ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
herhalde son 6 aydır falan bulunduğum bu sözlükte, kendi profilime girip entrylerin yanında ki küçük yıldız işaretine tıklayınca kimin o entryi beğendiğini gösteriyor ve ben bunu 6 saniye kadar önce keşfettim. ben şok.

yine bir fuckbuddy'ime platonik aşık oldum ühühü.
yine boğazımı tutamadım, yine işlerimi aksatıyorum, iradesizlikte istikrar sürüyor.
hayatımda ilk defa birisi için sevgilisinden ayrılsın diye dua ettim.
bugün rüyamda yıldız tilbe'yi gördüm. ay rüyamda bile ne kadar tatlıydı. hemen yanına gittim, "nolur sizle bi foto çekinelim" dedim, çekindik. arkadaşlarıma hava atmak için heyecanlanıyordum. antalya'ya gelmiş, ama geldiği yer istanbul'a benziyordu. yokuşlar falan vardı hep. sonra ben akşam başka yerleri gezdim falan, hep oyuncakçı doluydu. ne kadar tuhaf bir yerdi ya. binalar falan vardı, japonya gibi her yer parlıyordu.

ikinci rüyamda da addams family oyununu oynuyormuşum. bilen bilir, oyunda her odada alakasız şeyler, tuhaflıklar falan olur. ben de bir tane odaya giriyorum, her yerde dağınık çarşaflar var, sonra ok falan atıyorlar bana. ben de çekiliyorum o oklardan, odadaki şifreyi çözüyorum. şifre de çok tuhaf. su ısıtıcı ve soğutucu ayarlarını falan düzeltiyorum. sonra kadınlar beliriyor ve bana gizlice yardım ediyorlar. sonra bitiyor rüya. keşke devam etseydi de biraz daha oynayaydım. ondan önce de bir odaya giriyorum, o odada laboratuvarda test yapıyorlar. oradan çıkıyorum diğerine giriyorum, diğerinde de kaslı bodybuilderlar var. oradan da çıkıyorum başka bi yere giriyorum, orada da su kıyafetleri var. onları giyip su altına giriyormuşuz odadan. balıklar falan varmış. oraya girmiyorum, ay üçüncü oyunda özel güç kazanma vardı, bunda yok yav diyorum. sonra ama ikinci oyunda daha ilginç mekanlar var yahu diyorum. bu oynadığım oyun ikinci oyunmuş.

ay çok ilginç bir atmosferi vardı iki rüyanın da. yaa çok eğlenceliydi.


ben çekiniyorum ilk adımı siz atın
az önce 21 ocak 2016 mustafa koç'un ölmesi başlığına yazılan tüm iyiniyetli ve zengin sevici girdileri eksiledim.hazmedemiyorum bu halleri.kan emicileri savunmak ezilen insanların özelliği olmamalı.
çalışmadan geçmeyi umuyorum,dua ediyorum.
pekte bear sayılmayan ama tatlı mı tatlı bir göbişi olan tarih hocasını her ders anlatışında benimle seviştiğini hayal ediyorum.. böyle hard hard ... neyse... stalkladığım kadarıyla evli olmayan hocaya açılmayıda düşünmüyor değilim
son 20 yıldır kuzenimin sahip olduğu zeka özürlülüğün genetik-dışı nedenlerini araştırıyorum ve bu gece mantar panosundaki "kurtlar vadisi - 233 bölüm izlendi" post-it'ini görünce artık her şey netleşti. teşekkür ederim polat alemdar.
şu anda tam karşımda süper seksi kıllı kaslı yakışıklı sakallı ayı bir gay var. o kadar yakın ve o kadar uzağız ki..
sapık dedikleri eşcinsellerin takıldığı şu sözlüğe girip bazı ruh hastalarının entrylerini okusalar eşcinsellere özgürlük gelir. sapıklık neymiş herkes görür.

gittikçe daha da iğrençleşiyor bazı şeyler. görmezden gelmek de, belki birşeyler anlarlar deyip anlatmaya çabalamak da anlamsız geliyor gittikçe...

sınırları olmayan, hiçbir etik değeri olmayan, insan suretinde yaratıklar varmış bu dünyada.

çirkinlikleriyle başbaşa bırakıp, debelendikçe daha da battıkları çukurlarında bırakıp, yine de onlar için umudu kaybetmeden... karanlığa karşı aydınlığın en önünde, her ideolojiden zalime karşı dimdik!

yapıp yapıp "ben ne yaptım sana?"lardan, yapıp yapıp "ben ne dedim sana?"lardan o kadar çok sıkıldım ki. dayanamıyorum artık.
ah şu koç gururum olmasa yine geleceğim sana.
hiçbir zaman ne bu topluma ne de örf, adet, anane gibi yazısız, uydurma, ayrıştırıcı, ötekileştirici saçma kurallarına uymadım ve kendimi ait hissetmedim. bunun yanında hiçbir zaman aile, sülale, akraba gibi kavramları kutsallaştırmadım ve kendimi bu oluşumların da olmazsa olmaz bir parçası olarak görmedim. bu tavrımda bu zamana kadar hiçbir sorun olduğunu düşünmezken birileri hep bunların önemini, kutsallığını vurgulayıp arka planda hep zıttını yaptı. içselleştirdiği iki yüzlülükle hep hadsizce bana parmak sallama hakkını kendinde buldu. demek istediğim bana "özgürce düşünen bir birey" olmayı ne toplum, ne mahalleli, ne akrabalarım, ne de ailem öğretti. negatif yönde katkı koymak, inandıklarımdan vazgeçmemek konusundaki azmimi beslemeye yarayan emeklerini tabi ki yok sayamam ama hastalıklı ilişkilerle bezenmiş bir toplumla gerekmedikçe ilişki kurmamanın hep faydasını gördüm diyebilirim. hastalıklı inanışların, kimsenin göstermelik haricinde özünde içselleştirip uygulamadığı, gözlerden ıraksa her boku yemek mübahtır düşüncesi ile sözde toplumu düzene sokma amacıyla genel ahlak diye isimlendirdiği mantıksız ilkelerin bende hiçbir yaptırımı olmadı. hep bildim ki hastalıklı bir toplumun parçası olmamak hiçbir zaman kayıp değildi! çünkü özgür düşünce önce birey odaklıydı, önce bireyle başlardı, temelinde diğer dinamiklerle bağlantılı gözükse de önce "ben" diyebildiğimiz, kendimizi kendimiz gibi kabul edip, var etmeye başladığımız noktadaydı ve en önemlisi belki de hiç unutulmaması gerekeni ise şuydu; "özgürlük verilmez, alınırdı!"
hırs çok kötü bir şey sözlük... hele para hırsı en kötüsü sanırım. şöyle anlatayım kısaca 9 senedir hayatımda bir kangren olan işimi geçtiğimiz nisan ayında radikal bir kararla bırakma kararı aldım.* tabi bu kadar yılın gidişi bir divaya yakışır olmalı diyerek bir avukat arkadaşımla anlaşarak özlük haklarımın yerine getirilmemesini gerekçe göstererek noter ihtarı eşliğinde bir dava açarak vurdum kapıyı çıktım. buraya kadar güzeldi 9 sene aynı işi sevmediğim patronlarım ve iş arkadaşlarıma rağmen yapmanın bir dinlenme süreci olacaktı tabi... kafama eseni yaptım o sırada gezdim, yedim, içtim e tabi bunların bir maliyeti oldu* neyse bu süreç bittikten sonra kafama göre bir iş bulamamıştım 5. ayın sonunda, eski bir müşterim* aradı ayrıldığım iş ile ilgili tecrübemi kullanarak freelance olarak çalışabileceğim bir proje olduğunu söyledi, iyi de oldu bu süreçte ayrıldığım işimdeki aylık ücretimin 3 katını 10 gün gibi kısa sürede kazanma fırsatım oldu, bu iş bitince birkaç proje daha yaptık birlikte kendime bir kota koydum ve 5. proje sonunda kendime ofis açmayı hedefliyordum ki 15 senelik en yakın arkadaşım kuzeni vasıtasıyla araba alım satımı işine girmeyi teklif etti... ciddi bir miktarada kazanacağımızdan bahsediyordu tamam dedim istediği rakamı vermek için eski işimde dişimden tırnağımdan arttırarak hala kredisini ödediğim arabamı satıp parayı yolladım. karlı bir işti devamı da geldi 3. satışı da yaptık ama bu 3. satışta ufak bir zarar ettim. sonra bu arkadaşımın kuzeni yine beni aradı ve son işten ettiğim zararı kapatmak için yardım edeceğini söyledi* ama yüksek bir miktarda para lazım olduğunu filo tarzında bir iş olduğu için en az 4 araba almam gerektiğini söyledi, başta da dedim ya hırs çok kötü bir şey diye... o hırs yüzünden* adamın söylediği parayı denkleştirmek için bankadan iyi bir miktar da kredi çekerek adama parayı yolladım... kış sezonu diğer yaptığım proje işi de gelmiyor 3 hafta geçti aradan adamı arıyorum sürekli bir noter ismi verecek alt tarafı gidip arabamı alacağım... yok yok yok.... 3 hafta önce cuma günü telefon tamamen kapandı, kuzeni olan 15 yıllık arkadaşımı aradım hemen akşam buluşalım dedim... akşam arkadaşımın evine gittiğimde resmen bir cenaze evi havası vardı, arkadaşım yüzüme bakamıyordu tahmin etmiştim zaten... duymaya hazırlıklı olduğum şeyi söyledi, bv kuzenim seni, beni ve yaklaşık 15 kişinin paralarını bu şekilde dolandırıp kaçtı dedi... canın sağolsun demekten başka bir şey yapamadım.... hırsımın kurbanı oldum...

sadece bu değil tabi, bankaya yüklü miktarda kredi borcu bir yandan, işsizlik bir yandan kara kara düşünmeye başladım ama ona bile vakit yoktu çünkü kredinin ödemesine 1 aydan az bir süre vardı. daha önce ücreti az ve 10 sene önce bıraktığım bir sektörde olduğu için reddettiğim işi kabul etmek zorunda kaldım... siz siz olun hırsınıza özellikle de daha çok kazanacağım diye para hırsınıza asla yenilmeyin az olsun sizin olsun yeter... şimdi daha iyi anlıyorum ve bu dersi bu şekilde almak gerçekten çok acı oldu, birkaç hafta öncesine kadar lüks araba alma hayalleri kurarken şimdi otobüs saatlerini takip etmek için telefonuma uygulama kurmak gerçekten de sağlam bir tokat oldu bana ayılmam için... geçici bir süreç 1 seneye kalmadan eski iş yerime açtığım dava sonuçlanacak ve bankaya olan borcumu kapatıp muhtemelen şimdi çalıştığım işi bırakıp eski sektördeki işime benzer bir işe bakacağım yaşanması gereken bir süreç...
sözlükteki atışmalardan "resmen" rahmim daraldı. ay bir avuç ibne lütfen oturalım yerimize gül gibi geçinip gidelim aşkımlar. lütfen. geriliyom ben biliyonuz mu? 1 2 3 4 yeter diyom! tamam diyom yani!


ben de böyle söylerim ki. ne var? hatta ben eğitim almadan söyliyim. ama ilk önce istanbul'daki bir karaoke bara gitmem lazım.
sevdiğim çocuğa diyeceğim şeyi buldum. şöyle: "ertan, hiç oyun yapımı ile ilgilenen birisini tanıyor musun? oyunları yapmam çok zamanımı alıyor da, bir oyun developer takımı kurmayı düşünüyorum ama kimse yok. uluslararası düzeyde tanınacak indie oyunlar yapmayı planlıyoruz. öf yaa, ben de paraları kendim kazanırım artık." hoşlandığım çocuk oyun manyağı. kesin tutar. heteroseksüel adamı homoseksüele çevirir. *
  • /
  • 181