ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
evde sıkıldıkça porno izliyorum kimseyede böyle birsey anlatılamıyor tabiki normal bişey mi yoksa sorun bende mi hala merak konusu benim için
çok sarhoş olduğum bir akşam arkadaşımın babasına, adam sevgilisinin yanındayken, yavşamıştım. bana bira ısmarlayıp eve güvenli bir şekilde gitmemi tembihlemişti.
az önce dışarı çıktım. çok tatlı bir adam çatal ve göbek frikiği vererekten kamyonete bir şeyler yüklüyordu. kendimi alamadım yükleme işi bitene kadar iç çeke çeke izledim adamı. sonra kamyonetine bindi ve gitti. (böğürerek isyan eder) tanrım hayat niye porno filmlerdeki gibi değil?
sabah şen şakrak vaziyette kahkahalar atarak uyandım hatta sözlüğe girip entry bile yazdım kendimce komikli.

yarım saat sonra çok üzücü bir haber aldım. dünya başıma falan yıkılmadı önce ama içim cız etti. annemin haberi verirken kurduğu o cümle ve sonrasında yaşananlar belki şu an yerle bir etti beni. annemin "ah tek kaldı anacığı, ölmüş garibim, ah benim çileli eminim" cümlesi bambaşka bir yere dokundu nedense içimde. iki ev ötemizde oturuyorlardı mehmet emin ve annesi şadiye teyze. hayatları gibi evleri de müstakildi. yoksullardı, bir emekli maaşı vardı şadiye teyzenin kocasından kalan. kimseye muhtaç değillerdi kendi kendilerine de yetiyorlardı ama biz aile olarak ve mahalleli sürekli yardım etmeye kendi çapımızda bir şeyler yapmaya çalışırdık. şadiye teyzenin küçük oğluydu mehmet emin. şizofreni tanısı almıştı uzun süre önce bunun yanında kalp rahatsızlığı/dolaşım problemleri ve midesinde rahatsızlıklar vardı. bağırıyordu acıdan gece gündüz. ameliyat ettirdik bir süre iyi geldi ama sonrasında da dolaşım problemleri yüzünden tutunamadı. bugün öldü. şadiye teyzenin büyük oğlu da ameliyatta ölmüştü. apar topar cenaze evine gittik hepi topu altı yedi kişiydik. şadiye teyze 1.45 boylarında minyon, dünyanın el kadar en tatlı teyzelerinden. küçücük elleriyle dokunmuş tabuta belki de aklında acısı, bundan sonraki yalnızlığının korkusu var. babanla abine selam söyle emin bayramda hepiniz birliktesiniz bak emin derken hayır ağlamayacağım dedim dişlerimi sıkmaktan ağzım ağrıyor şu an. günlük hayatta böyle şeyleri görmezden gelen haberlerde kötü haberleri hiç izlemeyen ben burun buruna geldim bugün şadiye teyzenin çaresiz gerçekliği ile. mezarlıklar müdürlüğüne gittik kimsesiz diye yazmışlar ilk olarak adını ikinci cızlama oldu içimde, gözlerim doldu, yediremedim! hayır dedim kimsesiz değil benim kardeşim oluyor! işlemleri babam halletmek için kaldı mahalleden üç kişi, ben, tabutta emin cenaze arabası ile günlük hayatımda hiç uğramadığım yere geldik. camiye. imam sordu cenaze sahibi kim? kimseden çıt yok! benden daha yakın pek tanıyan da yoktu emin'i. öyle ya emin şizofren, akıldan eksik, o farklı, başka o! kimse öyle sahiplenmek istemez! ölüsünü bile! neyse, benim dedim sahibi, benim akrabam! o zaman başında durun cenazenin dedi! peki dedim. bekledim. öğlen namazına girdi yanımdaki üç kişi, oradaki cemaatten bir kaç amca da. biz kaldık bahçede; tabut, içinde emin ve ben üçümüz!



o an anladım ki emin aslında benim en iyi dostum olabilecekken koca bir ömürde o fırsatı kaçırmışım! başkalığımız, o mahalledeki başkalarına hep "tuhaf" gelişimiz, itilmişliğimiz hatta başkalarının gözünde bir zavallı oluşumuz! bizi en çok bağlayan şeyler olabilirmiş! yer yer sadece bakışırdık sen yaşarken, camdan bazen acın olduğunda ölüyorum diye bağırırdın, duyar ah ne acı der geçerdim. bugün seninle yer yer o konuşmadığım günlerin ve zaman zaman sana sadece acımaktan başka elimden hiçbir şey gelmeyişinin acısını biraz olsa da çıkartmaya çalıştım. cenaze namazında dört kişiydik emin. ben hiç inanmayan biri olarak sana içten şekilde iyi şeyler diledim bugün. ellerimle gömdüm. üzerine kürekle toprak attım emin.



belki beni hiç tanımadın o kadar çok. hiç oturup saatlerce konuşmadık. belki ne çektiğini, derdini, acılarını, sevinçlerini sana hiç soramadım ama bugün kendimce bir şeyler yapmaya çalıştım emin. annenin kollarımda bayılması, emini götürmeyin ben onsuz ne yaparım diye ağlaması hala kulaklarımda! beni affet emin! bir gün olsun seni yok saydıysam, haline acıdıysam ve sana insanca davranıp iyilik yapamadıysam beni ne olur affet! ve dilerim ki eğer varsa gittiğin bir yer ve orada bir şeyler...

rahat uyu... yalnızlığımız belki de lüksümüzdü... boş ver sen rahat uyu...

hoşça kal emin.
sözlüğe öyle her gün uğramam. lakin ben sözlüğü daha çok, birbirini uzun zaman aramadığı halde görüşünce muhabbete yine kaldığı yerden devam eden bir arkadaş gibi görüyorum. bu yüzden giriş yaptığımda bazen eski entry'lerime şöyle bir göz atarım. az önce de 2 seneden fazla bir zaman önce yazdığım bir itiraf entry'sine denk geldim. ne kadar da mutsuzmuşum o zaman. bazı şeyleri yapamadığımdan, kabuğumu kırmam gerektiğinden ama kendimde bu cesareti bulamadığımdan dem vurmuşum. şimdi geri dönüp baktığım zaman kendi kendime şaşırıyorum. ne kadar da fazla şey yaşamışım, ne kadar değişmişim iki senede. bazen gerçekten tanıyamıyorum kendimi. bu süreçte meslek değiştirmişim, şehir değiştirmişim, yeni arkadaşlar, yeni insanlar, iyi ki tanımışım dediğim, keşke hayatımın bir parçası olmasaymış dediğim insanlar tanımışım. kelimenin tam anlamıyla sıfırdan başlamışım. ve sanki ben eski benliğime dair her şeyi sıyırıp atmışım. sanırım kendine yabancılaşmak deniyor buna. ama günün sonunda külahı önüme koyup kendimi muhasebeye çektiğimde mutlu olduğumu hissediyorum. sanırım sözlüğün, ya da yazmanın güzel yönü de bu. önceden nasıl düşündüğüne yahut nasıl bir insan olduğuna dair küçük fragmanlar sunması. sen bakmaktan kaçsan da o külahı senin önüne koyup "bak bakalım yeni kendini sevecek misin?" demesi.
iliski tarihimin en sikko hareketini yaptım. suan resmen kurtulmaya calıstıgım ve benim icin düzenli iliskisini bitirmis yavvvşak bi sevgilim var ve kimse duymadan kurtulurum dedikce gizli gizli fotograflarımı çekip snaplerimi atıyor sabah aksam ay lav leopaaağğr diye snap atıyo bi cami hocası duymadı bilmem ne yani. of ne salak salak iliskiler bunlar ya dndnd
o kadar mutsuzum ki sözlük... çok ama çok kötüyüm yok olmak istiyorum şu an birden bire... ya da uyuşmak hissizleşecek kadar. çok kötüyüm haykırmak istiyorum. çok kötüyüm. çok.
yusuf yusufum şu an.
cahillikten başka en kötüsü nedir diye soracak olursanız cahil olduğunuzu bile bile o konu hakkında boyunuzdan büyük işlere kalkışmanızdır derim.
haftaya hiv testi olacağım ilk kez. pozitif çıksam bile hiçbir şeyin değişmeyeceğini, sadece ilaç kullanmam gerektiğini adım kadar iyi bilsem de ödüm kopuyor. böyle itiraflar yazılır mı ki buraya yah?
15 saniye gibi kısa bir süre içinde uykuya dalan ve akabinde horlamaya başlayan hayat arkadaşımı uykusunda tokatlamanın eşiğindeyim. o nasıl bir gürültüdür evin her köşesinden duyuluyor.
bayram bitmeden evime erken dönüyorum. hemen hemen bütün aile fertlerini görsem de yok alışmışım istanbul'a, evime, kendi çevreme.. baya baya artık orda onlarla olmadığını anladım. vicdan da yapsam erkenden tatili bitirdim ve evime girmek üzereyim.

ama en güzeli de bugün yavrumun doğum günü o artık 2 yaşında, bu gününde yanında olma aşkıyla hızlı hızlı yürüyorum sözlük. 2 paket islak mamasıyla..
aslında çok orospu ruhluyum. yani bana kalsa yazmadığım yazar kalmayacak ama iyayle çocuğu olduğum için yapmıyorum öyle bi şey.
insanları sevmiyorum ama yalnız kalmak da istemiyorum sözlük. ne yapsam bilemedim.
1) uzun araba yolculuklarında bir yerden sonra "araba şu an kaza yapsa nasıl ölürüm?" diye hayal etmeye başlıyorum.
2) mutlu ama sevgisiz hissediyorum hakim bey.
3) içimde çok büyük bir boşluk var şu son bir haftadır. hayatımın sonuna kadar yalnız yaşayacakmışım, kimse benden hoşlanmayacakmış gibi geliyor. hıçkırarak ağlamaya sebep karanlık düşünceler bunlar.

4) bir keresinde kolideyken kedisi çantama ve kot ceketime işemişti, eve gidemeyeceğim için kuzenimin arkadaşına gidip orada yıkamıştım ikisini de. bu sırada da kıza ve sevgilisine nikah şekeri için süsleme hazırlamaları konusunda yardım etmiştim utana sıkına, iyi ki kötü bir şey demediler he.
art arda yazmış olacağım, çokça da özür dilerim.

bazen yaşamayı cidden hak etmediğimi düşünüyorum, umarım haksızımdır.
bulduğumuz yavru kumru evden gitmek istiyor artık. daha bir hafta bile olmadı ama hemen büyüdü şerefsiz. özleyeceğim...
artık bilmiyorum cidden bilmiyorum. her şey o kadar karıştı ki hayatımda her şey alt üst oldu ve ben bir şey hissedemiyorum sanırım. birine aşık olmaktan o kadar çok korkuyorum ki hemen kendime yalanlar söylemeye başlıyorum. o seni sevmeyecek, sevmiyor olamaz diyorum. günlerim hislerimi, insanlığımı bastırarak geçiyor. insan olmanın temelinde duygular vardır ve ben bunlardan yoksun olarak yaşıyorum. sadece arkadaşlarımlayken hiçbir şeyi takmadan düşünmeden eğleniyorum. yanlarından ayrıldığımda kendimi her saniye sorguluyor ve hissetmemeye başlıyorum. arkadaşlarıma olan sevgim o kadar karışık ki adını bile koyamıyorum. birini arkadaş olarak mı seviyorum yoksa daha fazlası mı olsun istiyorum bilemiyorum.
daha geçen gün buluştuğum arkadaşıma bile ne gözle bakıyorum bilmiyorum. o bana güveniyor içini açıyor, hoşlandığını düşündüğü kişiyi anlatıyor ve ben bunları dinliyorum, büyük bir mutlulukla. cidden o an aşırı derecede mutluydum. ama sonra yanından ayrıldığımda her şeye dışarıdan baktığımda mutlu olduğum bir an mıydı yoksa mutlu birini oynadığım bir an mıydı kargaşasını yaşıyorum. o kadar uzun süredir olmadığım birini oynuyorum ki aslında olduğum kişiyi insanlara güzelce açabildiğimde bile sanırım ben olmadığım birini oynuyorum. ne istediğimi bilmiyorum, ne olduğumu bilmiyorum. ben bunları bilmiyorken insanlara nasıl kendimi anlatabilirim ki? o gece bana sürekli bu arkadaşından hoşlanıyorsun değil mi diye sordu. kaç kere reddetmiştim ve o gün tekrar sordu. tekrar reddettim ve bunu beni denemek için mi yapıyor, yokluyor mu, yoksa benim mutlu olmamı istiyor ve bu yüzden mi böyle davranıyor. hoşlandığı çocuk onu hak ediyor mu onu bile bilmiyorum. sanırım bu dünyada bilmediğim hala çok şey var sözlük.
afroamerikan koca istiyom ablağsığ. böyle hatır hatır. amele karası.*
babam yazlık komşularına üzerimden sağlam prim yapıyor. şöyle okudu böyle iyi oldu araba verdiler fln. utanıyorum ben de böyle salaklaşıyorum ehe falan diyip kafamı sola 60 derece eğiyorum. hiç de hoşuma gitmiyor, başkasının çocuğu olsa şımarırmış ben şımaracağıma ezilip büzülüyormuşum, lan efendi evlat yerine bela mı istediniz anlamadım. millet de bu salak nasıl başarmış diyordur heralde bana.
  • /
  • 181