hollanda

cinsel özgürlük ülkesidir. ayrımsız tüm aşıkların el ele, göz göze sokaklarında dolaşabildiği, nikahlarını kıyabildiği yaşanası kara parçasıdır.
ah benim hollandam * kitapçıda çekinmeden gey dergilerini karıştırabildiğim, penis şeklinde makarna satılan hollandam * düz ayak erotik şopları olan ve o erotik şopun yüzde sekseni geylere yönelik olan hollandam * coffee shoplarda her türlü otunu tüttürdüğüm *, her türlü nanesini yediğim, hatta eindhoven'da illegal underground partilere katıldığım hollandam...
işte bu da benim hollanda ile ilgili erasmus programi izlenim raporu'm:


31.08.2009 – 09.02.2010 tarihleri arasında hollanda’da devam ettiğim erasmus programı benim için hayatımın en verimli ve en mutlu dönemlerinden biri oldu. her şeyden önce ilk yurtdışı deneyimini böyle bir fırsatla yakalayabildiğim çok şanslı hissediyorum kendimi.

okuldan bahsedecek olursak, şunu diyebilirim ki, erasmus programı’nın ve hogeschool utrecht’in bana katkılarını şu anda çalıştığım işte görüyorum. şu anda bir prodüksiyon şirketinde çalışmaya başladım ve hogeschool utrecht’ten, özellikle de “copywriting” dersinin hocası alexander mitchell’dan öğrendiğim bilgileri şu an pratikte kullanıyorum. işim gereği şirketlere mektup atıyorum ve bu mektupların yazımında derste öğrendiğim yazma tekniklerini kullanmak ve sonucun hakikaten iyi olması beni mutlu ediyor.

esasında tez araştırmasına gittiğimiz için, derslerin tümünü alıp almama konusunda kararsız gitmiştim. ancak gerek sınıf arkadaşlarımın ve hocaların tutumları, gerekse derslerin içeriği ve işlenişi o kadar hoşuma gitti ki, derslerin tümünü aldığım gibi, hepsini başarıyla tamamlayarak iaa (international advertising association) sertifikası aldım. bu sertifika uluslararası geçerliliğe sahip bir sertifika olarak çok önemliydi benim için.

derslerin %20’si teori, %80’i pratik uygulama olduğu için, bu alanla bilgileri birebir uygulama şeklinde öğrendim. bir şeyi öğrenmenin en iyi yolu uygulama olduğuna inanıyorum. bu bakımdan derslerde özellikle grup çalışmalarında gerçeğin kopyası çalışmalar yapmak, bana bu işin nasıl yapılacağını öğrenmem ve gelecekteki kariyer planlarımı çizmemde çok yardımcı oldu. olaylara bakış açımı değiştirdi. tabii ki, derslere devam etmenin yanı sıra, tez araştırmam için faydalı kaynaklara ulaştım ve tez konum olan mtv ile ilgili birincil kaynaklardan gözlemler edindim. konum mtv avrupa olduğu için avrupalı gençlere birebir konuşarak fikirlerini öğrenme imkanım oldu.

kaldığım yer, ormanlar içinde okula otobüsle 9 dakika, bisikletle 20 dakika mesafede ve her gün ormanların çiftliklerin içinden geçerek gidilebilen bir yerdeydi. her gün bisikletle ormanların içinde okula ulaşmak kadar insanı rahatlatan bir şey yok. herkes o kadar güler yüzlü, o kadar yardımseverdi ki, insanın ruhsal rahatlama için tibete gitmesine gerek bile yok diyebilirim. ev olarak rüya öğrenci evi diyebilirim. zeist-warande’de on odalık bir koridorda her odada bir kişi kalacak şekilde bir düzene sahip bir evde kaldım. mutfak ve oturma salonu ortaktı. orada her şeyi birlikte yapıp sonra odanıza çekilebiliyorsunuz. zamanla aile gibi oluyorsunuz zaten. benim için mükemmel bir deneyimdi. yemek yapmayı bile öğrendim.

hollanda’da kaldığım süre boyunca, tek başıma ve tek tek gitmeye kalksam çok pahalıya mal olacak diğer ülkeleri de görme imkanım oldu. almanya (dusseldorf ve münih), fransa (paris), belçika (brüksel ve antwerpen), ispanya (barcelona) gitme fırsatı bulduğum ülkelerdi. benim için inanılmaz deneyimler oldu. münih’te oktoberfest’e gittim mesela, bildiğim ama hep gerçeğini görmeyi istediğim bir yerdi benim için. hollanda içinde amsterdam’ı artık çok iyi biliyorum. bunun dışında rotterdam, haarlem, eindhoven ve tabii ki utrecht şehirlerini gezdim.

yollarda bisiklet sayısı araba sayısından çok ve bisikletliler her daim öncelikli, sonra yayalar sonra arabalar geçebiliyor. bu düzen öyle oturmuş ki, bir yaya olarak daha ayağınızı yola çıkardığınızda arabalar bekliyor sizin geçmeniz için. her taraf bisiklet ve bisiklet parkı bizdeki otoparklar gibi hollandada bisikletparklar var bisikletinizi park edebileceğiniz.

hollanda’da ilginç gelen şeylerin biri de, kafelerdeki sandalyelerin masa etrafında değil de yan yana dizili olması oldu. bunun nedenini sonradan öğrendim. buna göre hollanda halkı çok fazla güneş görmediği için, güneş çıktığında günebakanlar gibi güneşe dönüp oturuyorlar. ilginç bir manzaraydı.

hollanda’nın alışamadığım tek yönü, on dakika içinde değişen havasıydı. öyle ki güneş çıktığında hava inanılmaz sıcak olurken, on dakika sonra güneş kapandığında inanılmaz soğuk oluyor. ilk gittiğim günlerde bu yüzden altımda tişört üstümde yün kazak şeklinde geziyordum.

hollanda’nın benim için dezavantajlı bir yönü de, toplu taşımanın çok pahalı olmasıydı. öyle ki, yeryüzünde biranın otobüs biletinden ucuz olduğu tek yer hollanda olmalı diye düşünüyorum. trenle seyahat ederken ekonomik bir yol bulduk. hollandalı öğrencilerin yanlarında üç kişiyi taşıma hakkı var. biz de indirimli bilet alarak istasyonda bekleyen hollandalı öğrencilere yaklaşıp onlarla seyahat edip edemeyeceğimizi soruyoruz, şu ana kadar hayır diyen çıkmadı. bunu da hollanda’ya gelecek yeni öğrencilere tüyo olarak söylüyoruz.

hollanda’nın peynirlerine bayıldım ancak benim için yemek konusu sıkıntılı oldu biraz. özellikle et ürünlerinin alıştığım lezzette olmaması nedeniyle normalde her şeyi rahatça yiyebilen bir yapıya sahip olsam da yenecek et konusunda sıkıntı yaşadım.

kısacası bu program, gerek eğlenme ve sosyal yönüyle gerekse eğitim yönüyle kendimi kişisel olarak geliştirebildiğim, yeni kültürler tanıyabildiğim, “dünyanın her tarafında artık kalacak bir yerim var” diyecek kadar yakınlaştığım arkadaşlar edinebildiğim, tek başına gitmeye kalksam bana çok pahalıya mal olacak pek çok ülkeye kolayca gidip görebildiğim bir deneyim yaşattı. orada yaşadıklarım, edindiğim arkadaşlıklar, gezdiğim gördüğüm yerler, aklıma geldikçe “iyi ki gitmişim” diyorum.
alışveriş konusunda super de boer en iyi bizdeki migroslar kıvamında bir market, biraz pahalı ama, c1000 var tansaş kalibresinde o marketler ucuz ve ekonomik.
bir ara geveze'nin radyo programında, doğrusu hollandıdır hollanmaktan gelir aslen türktürler dediği ülke
bildiğin laleleri ile ünlenmiş ülke.
hollanda krallığı konusunda hala karışmayan kafa varsa buyursun:

her ne kadar isveç'i vs hepsi taş beyleri bulundursa da, hollandalı beyler kadar hem seksi hem sevimlisini daha görmedim.

http://www.buzzfeed.com/maggyvaneijk/wat...
hükümet ortağı olan işçi partisi, hollanda'da 4 gün çalışma günü olup 3 gün tatil olmasını önermiş. ne ala memleket ya, taşınıyorum uleeeyn.
yakışıklımın isteği üzerine gelecek zamanda seyehat için gideceğim şehir. bekle beni geliyorum yavrum.
(bkz: rotterdam)
gaylarin kutsal şehri orya gidenlerin sanki bir farizaymış gibi anlam yükleyip döndüklerinde ise yapılması gezilmesi gereken yerleri ibadetin bir parçasıymış gibi sundukları bir organizasyonudur. bu arada her gay'a farz değidir parası olupta veyahut sağlam sponsor sağlama inancına sahip adaylara vaciptir ...
bir kez daha hollanda'da kaşarlık yapmış gey masalları duymak zorunda kalırsam o kaşarın birasına tükürücem bakmazken.
muahhhh'ın kaleminden hollanda;

http://homojen.ayisozluk.com/gezi-hollanda/
eve girerken, ayakkabılarını çıkarmayan insanların bulunduğu ülke.
hollanda hükümeti, türk yetkililerin rotterdam'da düzenlemeyi planladıkları referandum etkinliğine izin vermeyeceklerini açıklamış. konuyla ilgili hollanda başbakanı mark rutte de konuya ilişkin bu sabah bir açıklama yapmış. türk yetkililerden referandum etkinliği için resmi talep geldiğini ancak iş birliği yapmayı düşünmediklerini belirtmiş.

http://www.hurriyet.com.tr/ankaraya-bir-...
topraklarının çok büyük bir kısmı batı avrupa'dadır, ayrıca karayipler'de üç adası bulunmaktadır.
  • /
  • 2