ayı değilim. bir sene önce gabile'den tanıştığım birinin önerisiyle kaydoldum sözlüğe. sonra aradan bir yıl geçti ve geçenlerde bi gireyim dedim. ** sonra yazmaya başladım. bi baktım yazar olmuşum. bu çok büyük bi itiraf olmadı sanırım. merak etmeyin bende daha neler var canlar. şu çömezlik bi geçsin zamanla gerisi gelir insallah-u teala.
her ne kadar ''çoğunluk'' politik görse de * her sene yarı finalleri de dahil zevkle izlediğim eğlence-müzik şovudur. hatta yarı finalleri geçtim ülkelerin katılacakları şarkılar belli oldukça dinlerim. eurovisiondan her sene en az 5-6 şarkı girer telefonuma. birçok orijinal sese denk geldim. ''isveç norveçe vermiş'' ''finlandiya danimarkaya oral yapmış'' ''bu portekiz de bize hiç vermiyormuş'' safsatalarını bir kenara bırakınca hem müzikal olarak hem de şov olarak gayet de zevk alınabilecek bir tv programı. ısrarla yarışma demiyorum dikkat ettiyseniz.* her ne kadar adı yarışma olsa da temeli eğlence-müzik olan bir şovdur eurovision. şarkıları önceden dinlemezseniz veya yarı finalleri izlemezseniz ''yhaa off sıkıldım değiştir türkiye çıkınca açarız'' moduna bağlamanız gayet doğal. * bunun sebebi ise finalde 25-26 şarkının art arda çıkması ve kural gereği her birinin 3er dakika olması. dolayısıyla hepsi aynı gibi geliyor bir anda dinleyince. ayrıca eurovision'a laf atan günümüz popçularına da kıçımın kıllarıyla gülümsüyorum * müziğin banttan, ses ve sahne performansının canlı olduğunu göz önünde bulundurursak birçoğu hadise gibi sıçıp sıvazlayacaktır.
bir tv programında denk gelerek tanıdıktan sonra gabile de profilini görüp, yazılarını okuduğum ve kendini ifade ediş tarzını çok beğendiğim öncü bir aktivistimizdir kendisi.
ilk gördüğünde aşk olarak algılamayan yoktur diye düşündüğüm, aklıma türlü fanteziler getiren ve tıklayıp açılımını görünce bana sözlük kurallarını anımsatan gereğinden çok daha fazla gerekli başlık. hoş bulduk bu arada *
yarışma esnasında sahneyi tek başına kullanışına hayran kaldığım (bkz:#loreen) tarafından seslendirilen ve 2012 eurovision şarkı yarışmasını hak ederek kazandığını düşündüğüm şarkı.
(bkz:#emmy rossum) un mükemmel oyunculuğu ile canlandırdığı fiona karakterinin başı çektiği, olayların çok hızlı geliştiği, genellikle eğlenceli, yeri geldi mi salya sümük duygusala bağlatan amerikan dizisi.
2014 dünya kupası avrupa elemeleri d grubunda oynanan, türkiye milli takımı'nın kaplumbağaları kıskandırırcasına yavaş oynadığı ve üretkenlik gösteremediği, kendi evimizde 0-1 mağlup olarak grubu 2. değil de 4. bitirmemize neden olan maç.
danimarka'nın eurovision 2000'deki başarısını tekrarlayabilecek bir şarkı. bahis oynayacaklara önerim, bu şarkı 2013 eurovision'un birincisi olacak çok büyük ihtimalle. benden söylemesi.
ilk gördüğünde aşk olarak algılamayan yoktur diye düşündüğüm, aklıma türlü fanteziler getiren ve tıklayıp açılımını görünce bana sözlük kurallarını anımsatan gereğinden çok daha fazla gerekli başlık. hoş bulduk bu arada *
bir tv programında denk gelerek tanıdıktan sonra gabile de profilini görüp, yazılarını okuduğum ve kendini ifade ediş tarzını çok beğendiğim öncü bir aktivistimizdir kendisi.
her ne kadar ''çoğunluk'' politik görse de * her sene yarı finalleri de dahil zevkle izlediğim eğlence-müzik şovudur. hatta yarı finalleri geçtim ülkelerin katılacakları şarkılar belli oldukça dinlerim. eurovisiondan her sene en az 5-6 şarkı girer telefonuma. birçok orijinal sese denk geldim. ''isveç norveçe vermiş'' ''finlandiya danimarkaya oral yapmış'' ''bu portekiz de bize hiç vermiyormuş'' safsatalarını bir kenara bırakınca hem müzikal olarak hem de şov olarak gayet de zevk alınabilecek bir tv programı. ısrarla yarışma demiyorum dikkat ettiyseniz.* her ne kadar adı yarışma olsa da temeli eğlence-müzik olan bir şovdur eurovision. şarkıları önceden dinlemezseniz veya yarı finalleri izlemezseniz ''yhaa off sıkıldım değiştir türkiye çıkınca açarız'' moduna bağlamanız gayet doğal. * bunun sebebi ise finalde 25-26 şarkının art arda çıkması ve kural gereği her birinin 3er dakika olması. dolayısıyla hepsi aynı gibi geliyor bir anda dinleyince. ayrıca eurovision'a laf atan günümüz popçularına da kıçımın kıllarıyla gülümsüyorum * müziğin banttan, ses ve sahne performansının canlı olduğunu göz önünde bulundurursak birçoğu hadise gibi sıçıp sıvazlayacaktır.