ayı sözlük yazarlarının takıntıları

çok üzülerek söylüyorum ki; benim takıntım gay temalı bütün sitelere gizli sekmeden girmek. çocukken bir kere ablam internet explorer'ın geçmişinde girdiğim gay siteleri görmüştü. o günden beri takıntı haline getirdim. şu anda ailemden kilometrelerce uzakta, oldukça güvenli bir bilgisayarım var ve ben hala gizli sekmeden giriyorum. hayır öyle anlaşılmaktan korkan birisi de değilim. ailem biliyor benim sonuçta, daha kimden çekineceğim. ama işte takıntı olmuş. geçende bu takıntıyı yenmeye çalıştım. normal sekmeden ayı sözlük'e girdim. şifremi bile kaydettim. iki dakika sonra dayanamadım bütün geçmişi temizledim. öyle yani.
takıntısızlık takıntım vardır...
bir türlü bir takıntı edinemedim kendime yıllardır!
buna takmış vaziyetteyim!! *
temizlik takıntım var biraz. özellikle oturduğum masayı sürekli elimde peçete bal dök yala kıvamında tutarım. ofisteki masamın çekmecesinde camsil ve temizlik bezi eksik olmaz. hata çekmecede pek durmazlar. bir elim sürekli silmekle meşgul.
kalemle yazı yazarken birbirine benzemeyen harflere dayanamıyorum ve siliyorum.
siyah renge olan takıntımdan yıllardır vazgeçememişimdir. çoraptan kravata kadar siyah giyindiğim an ki mutluluğum tarif edilemez mesela. bu yüzden dönem dönem işyerlerinde zagor'a satanist denmektedir.
düzgün türkçe kullanma takıntısı. dahi anlamındaki “de” en hassas olduğum konu olmakla beraber, soru ekleri, “ki”, sesli harfler vb. bunlar hep karşımdakine vereceğim değeri etkileyen şeyler. önemli bir meziyet olmaması gerektiği halde, düzgün türkçe kullanabilen o kadar az ki, otomatikman saygı duyuyorum bu insanlara.
jelibon yerken ayıcıkları renklerine göre ayırıp, hepsini sıraya dizip sayılarını eşitleyinceye kadar ona göre yemek.

çamaşır sererken çamaşırları renk düzenine göre sermek.

bulaşık yıkarken çatalları, kaşıkları ve bıçakları ayrı ayrı ve boy sırasına göre yıkamak.

geçmişimde asla değişmeyeceğini bildiğim şeylere üzülmek ve bazen takılıp kalmak.