alttaki yazara soracaklarım var

  • /
  • 137
aşk tabi de.

alt tarafın insanı, hale şeni yeşin mi bakim? *
hatırlıyorum.

soru: önemli olan yarışmak mıdır gerçekten?
eğer bir yarış atı isen evet. yok değilsen, koy götüne rahvan gitsin.

toprağım, siker misin, sabaha mı bırakırsın?
sabah oldu zaten sıradaki gelsin
alttaki aman sabahlar olmasın dediğin bir ilişkin oldu mu ?
herkesin en az bir defa olmuştur muhakkak.
peki ''bitse de gitsek'' dediğin bir ilişkin oldu mu?
hem de iki kez oldu
alttaki eski sevgilini görsen ne yaparsın ?
hangi eski sevgilimi görüceğime bağlı sanırım ama genel olarak görmezden gelmeyi eğer bunu yapamayacak kadar karşı karşıyasak da nezaketten kısa bir sohbet yapılabilir.
alttaki muhterem, psişik güçleri olan insanlara inanır mısın? neden?
inanırım, dünyanın bizim gibi moronlarla sınırlı olmaması lazım, farklı bir şeyler olmalı oralarda bir yerde beh.
şu anki halinle dişlerin yamuk olsa, diş teli takar mıydın düzeltmek için yaş iş güç dinlemeden ?
bir sene ağzımda telle dolaşmayı bütün bir ömür yamuk dişlerle dolaşmaya tercih ederdim ve evet takardım.
alttaki, kendini bildi bileli iyi bir insan olmaya çabalayan ve başaran birisinin artık sevmediği insanların mutsuzluğundan mutlu olan, eski sevgilisinin bile mutluluğunu çekemeyen bir insan olduğunu görsen değiştiğini, kötüleştiğini mi düşünürdün yoksa sadece kötü bir dönem geçirdiğini mi?
ben hep bardağın dolu tarafına baktığım için, kötü bir dönem geçirdiğini düşünürüm. insan ruh hali değişken bir varlık sonuçta. kimsenin içinden ne yaşadığını bilemeyiz ki. bu yüzden biraz anlamaya çalırım derdi neymiş, sonra kendi haline bırakırım, bir süre sonra özüne döner nasılsa.
sevişmeden ve dokunmadan kaç gün durabilirsin?
ismime bak anlarsın bebeğim..
alttakiiii, beni çiğ çiğ kanlı canlı mı yersin yoksa sadece kloak'ımı mı yalarsın?
sevgilim olduğu taktirde asla duramam
alttaki kadere inanır mısın ?
herkes kendi kaderini kendi belirler. önceden planlanmış, tasarlanmış bir şey yok bence. yalnızlığıma "kader işte dostum" diyen aziz dostlarımı dövüyorum mesela.

birinin fotoğrafına saatlerce bakıp o fotoğrafı ellerinle yokladın mı? ulaşamamanın verdiği acıyı hissetin mi? *
son dört senedir içinde bulunduğum durum. sadece fotolarına bakıyorum veya onun dokunduğu eşyalara dokunuyorum... insanın çaresiz kaldığı ve anılar ile yetinmek durumunda kaldığı olayların başında... ulaşamamak kötü, ulaşamayacak olma hissi berbat ötesi bir şey...

alt taraf, uzun soluklu ilişkide romantik biri mi, yoksa mantık dolu birisi mi senin için daha cazip ve neden?
kesinlikle mantık dolu birisi daha cazip olur. romantiklik geçici ama mantık daimi olacağından uzun uzun sevmeme sebep olacak hiçbir şey zamandan nasibini alamayacak aksine katlanarak çoğalacaktır. öte yandan bu ilişkinin bitmesi beni en dibe vurduracağından romantik olması daha cazip geldi şimdi. kendimi de düşünmeliyim değil mi ama?

alttaki ıssız bir kıyamete düşsen yanına alacağın ilk üç şey ne olurdu?
anlayaydım, cevap da verirdim. kıyamet kopacak ve ben ıssız bir adaya düşeceğim... hmm sezen aksu, pedobear, mordred

alttaki, hani oooğ saçlarına taç yaptığım çiçekleeer?
sende kaldı, bende kal(ma)dı, otlu boklu o çiçekler... *

en son ne zaman ''seni seviyorum'' dedin ?
ciddi anlamda mı? ciddi anlamda kimseye kullanmadım bunu. yani aşk sebebiyle hiç kullanmadım. arkadaşlarıma da söylemem gerçi, pek sevgi sözcükleri söylemeyi seven biri olamadım.

kötü bir ruh halinde olan birine o mutlu olsun diye iyi şeyler söylemek mi doğrudur yoksa daha beter şeyler söylemek mi? mesela ben kötü bir durumdayken iyi şeyler söyleyenleri takmam, inanmam. kötü şeyler söylemelerini isterim, haklı da olsam haksız yerine koymalılar gibi. ama tanıdığım biri olsun, tanımadığım insanlar olmaz. sence?
nabza göre şerbet vermek en iyisidir. kötü duymak isteyene kötü, iyi şeyler duyarak kendini tatmin edebilecek birine iyi... ben genelde gerçekler olan kötü ve acı şeyleri söylemeyi tercih ederim ama iyi şeyler söylemiyorum manasına gelmez.

zamanı geri alma şansın olsa hangi tarihe alırdın ve neden ?
14 kasımdan 7 gün öncesine dönmek isterdim. romeo'da ona yazmamalıydım. 19 yıldır içimde tuttuğum yalnızlık lanetini ortaya çıkarmamış olurdum. yani en azından farketmezdim bir kaç yıl daha. "5 yıl gönül işleriyle uğraşmayacağım" dedikden 2-3 gün sonra gönlüme düşmesi de ayrı bir olay. istemediğin bok burnunda bitermiş derler ya. büyük konuşamıyorum artık. bunalımlara girmezdim şimdi gibi. dersime bakardım.

hayatında halen eksik şeyler var mı? gerçekleştiremediğin ve gerçekleştirmek için halen çaba sarfettiğin bir şey ya da şeyler? yoksa hayatın şuan yerine oturmuş durumda mı?
  • /
  • 137