletlerimi yakındaki küçük bir sanat okuluna bıraktım. tıp textbook'larımı fakülte kütüphanesine, romanlarımı şehir kütüphanesine, şiir kitaplarımı amcama... tüm yüklerimi dağıttım ve iki valizim bir çantamla ülkeden ayrılıyorum.
ikimize özel tuttuğum o anı defterini ayrılmadan önce benden istemişti, iyi ki vermemişim. en azından bir yerlerde var olmayacak artık. bir sayfasını koparıp kendime sakladım, kalan defteri balkonda yakıp küllerini toprağa gömdüm.
bendeki nüksü böyle sonlandırdım. inanılmaz hafifim şu an. varlığını bile unuttuğum defter ne koca yükmüş aslında sırtımda. oh!

gay komşu

transseksüel bir komşum vardı ankara'dayken. o kadar severdim ki onu. tam bir evkuşuydu. her gün kekler poğaçalar yapardı apartmanı misler gibi kokuturdu. oldukça da cömertti, mutfakta pişirdiğinin nasibini her kapıya düşürürdü.
türlü türlü turşular kurardı apartmanın kilerine koyardı. üstünde de bir not "canınız çektiğince alın yiyin, afiyet olsun" diye.
ruh hastası olmadığımız için yaptığı her davranışı seks isteği ya da kendini pazarlama stratejisi olarak yorumlamazdık. sonra annesinin yanına dönmüştü çok üzülmüştüm. hala arada telefonlaşırız, yufka ekmek reçel yapar yollar.
ev alma komşu al lafı tevekkeli değil, mesela başlığın sahibi yazar gibi dangoz bir komşum olsun istemezdim. iyileşin ey insanlar, iyileşmek paralı değil.

ankara

ilk defa bir yaz mevsimini geçirdiğim şehrim.
benim diyen yazlık kentlere taş çıkarır bu sene

sevgili ile mutlu olamamak

bazen sevdiğin insan değişir depresyona girer yakınını kaybeder bazen çok yoğundur bazende sizden daha iyisini bulmuştur yada öyle olduğunu düşünüyordur.çoğu zaman neyin önemli olduğunu ayırt bile edemezsiniz eşcinsel ilişkiler heteroseksüel ilişkilere benzemez olmazsa olmazı daha azdır.kriterler sizin bakış açınızdır. seks ,sosyalleşme baş başa vakit geçirme ,mesajlaşma ve araşma sıklığı hepsi sizin beklentileriniz üzerinden şekillenir. sonuç olarak olay karşı tarafın sizin için ne kadar çaba gösterdiğine göre değişir. ilişkide bir duygusal alışveriştir. verdiğiniz oranda alamazsanız mutsuz olursunuz. siz atabildiğiniz 5 adımı atarken o atabileceği 1-2 adımı bile atmıyorsa yapabileceği oranda fedakarlık yapmıyorsa mutsuz olursunuz. bu tür ilişkiler yürümez yürüsede özgüveni sarsar. yalnız kalmaktan korksanızda yalnız kaldığınızda yaşayacağınız depresyon ve boşluk hissinden daha çok yıpranırsınız.

mika can raun

yoluna felsefik söylemlerle çıkan hümanizm yayan tatlı bir yaratık olduğunu kanıtlamak için kanal kanal dolaşan, ancak estetik ameliyatlar dizisi sonrası cinsiyetçi nefret dolu dili ile ne kadar fake bir canlı olduğunu kanıtlayan kurgu bünye.

(bkz:estetik ameliyatla gelen özgüven patlaması)

askerlik

her erkek türk vatandaşından zorunlu yapılması istenen hede.

ben geçtiğimiz pazar günü tezkereyi aldım henüz. zaten giderken de bununla ilgili bir entry yazmıştım. daha dün gibi hissettiriyor.

uzun bir entry olacak. bir yazar askerlik tecrübelerimi aktarmak için rica etti ve ben de entry olarak gireyim istedim.

neyse, giderken alınması gerekenler ve askeriye tarafından istenen şeyler neler, onlara değineceğim. ilk olarak iletişim için tuşlu telefon şart. zaten acemi birliğine akıllı telefon götüremezsiniz. benim birliğimde çocuğun teki sokmuştu ama o gün ana baba günüydü diye gözden kaçmış sanırım. o da sivil valizinden hiç çıkarmamış. yemin töreni sonrasında gördük. ama yine de risk almaya değmez. tabi bağlı olacağınız usta birliğine göre ilk iki haftadan sonra ortamı süzüp akıllı telefon kullanılabilirliğini ölçtükten sonra akıllı telefon sokabilirisiniz. ama acemide böyle bir atraksiyona gerek yok. sivil hattı mutlaka sokmaya çalışın. normalde yasak ama size askercell diye bir zırvayı diretecekler alın diye. bir şekilde almayın bence. kendileri 85 liraydı yaz ayında. şu an kaç para bilmem ama sadece seçeceğiniz 5 kişiyle konuşma fırsatı veriyor. o da saat 6dan sonra. almak zorunda kalırsanız da sonradan normal turkcell hattına çevirebilirsiniz. ama yine de kendi hattınızı bir şekilde sokun. ben ayakkabı keçesinin içine atmıştım. zaten üstümü de aramadılar.

mutlaka el kremi, güneş kremi, şampuan, yara bandı, pudra, merhem, iğne iplik, çorap, ayakkabı keçesi, ıslak mendil ve peçete götürün. yara bandı ve merhem bot ayağa vurduğunda elinizin altında olsun diye, güneş kremi güneş altında çok vakit geçireceksiniz diye, pudra o güzel taşaklarınız pişik olduğu takdirde, ıslak mendil ve peçete banyo yapmaya fırsat bulamadığınızda ve tuvaletlerde de sağolsunlar hiç peçete bulundurmadıklarından, ayakkabı keçesi de bot vurmalarını engellediğinden almanız gerekenler özetle. deodorant konusunda çanta aranırken benimkisini alıp bir kenara atmışlardı. herkesinkine öyle yapıyorlardı. artık neden bilmem ama. zaten gideceğiniz yerde kantin var. deodorantı da oradan alabilirsiniz.

mutlaka bot kilidi alın; şu ucuzluk pazarlarında bolca var. genelde eğitim alayında asker olan usta erler acemilerin botlarını çalıyorlar. bu olaya da yer değiştirme derler askeri dilde. dolaplar kilitlenmmesi yasak olduğu için ona özel bir kilit almayın. eğer ben çok hassas ve titizim derseniz; yastık kılıfı götürebilirsiniz. çünkü benim yattığım acemi birliğindeki yataklar leş gibiydi. tabi ertesi güne o yastık kılıfını oradan çıkartıp eskisi duracak şekilde bırakmak gerekiyor yatağı. sonuçta kontrol ediliyor. bu arada bir tane kitap da götürebilirsiniz. tabi okuyacak vaktiniz olur mu onu bilemem.

temiz banyo havlusu, yüz ve el havlusu, 2-3 atlet, 2-3 don, spor ayakkabı, kirli ve temiz çamaşır torbası ve filesi, kamuflajlar, eşofman üstü ve altı, 2-3 çorap, 3 askı, onlar tarafından sizlere veriliyor. atlet don çorap rengi haki rengi olarak veriliyor. bunların yanında kendiniz don, atlet vs de alabilirsiniz. alacağınız renk herhangi bir yeşil tonu olsa farketmez. ama yine de haki rengi bulursanız ondan alın. tabi sivil boxer atlet vs de getirebilirsiniz. o kadar kişinin donuna bakacak halleri yoktu benim yaptığım yerde. çoğu kişinin boxerları sivildi.(güzel bacakları ve götleri çok kestim evet) bir de yıkamak gibi bir seçeneğiniz olmayacak acemi birliği boyunca. ben elde yıkıyordum her şeyimi kamuflajlar dahil. aslında büyük çamaşır makineleri vardı ama oraya herkes atmaya kalksa senin çamaşırlar kim bilir kiminkiyle akraba olur.

alışveriş kartla yapılır bu arada. nakite çok ihtiyacınız olmayacak. bu su için bile geçerli. 500 ml su 30 kuruş falansa onu bile kart ile ödüyorsun. bu da kantin kuyruklarını lady gaga'yı görmek isteyen little monsterların kuyruğuna çeviriyor.

acemide zaten 200 300 kişilik bir grup olacaksınız. o yüzden hiç ön planda olmaya gerek yok. gruba yöneltilen sorulara cevap vermeye çok da istekli olmayın. başınıza ne geleceği belli olmaz.

her şeyin paylaşıldığı, muhabbetlerin çok samimi olduğu bir ortam acemilik. sonuçta herkes aynı şekilde ve amaçta orada ve kimsenin birbirinden farkı, üstünlüğü yok. çok eğleneceksiniz arkadaşlarınızla, tabi bunun yanında askeriye de sizi bir o kadar da yoracak yürüyüşler, eğitimler vs derken. tavsiyem dış dünyayı dışarda bırakmanız olacak. ne kadar düşünmezseniz ve askeriyeye dalarsanız o kadar zaman çabuk geçer sizin için. her hazırlık yemin töreni içindir orada. illaki yürüyüş provalarında bazı beynamazlar üst üste hatalar yaparak komutanlardan azar yemenize sebep olacak ama o yemin töreni sonrasında da değişik bir duygu seline kapılacaksınız. bir de aileniz sizi izliyorsa. o andan sonra işler daha kolay olacak. usta birliğinize gittiğinizde daha rahat bir askerlik yapacak duruma gelirsiniz. tabi birliğinize ve yapacağınız işlere de bağlı bu.

velhasıl bu biz erkeklere dayatılan bir zorunluluk ve bunu bedelli, kısa veya uzun bir şekilde yapmak zorundayız. bizden çaldığı zamanda en yararlı ne yaparım diye düşünen insanlar daha çok kitap okuyordu ve çok da güzel zaman geçiriyorlardı. ben de bayağı kitap okudum ve kendimle çok zaman geçirdim. isyan modunda takılan bazı arkadaşlara hiç vakit geçmedi. ben genelde şarkı söyler, millete ilginç ilginç sorular sorar, enteresan muhabbetler açar, taklit yapar, ve oyunlar oynamak(tabu, sessiz sinema, tavla vs) için milleti ikna etmeye çalışırdım. böylece su gibi geçti gitti askerlik.

yazıma katlandığınız için teşekkür ederim, bütün sözlük ahalisine günaydınlarımı sunarım.

ah ana

ah ana 1988-1990 tarihleri arasında hafta arası her gün yayınlanan öğleden sonra programı içinde haftalık olarak yayınlanmıştır. dizi köy hayatını konu alan bir komedi-sitcom-dram dizidir. dizinin senaryosunu ünlü şair-yazar hasan vasfi uçkan yazmıştır. yönetmenliğini ise tarık alpagut yapmıştır. dizide başrolde beyhan saran, halil ibrahim kalaycıoğlu, erol kardeseci, alpay izbırak, nurtekin odabaşı, jale aylanç ve hülya gülşen irmak oynamıştır. dizinin ilk 79 bölümünü trt kendi sitelerinde restore ettikten sonra yayınlamıştır. youtube'de ise ilk 79 bölüm ve 86. bölüm vardı. dizinin toplamda kaç bölümden oluştuğu henüz hiç kimse tarafından bilinmiyor. 1. bölüm ile 26. bölüm arası dizinin adı "ah ana hanım ana" idi. ama dizinin 27. bölümden itibaren dizinin adı trt tarafından "ah ana" olarak değiştirilmiştir.

dizi konusu; ankara'da inşaatlarda gece gündüz demeden kar kış demeden yaz sıcağı demeden son bahar soğuğu demeden çalışıp çabalayıp didinip sevdiği kız sultan ile evlenmek için başlık parası biriktiren haydar bankadan biriktirdiği paraları çekip otobüs ile köyüne (çakmakçayır'a) döner. haydar, babası osman ve annesi necibe ile göçük ömerden kızı sultanı istemeye giderler. fakat göçük ömer onlardan daha fazla para istemektedir. faizin faizi, analık hakkı, babalık hakkı, süt hakkı, başlık parası derken çok ama çok para istemektedir. haydarın babası osman efendi göçük ömere biz sana daha fazla para veremeyeceğiz der. ve de bunun üzerine göçük ömer kızı sultanı haydara vermez. öte yandan kapıyı dinleyen sultan babası göçük ömerin sesini işitir sultan çok ama çok üzülür ve de sultan çareyi halası ah ana'ya gitmekte bulur. ah ana yeğeni sultanı her bir konuda destekler. ah ana sultana bu gün burada kal bu konuyu yarın düşünürüz der. ama sultan ah anayı dinlemez ah ana'nın söyledikleri sultanın bir kulağından giriverir bir kulağından çıkıverir. öte yandan ertesi gün ise sultan sabaha karşı halası ah ana'nın evinden kimselere haber vermeden habersizce kaçar ve de haydar ile birlikte köyden gizlice kaçıp ankara'ya giderler. bunun sonucunda göçük ömer ise sultanı ah ana'nın kaçırttığını düşünerek hem haydar ve sultanı aramaya ankara'ya gider hem de başta ah ana olmak üzere haydar ve ailesini jandarma karakoluna yalan söyleyerek ve de olayları çarpıtarak şikayet eder ve de bunun üzerine olaylar hızlıca gelişir.

ayrıca dizi izleyicileri dizinin televizyon yayın akışında yer sıkıntısı yaşandığı için final yaptığını yayından kaldırıldığını düşünmektedirler. dizinin final yapmasının sebebini ne yazık ki tam olarak kimse bilmemektedir.

ayrıca dizide dizi oyuncularının ricası üzerine kadına yönelik şiddet'e tepki göstermek amacıyla dizinin bazı bölümlerinde "kadına şiddet" konusu işlenmiştir. "kadına şiddet" konusunun işlendiği bölümlerin senaryosu senarist tarafından daha yazılamadan dizi oyuncuları tarafından trt'ye öneri mektubu gönderilmiş ve oyuncular bu öneri mektubunun bir kısmında ise "kimseye kötü örnek olmak istemediğimiz için dayak atılan sahne çekmek istemiyoruz" demişler.

ayrıca dizi ankara'nın gölbaşı ilçesindeki taşpınar köyünde çekilmiştir. şimdilerde ise dizinin çekildiği taşpınar köyü artık bir mahalle olmuştur.

oyuncular kadrosu ve karakterler

beyhan saran (ah ana)
erol kardeseci (göçük ömer)
halil ibrahim kalaycıoğlu (haydar)
alpay izbırak (haydar'ın babası osman)
nurtekin odabaşı (köyün muhtarı halil efendi)
jale aylanç (köyün muhtarı halil efendi'nin karısı huriye)
oya çekiç (haydar'ın annesi necibe)
hülya gülşen irmak (sebile)
soner ağın (sebile'nin babası çeyrek hasan)
mehmet atay (berber eyüp)
koray ergun (kahveci kadir)
altan erkekli (şerif)
cezmi baskın (mehmet nuri)
tansu aytar (korucu bekçi yusuf efendi)
turgut okutman (dan dun ismet)
turgut sarıgöl (kır hasan)
şebnem gürsoy (dilber)
deniz baytaş (ah ana'nın kızı gülser öğretmen)
eylül tunçay (sultan)

kaynakça

https://www.trtizle.com/trtarsiv/ah-ana-...

youtube'de ilk 79 bölümü ve 86. bölümü vardı ama bir grup troller tarafından haksız yere dizinin telifsiz olmasına rağmen teliflidir diye şikayet edilip yayından kaldırtılmış. çok ama çok saçma bir olay bu.

(diğer sözlüklerden alıntıdır)

hiv

bir üstteki entry şakaysa komik değil, şaka değilse çok vahim. ironi yaptığına inanmak istiyorum yazar kişisinin. lakin bu hayatta kınadığı ve büyük konuştuğu şeyi yaşamadan ölmezmiş insanlar.
tanım olarak hiv, insan bağışıklık yetmezliği virüsüdür. korunmasız cinsel ilişki dışında da bulaş yolları mümkündür. kendisi direkt olarak bir hastalık değildir. tedavi edilmediği takdirde hastalıkların vücudunuzu daha şiddetli etkileyerek daha çok hasar vermesine sebep olur. tedavi almayan bir hiv pozitif birey, hastalığın ileri evresi aids ile karşılaşır ve sonucunda basit bir grip bile ölümcül düzeyde tehlikeli olabilir. günümüzde tek bir tablet ile bu virüsü kontrol altına almak mümkündür. kontrol altındaki bireyler, belli bir süre sonra negatif’e dönerler ve kanlarındaki hiv virüsü saptanamacak seviyeye gelir. bu da ilaçlarını düzenli kullanan kişinin, virüsü bulaştırıcılık seviyesinin çok düşük yüzdelere inmesine,hatta yok olmasını sağlar. takip altındaki kişiler aynı zamanda belli aralıklarla check up benzeri kapsamlı testlerden geçerler ve bu sayede hiç tanı almamış kişilere nazaran daha sağlıklı olabilecekleri bile söylenebilir.
her ne kadar korkulacak bir süreç olmasa da lütfen kondom kullanmaktan vazgeçmeyin. hiv’i dünyanın sonu ya da belli eylemlerin laneti olarak lanseden kişi ya da kuruluşları bilginiz ile susturun. cehalet çok kötü bir şey arkadaşlar. sağlıklı günler.

melodifestivalen

bu akşam melodifestivalen'in 2. yarıfinali vardı. tüm gelirleri türkiye'deki deprem mağdurlarına bağışlanan gecede 7milyon isveç kronu bağış toplandı.

deprem yağmacılarına uygulanan işkence görüntüleri

sözlükte gündemle alakalı entry giren tek kişiyim herhalde. bir tek beni mi sarsıyor bu yaşananlar bilmiyorum ama sözlük farklı bir boyutta olsa gerek ki son entry girilen başlıklar işemek ve alkol almak hakkında…
neyse, değinmek istediğim nokta, sosyal medyada dolaşan yağmacı olduğu belirtilen kişilere karşı işkence videoları. kulağı kesilen suriye uyruklu olduğu iddia edilen bir kişi, polis kıyafetli biri tarafından kırbaçlanan yarı çıplak kişiler, başı botla ezilen birisi ve çok daha fazlası. her videonun altında işkencenin yeterli olmadığını, daha fazlasını görmek istediğini belirten onlarca kişi var. korku filmi gibi günler yaşıyoruz…bu videolar olmamalı… kulağı kesilen, kırbaçlanan, kafası ezilen insan videoları bu şekilde paylaşılmamalı. kişinin ne yaptığından kim olduğundan bağımsız söylüyorum bunu. bu görüntüler pek çok mental rahatsızlığı tetikliyor arkadaşlar. hali hazırda şiddete eğilimli insanları, sosyal hayatlarında sizin belki de görmeyeceğiniz daha acımasız eylemlere teşvik edebiliyor. suçlunun cezasını devlet vermeli. verdiği cezalarla suça teşviği önlemeli. devletin müdahalesi olmayınca halkın bu gibi eylemlerde bulunması toplum açısından çok çok tehlikeli.

Toplam entry sayısı: 147

engin ardıç

iyi bilmezdik. alçak ve sefil bir ruhtu.

seninle bir dakika

bu şarkının bir de ingilizce versiyonu hazırlanmıştı stockholm'e gitmeden. trt son dakikaya kadar karar veremediginden, provalarda hem ingilizce, hem türkçe olarak olarak okumuş semiha. sonra türkçe okumasına karar verilmiş.. böyle gereksiz bilgiler niye zihnimi işgal ediyor, rahatsızım aslında

ayı sözlük yazarlarının keşkeleri

biraz klişe olacak ama.. keşke hiç keşke ile başlayan cümleler kurmasaydım

otobüs

tunç okan'ın filmi, ilk yönetmenlik denemesi.
mizah ve trajedinin birlikteligi, çaresizligin acı halleri, ısvec'in "refah" toplumuna elestiri, hurda bir otobüs ve stockholm esliginde, bastan sona nerdeyse sıfır dialogla insanı alıp götüren kült film.

özlenen gıda ürünleri

- meysu'nun koyu renkli cam şişelerde meyve suları olurdu, tadi diger meyve sularından farklıydı.
- eti'nin bir dönem çıkarttığı limonlu gofret. şimdiki misket limonlu gofretlerinden çok daha lezzetliydi.
- ülker'in alpella kanky'si. iki bisküvi arası çikolata, muhteşem bir şeydi
- ve tabi kii tombi

ağlarken sevişmek

bizzat basima gelendir. yurt disina gidecek ve 2 senelik egitimden sonra dönecegini soyleyen; donmeyecegi ikimiz tarafından da bilinip dile getirilemeyen sevgiliyle bir otel odasinda yasanandir. istiklal'in nesesi, müziği, kalabaligi odada yankılanırken hic konusmamaktir, göz yaşlarının bir birine karışmasıdır. son gece oldugu icin uyumayıp, sevgiliyi izlemektir. bitecek de olsa, kavgayla, dövüsle geçen 1 sene de olsa;
son gece onu izlemek ve tanrı'ya sukretmektir.

engin ardıç

iyi bilmezdik. alçak ve sefil bir ruhtu.

dönersen ıslık çal

karanlık ve can acıtan, hüzünlü ve umutsuz; ama ruha dokunan film.
"ötekilerin", bir travesti ve cücenin; dışlandıklari, korktuklari, mutsuz olduklari için gece yaşayan, yaşayabilen iki insanın kısa süren hikayesi. belki bu yüzden tüm sahneler karanlıktı, belki bu yüzden tüm şehir bana bakacak diye içiyordu. top oynayarak boy uzatmak kadar uzak bir ihtimaldi zaten mutlu olmaları. tıpkı yitip gidenin, bir gün geri dönüp ıslık çalma ihtimali gibi.

otobüs

tunç okan'ın filmi, ilk yönetmenlik denemesi.
mizah ve trajedinin birlikteligi, çaresizligin acı halleri, ısvec'in "refah" toplumuna elestiri, hurda bir otobüs ve stockholm esliginde, bastan sona nerdeyse sıfır dialogla insanı alıp götüren kült film.

yalnız uyumak

biriyle uyursun, keşke evdeki yatağımda rahat rahat uyusam dersin.
evdeki yatagında yalnız uyursun, keşke birine sarılıp uyusam dersin.

burcunuz nedir

ikizlerden nefret eden bir akrebim.

sabah ezanı

sabah sessizliğinde hem korku, hem huzur. aynı zamanda hüzün ve umut. geçici bir dine yakınlaşma hali, aciz hissetme durumu; es-salatu hayrun mine'n-nevm'in gizemli tınısı, belki güvenebileceğin bir varlığın olduguna inanma isteği. eğer uyanmıssam pencereyi açtırır gayrı ihtiyari, dinlerken hafif gözlerim dolabilir bile.
sabahın o vaktinde su lavaboya degil de süngere aksın, ses olmasın alt komşuya diye abdest alırken lavabo giderine sünger koyan annemi hatırlatır sonra, anneannemi hatırlatır, fakültede çizim masası başında sabahladığım geceler gelir aklıma.
ve hayat geçer.

günümüz şarkılarında eski şarkıların tadının olmaması

şu sıralar ilk gençlik (ya da gençlik) çağını yaşayanların, 20 yıl sonra söyleyeceği söz öbeği. aranan tat şarkılarda değil, geçip giden zamanda.

kıllı koltuk altı sevdası

sexten soğutan şeyler, madde 1

eurovision

gay turnusolu şarkı yarışması olur kendisi