ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
benim kadar aptalı var mı acaba.koskocaman bi sıfır.*
aranızda bu gece 'kıbrıs-park de luna' da olan var mıydı? tüm gece biri ile bakıştık,mekandan çıkarken 'görüşürüz' der gibi bir el hareketi yaptı hatta,numaralarımızı alamadan her şey bitti.
tüm gecedir her yerde onu arıyorum ama bulamadım umarım bu sözlükte yazarlığı vardır umudu ile bunu buraya bırakıyorum,nolur olsun ya nolur.
2 yıllık sevgilimi aldatıyorum
ruhani olarak da boşladım artık sanırım yerini
biri var ama evli
onunla birşeyler yaşamaya başladım
üzülmüyorum sevgilim için; kendi arandı böyle olmasını
bunca yıldır sözlükteyim; başlıkları alt alta okumak başlığının mantığını bugün çözdüm sözlük.
her ne kadar we can't stop ve devamı çıkana kadar kendisini beğenmesem de neden, nereden ve nasıl bilmiyorum miley cyrus'ın party in the u.s.a'ini baştan sonra ezbere biliyorum. çok utanıyorum sözlük.

sözkonusu parça :
şiddete eğilimim var sözlük. olur olmaz zamanlarda ortaya çıkıyor, dizginlemek için içiyorum, içtikçe daha çok köpürüyorum. ansızın elimde kağıtlarla kapıyı açmak istiyorum, karşıma çıkan kim olursa itmek karşısına geçmek bütün o kağıtları yere fırlatıp suratının ortasına okkalı bir osmanlı tokatını çarpıp çıkıp gelmek istiyorum. sonra yapamıyorum, birine bu kadar açmışken her şeyi bu derece sikmesini kaldıramıyorum, değmez diyorum ve gözlerimi açıyorum.
geçtiğimiz günlerde halk kütüphanesine gittim. hem çok severim hem de biraz bir şeyler okumak adına. içeriye yiyecek ve içecek sokmak yasak ama ben kakaolu ve muzlu süt atmıştım çantama. kimseciklerin de göremediği kuytu bir masa da buldum, oh. sütümü de içtim kitabımı da okudum sessiz sessiz. çıkışta plastik kapakların atıldığı beş litrelik şişelere sütlerin kapaklarını atmak istedim ama sığdırmaya çalışırken görevli geldi ve tip tip baktı. uyarıda bulunmak üzere idi ki ben bıraktım çıktım kapaklar da elimde. sanırım kapakları sokmak için de ses yaptım biraz. ya işte şimdi anlatınca komik olmadı ama o zaman komikti! * kapaklar da bunlar, reklam olmasın da.

bazen saatlerce oturup su bükmeye çalışıyorum.
çalştığım firmanın müşterilerinden biri geldi. adam utra hiber fiber extra full artı full yakışıklı bişey. bakarken bile orgazm olabileceğiniz bir model. allahım o kollar, o pantolondan fırlayan bulge, o kalın bacaklar, o dudaklar oooffff.... neyse prova için showroom a gitmek üzre hazırlanırken kupadaki kahveyi de hüpleteyim de soğmasın dedim. demez olaydım. aceleyle içtiğim kahvenin yarısını beyaz t-shitüme boca ettim. günümü bok ettim.
yahu sozluk benim o fransiz adami bi yerde kistirmam lazim, yoksa gozlerim acik gidecem. cok sevimli lan! boyle bir siritis boyle bir fransiz aksani yok. azcik kisa boylu birazcik da genc ama sekli semali de yerinde. yok bu boyle olmayacak ben eczaneye gidip eter alayim.
geçen seneki kadar kötü olmasa da yine kötü bir yaz geçiriyordum. son 1,5 yılda da gerçekten tek arkadaşım-dostum diyebileceğim arkadaşımla konuşuyorduk. işte çok bunaldığımı, ince bir ipte dengemi sağlamaya çalışır gibi yürüdüğümü, bazen böyle herkesi her şeyi bırakıp gitmek istediğimi, yeni bir yerde sıfırdan başlasam mı diye düşündüğümü söyledim. o da her zamanki bana sakin ol telkinlerinde. ikimizde din hakkında konuşuruz, çok sıkı-dindar insanlar değilizdir ama sonuçta ben ortalama o ise baya donanımlıdır... bana böyle çok daraldığımda işte allah'la konuş dedi, bense allah beni unutalı çok oldu bence dedim. üstüne de bana allah işte sevdiği kulunu sınar senden ümidi kesmez gibisinden gitti. sonra işte bak biliyorum böyle çok dini şeylerden hoşlanmıyorsun ama tasavvufi bi şeyler okumak ister misin, bence bir göz at, belki sana iyi gelebilir dedi; bense tasavvuf ve ben? oldum ki... birkaç gün önce öylesine gezinirken mevlana'nın iki sözüne denk geldim:

''yalnızlığım, yanımda hiç kimse olmamasından değildir, beni anlayan birinin olmamasındandır''

''bir kez yalanını yakaladığın kişinin bin kez doğrusunu sorgularsın.''

bir anda böyle dedim, adam 500 yıl önce işi çözmüş benim bitch tavrımı yazmış. ufak bi şok yaşadım. siyah v yakamı giyip gülben ergen gibi kafamı sallaya sallaya kendimi ''tasavvufa veresim'', ellerimi havaya kaldırasım geldi. hala şaşkınlık içindeyim.
kampüsteki elektrik kesintisini, vay efendim su kesintisini bile internetten duyuran bir üniversitem var. fakat gel gör ki, bir sınav tarihini toplanıp da belirlemeyi beceremediler galiba. çalışamıyorum, sinirlencem. bir de bu sınav tarihini belirleyecek olan senato he. * * *
o kadar şeye rağmen sadece sevişmek istiyorum! *
çok utanç verici sanki oymus gibi başkasıyla konuşuyorum.onca şeyi sanki onunla yasamisim gibi, hissetmediğim şeyleri aslında hissediyormusum gibi yapıyorum. anlatamayacagim şekilde uzuyor beni bunu yapmak.
herkes sizi sikmek istiyor heee ya heee şeklinde heterolara atarlanan gay bünyeciklerin "ayhhh çok takip ediliyorum", "ayhhh beni sikeceklerdi" muhabbetinden yıldım resmen. insanlar için realist olmak neden bu kadar zor anlayamıyorum. kardeşim herkesin bir alıcısı olduğu konusunda herkes hemfikir tamam ama herkes sizi sikmek falan istemiyor. sakin olun bir yahu cidden çevrenize her gelen insana "ayhhh beni sikecek" gözüyle bakıp hala aşk arıorm ttlm bn yhaa kafası yaşamak ne derece mantıklı? seven sikilir, siken sevilir mantığı lisede kalmadı mı canısı? *

edit: bu entrymi eksileyen arkadaş başın sıkışırsa ara *
kendime verdiğim senelik iznin sonuna geldim. * * üç gündür yaptığım hazırlıkların neticesinde, yarından sonra en büyük noktayı koymak için hazırlanmaya başlıyorum. * *

beni özleyin anacım. *


best wishes, pp.
altından kalkabileceğime inandığım zaman karışıklığa hep varım ama artık biri bitti derken diğeri başlıyor ve ne zaman ardı arkası kesilecek bunların diye düşünüyorum. pause tuşuna basıp her şeyi dondurmak, uzun uzun derince düşünüp taşları yerine oturtmak istiyorum ama olmuyor çünkü zaman yok. bir yandan okulla uğraşırken diğer yanımda saniye saniye tanık olduğum ve tahminen, en azından bu ülkede sahip olamayacağım, mutluluğa tanık olmak beni iyice mutsuzlaştırıyor. mutsuzlaştırıyor çünkü bu konuyu normalde pek önemsemeyen biri olarak, zamanla herkesin işini, gücünü rayına oturtup ''normal'' hayatlar sürüyor olması kendimi raydan çıkan, geride kalan hissine itiyor.

hiç ilişki meraklısı biri olmadım, zaten o kişi diyeceğiniz biri olacaksa zamanı gelince olacaktır diye düşündüm ama beklemekten de çok sıkıldım. hele de böyle şeylerle boğuşurken. insan yanında olacak, uğruna dövüşeceği birilerine güvenmek, en azından toparlanmasına destek olacak birilerine ihtiyaç duyuyor elinde olmayarak akıntıya kapılıp gittiği zamanlarında. bunun ne kadar iyi yüzücü olduğunuzla alakası yok çünkü bazen kollarını açıp suya kendini bırakmak belki de son noktadır yapılacak. kendi kendinizi yerden kaldıramadığınız ya da kaldıracak takatiniz kalmadığı zaman ne yapmak gerekir, olana razı olmaksa, o da hiçbir şeyi çözmüyor. başladığımız yere geri dönüyoruz.
bugün ,beyaz ve beyaza yakın tenlilerden ,sarışınlardan daha çok hoşlandığımi farkettim.
bugün galiba resmi olarak mezun oldum. çıkış işlemleri için gitmeye üşenip saçlarımı kestim kutlama(!) niyetine.
kedi beslemek istiyorum hatta adını şimdiden koydum: koli olacak.koli yatağıma sıçtı,koli bugün eve gelmedi,koli maması,kolim aç eve gitmem lazım gibi muhabbetler olacak ama olsun hoş isim.
  • /
  • 181