kendi deyimiyle 'dersim generali' seyit rıza'nın şehri ilhak edip akabinde ingiliz hükümetinden yardım istendiği o meşhur mektubun yazıldığı dönemde, tunceli'yi işgalden kurtaran kişilerden biridir. bölgedeki zazalar, şehre erişimi sağlayan köprüleri havaya uçurdukları için kuşatma uzun süre normal yollarla aşılamadı. sonunda hava desteğine başvurulunca sorun çözüldü. daha sonra, herkesin 'öldüğü/öldürüldüğü' bu şehirde, hem sivil hem de asker olan suçlular, ölmüş olmalarına rağmen sanırım diriltilip asıldılar (bkz: seyit rıza).
genç ve tecrübesizken okuduğum kendiyle barışık nadir insanlardandı. o dönem için düşünce dünyamı zenginleştirmişti ufkumu açmıştı. şimdi o zamanki düşüncelerim çok saçma gelse de büyümek böyle bir şey zaten.
keşke yeni gay nesilleri de o yazıları okuyabilseydi.
ingilizcesi olmayan insanlar için dış dünyadaki gay komünleriyle bağlantı kurmanıza yardım ederdi. ufuk açardı.
türkiye ortalamasına göre iyiydi ki amacı da türkiye'deki insanlarla bağ kurmaktı bence. niye çoğu yazısı sığ kalıyordu sorusunu topluma sormak lazım bir de. başka amaçlarla yazdıkları hiç fena değildi.
ismi çok havalı duran ancak serbest stilden en büyük farkı ayak-bacak-diz kısaca bel altıyla direkt mukavemet edemediğiniz, ofansif hareketleri deneyemediğiniz bir güreş stili.
insanlık dramı olduğunu kabul ediyorum ama bu direkt soykırım demek değildir. soykırım çok ciddi ve ağır bir suçtur arap ırkının kökünü kazımaya çalışmış olması gerekir ki bu 200 milyonun üstünde insan öldürmek demektir.
arap yahudisi holocaust'tan kaçan çok fazla insan olduğu için ve israil'de önemli bir nüfus teşkil ettikleri için ben o kadar basite indirgenmemesi gerektiğini düşünüyorum.
israil'in lgbt hakları konusundaki hareketlerini yapay ve pink washing olarak görüyorum ama hamasla karşılaştırırsanız bir ışık yılı ilerdeler hamasın gay olduğu iddia edilen insanlara bile neler yaptıklarını araştırabilirsiniz. sizin savunmaya çalıştığınız insanların size bakış açısını düşünüp tekrar yorumlamak en doğrusu.
yalnız kalamayan insan derdidir bir yerde. kendini çok seven iğrenç pislik bir megaloman olarak şu siktirik öğrenci yurdunda sahip olmayı istediğim meziyettir aynı zamanda, gider habire insanlara yılışıp yapışırdım. özel alan, mesafe vırt zırt diye zırlamazdım.
faang dediğimiz teknolojinin ağababalarının bulunduğu, yazılım sektöründekiler için işin nirvanası denilen ve mukaddes kitabı cracking the coding interview, ibadethanesi leetcode olan mekan.
ak partinin torun tombalak her seçmenini toplayıp sandığa götürüldüğünü görmek beni hem rahatsız hissettiriyor hem de şaşırtıyor. bu kadar etkili bir teşkilat akp açısından büyük avantaj.
yönetmeni olacak ablamız bir sonraki filmi titane ile palme d'or almıştır. ben ödülü hak ettiğini düşünüyorum ama titane ile değil bu filmle. ikisini de izlememiş olan önce titane'ı sonra raw'ı izlesin.
istanbul açısından insanın özel alana sahip olması için çok büyük paralar vermesi gerekiyor, onu verebilecek insan da türkiye'de kalmıyor. hadi ezkaza ev boş kaldı bu sefer karşınızdakine güvenmeniz ve program yapabilmeniz lazım bu da ilk aşamadan bile daha zor.
selanik bölgesine gittiğimde birkaç gözlemim oldu. bizimkilerden daha güzel olan erkekler sanırım eski makedonya bölgesi insanları. selanik güney makedonya olarak geçiyor. ırksal özellikleri genelde siyah saçlı, mavi gözlü, orta boylu ve beyaz tenli. yunanistan'ın daha güneylerine indiğinizde sarışın, esmer ve kısa boyluydu. ikisi de güzel ama makedonya'da yaşayanlar ayrı bir hoş. aralarında atatürk gibi hem sarışın hem mavi gözlü olanları da var.
kültürel ve insan yapısı olarak konuşmayı severler ve asabi insandırlar güney yunanistan'da yaşayanlara göre. yine de vakit geçirmesi 2 tarafla da hakikaten zevkliydi. bu dediklerimin sağlamasını makedonya göçmeni komşularımızda yapabiliyorum. yunanlar makedonlar da yunandır dese de bence yeteri kadar etnik ve kültürel farkları var diye düşünüyorum.
çevremde gördüğüm transların çoğu eşcinsel ama burada irin dolu bir yara da var. deyiş direkt feminen gay ve trans kadın üstünden soruluyor diye tahmin ediyorum çünkü lezbiyen dediğimiz, maskülen gay dediğimiz, hele hele trans erkek dediğimiz canlılar aslında 'yohğudur'. bunlar dikkat çekmez, saçma gelmez çünkü erkeklikle ortaklaşan kısımları vardır; kadın sevmek, androjen görünüşe sahip olmak gibi. hatta yerine göre cemal süreya bile bunu telkin eder. bunlar mantıksız değildir, 'üstün' olana benziyorlardır, sınıf atlama çabası gibidir.
senin özendiğin bir gay var ve sen onu kopyalıyorsun söylemi homofobik ve bilgisiz 50 yaş üstünün ergenliğindeki çocuğa yakıştırdıklarıdır. akıl fikir aramamak lazım.
burada eleştiri konusu cehalet de olmaz genelde söyleyen kişi şunu der 'sen erkek olmanın avantajlarından vazgeçemiyorsun' der. erkek olmanın tezahürü çüktür ve kesilmedikçe kişi erkektir. kişinin neyden hoşlandığı önemli değildir, cinsiyete katı şekilde bağlı yapılacaklar listesi vardır en başında da kimi sikmek isteyeceği ve neye benzediği gelir. bu çelişkide neye benzediği ağır basar ve kimi sikmek isteyeceği ona bağlı bir sonuçtur denir ama bedeni daha doğrusu siki kafa karıştırır.
ameliyatsız trans asla var olamaz, her türlü gaydir ve bu arada bir şeydir, kararsızdır, belirsizdir (tıp tanımında ameliyat gerekli evet bu şekilde ben de farkındayım ama lgbt komünü bunu aştı diye düşünüyorum).
iran'da çükünü kestirmek zorunda kalan feminen gaylerle, düzgün değişim ameliyatı olamayan transların feryadı var bu söylemde. olay hem trans hem de gay olabilirsin diyerek başlamıyor bitiyor.
hayat ceninken çok tatlıydı be. uzay boşluğu gibi asılı kalabildiğim bir yere ihtiyacım var. suyun içinde kendini bırakmayı çok özledim fırsatım olsa da geri dönsem.
üniversiteye yeni başlayan vejeteryan bir kızın başına gelenleri anlatan fransız bir body horror filmi. gösterimlerinde izleyicilere kusma torbaları verilmesi ile ün salmıştır.
gay aleminde bolca bulunur. büyük bir sik sizi; iyi bir mizaçtan, derin düşüncelerden çok daha ileriye taşır. ambalaj düzgün olsun yeterciliktir. ulaşmak kolaysa, uğraştırmıyorsa, bir emek ve zaman harcanmıyorsa ister ilişki ister insan olsun değeri yoktur derinlik kazanmamıştır.
insanlık dramı olduğunu kabul ediyorum ama bu direkt soykırım demek değildir. soykırım çok ciddi ve ağır bir suçtur arap ırkının kökünü kazımaya çalışmış olması gerekir ki bu 200 milyonun üstünde insan öldürmek demektir.
arap yahudisi holocaust'tan kaçan çok fazla insan olduğu için ve israil'de önemli bir nüfus teşkil ettikleri için ben o kadar basite indirgenmemesi gerektiğini düşünüyorum.
israil'in lgbt hakları konusundaki hareketlerini yapay ve pink washing olarak görüyorum ama hamasla karşılaştırırsanız bir ışık yılı ilerdeler hamasın gay olduğu iddia edilen insanlara bile neler yaptıklarını araştırabilirsiniz. sizin savunmaya çalıştığınız insanların size bakış açısını düşünüp tekrar yorumlamak en doğrusu.
genç ve tecrübesizken okuduğum kendiyle barışık nadir insanlardandı. o dönem için düşünce dünyamı zenginleştirmişti ufkumu açmıştı. şimdi o zamanki düşüncelerim çok saçma gelse de büyümek böyle bir şey zaten.
keşke yeni gay nesilleri de o yazıları okuyabilseydi.
ingilizcesi olmayan insanlar için dış dünyadaki gay komünleriyle bağlantı kurmanıza yardım ederdi. ufuk açardı.
türkiye ortalamasına göre iyiydi ki amacı da türkiye'deki insanlarla bağ kurmaktı bence. niye çoğu yazısı sığ kalıyordu sorusunu topluma sormak lazım bir de. başka amaçlarla yazdıkları hiç fena değildi.
üzerindeki nadide tarihteki kırılma anlarının hatıratı mozaiklerin üstü örtülmüş, yapının tarihi ile geleceği hakkında yapılabilecek en sığ ve gereksiz siyasi muhabbet döndürülmüş kısaca 2 imparatorluk görmüş bu eski kutsal mabede akla gelebilecek her türlü saygısızlık yapılmış. ı. justinianus şu halini görse, pılını pırtını toplar istanbul'dan kaçardı gerekirse ayasofya'yı da yunan adalarına kurardı gene de bu rezilliğe engel olurdu.
bir rivayet vardır der ki sevgili giren eve hobi girmez. bana kalırsa ortak hobi olmadan hayatına yeni bir sevgili girmez.
artık hobinin de ucuz ve kısasını makbul, durum malumunuz ama her şeyin basitleştirilmesi keyfini, şevkini de alıp götürüyor. cevri cefası yaptığın işe derinlik ve renk de yükleyebiliyor. misal siz gezmeyi seven birisiniz, gitmek istediğiniz yeri haritadan seçip en kısa yoldan navigasyonla geliyorsunuz ama bunu yaparken ancak öbür yollardan geçerseniz görebileceklerinizi kaçırdınız veya kitap okumayı seversiniz; kitabı yola çıkıp kütüphanede, kitapçıda aramak yerine internetten sipariş ettiniz ama kütüphanede o kitabı ararken öbür kitaplara göz atamadınız salt 1 kitaba odaklandınız ve ötekileri keşfetmediniz.
velhasıl kelam bu işlerin kolaylaşması iyi mi oldu kötü mü emin değilim ama şu kesin artık kimsenin sabrı, iradesi, zamanı ve motivasyonu kalmadı. gencecik insanlar depresif şekilde eve kapanıp miskin miskin hiçbir şey yapmadan günü bitiriyor. gerçekten içler acısı.
genç ve tecrübesizken okuduğum kendiyle barışık nadir insanlardandı. o dönem için düşünce dünyamı zenginleştirmişti ufkumu açmıştı. şimdi o zamanki düşüncelerim çok saçma gelse de büyümek böyle bir şey zaten.
keşke yeni gay nesilleri de o yazıları okuyabilseydi.
ingilizcesi olmayan insanlar için dış dünyadaki gay komünleriyle bağlantı kurmanıza yardım ederdi. ufuk açardı.
türkiye ortalamasına göre iyiydi ki amacı da türkiye'deki insanlarla bağ kurmaktı bence. niye çoğu yazısı sığ kalıyordu sorusunu topluma sormak lazım bir de. başka amaçlarla yazdıkları hiç fena değildi.
gay aleminde bolca bulunur. büyük bir sik sizi; iyi bir mizaçtan, derin düşüncelerden çok daha ileriye taşır. ambalaj düzgün olsun yeterciliktir. ulaşmak kolaysa, uğraştırmıyorsa, bir emek ve zaman harcanmıyorsa ister ilişki ister insan olsun değeri yoktur derinlik kazanmamıştır.
insanlık dramı olduğunu kabul ediyorum ama bu direkt soykırım demek değildir. soykırım çok ciddi ve ağır bir suçtur arap ırkının kökünü kazımaya çalışmış olması gerekir ki bu 200 milyonun üstünde insan öldürmek demektir.
arap yahudisi holocaust'tan kaçan çok fazla insan olduğu için ve israil'de önemli bir nüfus teşkil ettikleri için ben o kadar basite indirgenmemesi gerektiğini düşünüyorum.
israil'in lgbt hakları konusundaki hareketlerini yapay ve pink washing olarak görüyorum ama hamasla karşılaştırırsanız bir ışık yılı ilerdeler hamasın gay olduğu iddia edilen insanlara bile neler yaptıklarını araştırabilirsiniz. sizin savunmaya çalıştığınız insanların size bakış açısını düşünüp tekrar yorumlamak en doğrusu.
kendi deyimiyle 'dersim generali' seyit rıza'nın şehri ilhak edip akabinde ingiliz hükümetinden yardım istendiği o meşhur mektubun yazıldığı dönemde, tunceli'yi işgalden kurtaran kişilerden biridir. bölgedeki zazalar, şehre erişimi sağlayan köprüleri havaya uçurdukları için kuşatma uzun süre normal yollarla aşılamadı. sonunda hava desteğine başvurulunca sorun çözüldü. daha sonra, herkesin 'öldüğü/öldürüldüğü' bu şehirde, hem sivil hem de asker olan suçlular, ölmüş olmalarına rağmen sanırım diriltilip asıldılar (bkz: seyit rıza).