yalnıztanrı

Durum: 1079 - 87 - 11 - 1 - 28.03.2024 09:33

Puan: 12130 - Sözlük Kaşarı

2 yıl önce kayıt oldu. 12.Nesil Yazar.

Allahın bir kulu olmak mı? Zinhar. Yaşayan bir Tanrı olmayı tercih ettim.
  • /
  • 54

gökhan zan’ın tip’in hatay adayı olması

hatay için bu seçimde gösterilebilecek en kusursuz aday galiba. gökhan zan deprem döneminden bu yana attığı adımlar ve göstermiş olduğu tepkiler ile hatay halkı için bir kahraman olarak görüldü. bu seçimde çok zekice bir atılım tip için.

alttaki yazara soracaklarım var

meditasyon yap bence sorunu kendi kendine çözmene yardımcı olabilir gibi.

altta ki yazar, başlığın açıldığı zamana git ve sorulan ilk soruyu bugün cevapla.

insanı saran yalnızlık hissi

yer yüzündeki en kıymetli an.

ayı sözlük yazarlarının sevdiği içkiler

porto şarabından vazgeçemem galiba, o dip noktam. lakin bu aralar viski’de çekiyor arada canım. birada çok bilen olmasada zıkkım bira severim.

hayattan sıkılmak

(bkz:sommerfield)

bazen istediğin hayatı yaşarsın lakin ondan da sıkılırsın. tahminlerimce insan bir süre sonra hiç bir şeyden tatmin olmuyor galiba. memnuniyetsiz bir şekle bürünüyor. bu hızlı yaşamaktan mı kaynaklı yoksa başka sebeplerden ötürü mü bilemiyorum.

neden yalnızım

ayı sözlükte yalnızlığı tercih etmiş birini görmek harbi şaşırttı. zamanında sağlam linçler yemedim diyemem. lakin yalnızlık güzeldir.

ortamdan değilim

içselleştirmediğim bir homofobiye zaten sahibim, bununda bilincindeyim. gençlerin eskortluğa yöneldiği, amaçları sexten başka bir şey olmayan bir ortama girmek benlik değil. evli yaşlıların azgınlığını gidermek için gençleri kullanışlarına şahitlik etmek iğrendirici. evi olmayan otel yaşamı süren, o otel ücretlerini kolilerine ödeten insanlara şahitlik etmek. ortama girdim, gördüm ve tasvir etmedim. kınadığım insanların iğrenç yaşamlarına şahitlik edemem. varsın homofobik olayım dert değil.

zırıl zırıl kadınsı olup sadece aktifim diyen gay

toplum tarafından ötekileştirilmek yetmemiş gibi kendisi gibiler tarafından da ötekileştirilen insan türü. şu hayatta çok farklı görünüp farklı yönelimlere sahip insanlar gördüm. olabilir. sonuçta kalkıyorsa her şeyi yapabilir. nasıl ki travestilere kendilerini becertenler varsa böylelerden hoşlananlarda vardır mutlaka.
(ayrıca kadınsıysan pasif olacaksın algısı, bu algılar kirlenmiş zihniyetlerin türetebileceği algılar)

başak demirtaş'ın ibb adaylığı

yeni bir seçim dönemi ve yine aynı muhabbetler. her seçim dönemi bu tarz muhabbetler ve atılımlar mutlaka oluyor. anlamıyorum eleştirilen hükümeti göndermek için can atarken onları destekleyen yada onlara oy kazandıracak atılımları neden yaparsınız? halka ayrı bir hayretim eleştirdikleri kınadıkları insanlara oy vermekten ne zaman vazgeçecekler. halinden memnun sayılı insanlar var ama ülkede değişen tek şey daha kötüye gidişimizden başka bir şey değil. zaten rezil adaylar içinden cımbızla oy vermek için neden ararken içlerine bir isim daha kattılar. resmi açıklama yapmadan geri çekildiğini duydum. şehir batmış, ülke can çekişiyor. yeni seçilen kişininde bir şey başaracağına inancım yok. ülke can çekişirken istanbulda iyi bir lider olsa ne yazar.

bağıra bağıra söylenebilecek şarkılar

bana sakın anlatmayın inanmıyorum
bu ezbere bu demode cümlelere
beni ikna edemiyor hiçbir cevap
hiç aldırmıyorum bu gülmelere
karşıyım her şeye karşıyım var mı?
rabbim adaletin bu kadar mı?
karşıyım alayına karşıyım var mı?
rabbim adaletin bu kadar mı?

hornet

her türlü ahlaksız teklif ile yüz yüze gelebileceğiniz platform. uygulama ile tanışıklığım 8 yıla dayandı ve her geçen gin daha da rezilleşmekten başka bir güyası yok. kalitesizleşmeyi, ucuzlamayı benimsemiş şahıslar için bu rezilliğin artışı iyi yorumlanıyor. iğrendirici.

ayı sözlük'e veda etme tripleri

zaman zaman olmuyor değil. yaşayanlarımızda var.

takıntı

pek takıntılarım yok ama artık takıntılı bir komşum var sanırsam.

eşcinsellerin evlenmesi

bir şekilde bu ülkede mümkün olmayacak durum sanırsam. millet sevgili bulamıyor ki evlenecek adam bulsun. sevgiliyi yine geç daha beterleri var. niye böyle ya?

zamanda yolculuk yapma şansınız olsa hangi güne giderdiniz ve neden

16 eylül 2017 tarihinde dizimi kırar evimde otururdum sanırsam. o günün hasarları hala üzerimde.

başlık aç

neden yalnızım

insanları kendimden itmeye ve kaçırmaya devam ettiğim sürece yalnızlığa devam. en azından bunu kabul ediyorum artık. ben insanlardan kaçmıyorum, kaçırıyorum bir şekilde onları kendimden.

kırmızı şarap

resmen asker öncesine döndüm be. inanılmaz derecede fazla içmeye tekrar başladım. tamam sarhoş olmuyor azıtmıyorum ama günde bir şişe deviriyorum. ayrıca zaafım olan tek içki. hele ki bir de porto şarabı olunca varya.

yakışıklı ama itici adam

aa ben. ne kadar itici, gıcık ve uyuz bir insan olduğumun farkındayım.

yeni yıl

umduğumdan çok daha hareketli geçiyor.
  • /
  • 54

geceye bir seks fantezisi bırak

göz göze bakıp kalplere dokunmak. sanırım en iyi fantezi budur.
keşke bedenleriniz aşkı tatsa. tatsın ki şu dönen muhabbetlerin hepsinin boş olduğunu idrak edebilin.

buika

sigara içtikçe sesi güzelleşen tek kadın.

aşk

sevdiğin kişiye doyasıya sarılmak ne tür bir histir, ya da oturduğun yerde başının omuza doğru yaslanması? yıllar öncesinde çok kısa da olsa hatırlıyorum, çok ilginç bir uyuşma hissi anımsarım, o an için hem huzurluydum hem de bunlar bitecek telaşıyla titrek bir vaziyet. öpmeyi ise bilmem, yaşamadığım doğrudur, ya da gece boyu sarılmak? kendimi bildim bileli sol kol başın altında sağ kol ise omuz üzerinde uyurum. sözün kısası uzun uzun yaşamadığım bir histir aşk.

ama uğruna koşturmayı bilirim. öncesinde görmek ve hoşlandığını fark etmek, doğrusu bu konularda ilk görüşçüyüm. sonrasında ise tanışmak, o anın heyecanı, en ufak hareketten medet ummak, zamanla adeta takıntılı bir ruh haline bürünmek, onun olduğu her yerde mutlu olmak ile olmadığı yerde huzursuzca dolaşmak, sonrasında ise kendi kendine gelin güvey olmak. tabi burada bitmiyor, ekseriyetle günün her vakti ve saati hayallere dalabiliyorsunuz, öyle hayaller ki bulunduğunuz zaman ve mekandan bağımsız bir gelişim seyrediyor, gel zaman osmanlı dönemi balkan coğrafyasında bir dere kenarında, git zaman roma'nın surları altında bir yerlerde buluşuyorsunuz, olmazsa alternatif bir evrende baş başa kalıyorsunuz. hikayenin gerçeğine doğru dönersek eğer onunla bulunduğunuz her mekan size o anki hislerinizi ve karşınızdaki kişinin tavrını hatırlatıyor, kimi zaman gülerek kimi zaman ise üzülerek yad ediyorsunuz, kendi adıma konuşursam bugün dahi yıllar önce sevdiğim kişilerle oturup dolaştığım yerlerde geziyor ve hatırlıyorum, ki hafıza aynı zamanda kendini bilen bir benliğin gereğidir, anıların iyi ya da kötü olması fark etmez, hatırlıyor olmak zorundayız.

işin bir başka ilginç boyutu ise aşkın "rasyonel" açıklamasını hala tam anlamıyla yapamıyoruz, tabi ki bu konuda epey teori ve araştırma var, ancak bir yerlerde boşluk hissediliyor. mesela üreme içgüdüsü üzerinden açıklamaya çalışıyoruz lakin bir insana yalnız sarılmak ve yüzüne bakarken gülüşünü özümseme isteği bu içgüdüyle ne kadar uyuşuyor? ya da aseksüeller, onların da aşık olduğunu görüyoruz, aşk sıklıkla cinsellikle iç içe bir profil seyretse de cinselliğin çok daha geriye düştüğü vakalar mevcut. belki de insanın kimilerinin zannettiği gibi biyolojik bir makine olmadığının en güzel kanıtı aşık olmasıdır.

son olarak, şu vakte kadar yaşanan hezimetlerin bir getirisi de insanı katılaştırması, hele ki eşcinseller için bu adeta hayatta kalma refleksine dönüşüyor. kendi adıma konuşacak olursam sevgiyi umutla eş bir biçimde hissettiğim vakit doğaya ve pozitif duygulara daha çok yaklaşıyorum, o vakit dışarıya karşı daha sevgi dolu baktığımı hissediyorum, peş peşe gelen yenilgiler ise içten içe bir öfke doğuruyor. tasvir etmek gerekirse eğer, kendimi çevresinde yıldırımların düştüğü bir tepede önündeki ovaya büyümüş ve dikleşmiş gözlerle bakan bir savaşçı gibi hissettiğim oluyor, bir sonraki sahnede ise lejyon bölüğü tabutta bir ceset taşıyor. adeta bir yabancılaşma ve doğal olandan ve bir parça iyiden uzaklaşma hali.

Toplam entry sayısı: 1079

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

babanın ölmesi

girilen entryler insanı hüzüne boğuyor. okurken bir kendime kızdım iki babama. sonra kendime kızdığım için tekrar kızdım kendime. dünya boş belki ama bunun farkında olmayanlar var. eğer bir gün ölümünü duyarsam ne hissederim bilmiyorum ama üzülmem pek. yapılmamış bir babalığın evlatlığını uzun bir süre üstlendim. sırf istediği hayata yönelmediğim için tiksinç ve aşağılık oldum. sonuçta layıkı ile babalık yaptığı 4 çocuğu daha var. onlar üstlenebilirler sanırsam acısını, lakin ben üstlenmem. hayatı bana çocukluğumdan beri eziyet haline getirmiş bir insan için yıpratamam kendimi. yıprandığım kafi ve yeterli galiba. bazen kimsesizlik kötü bir aileden daha iyidir. anne baba sevgisi görmeden aile hayatı yaşamak ne denli yıpratır insanı bilen var mı? birde o mahrum edilen sevginin kardeşlerine ne denli hakkı ile verildiğini görerek. 5 yaşında kıyafetlerini toplayıp düzenleyen bir çocuk aşağılanıp ezilmemeli. istediği liseye gitmek isteyen bir çocuğun hayalleri aşşağılanarak reddedilmemeli. bir mülakatta 1’inci gelmiş çocuğu başka bir liseye göndermemeli. unutmam kendimi o imamhatipten kovdurana kadar ne tartışmalara girdiğimi. zoraki olarak yazıldığım meslek lisesinin ilk dersinde öğretmenimin yanlış okuldasın cümlesini unutamam. istediğin bölümü okumadığı için 3 yıl iğrenerek bakmamalısın. senin işinde yanında çalışmadığı için hayatı zindan etmemelisin. sırf uyku problemi yaşadığı için uyuşturucu bağımlısı diye şikayetçi olmamalısın. sırf gözetimin altında olsun diye, hiç bir şey yapamasın diye hırsızlık ile dava açmamalısın. kendi sorumluluklarını geçtim diğer çocuklarının sorumluluklarını yüklememelisin. her yaptığının üstesinden geldiği için sen benim lanetimsin dememelisin. siz kaldığınız otel odasında uyuşturucu kullanıyorsun maksadı ile polis tarafından uykunuzdan edilmek nedir bilir misiniz. bazen kimsesiz olmak ister, tercih ettiğim kimsesizliğim ile gayet mutluyum. ölen ölsün bende zaten hepsi ölü. ruhlarına gerekli fatiha’yı okuyalı çok oldu. yani kısaca herkesin canı cehenneme. modumu düşürdü bu başlık, nerden karşıma çıktıysa.

kocamı bir erkekle yakaladım

bekarken istediğiniz her şeyi yapın saygı duyarım lakin, hayatınızda birisi varken veya evliyken bunu yapmayın. karşınızdaki insana biraz değer verip önemseyin. kendinizi onun yerine koyun.
ayrıca dünyayı hetero hayattan sıkılan insanların kurtaracağını zannetmiyorum. evlendikten sonra kendini keşfeden bir insanın kime ne yararı olabilir?

nonteist eşcinsellerin müslüman eşcinselleri hor görmesi

kimse kusura bakmasın müslümanım diyorsan islamiyetin getirmiş olduğu ve şahsa yüklediği tüm sorumlulukları üstlenip o yaşam stiline bürünmen gerek sen dini görevlerini ve yasaklarını yerine getirmiyorsan müslümanım deme buda bi saçmalık , bu görüşüm sadee islamiyet adına değil tüm dinler adına bişeyi tam yapmıyorsanız ben buyum demeyin .

köfn

eşcinsel ve ayrıyeten sevgili olduğu dedikoduları varmış , kliplerindeki osmanlı figürlü zenne yüzünden homofobiye sebep olmuş grup .

hornet

insanların klonlaştığının garantisi olan uygulama. 3 günlük bir deneyimim oldu yüzlerce insan yazıyor ve hepsi bir birisinin aynı şeyleri yazıyorlar. adam tanışmak için yazıyor fakat bir insanla nasıl tanışılacağına dair hiç bir fikri yok. sapkınlığın zirve yaptığı, manevi benliğin tamamen kaybolmasına, küçük çocukların yaşlılara metreslik yapmasına öncü olan uygulama.

neden yalnızım

şöyle bir düşündüm, ben neden yalnızım diye. hani bu aşk, sevgili, arkadaş ve aile bakımından, her şeyi bir kefeye koydum ve sağlamca düşündüm. asıl sorunun şu olması gerektiğini anladım, türkiyede eşcinseller neden yalnız. kimsenin neden bir partneri yok, herkes ilişki konusunda neden yalnız. arkadaş konusundada, öyle sağlam dostluklar ise şahit olduğum kadarı ile oda yok. yani koca ülkede, ayrım yapmadan 10 milyondan fazla eşcinsel var, neden toplasan 100 çift çıkmıyor?

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

yalnız kalanların bunu bir tercih gibi gösterme çabası

şimdi yalnızlık garip bir kavram, kendi içinde ayrışır. çeşitlilikleri vardır. tercih edilmiş bir yalnızlık var mesela, başlıkta denmeye çalışılan şey yalnız bırakılmak, bu noktada yalnız bırakılmak ve yalnızlığı tercih etmek arasında mesela ciddi anlamda farklar var. yalnızlığı tercih ettiğin zaman insanları sen silersin, başlıkta denen ise tam aksine insanları kaybetmektir. tabi kimisi bu şekilde ilerleyebilir oda onların sorunu sanırsam.

actual proof

yakın zamanda bana imla klavuzu atmış yazar. benim yazım hatalarıma odaklanacağı kadar kendi hayatına odaklansa daha iyi bir hayat yaşayacak yazar. kendisine de hak veriyorum, emekli yalnız bir yazar galiba ne yapsın işi gücü gençlere sataşmak.

türkiye'deki gaylerin korunmaması

utandıkları için kondom alamıyorlar gibi bir entry mi gördüm ben. ben size bir anımdan bahsedeyim, yanlışım olmazsa ya 2016 yada 2017 senesi net hatırlamıyorum. spod lgbti derneği var bilen vardır, bir hafta sonu sohbeti vardı. hala devam ediyor mu bilmiyorum. katıldım, o dönemlerde bireyler bir araya gelip sohbet ediyorduk toplumda ki yerimiz bilinç vs. her hafta bir konu ele alınıyordu. yine bir sohbetin sonuna geldik ve bir fanus içinde kondomlar vardı ve yetkili birine sordum. bunlar neden burada diye ve bana şu söylendi bazı bireyler almaya utanıyorlar. tabi ben şok ve şu soruyu yapıştırdım direk, her önüne gelenle yatan, her türlü aşağılayıcı ifade ve terimler ile becertilmekten haz duyan ibneler nasıl olurda kondom almaktan utanırlar? diye. söylenen cevap şu olmuştu utanıyorlar işte. birden aklıma geldi işte.

babanız hakkındaki acı gerçekler

gebermedi gitti be, birde ölmeye pek niyeti yok gibi.

homofobiyesescikart

homofobiye hayır demek homofobiyi öldürmez. psikolojide nefretin sebebi bulunmaya çalışılır ve o duygudan kurtarılır insan. kısaca bu insanlar bizden neden nefret ediyorlar diye düşünün biraz, düşünelim. önemli olan homofobiye hayır demek, pankartları açmak, olay çıkartmak, boykot etmek çözüm değil. çözüm olsaydı bugün böyle bir sorun olmazdı ve her geçen gün homofobi bu kadar ilerlememiş olurdu. homofobiye hastalık demek, tedavi olun demek de çözüm değil. o nefreti bir şekilde biz yarattık, sen veya ben yaratmasamda gözde görünür eşcinseller çok iyi homofobiyi besliyorlar. o nefreti nasıl yeneceğimize odaklanmak belki daha iyidir. devlet bize hak verse onu yapsa, bunu yapsa ne değişecek? sadece nefretin boyutunu büyütecekler. bu ülkede her şeyin bu kadar zor olması neden? neden insanlar bunu bu kadar zorlaştırıyorlar? neden gözde görünür insanlar ayta sözeri gibi nefreti yenmek yerine nefreti beslemeyi tercih ediyorlar? anlamıyorum. suç veya hastalık var ise çift yönlü bu. eşcinselliğini kabul etmeyip direnen hastalar en büyük homofobikler onlar, yani en büyük nefret algısı bir eşcinselde. translara gidenler de sokakta homofobikler. bunu normal buluyorum türk toplumunun algısında, geceyi eskortta geçirirler sokakta taşlarlar. tüm ülkeyi tedavi ettirebilir miyiz. insanları durmaya itmek, insanlara sadece gaz verir. insan yapma denileni yapmaya meyillidir, yaş fark etmez. dur demek ile yasalarda hak sahibi olmakla bu nefreti yenemeyiz, sadece besleriz bu nefreti. bu ülkede yasalar işe yaramaz, yaramış olsaydı her geçen gün bu halk bu kadar suça meyilli olmazdı. sorun bir kısımda değil tüm toplumda, hastalık sa evet hepimiz bir şekilde hastayız.
kişisel düşüncelerim bunlar, saygı duyun duymayın pek umrumda değil.

ibrahim keloğlan

bu ülkede hiç bir şey başaramamış, işsiz güçsüz insanların güçleri anca kedi katillerini içeri tıkmaktan başka bir işe yaramaz zaten. bu arada cidden yaşadığım ülkenin halkına mı üzülmem gerek, yoksa bir platforma dayatılmış adalet veya hukuk sisteminemi acısam bilemedim. biride bu işe dur demiyor ya hayret ediyorum. yani kedi katilini desteklemiyorum, zinhar savunmuyorum da ama kedi katiline gelene kadar ne çok derdi var şu insanların bilen var mı? yada gören. işsiz, güçsüz, iki kelimeyi bir araya getiremeyen vasıfsız insanlar bir araya gelip anca bunu başarabilir zaten şaşırmamalı. türkiye sonuçta burası neye şaşırmalıyım ki artık, aşure kazanı gibi ülke. abi çok sorun var ya bu ülkede, herkesin tek derdi keloğlan olmuş. alın adam girdi içeri veya çıkmayacak. ne değişti aciz ve muhtaç yaşamlarınızda. hiç bir şey, aynı zamanda değişmeyecekte. günden güne artan uyuşturucu bağımlılığı, narkotik şube ne yapıyor mesela, artan fuuş, ahlak şube bir tek travestilere mi çalışıyor. her geçen gün artan yoksulluğa mı ses çıkartsanız, ama yok nerde boş, gereksiz, hayatlarınızda hiç bir şey değiştirmeyecek vuku varsa çözmek için yırtın kendinizi. sıra kendinize ne zaman gelecek merak ediyorum.

kocamı bir erkekle yakaladım

bekarken istediğiniz her şeyi yapın saygı duyarım lakin, hayatınızda birisi varken veya evliyken bunu yapmayın. karşınızdaki insana biraz değer verip önemseyin. kendinizi onun yerine koyun.
ayrıca dünyayı hetero hayattan sıkılan insanların kurtaracağını zannetmiyorum. evlendikten sonra kendini keşfeden bir insanın kime ne yararı olabilir?