ilk eşcinsel deneyim

  • /
  • 7
19 yaşımda artık kabak tadı aldığım yazlığımızda sahilde bir türlü gözümü alamadığım benden 6 yaş büyük, evli hatta 6 yaşında çocuğu olan, hayatımda gördüğüm en güzel gözlerin sahibi olan kadına seve seve teslim olmuştum. sahildeki fingirdeşmelerimiz sonrasında nihayet akşam beni evine davet etmişti,düşünmeden gittim.hiçbir pişmanlık ya da suçluluk duymadım. uğrunda herşeyi göze alacak kadar sevdim ama onun mantığı ağır bastı ve ailesiyle kaldı. bir insanın gözleri o kadar mavi olabilir mi yoksa ben aşkımın acısından mı etrafı mavi görüyordum hala bilmiyorum. ilk deneyimini aşık olduğu biriyle yaşayan şanslılardanım.
yan sınıftan çocuğa platonik aşıktım. onun sevgilisini kıskanıp -aynı sınıftaydık kızla- sınavda yanlış kopya verişim, o bilmeden yaptığım kıskançlıklar, onunla ders çalışacağım diye etkilemek için it gibi ezberlediğim konular ve daha nicesi aklıma gelince içimi hala bir sıcaklık kaplıyor. kendimi ilk o zaman kabullenmiştim 16 yaşımda. her ne kadar bir katatonik kadar kendi dünyamda yaşasam da güzeldi...
yaş : 9
mekan : samanlık
olay yeri : duvar
süre : 9-10 dakika
mevsim : yaz
koku : bok
mevcut : 2
ilkokula gidiyordum. zaten birlikte olduğum hatun da ilk aşkımdır. bu kadar erken olmasının tek sebebi tamamen psikoseksüel gelişim dönemine denk gelmesi sanırım. hormonlarımın tavan olmadığını hatırlıyorum ama cinsel organlar da ilgimi çekmiyor değildi. penisten önce vajina görmek de benim şansım olmalı. evcilik kisvesi altında sevişmek. hayal meyal annemin bizi o şekilde gördüğünü ve bu yüzden bir kez dövdüğünü hatırlıyorum.
duygusal deneyim: 5 yaşındaydım, benden büyük, 5. sınıfa giden bir kıza aşık olmuştum, şiir bile yazmıştım * * *, 5 yaşındayken şirin bir velet olduğum için beni seviyordu o kız bayağı *, tabii sonra o mezun oldu ortaokula geçti ben orda kaldım. ikinci sınıfa geçtiğimde ben başka bir kıza aşık oldum ve 4 sene o kızdan hoşlanmaya devam ettim.

fiziksel deneyim: 15 yaşındaydım, tanımadığım biriyle tek gecelik bir deneyimdi. yaşça benden büyüktü, ismi cansu, soyadını öğrenmedim bile. bazen keşke aşık olduğum biriyle olsaydı diyorum, ama genel olarak tanımadığım umrumda olmayan biri olması benim için iyi oldu, gergin değildim.
insanlar nasıl buluyorlar anlamıyorum. eğer internet olmasaydı, ilk deneyimimi bakıştığım, barda tanıştığım biriyle yapamazdım herhalde; çünkü barlara şimdi bile nadir gidiyorken, yol yordam bilmeden hiç gidemezdim.

benim ilk deneyimim klasik. malesef kendimi kabul ettikten sonra internet ortamında birini bulup evine gittim. ancak iyi ki gitmişim diyorum. hiçbir zaman pişmanlık duymadım. kendimi bu zamana kadar neden zorlamışım diye küçük bir üzüntü oluştu o kadar.
yaş:17
yer:bristol-ingiltere
sonuç:fiyasko

lise 2'yi bitirdiğim yaz, karne hediyesi olarak ailemin beni ingiltere'ye göndermesi neticesinde gerçekleşen olay. dil eğitimini yanlış anlayan bendeniz, oral sex'e balıklama atladığım için dilimi bir hayli geliştirmiştim.. içkiyle ilk tanışmam da ispanyol öğrencilerin bana litrelerce sangria içirmesiyle yine bristol'da gerçekleşmişti. ilk deneyimlerin hepsinde olduğu gibi yoğun bir suçluluk duygusu ve bu muydu hissiyle eve dönmüş, uzun süre gay olmamam gerek diye cinnet geçirmiştim...

(bkz: sangria)
12 ya da 13 yaş... yer komşunun evi, zamanın meşhur koltuk örtülerinin altı... yanımda benden 4 yaş küçük komşunun kızı ve biz öpüşüp vajina elliyoruz * o yılların bilinmezliği ve gizliliğiyle bu noktaya nasıl geldik hiç hatırlamıyorum. hala komşumuz o kızcağız. tek fark şu an aynı dairede kocası ve oğluyla yaşıyor ben ise hala ailemle. acaba o günü o da hatırlıyor mu fazlasıyla merak etmekteyim fakat kukuşum yemiyor sormaya.

(bkz: kadın cinsel organın verilen isimler)
sıcak bir yaz günüydü. mahalleden arkadaşlar apartmanın garaj girişini kullanarak kale yapmıştık. ben de oranın geçilmez bekçisiydim. bazıları bana kaleci diyordu. isimlere pek takılmam ama gardiyan falan dense daha hoşuma giderdi. bana doğru gelen her topu büyük şevkle karşılıyor hepsini tutmaya çalışıyordum. hele ikili mücadelelerdeki o azim beni benden alıyordu. herşey iyi güzel giderken birden kavga çıktı. anlam veremediğim bir nedenden ötürü en yakışıklı çocukla baş başa kalmıştım. aramızda sadece yuvarlak meşin vardı. hep bir ağızdan topu tut lan topu tut kaleci diye bana avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. ben daha hazır değilken çocuk topa vurdu. hayvan öyle bir sert vurdu ki toptan kaçmak zorunda kaldım. daha sonra arkadaşlarımın büyük tepkilerine maruz kalsam da ölmek için daha çok gençtim. top uzağa gidince onu alma görevi bana layık görüldü. apartmanın karşısına yeni yapılan sitenin içine kaçmıştı. korkusuzca içeri daldım. biliyorum ki topsuz dönsem beni top yerine koyup maç yaparlardı. (aslında fena fikir değil) ortalık sessizdi. topu aradım taradım bulamadım. tam ümitlerimi kesmişken sevgili bir amca topumla çıkageldi. yüzündeki o sevecen, içten gülümsemeyi asla unutamıyorum. beni yanına çağırdı. başımı okşamaya başladı. sevinç dolmuştu içim. beni limonata içmeye davet etti. şaşırmıştım aslında inşaat alanında limonata içmenin ne denli doğru olduğuna. bir kafeye falan götürseydi ya. arka tarafa geçtik. yerde kartonlar serilmişti. beni oraya oturttu yanıma sokuldu hemen. sıkıca sarıldı bana. bütün bu olaylara anlam veremiyordum neden bu adam beni görür görmez bu kadar samimi davranmaya başlamıştı? herhalde memleketinden uzak olduğu için beni evladı yerine koydu diye düşündüm. hava sıcak diye gömleğini çıkardı. hayatımda gördüğüm en kıllı insandı. benim de üstümü çıkarmamı istedi. ben de terli terli soyunmak istemedim. sonra üşütüp hasta olsaydım annem gebertirdi. yorulduğumu anlamış olacak ki uzanmamı istedi ve masaj yapmaya başladı. her tarafımı ovmaya başladı. öyle bir iyi gelmişti ki anlatamam. birden öpmeye de başladı. sevgiyle dolmuştu her yerim. ama bu öpüşler ve ovmalar canımı yakmaya başladı. gitmek istedim 'duurr, ahhhh, biraz daha' gibi anlamsız iniltiler çıkardı. ittirip kalkmaya yeltendim (ki en büyük hata bu diyebilirim) ben tutup kendine çekti. rahat değildim. sırtıma bir şey batıyordu. beni duvara yapıştırdı. iyice canımı yakmaya başlamıştı. amca bırak beni yaa demeye kalmadan bir acı hissettim arkamda. gözyaşlarım sel olmuş makus kaderime ağlyordum. iyi kalpli amca beni duvarla birleştirmiş sanki oraya yapıştırmak ister gibi gidip gelip duruyordu. acı birden anlatılmaz bir zevke dönüştü. ağlayışlarım zevk çığlıklarına karıştı. her şey bittiğinde bana ne olduğunu anlayamamıştım ama özümü bulmuş gibiydim. topumu almış çıkarken bir grup insan geldi. sanırım yardıma ihtiyacım olduğunu zannettiler. içlerinden birisi koşup sarıldı. diğeri de hemen arkasından geldi.ve diğeri ve diğeri ve diğeri de... son hatırladığım eve el arabasında götürdükleri.
benim hangisi ilkti hatırlamakta zorlandığım deneyim. yani ilk eşcinsel deneyim deyince ilk bir erkekle oynaşmak, ilk bir erkekle anal seks yapmak, ilk bir eşcinselle sevişmek hangisi?

efendim hepsini tek tek söyleyeyim o zaman:

ilk bir erkekle oynaşmak dayımın oğlu ve diğer akrabalarımızla oynadığımız oyun sırasında dayımın oğluyla birbirimizi ellememiz üzerineydi.
ilk bir erkekle anal seks yapmaksa eğer konu o çok can yakan bir deneyimdi.
ilk bir eşcinselle sevişmekse eğer deneyim, hayatımın en zevkli anlarından biriydi, o dakikadan sonra heteroseksüel erkeklere aşık olmaktan vazgeçtim, çünkü anladım ki hetero erkeklere aşık olmanın hiçbir çıkış noktası yok, sonu hüsran, acı, yalnızlık.

ilk sevgilimse hala devam ediyor, benim ilişkilerdeki deneyimsizliğimi, acemiliğimi bütün o sevecen ve duygusal halleriyle 1.5 yıldır hep kapatan yüce insan. bana sevmeyi öğreten, acele etmemeyi, her adımı birlikte ve güvenle atmayı, arkama baktığımda güvendiğim, sırtımı yasladığımda aklımda hiçbir şüphe bırakmayan insan. iyi ki var.
engin tecrübelerim ve sayısı belli olmayan kolilerim olmadığı için hatırlamak çok güç değil.

kendimin farkına varıp da uzunca bir süre cesaret edememişliğin ardından netten konuştuğum bir adamla izmir’de buluşup bir otel odasında birlikte olmuştuk. kolinin ne demek olduğunu bilmediğim bir dönemdi. hiç zevk alamadım, o da alamadı eminim. onca yol teptik hadi s.kişelim düşüncesi vardı ikimizde. sonrasında herkesteki gibi pişmanlık ve bir ton soru işareti oluşmuştu. düşünün ki kendinizi eşcinsel hissediyorsunuz ilişkiye giriyorsunuz ve zevk alamıyorsunuz. üstüne üstlük acısı ve vicdan azabı da cabası.
bu olayın üstünden bir yıl geçti o kadar bir süre hiç ilişki yaşamak bile istemedim.
bir gün deli bir anıma geldi ve growlr’dan tanıştığım ve bir haftadır telefonda konuştuğum adam ile istanbul’da buluşmaya ve onda kalmaya karar verdim. o günün üstünden aylar geçti hala beraber olduğum ilk defa zevk alarak ilişki yaşadığım ve sevdiğim adamdır o. sadece ilk seks deneyimi değil. her şeyin ilkini onunla yaşadım. hayatımda sebep olduğu değişimler hiç bitmez umarım. onun gibi biriyle bu ilkleri yaşamak benim için çok büyük bir şans.
yazmazsam çatlarım diyeceğim bir andır sonunda size itiraf ediyorum ayıcıklarım. liseden mezun olup iş hayatına balıklama daldığım bir dönemde oldu o zamana kadar gay olduğumu farketmeme rağmen konduramadım neyse...aynı sınıfta olduğum hayli serseri ve bana öldüresiye yakışıklı gelen (şimdi sorsanız kıçıma kaş göz çizsem ondan güzel olur erkek mi o be derim) arkadaşımla büyükçekmece tarihi köprüde yürüyüşe çıktık, içimde kabaran hormonlarla çıkıştaki ormanlık yerde oturmaya zorladım çoçuğu daha sonrası ateşli bir ön sevişme ve oral ile bitti. ilk anal deneyimimide yakışıklı berberimle yaptım en zevk aldığım tek seksim olarak hala tarihe geçmektedir.
birçok eşcinsel için ilk cinsel deneyim ile aynı şeydir.
ilkokul 1. sınıftaydım. en ön sırada bir erkek arkadaşımla otururduk. derste birbirimize pipimizi gösterip dokunurduk. çok heyecanlıydı. ama cinsellikten ziyade eğlencesine yapılan bi aktiviteydi diye düşünüyorum. öğretmenin olaydan haberi olmamasına ihtimal bile vermiyorum. kendisine olay yaratmadığı için burdan teşekkür ediyorum.
hüzünlü bir müzik eşliğinde, hüzünlü mısralarla;

orta birinci sınıf, sınıf arkadaşımdı, onunla el ele tutuşma isteğiydi, karşılıklıydı.

onun yanında olma isteğiydi her şey, bir şey yaşanmasa da - ki yaşanmasın küçüğüz zaten - hemen ardından garip bakışları farkettim, garip bakışlı insanları. iki erkek çocuk birbirine çok yakın, el ele tutuşuyorlar, ayrılmıyorlar. sonra ne yaptığımı farkettim, ne olduğumu ve nasıl hissettiğimi gördüm.

hep bilirdik ne olduğumuzu hissederiz zaten de, o garip bakışlar yok mu... işte o garip bakışlı insanlar sana anlatıyor kim olduğunu, hiçbir şey olmadığın halde. eşcinsel olmamı homofobik insanlar sayesinde keşfetmiş oluyorum bu durumda. ya ben ortaokula kadar çok saftiriktim, ya da insanlar çok pislik.

dünyamı başıma yıktınız lan, daha küçücüktüm, beyinlerinizle yasak dediniz ve ben kurallara uyan çocuk, o arkadaşımla bir daha asla konuşmadım.

şimdi nerelerde ne yapıyordur acaba, umarım iyidir. belki de senin dünyanı da ben yıktım, ilk kez terkedildi çocuk. gel de hayattan nefret etme. çünkü insan denen yaratık var içinde.
tecavüz olmadığını biliyorum. genelde nedense tecavüze uğruyoruz sonra da cinsel yönelimimiz/tercihlerimiz değişmiş oluyor .
* *
yaş olmuş 9-10. her yaz olduğu gibi 2 haftalığına, kastamonudaki dayımların köydeki evine gidiyoruz. 4 tane kuzenim var orada, ben de tek çocuğum, ve çok zayıfım o aralar. aşırı zayıf ama, kaburgalarım falan gözüküyor, düşünün artık. bi tane erkek kuzenim, benden 3-4 yaş büyük. yani ergenlik dönemleri oluyor onun için. libido tavanlarda sanırım. olaylar nasıl ve hangi ara gelişti ama o zamandan beri suçluyu hep o sandım. ama düşündükçe aslında ben onu zorlamıştım. evin altındaki ahıra sürükleyip, duvara yapıştırıp, dudaklarımızın bütünleşmesini ben sağladım. karşı koymadı, o da ayrı konu. soğuk eller vücutlarda dolaşmaya başlar, kalpler yerinden fırlar. ta ki abisi onu çağırana kadar. ama bu küçük kaçamak böyle son bulmaz. o günün akşamı da bu yiyişme devam eder. ertesi gün de devam eder. sonra tatil biter ve ben istanbula geri dönerim.

o günden beri yaz tatillerini iple çekmeye başlarım. ama, o olaydan sonraki ilk yaz tatilinde, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi, olaylar kapanıverdi. o, şehre inip bir cafede çalışmaya başladı falan. ama yine de ümidimi kaybettim ve ortalama 3 yıl boyunca sancılı dönemler geçirdim. onun bana yaşattığı o heyecan, o ateş, beni kavuruyordu. ama gel görki diğer yandan okulda kızlardan hoşlanıyordum. ya da öyle sanıyordum çünkü, en ufak bir duygu patlaması yoktu. hiçbiri o yaz olanların yerini tutamazdı. annem sorardı, ilk defa bir kız için ağladığımda, "elini tutunca bir şey hissediyor musun?" "yoo." derdim, hissetmeli miydim gibisinden. bunların hepsi tabiki de sürüye ayak uydurup "ben de kızlardan hoşlanıyorum" dememi sağlıyordu. ama yüreğim başka dil konuşuyordu. kuzenimle yaşadığım şey yanlış da gelmiyordu. yine olsa yine yapardım.

ama, o zamandan sonra birkaç şey olmadı değil. sınıftaki bir çocukla tuhaf şeyler yapıyorduk. nedendir bilinmez, o gün okul bitince, gelsene tuvalete demiştim. orda da devam ederdik yiyişmeye. gitmiştim salak gibi beklemiştim tuvalette. her neyse, sonuç olarak, kuzenimle bunu hiç konuşmadım. gey mi yoksa hetero mu bilemeyeceğim. ama, gelmişim 20 yaşıma, halen o tür bir heyecan yaşayamadım. o sebepten, kendisine bir teşekkür borçluyum. ne kadar, o olaydan sonra yaşadığım sancılı dönemleri saymazsak, öpüşmek için çıldıran bir tipe büründüm. yine de sağol.
sevgilimle yaşadığım deneyim ilk deneyimim olarak sayıyorum. önceki bütün sevişmelerimde neleri sevmediğimi öğrendim. ve sonunda neyi sevdiğimi buldum * * .

ama ilk fiziksel deneyimimi internetten bulmuştum. cıks hiç güzel değil. internet sucks. aşk arıyorsan buradan olmuyor.
ilk cinsel deneyimden farkı olmayan ilişki hali. unutulmaz olduğuna dair hurafeler uydurulsa da genellikle sonradan unutturan biri çıkar ve böylece geçer gider. kendimden matufum.
  • /
  • 7