uzak mesafe ilişkisi

gözden ırak olunca gönülden de ırak olduğun ilişki türüdür, olması insan doğasıyla mümkün değildir. insan sevdiğini yanında ister, bir ihtiyacı olduğpunda hemen gelebilmesini ister, sarılmak istediğinde hemen gelebilmesini ister, uzak mesafe ancak avuntudur, uzak mesafeler küçük aşkları söndürür büyük aşkları ise körükler lafı yalandır. uzak mesafeler ilişkide beklediğini başkalarına aramaya iter sadece.
ilişki tanımına en yakın yaşadığım üç şey de uzak mesafe şeklinde olduğundan; bir de ilk ikisinden akıllanmadığımdan olsa gerek üçüncüye balıklama atlamam ve çakılmamla olmayacağını(en azından benim için) gösteren hede. açıkcası kimse için olabileceğini düşünmüyorum zira zor, insan her şeye rağmen fiziksel bir ihtiyaç olarak yanında birirni hissetmek istiyor gerek üzgün gerek mutlu anlarında. sohbetler, skypelar bi yere kadar. en ufak şeyler bile yanlış anlaşılmaya daha müsait oluyor, kıskanç birisi değilseniz bile insan bazen kafasında kuruyor. buradan da olmadığı gibi bir insana dönüştüğü için sadece karşısındakini değil ayrıca kendisini de epey yıpratıyor.



birinci güney afrika, ikinci tekirdağ, üçüncü ise yunanistan olmasıyla artık benim nezlimde karşı veyahut beylikdüzü falan bile uzun ilişki kapsamına giriyor. gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler ne yazık ki.

ayrıca sonunu hatırlamasam da konuyla ilgili going the distance diye sevimli bir romantik komedi de bulunmakta.
konu ile ilgili iki senelik tecrübem ile yeni başlayanlara şeker abla kıvamında bedava destek verebilirim. *
öldürmeyen, süründüren bir virüstür.
neredeyse altı senedir götürdüğüm ilişki türü. bunun az bir kısmında beraber yaşadık, sonrası hep ayrı. iş nedeniyle ayrıldık ama eğer daha iyi iş diye ölmesem aynı şehirde de kalabilirdik, ben o konuda biraz sıkıntılıydım. ilişkimiz aslında aradaki mesafeye rağmen allah bozmasın iyi gidiyor, birbirimizi çok seviyoruz da, aslına bakarsanız ben bir arada olsak nasıl yaşardık ondan korkuyorum. onla yaşamaktan sorunum yok da çevresel faktörler, aileye açıklama, iş yerindekilere, arkadaşlara açıklama falan, bilmiyorum nasıl dengesini bulurum, ve bu benim kafamı çok karıştırıyor. yüzde yüz açık ve çevresine de kendini olduğu gibi kabullendirmiş, kabullenmeyenine de yol vermiş, kendine süper güvenen bi herif olmayı çok isterdim valla. bata çıka yolumuzu bulmaya çalışıyoruz işte, benim hayattaki en önemli duygusal dayanağım o.
başlamadan biteni makbülmüş.
duruma göre sıcak bakabileceğim ilişki. ama bir farkla uzak olgusunu aradan kaldırarak. yakın olmanın ve aynı şehirde olmanın da aslında çözüm olmadığını anlamış biri olarak; sırf sevdiğim için sevdiceğimin şehrine taşınabilirim ya da onun benim şehrime taşınmasına sıcak bakabilirim. bir dönem iskenderun'da yaşayan ve orada ingilizce öğretmenliği yapan bir çocukla çıkmıştım benim için istanbul'a taşınma teklifi yapmıştı, o zamanlar salağın önde gideni olduğum için nedense sıcak bakmamıştım şimdi ve şu anda bu derece seven birini bulsam gözümü kırpmadan "atla bana gel" derim.
çok seviyorum, keşke ilişkimiz olsa, uzaktan. yılda birkaç kez görüşebilsek ve beni sevdiğini bilsem. telefonda beş dakikasını olsun bana ayırsa. bunun bile hayali rüyalarımı süslerdi. demek ki gerçekten sevince insan buna da seve seve razı oluyor. aşık olmak çok zor.
günde sınırlı sayıda mesaj yazabilme, telefonda 30 saniyeden sonra konuşamama ve uçak kullanmama niteliklerimle saf dışı kaldığım ilişki. (bkz: üşeniyorum)
mesafe olunca iki kişinin arasındaki iletişim olmuyor "haberleşme" oluyor.
teknoloji gelişti ve haberleşme olanaklarimiz artmış olabilir ama sevgililik iletişim ister. yüzünü görmeden elini tutmadan ancak skype ve whatsapp ile ilişkin olur aslında.
çok sadakat gerektirir. iki tarafta güçlü bir karaktere ve aşka sahip olmalıdır. ucunda illa ki beraberlik olacaksa mesafeler nedir ki? sadece sayılar..
elyafa benzer ilişki. tel teldir mesela elyaf, anılarınız gibi tek tek bir araya gelirler bir tutam olurlar. onu yakın mesafeden tutup çekin koparamazsınız. birbirine kenetlidir. iki elle tuttuğunuz mesafe açıldıkça elyaf süner ve tellerin açılıp kopması o kadar kolay olur. kopmaması için onu alıp bükmek, şekil vermek gerekir. bu da zaman ve emek gerektirir. şekil alan o elyaf artık tuttuğunuz mesafe farketmeksizin, kopması çok zor bir hal alır.
valla gözlemlerime göre millet her gece aynı yatağı paylaştığı karısını erkek, kadın, travesti demeden çatır çatır aldatıyor. uzaktaki adamı mı aldatmayacak.

bunlar testosteron.
sürekli yaşadığım durum. yine uzak mesafe ilişkisi kapıda hadi hayırlısı.
gönuller bir olsun felsefesini ve temiz niyetini yanına alıp yola çıkan insan jargonudur. teorikte fikir çok iyi ama pratiğe dökmek zor, emek ister galiba.
bırak birini sevmek, sıradan bi arkadaş olma olayına bile "uzaksın bye" tepkisi verilen bir ortamda realist olmak lazım.
  • /
  • 3