ilkokulda yakama yapıştığından beri beni bırakmayan illet. sadece aşırı kaygı değildir vücudunuza da etkileri olur. bende ki etkileri eski sevgiliyi gördükten 20 saniye sonra kusmak ve onun sadece adı bile geçse anında titreme ve kasılmanın başlamasıyla gösterirdi kendini. dünyanın en saçma nedenlerinden dolayı bile ağlayabiliyorsunuz. "bu kadar saçma bi şey için neden ağlayıp, kusuyorum ben" diyerek ağlamaya devam ettiğimi hatırlıyorum. hele ilkokulda hiçbi derdim yok ama deliler gibi ağlıyorum, soruyolar neden ağlıyosun cevap yok. ben bile bilmiyorum çünkü cevabı. sadece mutsuzum ve istemiyorum. doktora gittiğimde şöyle tarif etmiştim; "çok mutsuzum. bazen hiçbir nedeni yokken, bazen de çok saçma nedenleri varken çok mutsuzum. sürekli diken üstünde oturuyormuşum gibiyim. evde bile rahatça oturamıyorum. rahat hissedemiyorum." bu rahatsızlığa sahip olanlara insanlar şımarık der genelde. o insanlara çok pis küfürler hazırladım sakın onları takmayın onlar ne olduğunu bilmeden konuşan beyinsizler. ayrıca ilaç kullanırken hiçbi şekilde rahatsız etmezken ilacı kestikten bi süre sonra titreme, kasılma, kusma, ağlama hissi tekrar yakana yapışır. bu nedenle sakın ilaçlarını bırakma ve düzenli olarak kullan. ben ilkokuldan beri kullanıyorum ama hala geçmedi ve bunun nedeni çok düzensiz kullanmak ve kendimi iyi hissediyorum diyip ilacı bırakmak. doktor ilacını azaltarak bırakabilirsin demeden ilacınızı bırakmayın, kendi başınıza dozunu arttırıp azaltmayın.
her gün genelde 1 litre içtiğim sağlıklı içecek. light olanları da fena değildir. sağlıklı beslenirken ne içmem lazım diye düşünüyorsanız; ayran is the best bitches.
insanların bende en çok sevdikleri özelliğim. genelde bebekler ya da çocuklar masum olduğundan kötü bir özellik sansam da masumiyet iyi bir şeydir. ayrıca athena'nın bununla ilgili güzel bir şarkısı vardır. (bkz: masum kalamayız)
yeni keşfettiğim harika dizi. bazı cinayetler sanat resmen. amma ve lakin hannibal'ın tipini böyle hayal etmemiştim ben yaa dedirtiyor. american horror story'i seven bunu da sever büyük ihtimalle. bazı yerlerde beyin durdurtuyor.
ben ilk abime sonra da babama açıldım. açılmak zorunda kaldım aslında. çünkü sevgilim tarafından aldatılıp terk edilmiştim ve her gün bağıra bağıra ağlıyordum. mecbur kalarak anlattım ben de. annemeyse hiç açılmadım, o kendi öğrendi. abim ve babam tarafından çok iyi karşılandım bu yüzden hiçbir sorun çıkmadı. ama annemin kabullenmesi ve beni anlamasının zor olacağını biliyordum. annem mesajlarımı okuyarak öğrendi ama bu konu hakkında hiç konuşmadık. ama konuşmamız lazımdı ve ben de aldım annemi benim çocuğum belgeseline götürdüm. 1 ay önceden bileti aldım, ama anneme film hakkında hiçbir şey söylemedim. o gün geldi salona girdik. tıklım tıklım dolu olması beni mutlu etti ve film başladı. korkudan titredim resmen. acaba salondan kaçıp gidecek miydi yoksa sonuna kadar izleyip öyle mi ağzıma sıçacaktı? ama öyle olmadı, film boyunca ikimiz de deli gibi ağladık. filmin sonunda yönetmen ve filmdeki anneler soruları yanıtlamak için çıktılar ve annem de konuştu.
"ben hiçbir zaman eşcinsel, transseksüel olanlara karşı kötü düşünmedim ama insanın başına gelmesi çok daha farklı bir şey. teşekkür ederim yalnız olmadığımızı bize gösterdiğiniz için."
annem bunları söylerken benim tüylerim diken diken oldu. ağlamamak için zor tuttum kendimi. çıkışta listag anneleri ile oturup saatlerce konuştular. ben de yönetmen can candan'a bizzat kendim teşekkür ettim. ailenizin yanınızda olması gerçekten çok önemli. keşke ilk kabullendiğim zamanlar gidip konuşabilseydim. ama önemli değil çünkü bundan sonra ailem yanımda. herkesin ailesi umarım listag aileleri kadar anlayışlı olur.