çok güçlü karakterleri birada sunan ve başladığında yüz kaslarını çalıştırarak yüze gülücük yerleştiren, akıp giderken kasları eski haline getiren, sürekli değil de arada izlenecek bir dizi.
gülse birsel'in avrupa yakası isimli dizisini aratmayan, komik, eğlenceli ve bir o kadar da konusu güzel bir dizisi. izleyince hakkaten de; 'yalan dünya' dedirtiyor zaman zaman.
dün yayınlanan 16. bölümü ile gossip girl den etkilenmiş dizidir. çağatayın reklam çekimi için yapımcılarla buluştuğu sırada cep telefonuna magazin haberleri gelmiştir.
20. bölümü, "aşk ve mutlu son" ikilisini yanyana getirmeyerek ilişkiler konusunda aydınlanma yaşatmıştır. gerçekçilik ön plana çıkarılmıştır:
1) öyle birbirinizi çok sevince illa ki de kavuşamazsınız. iyi niyetli yalanlar götünüzde patlar ve iki taraf da üzülür... (rıza & deniz)
2) aşk, sadece tutku değildir. sabırdır, emektir. sabredip emek verirken kıçınızda patlayabilir ama nihayetinde verdiğiniz emekler - gösterdiğiniz sabır kendi duygularınızı tatmin içindir ve bazen size geri mutluluk getirir. (nurhayat )
3) aşk bazen imajadır. insana değildir. karşınızdaki insan kafanızdaki imajın dışına çıkınca bitiverir. (açılay)
4) aşk, garantici olmaktan ziyade bir kaç kuru söze aldanmaktır. elinizde aşkınızın mutluluğa dönüşeceğine dair bir kaç sözden başkası yoksa da sevmeye devam edersiniz. ta ki gerçek gözünüze çarpana kadar. (tülay)
5) ilişkideki başarı hayatlardaki paralelliğe de bağlıdır. ne kadar severseniz sevin hayatlarınızda ortak noktalar yoksa illa ki kıçınızda patlar.(emir)
bu arada son iki bölümdür son sahnede bi kötü oluyorum lan... neden hep kadınları ağlatırlar ki bu filmlerde... neden kadınların sevgisini daha açık seçik göze sokarlar ki...