tc vakasında her iki tarafa anlam verememekle beraber olayın anlamsız bir çatışmanın içerisine girmesini de yadırgıyorum. bildiğim kadarıyla hükümetin devlet kurumlarının isimlerinin başındaki tc harflerini kaldırması sonucu ortaya çıkan bir karşı tepki fakat şu var ki bu konuda devletin de isminin önüne tc harflerini koyanların bir kısmı da büyük yanılgılar içerisindedir. hükümetin yaptığı bu eylem anlamsızdır çünkü çözüm üretmeye değil göz boyamaya yöneliktir. pkk'nin çekilme tarihini belirlemesi buna kanıttır yani artık bölünme durumu ortadan kalkmıştır, artık aynı ülke çatısı altında barışı ve bireysel özgürlüğü konuşma zamanıdır. sürecin bu hali alması şunu gösteriyorki türkiye cumhuriyeti'yle yani artık barış içinde yaşayabileceğimiz ülkeyle kimsenin alıp veremediği olmamalıdır. hükümet eğer kurumlar nezlinde somut adımlar atacaksa bazı kurumların önüne konulan 'devlet' kelimesini kaldırmalıdır.örneğin 'devlet hastanesi' söylemi. bu tarz söylemler halka hizmeti sanki minnettarlık bir durummuş gibi başımıza kakmaktadır. oysa bu tarz hizmetler devlete halkın emriyle verilmiş görevlerdir. dünyanın birçok ülkesinde 'general hospital' gibi kelimeler kullanılır. gelin görün ki ülkemizde devletin kutsallığı hat safa dadır. bundandır ki zaten görevi olduğu şeyi bize lütufta bulunmuş gibi yapan zihniyetler hep iktidarda kalmıştır. bunun yanı sıra tc yazısının kaldırılmasını protesto eden halkın bir kısmı (veya milli duyguları kullanan bazı medya organları tarafından yalnış bilgilendirilen kişiler) bu durumu vatan elden gidiyor nidalarıyla karşıladı. bu yanlıştır çünkü devletin işgüzar tavrı tamamen halkın kafasını bulandırmaya yöneliktir. bu yüzden karşı çıkılması gereken durum hükümetin alaycı tavrıdır.
belki yüz defa izlediğim çok kaliteli bir ingiliz filmidir. özellikle filmde çalınan müzikler ve billi karakterini canlandıran çocuk oyuncunun performansı taktire şayandı
birine aşık olduğunda hangi sözü söylersen söyle hoştur ama en farklı duygu karşı tarafın gözünde arkadaşça olarak görünen sarılma anıdır belki bir hoşçakaldan başka bişey değildir. işte o anki sözün ne olduğu önemlidir. benim söylediğim 'dur kalbim. bu kadar hızlı çarpma. dayanamazsın buna' idi
tam erkek olmadıkları kanaatiyle hanımevladı olduğunu *, futbolu sert oynayamayacağını, kadın programı izlerdiğini ,ağlak olduğunu, sosyal bir iktidara sahip nitelikte olmadığını düşünürler. ama bilmezler kaç tane gay futbolcunun, boksörün, doktorun, polisin, bilim adamının, sanatçının, politikacının olduğunu.
bir çok ırktan dinden mezhepten insanın mutlu mesut yaşayabildiği bir il. fakat iskenderundaki hristiyan arkadaşlarımın bahsettiklerinden yola çıkarsak durum değişebiliyor. her ne kadar mutlu olsalarda bazı sorunları olduğu kesin. ön yargısını kıramamış bir çok insancığında bulunduğu söylenir.
türkiyedeki annelerin rock algısını ''abidik gubidik bağırıp duruyorlar'' düşüncesinden ''ay ne hanım kııız'' seviyesine getirmeyi başarmış bira muhabbetinde en az bir defa dinlenmiş türkiyede rock ın kraliçesidir
belki yüz defa izlediğim çok kaliteli bir ingiliz filmidir. özellikle filmde çalınan müzikler ve billi karakterini canlandıran çocuk oyuncunun performansı taktire şayandı
tc vakasında her iki tarafa anlam verememekle beraber olayın anlamsız bir çatışmanın içerisine girmesini de yadırgıyorum. bildiğim kadarıyla hükümetin devlet kurumlarının isimlerinin başındaki tc harflerini kaldırması sonucu ortaya çıkan bir karşı tepki fakat şu var ki bu konuda devletin de isminin önüne tc harflerini koyanların bir kısmı da büyük yanılgılar içerisindedir. hükümetin yaptığı bu eylem anlamsızdır çünkü çözüm üretmeye değil göz boyamaya yöneliktir. pkk'nin çekilme tarihini belirlemesi buna kanıttır yani artık bölünme durumu ortadan kalkmıştır, artık aynı ülke çatısı altında barışı ve bireysel özgürlüğü konuşma zamanıdır. sürecin bu hali alması şunu gösteriyorki türkiye cumhuriyeti'yle yani artık barış içinde yaşayabileceğimiz ülkeyle kimsenin alıp veremediği olmamalıdır. hükümet eğer kurumlar nezlinde somut adımlar atacaksa bazı kurumların önüne konulan 'devlet' kelimesini kaldırmalıdır.örneğin 'devlet hastanesi' söylemi. bu tarz söylemler halka hizmeti sanki minnettarlık bir durummuş gibi başımıza kakmaktadır. oysa bu tarz hizmetler devlete halkın emriyle verilmiş görevlerdir. dünyanın birçok ülkesinde 'general hospital' gibi kelimeler kullanılır. gelin görün ki ülkemizde devletin kutsallığı hat safa dadır. bundandır ki zaten görevi olduğu şeyi bize lütufta bulunmuş gibi yapan zihniyetler hep iktidarda kalmıştır. bunun yanı sıra tc yazısının kaldırılmasını protesto eden halkın bir kısmı (veya milli duyguları kullanan bazı medya organları tarafından yalnış bilgilendirilen kişiler) bu durumu vatan elden gidiyor nidalarıyla karşıladı. bu yanlıştır çünkü devletin işgüzar tavrı tamamen halkın kafasını bulandırmaya yöneliktir. bu yüzden karşı çıkılması gereken durum hükümetin alaycı tavrıdır.
tam erkek olmadıkları kanaatiyle hanımevladı olduğunu *, futbolu sert oynayamayacağını, kadın programı izlerdiğini ,ağlak olduğunu, sosyal bir iktidara sahip nitelikte olmadığını düşünürler. ama bilmezler kaç tane gay futbolcunun, boksörün, doktorun, polisin, bilim adamının, sanatçının, politikacının olduğunu.