tüm dünyası eşcinsellik olanlar

eşcinseller ikiye ayrılırlar: susanlar ve susmayanlar.

mesela çamaşır makinesi taksidi ödersiniz, bu arada bulaşık makinesi almanın hayalini kuruyorsunuzdur. derken iş yerinde çocuklardan biri evlenir. düğün takıları ile evin tüm ihtiyaçları karşılanır. bir de bakarsınız ki arkadaşınız iki yıl içinde altına araba çekmiş ve size soruyor: senin hala araban yok mu? cevabını bilirsiniz de bilmemezliğe gelirsiniz ve susarsınız.

arkadaşlarınız iş yerinde hafta sonu ne yaptıklarını anlatırlar. siz hep topu onbeş dakikalık bir seks seansı için, seçici geylern arasından seçkin bir gey seçeblmek için
saatlerinizi internette geçirmişsinizdir. susarsınız.

arkadaşlarınız, ailelerinden, eşlerinden ve eşlerinin ailelerinden bahseder. siz "gizliliğe önem veren" sevgilinizden bahsedemezsiniz. susarsınız.
susarsınız da susarsınız.

cinsellik, erkekler ve bardan bahsetmekten sıkıldınız mı? o zaman iş yerindeki arkadaşlarınıza kocanızdan bahsetmenin sırası gelmiş demektir.
doğrusu:

bütün dünyası cinsellik olanlar

siz hiç bütün dünyası heteroseksüellik olan birini gördünüz mü? göremezsiniz.

işte bunlar hep içselleştirilmiş homofobi.
bu tip insanlarda tüm diyaloglar eşcinsellik üzerine kurulmuştur. tüm hayatları cinsellik, seks, sik boyu, göt deliği çapı, sikin kalınlığı, erkekler, barlar, dedikodu olmuş çıkmıştır. uzak durulası.
hayatlarındaki tüm sorunları eşcinsel olmasına bağlarlar. eşcinsel olmasa hiçbir derdi olmayacaktır. kendini kabul edememiştir. iki kelime laf etmek istersin lafı evirir çevirir eşcinselliğe getirir ortamı kötüler, eşcinsel olmasak şöyle böyle olurdu der. iletişim kurması çok zor.
her canlı kendi türüyle beraber yaşar. bunlara bizler de dahiliz. tüm dünyası eşcinsellik ise ne mutlu ona. demek ki açık bir eşcinseldir. işinde veya sosyal hayatında yalan söylemek zorunda kalmıyordur bazılarımız gibi.

diğer bir konu ise eşcinselliğin dedikodu, seks, erkekler ve barlar olduğunu iddia etmek abesle iştigaldir.
bazı eşcinsel derneklerinin arzu ettiği insan formu.
var böyle insanlar. tumblr kullandigim zamanlar escinsel temali bir blogun postlarini baya seviyodum sonra mesaj atmistim blogun kullanicisiyla tanismistim, sonra o kişiden benim bloguma goz atmasini istemiştim. o da ben geyim diye cevap vermişti. ben de ne alaka olduğunu sormuştum. o da ben tamamen yani tamamıyla geyim diye cevap vermişti yani "tamamen gey olmak" diye bişey olduğunu ve bu olununca eşcinsellik disinda hicbirseyle ilgilenilmediğini düşünüyodu sanirim, garipti biraz.
(bkz: tüm dünyası heteroseksüellik olanlar)

şahsen yukardaki grubu düşününce ben bunları yeğlerim.
eğitimsizlik, görgüsüzlük, bilnçsizlik, kötü çevre vb etkenlerden kaynaklandığını düşündüğüm bir sendrom.
işte bu eşcinseller yüzünden de türkiye'deki eşcinseller hep aynı kefeye konuluyor.

sen önce okulunu bitir, işine gir, güzel bir firmada müdürlüğe kadar ulaş; sonra istediğine açıklarsın durumu. artık kimse sana karışamaz. hem yol yordam biliyorsundur. eğer eşcinsel olduğun için hakarete uğrarsan, polise gidebilirsin. haklarını biliyorsundur, ve polis seninle ilgilenmek zorundadır. ancak hayatın boyunca yaptığın tek şey, bardan bara gezip, zar zor hayatta tutunmaksa, kusura bakma da kimse seni kâle almaz. yaşlandığında hayatının koca bir sıfırdan oluştuğunu görürsün. hakarete uğrasan, türkiye'deki polisleri biliyoruz ve onlar da seni başından savabilecektir.

herkes biliyor ki; türkiye şekilciliğe çok önem veriyor. ye kürküm ye misali. herkesin haklı devlet tarafından savunulması gerekli iken, genelde cahil ve parasız insanlar hep savunmasız kalıyor. bu yüzden türkiye'deki eşcinsellerin bence yapması gereken en mantıklı şey, kendilerini geliştirip, iyi bir pozisyona kadar ulaşmaları ve belki de ileri de herkesin gözü önünde cinsel kimliğini açıklayabilmelidir. lütfen hayatınızın anlamı sadece eşcinsellik olmasın. önce hayatını kurtar.
aile/çevre baskısı nedeniyle veya kendini giyimi, konuşması, hal ve harketleriyle daha steril ortamlarda rahat hisseden eşcinsellerin durumu. zirvelere, sözlüğe ve eşcinsellerin toplandığı diğer ortamlara bakınca hangi muhabbetlerin kurulduğunu düşlüyoruz. yani bırakalım kendi içimizdeki ve toplumla olan ''eşcinselliğimizi kimliklendirme'' savaşlarına da herkes dilediği gibi yaşasın. ''o alem''den değilimcilikle daha ne kadar kendimizi ifade etmeye çalışacağız. ve kendimizi tanımlamak için daha kaç eşcinselin sözde kirli çamaşırlarını koklayarak iz süreceğiz?

(bkz: ayı sözlük te politik doğruculuk)
sizi de bu dünyaya çekmek için ellerinden geleni yaparlar. ne kadar çok kadınsı o kadar çok gay sin bunlara göre
biriyle sohbet ederken görür seni ve o neci, hı a mı b mi c mi diye sorar hemen. dersin arkadaşım, eee der. eee'si ne dersin. sohbet ediyordunuz işte bizim alemden değil mi yane*. aklı fikri ordadır, eşcinselsen konuştuğun herkes eşcinsel olmalı, konuşulacak tek konu o olmalı bu kişilere göre. şiddeti sevmem ama bunları ciddi ciddi iyi bir dövmek geliyor içimden.*
(bkz: lubunyanın çığlığı)

modeli ile insanlara hitap etme yeteneği kaybolmuş, kendinden geçip saçını başını yolan türleride vardır.
sik - göt, aktif - pasif, şişman - zayıf, göbek - kıl, genç - olgun denklemleri arasına sıkışıp hayatını sürdüren adamlardan artık nefret ediyorum. ne işe yararsınız lan siz? seks ilahı mısınız? nesiniz? dışarda bir hayat var, bir mücadele var. bilmem anlatabiliyor muyum?
hem halen yürülükte bulunan 765 sayılı tck hem de yeni tck tasarısında suç değildir. bu yüzden tüm hayatım homo.!! yaşasın eşcincelller. her ne kadar bunu psikolojik bi rahatsızlık görüp tıp dünyasında dsm4 tanısı konulsa da eşcinsel olmak, güzel.. eşcinseller her yerde her yerde.
türkiye henüz bu kadarına hazır değil.
içe kapanıklardır ve hiç ilişki yaşayamazlar.
bir de böyle olduğunuzu düşünen heteroseksüel arkadaşlarınız vardır. hayatınızın merkezindedir sanki cinsel kimliğiniz. oturduğunuz ortam bar, sinema, kampüs, ev neresi olursa olsun gay olduğunuzu öğrendikten sonra bir şekilde çeşitli eşcinsel atraksiyonlar, espriler yapmaya başlarlar. bir süre eşcinselliğin "janeeeem naaaapııyosuuuun" la başlayan, tanga giyen, sürekli gözleri fır fır sevişecek birini aramaktan ibaret olmadığını, kendi halinde, kaşlarını alıp poposuna ağda yapmayan, hayatta bi şekilde tek başınalığın dezavantajını kavrayıp bununla mücadele eden ve hatta bunu başaran bir çok insan olduğunu anlatmaya çalışırsınız. nafiledir çoğu çabanız ama bir kişi bir kişidir.
çevresel faktörlerle ya da bağımsız değişkenlerle alakalı bence. olanak ve imkan olsa bu kabuklarını kıracaklarına eminim.
  • /
  • 2