seyhanarman'ın 321go adlı youtube kanalı'nın soramazsın serisinde ''heteroseksüelim'' demesiyle biraz araştırmak istedim ve bir kaç kanıya vardım. uzun uzun okuyun diye kendi düşündüklerimle araştırdıklarımı kıyaslayacağım.

birden fazla kaynakta transseksüelliğin, ceninin henüz 2. aylarında bedenin cinsi şeklini tamamladığını ama hormonları karşı cins olarak salgılanmasıyla meydana geldiğini belirterek transseksüelliğin oluşumunu anlatmışlar.

eğer bu doğruysa ve bunun tanımı ilerleyen maddelerin gerçekleşmesinden sonra heteroseksüellik ise, bir önceki '' homoseksüellik tercih midir '' yazımda tamami ile yanılmış oluyorum ve homoseksüelliğin tercih olduğu kanısını ortaya sürmek zorunda kalıyorum.

çünkü eğer bizde henüz anne karnında böyle bir evreden geçmediysek ki benim düşüncem tamamı ile bizimde böyle yaratılmış olmamız, geriye kalan tek seçenek bizim homoseksüelliği tercih etmiş olmamızdır.

transseksüelliğin neden heteroseksüellik olduğunu da yazmışlar onu da kısa bi' şekilde anlatmak istiyorum.

her lgbti+ bireyler gibi bizim de kendimizi tanıdığımız ya da keşfettiğimiz an vardır ve bunu şu dille heteroseksüelliğe bağlamışlar.

'' transseksüel bireyler kendilerinin aslında tamamı ile karşı cins olarak hissettiklerinde, giyim ve vücutsal olarak değişime uğradıklarında heteroseksüel bireyler haline geliyorlar. ''


buna tatlış bi' açıklama yapmak istiyorum.
kesinlikle yazımda kimseyi aşağılama gibi bi' komplekse girmiyorum. o yüzden eleştiri yapacaksanız da benim kötü bir dille izah ettiğimi düşünerek yapmayın lütfen.


homoseksüellikte kendi içerisinde 3 eğilime ayrılmıştır.

aktif olanlar
pasif olanlar
aktif-pasif olanlar


aktif olanlar genel olarak erkek tarafının baskın olmasıyla bilinir ama herhangi bir gay bar'da bi' feminen gibi dans edip bağırabiliyorlar. bunun sebebi yine bütün homoseksüellerde olduğu gibi bastırılmış olan duygudan kaynaklıdır ve kendilerini özgür hissettikleri yerlerde rahat bir şekilde ve keyfini çıkartarak bu moda girmeleridir.

pasif olanlar ise yine genel olarak daha çok dişi tarafının baskın olması sebebi ile kendisini daha çok o yönde tatmin edebildiği için eğilimini o yönde tercih etmişlerdir. feminenler veyahut feminenliği tamamiyla benimsemiş insanlar genelde konuşma tarzıyla kendini belli ederler. giyinimleri daha çok bir dişi gibidir.

aktif ve pasifleri anlatmak istemiyorum çünkü aslında bir gayin olması gereken eğilimi budur. ve çoğu aktifin ya da pasifin bile arada eğiliminin değiştiği oluyor. ama tabi zevk ve istek meselesi diyerek burayı geçiyorum.


şimdi eğer bir feminen birey zaten yeterince dişi olmasına ve kendini öyle hissettirmek istemesine rağmen heteroseksüel olamıyorsa, transseksüellik ile olan bilgi yanlıştır.

ilk anlattığım konuya geri dönersem eğer, bir insan anne karnında bedensel ve zihinsel farklılıklarla oluşumunu tamamlıyorsa bence bu bireylerin hepsi sonuç olarak homoseksüel bireylerdir.

yani illa feminen bir insanın bi' operasyon, estetik ya da ameliyat olması şart değildir.


bir feminen ile bir transseksüel ( dişi formuna bürünmüş ) arasında cinsel olarak ne gibi bir fark vardır?

ikisininde rolü aslında dişi yönlerinin baskın olması değil mi?

ya da neden kendilerini heteroseksüel olarak tanımlama ihtiyacı duyuyorlar?

bir sonraki yazımda bunların detaylarına ineceğim.

teşekkürler...

hiç acısını çektin mi? elleriyle ağzını kapatarak seni susturması, korkundan kitlenmen ve etkisiz kalman. acısı günbegün içerinde büyürken, utancından ses edememen. peki ya sürekli uykularına girmesi. öldüğünde ne de sevinmiştim oysa unuturum diye. 17 yıl oldu hâlâ unutamadım. evet bir gayim ama bir çocuk değilim. o bedene bu vahşeti yaşat bütün herkes sürüne sürüne ölsün. lanetimiz üzerinizde.

2017'de cardi b 'nin bodak yellow single'ına yaptığı cover ile ünlenen herlem'e yakışır bi' rapçi. 20 eylül 2018'de çıkardığı como si na ispanyolca teklisi en başırılı olanı diyebilirim. tabi son teklisi olan hml de bi' o kadar iyi.

bodak yellow


como si na


hml

yine biografisi yayımlanmamış amerikalı bir rapçi. 2017'de çıkardığı used to teklisi ile piyasaya girmiştir. 22 ocak'ta çıkardığı admissions dinlenmeye değer bi' teklisidir.
onca ünlü rapçiye rağmen tanınmamış bu rapçilerin, beat altyapısının bu kadar sağlam olması ve hâlâ değer görememeleri ne üzücü.

1993 kuzey karolina doğumlu gitarist ve şarkıcı. america's got talent'ın 9. sezonunda çeyrek finale kadar çıkabilmiştir. bi' dua lipa olamaz ama ünlenir.

son çıkardığı teklisi;

kendi imkanları ile hazırladığı ve ilk single'ı olan pilgrim ile youtube üzerinde popülerlik kazanıp yapımcıların gözüne girmeyi başaran danimarkalı sanatçı.

son çıkardığı blur single'ının orijinal ve remix versiyonları da takdire şayandır.

orijinal;

remix;

bütün parmaklara bulayarak hazzın en zirvesine varana kadar son damlasına dahi yalanan muazzam nimettir. pişmiş halinden daha lezzetlidir.

gece yarısı alkol başlangıcında dile getirilen bir sözdür.

kendimce cevabım olarak değildir demek istiyorum.

kendi hayatımdan birkaç alıntıyı anlatacağım.

7 yaşındayım ve ilkokul 1'e başlamıştım. 2000'li yılların başında okula başlayanlar iyi bilir, beyaz bi' resim çantamız vardı. şu an hâlâ alan var mı bilmiyorum. neyse, ilk günüm ve yanıma tontiş mi tontiş ediz adında (hâlâ adı aklımda kalpkalpkalp) biri oturdu. öyle bir oturdu ki heyecan yapmaya başladığımı daha dün olmuş kadar net hatırlıyorum ve o günden itibaren sürekli onunla ilgilenmeye başlamıştım. yemeklerimizi beraber yerdik ve aşırı keyif alırdım. resim çantasıyla bu konunun ne alakası var demeyin, şimdi oraya bağlıyorum. herkesin zamanında bi' göbek adı olurdu ve ben resim çantamın üzerine pastel boyalarla ediz yazmıştım. ve herkese göbek adım olduğunu söylemiştim. olay bundan ibarette değil, ben bu çocukla 8 yıl boyunca yanyana oturdum ve hep onunla samimiydim.


şimdi sizce ben 7 yaşımda henüz homoseksüelliğin ne olduğunu bilmeden homoseksüel olmayı tercih etmiş olabilir miyim?

ya da şöyle örneklerle devam edeceğim.

sürekli kızlarla barbi giydirme, evcilik, mektup vb. oyunları tercih edip erkeklerle saklambaç, zımba, simit gibi oyunları görmezden gelmem normal mi?


bunu da geçtim, sürekli ablalarımın eteklerini giymeye çalışmam ya da kilotlu çoraplarını giymemde tercih meselesi mi?


ben burdaki çoğu kişinin homoseksüellik hakkında pekte bilgisi olduğunu düşünmüyorum.

babam beni severdi, evet kızlarına daha çok değer verirdi çünkü erkeklere göre daha zayıf ve korunaksız oldukları içindi. ama ben tek oğlu olduğum içinde bana verdiği değer daha farklıydı.

homoseksüelliğin, baba ilgisizliği ile ya da küçük yaşta tacize uğramayla alakası yok.

bu görüşler tamamı ile kendime münhasırdır.

okuduğunuz için teşekkür ederim.

tekyön gecesi gibi...

transseksüel bireylerin kendilerini heteroseksüel olarak tanımlamaları ne kadar doğru bilemedim.

olumsuz hiç bir şeyi kafaya takmamak.
senden sonra bir kuşak daha olmayacak. keyif aldığın gibi davran. öleceksin sonuçta birde olumsuz şeylerle uğraşma.

x-man uzantılı fox yapımı bi' dizi. 2. sezon için final veren bu dizi tahminimce 3. sezonunu disney+'ta devam ettirecek. dizi bana göre daredevil ve legion' dan sonra 3. en iyi fantastik yapım.

spoiler vermeden ufak hatlardan bahsetmek istiyorum.

reed strucker, babası tarafından mutant güçleri bastırılmış bir adam ve ayrıca mutant avlayan bir şirkette çalışıyor. mutantdışı olan eşiyle 2 çocuk sahibi olan struckerlar, 15 temmuz mutant darbesinden sonra yıl sonu balosunda gerçekleşen bi' takım olaydan ötürü çocuklarının mutant olduğunu öğreniyor ve muntant avcıları reed'in kapısına dayanıyor.

bu kadar. çünkü gerisi spoiler'a girecek ki bu anlattığım bile spoiler gibi.

dance and chant teklisiyle tekrar geri dönmüştür. hadi yine iyisiniz yolanda severler.

netflix'ten soğuma sebebim.

canlı performansıyla birlikte ne kadar güçlü bir sese sahip olduğunu gösteren sanatçı.

by marshmallow dad

aksine bireyin zayıflamasına rağmen psikolojik yenilgiyle hâlâ kendini kilolu olarak tanımlandırmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. yemeden içmeden kesilmesinin sebebi de tam olarak budur.

çokça yeni müzikler buldum. daha çok istiyorum. hepsini istiyorum. alayını bulmak istiyorum. yihahahahaa. yine enerjik bir haldeyim.

şimdi özledim dicem ama kimse tanımıyor. ahh bi tanısaynız bu adamı... geri getirme şansımız hiç mi yok acaba?