psikanalizin kurucusu. aslında nörolog. cinsel konularda bir hayli yazmışlığı cizmişliği var. bizim haydar dümen acaba bu adamdan mı esinleniyor.

zamanında rüyaları da yorumlamışlığı vardır. örneğin bir hatun rüyasında dağ görür, bizim sigmund da bu dağı kızın bilinçaltında yeşerttiği kocaman bir yarakla ilişkilendirir. pes doğrusu.

aşk yoktur, libido vardır. *

(bkz: adam haklı beyler)

çoğunluğun, kendisi ile ilgili kulaktan dolma bilgileri ve onlara ekledikleri yorumları dile getirdiği, hakkında en çok yalan/yanlış bilgiye sahip olunan önemli şahsiyetlerden biri. ispatlanamaz ve ölçülemez yaklaşımları bulunmaktadır ( bilinçaltı, ego). şüphe diyince ilk akla gelen isimlerden biridir. irdelenmekten kaçınılan aile gibi konuları derinlemesine anlama çabası içerisine girmiştir. ensest ve tabu gibi bir çok kelimeyi literatüre katmıştır.

bir puro bazen sadece bir purodur

(bkz: psikanalist)

beyefendiye ait tek ses kaydı: http://ayisozluk.com/lnk/a4e8f0

sigmund freuda göre insanın kişiliği 2 temel içgüden gelişir. bunlar cinsellik ve şiddettir.
şahsi görüşüme göre bu amca psikolojiyi geliştirmek için büyük sansasyonlar ortaya atmıştır, adeta ''kolaysa kırın'' der gibi tezleri vardır. kırabilenlere örnek olarak erich fromm ve jung gösterilebilinir. ama amacı herneyse de psikolojiye olan katkısı yadsınamaz. ellerinden öpülür.

erich fromm ve jung gibi kişiler tarafından tezleri aslında kırılamamış kişidir. o zamanda sapık ve hain ilan edilmesine rağmen günümüzdeki bir çok psikolojik vakaya ışık tutan insan da yine freud'dur. biseksüel olduğunu da öğrencileriyle karşılıklı mektuplaşmalarında kullandığı dilden anlıyoruz. sevelim.

her şeyi sekse bağlayan insan. ancak beni etkileyen en güzel sözü aslında yaptığımız her şeyin temel nedeni cinsel açıdan bir eş bulabilmek. çünkü canlıların, türünü devam ettirmesi için asıl amacının çiftleşmek olması. insan da olsan bufo bufo kurbağası olsan da içgüdü aynı. ikisi de canlı. aslında her şey bu kadar basit.

felsefe okumamın başlıca sebeplerindendir. genel olarak aklının sikiş sokuşa çalıştığı söylense de aslında ifade ettiği şey bu kadar sığ değildir elbette. yurt dışında da böyle mi bilmiyorum ama türkiye'de genel kanı adamın sapık olduğu -ki herif psikanalizmin allahıdır yahu pes!

öncelikle bu freud'un londra'daki çalışma odası. bu da hastalarına "şimdi uzanın ve bana olanları anlatın" dediği o meşhur koltuk.

sonralıkla bu da benim kendi ellerimle yaptığım rol modelimin bulunduğu bardağım.

(bkz: sometimes a cigar is only a cigar)

gerçekleri söyleme cesaretini gösterebilen ve gerçekleri bilimsel temele oturtan şahsiyettir. sapıkvari fikirleri de yok değildir *

genetik, bilişsel bilimler ve nöropsikoloji gibi alanların hızla geliştiği güzel çağımızda eski bir anı olmak adına hızla ilerleyen şahıstır. çağdaş gelenek kültür olsun diye dahi kendisinden bahsetmediği gibi bilimsellik kelimesi ile zatı muhteremi aynı cümle içinde bile kullanmaz.

bazı özlü sözleri:
çocuklar tümüyle egoist varlıklardır. ihtiyaçlarını çok yoğun biçimde hisseder ve karşılamak için acımasızca mücadele ederler.
düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki.
ensest ilişki, insanın içinde uyuyan bir yaratıktır. ve bu yaratık hiçbir zaman uyanmaz. ancak bazen, uyurken, çok şiddetli horlayabilir.
garip değil mi? hatıralar mutluluk vericidir, ama bazen hatırlamak; intihar sebebin bile olabilir.
bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.
amerika dünya tarihinin en büyük deneyidir. ama korkarım başarılı bir deney olamayacak.
bir insanı unutabilirsin, bir insanın sana neler yaptığını da unutabilirsin, ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın.
özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. karşınızdaki insana verdiğiniz değerin; egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.
bayağı ilerleme var. ortaçağda olsak beni yakarlardı. bugün sadece kitaplarımı yakıyorlar.
birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.
aşık insan delidir.
bir objeye duyulan sevgi, ona sahip olma isteğinden gelir.
paranoyak asla tamamen hatalı değildir.
bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz, ilk vazgeçeceği insan siz olursunuz.
bil ki, önemli değildir kaç kez yenildiğin. çünkü asıl önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.
ismini unuttuğunuz kişi hakkında muhakkak olumsuz bir düşünceniz vardır.

"adına da derler seks" freud'unmuş beyler..

bilimin gelismesi ile unutulmamis, ozellikle evrim psikolojisi ile yapitlarinin yeniden okunmasi mumkun mu dedirtmis kuramci. yapitlarinin bir kismi melanie klein, d. winnicott, otto kernberg gibi kuramcilara isik tutmus ve bu kuramcilar bagdasim teorisi ile (attachment) bu teoriyi erken donem cocuk ve ebeveyn arasindaki iliskiyi yorumlamakta ve psikozlarin gelisimini anlamakta kullanmislardir. psikanaliz hersey cinselliktir demez, tam tersine butunlesmis bir benlik ve kisilik algisini ters yuz eder ve bunun cok parcaliligina ve benligin cesitli faktorlerle etkileserek nasil gelistigine vurgu yapar.

ayrica psikanaliz ve bilissel-davranisci psikoloji arasindaki duvar da oyle cok net degildir. bilissel psikoloji acisindan ogrenme ve bilissel psikoloji hocam falih koksalin ilk ogrenme kuramcisi diye selamladigi bir dehadir freud. hayatinin buyuk bir bolumunu viyanada gecirmis olan freud (bergasse 19, wien), sehrin kasvetli havasindan cok etkilenmistir, viyananin o korkunc boguculugu freud'un tum yapitlarina sinmistir.

(bkz: işte bunlar hep seks)

bugünkü çek cumhuriyeti topraklarında doğmuş olduğundan mütevellit çılgın olduğunu düşündüğüm nörolog. ilginç sayılabilecek bir ailede büyüyen adamımız günümüz psikolog ve felsefecilerince pek sevilmemekte.

idolümdür, psikanalizin amına koymuş bi adamdır kendisi. her şeyi cinsellik ile açıkladığı görüşü çok yaygındır. ve son olarak (bkz: işte bunlar hep seks)

edebiyat araştırmalarına bile yön vermiş dahi bilim insanı

“insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. insanların “tecrübe” dediği şey budur. kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana “tecrübeli” denir.”