the beatles

john lennon, paul mccartney, george harrison, ringo starr adlarındaki 4 ingilizin kurduğu, 1960lardan bu yana vazgeçilmezler arasında her daim yerini koruyan, koruyacak müzik grubudur. zamanında her yaptıklarıyla ( özellikle de müzikleriyle) olay olan, yeri doldurulamayacak, coverları eksik olmayan müzikal efsanedir.
eğer beatles seviyorsanız accros the universe filmini izlemenizi tavsiye ederim.müzikal tadında biraz ama hiç sıkıcı değildir.
kime sorsanız en güzel şarkısını farklı bir cevap alırsınız ki bu da bence ne kadar başarılı olduğunun kanıtıdır.
vosvos minibüs * aldığımda hepinizi içine doluşturup gezdirirken kurmalı pikaptan çalacak gruptur. *
lucy in the sky with diamonds şarkısını lsd'ye yazdıkları söylenmektedir.
beatles sonrası

1970'de bütün beatles üyelerinin solo albümleri yayınlanmıştı. 1973 tarihli ringo adlı ringo starr albümünün bir parçasında üç beatles üyesi, starr, harrison ve lennon bir araya gelmişti. albümde başka şarkılarda mccartney de yer almaktaydı. bu albüm sonrası beatles'ın yeniden bir araya geleceği dedikoduları başlamıştı.
1974'te lennon ve mccartney stüdyoda kendileri için kayıt yaptılar ancak bir daha hiç buluşmadılar, bu kayıtlar da resmi olarak hiçbir zaman yayınlanmadı.
1980'de john lennon bir otelin önünde vurularak öldürüldü. yaşayan diğer 3 beatles elemanı all those years ago adlı george harrison şarkısında tekrar bir araya geldiler. şarkı lennon'ın anısına yazılmıştı.
1988'de grup rock n roll ünlüler salonu'na girmeye hak kazandı. starr, harrison ve yoko ono orada bulunmasına karşın paul mccartney yaşanan problemler yüzünden oraya gitmeyi reddetti.
1995-1996 sırasında beatles'ın gizli kalmış kayıtları anthology 1,2,3 olarak yayınlandı. ayrıca iki lennon bestesi free as a bird ve real love, beatles'ın üç elemanı tarafından kaydedildi.
2001'de george harrison gırtlak kanseri yüzünden hayatını kaybetti
2006'da george martin ve oğlu giles martin, cirque de soleil'in "love" gösterisi için orijinal beatles kayıtlarını yeniden düzenledi. 2007'de mccartney, starr, lennon'ın eşi yoko ono ve harrison'un eşi olivia harrison televizyonda bir araya geldiler.
gürcistanda sıkca kullandığım bir caddede kendi adlarını taşıyan bir mekan var. resimler falan... daha uğramak nasip olmadı
rock müzik tarihinin en büyük efsanelerinden biridir. yaşadıkları süre içinde "büyük" olduklarını biliyorlardı, ama kendilerinden sonra gelecekleri bu denli etkileyeceklerini, onlarca yıl hiç azalmayan bir şiddetle fırtına gibi eseceklerini tahmin etmişler miydi bilmiyorum. yüzlerce kez dinlense bile asla bıkılmayacak şarkılarıyla yalnız 60'ların değil tüm zamanların gençlerini etki altına almışlardır. buckingham sarayı'nda konser vermek için gittiklerinde arka sıralarda oturan saray çalışanlarından şarkıya alkışlarla eşlik etmelerini istemiş, ön sırada oturan asillere de "siz de mücevherlerinizi şıkırdatabilirsiniz." diyerek ince bir ayar vermişlerdir. ayrıca bu konser sırasında sarayın tuvaletinde hep birlikte ot içip konserden sonra kikirdeyerek bunu gazetecilere anlatan aşmış insanlardır.
dünü geri döndürmeye çalıştığınız ve bunu anımsadığınız anlarda, feci şekilde yüzünüzde tokat etkisi bırakan şarkıya sahip efsane grup.

(bkz: yesterday)
arz talep meselesini en sağlam şekilde özetleyen gruptur.

arz az ise, talep pes eder, azalır.
talepteki azalış arza yansır, talep yoksa arz saçmalıktır.

şimdi şöyle ki bir yerleşim yerindesin. halk aşırı derecede frambuazlı pasta istiyor ama bölgede frambuazlı pasta yapan işçiler çok az. o kadar azlar ki halk bakıyor doya doya frambuazlı pasta yiyemeyecekler kesiyorlar umudu frambuazlı pastadan ve kaderlerine razı oluyorlar. zaman geçiyor, aylar yılları kovalıyor bu yerleşim yerinde herkes frambuazlı pastayı bile unutuyor. sade pasta yiyor herkes, frambuazsız.
bölgede frambuazlı pasta yapan sadece 4 işçi kalıyor. ancak frambuazlı pastaya talep öyle düşük ki ne yapacaklarını bilmiyorlar. aylar yılları tekrar kovalıyor..

yerleşim yerinde frambuazlı pastadan vazgeçemeyen insanlar elbette ki kalıyor. bir avuç. bunlar her gün frambuazlı pasta yapan işçilerin maaşlarını ödemek için deli gibi çalışıyorlar. çünkü onlar olmasa asla frambuazlı pasta yiyemeyeceklerini biliyorlar bunun için her gün tüm varlarını yoklarını bu frambuazlı pasta işçilerine harcıyorlar. kimse şikayet etmiyor ve aylar yılları kovalamaya devam ediyor..

zaman sonra bu bölgenin halkı bölgede başka frambuazlı pasta yapan işçi "olmadığı" için kendilerinden geçiyorlar. arzın tek elden çıktığını bildiklerinden talepleri de yine tek elden çıkıyor. rakip yokluğu var olanı "en iyi" olarak geçiyor tarihe. aylar yılları kovalamaya devam ediyor..
the beatlesi seven across the universe filminide izlemeli bence birde gruptan en cok aklımda kalan sarkısı eleanor rigby *
dünyanın en iyi grubu olup olmadıklarına dair tartışma kabul edilebilir olsa da tartışılmaz bir gerçek var ki, dünyanın gelmiş geçmiş en meşhur müzik grubudur. kendisinden sonra gelecek kuşakları bu kadar etkileyebilen az sayıda grup vardır ve tüm bu etkiyi aşağı yukarı 10 yıl içerisinde yapmış olmaları inanılmazdır. ilk single olan love me do 1962 yılında çıkımış, grup 1970 yılında dağılmıştır. sadece 8 yılda sayısız klasik ortaya çıkarmış bu adamlar. mucize gibi bir şey.
müzik anlamında, müziksel olarak ilk aşkım.
bebekliğinde ninni olarak/ninni yerine ebeveynlerince the beatles dinletilmiş talihli çocuklardanım.
popüler olan parçalarını biliyorsanız ve seviyorsanız, popüler olmayan daha nice parçalarının da güzelliklerini keşfetmelisiniz.
hele hele john lennon.... ayrı bir vaka; the beatles'tan da fazlası.
ölmek üzereyken bir the beatles parçası dinleyebilmeyi isterdim. o derece...
biraz motivasyonum olsa kalkıp dünyayı feth edicem ama hala 5-6 sene önce denilince aklıma 90lı yılların sonu gelmesi zeka ikilemlerine neden oluyo ya, hiç hoş değil.

bi de satılsa ya şu cesaret denilen naneden. ama cahil cesaretinden. atlasak böyle herşeye. dünyayı fethetmek için, bu da gerekli pek tabii... anlayınca olmuyor yahu, ayrıntılarla kafayı bozuyorsun.
yok obsesiflik de değil dediğim, e şunu buradan halletsem, şunu bir arkadaşımdan rica etsem, onu da oradan alırım derken dünyayı fethetmek hiç de kolay görünmüyor gözüme. bak caydım yine.
diyeceğim o ki sevdiğiniz şarkıların albümü yoksa grooveshark gibi sitelerden dinleyin bence, youtube da izlemeye başladığınız anda o video bu video derken bi bakmışsınız bilgisayar başında 1 saat boyunca şirin kedi videoları izlerken buluyosunuz kendinizi. işin ilginci nasıl geldiğinizi bile anlamıyosunuz o videoya... şeytan işi. ya da izleyin dünyayı feth edicem ben, siz kedi videoları izledikçe kolaylaşır herşey.

ama ki sevgilinin elindeyken elim here, there, everywhere çalsa mesela, herşey yalan olur gibime geliyor. kendi dünyamdan ötesi kimin umrunda olur?