ben param bitince bu moda geçerim.. oh be hangi parayı hangi faturaya vereyim, yemek mi yiyeyim sigara mı alayım, yemekten sonra sigara içmeden de olmaz ki en iyisi sigara alayım ama aç aç da içilmez öff en iyisi içki içeyim hem karnım da doyar diye hayıflanmaktan çıkarım elim cebimde boş vitese takıp efil efil gezerim..
eğer sehven bar performansında sahne önüne düştüyseniz * terli vücuduna bülent ersoy gibi şap şap vurup, saçlarını savurunca siz de sırılsıklam oluyorsunuz.
kadınlara yaptığı cadı göndermesine ters düşen sosyal projeleriyle takdirimi kazanmış oluşum. iki yıl önce beni çok şaşırtan film gösterilerine imza atmışlardır.
benim için bu tip filmler arasında a clockwork orange * ve requiem for a dream arasında bir yerdedir. senaryo walshin filmle çok alakalı olmayan romanından john hodge tarafından gönderme şeklinde uyarlanmıştır. film sahnelerinde uyuşturucu alan kişilerin beynindeki halisülasyonlar yer alır. bu sebeple uyuşturucuya özendiriyor diye bir dönem yasaklanmış, piyasada korsanı bile bulunamamış, üniversitelerde * derslerde gösterimi yapılmıştır.
not: lou reed perfect day şarkısını o kafayla dinlemeyi öğretmiştir.
medya dahil her türlü uyuşturucu hakkında ince işlenmiş başyapıt. sahneleri trainspottingde olduğu gibi uyuşturucuyu kullananın gözünden değil direkt izleyiciye mesaj içerikli çekildiğinden ve tabi ki ana haber bültenlerinde sıkça duyduğumuz müziğinden kaynaklı daha etkileyici olmuştur.
öpüşüp koklaşılan; sevip sevilen; etik normlarıyla ya da ahlak kaygılarıyla hiç alakası olmayan, kişisel tercihe çok dayanmayan, genelde insanın içinden gelen bir durumdur. seksten tiksinme gibi de bir tepisi yoktur. nasıl ki eşcinsellik hastalık değilse bu durum da hastalık değil, doğanın içindendir.
doktorlara yüzde beş indirim yaptığından; doktorlar zengin olmadan önce bu arabayı kullanırlar. çok yaygın olmasına rağmen iyi kullanıcılar arasında fransız teknolojisi, özellikle şanzuman kısmı kilometre arttığında sorun çıkardığı için tercih edilmez. *
annemizin ceket vatkasından meme yapmak , mermer sehpada kafa yarmak, asansörde fahrenheit ve brüt kokusuna boğulmak, bankanın verdiği kumbaradaki paraları günde 18 defa saymak, dandik tencerelerdeki dibi tutmuş pudingi kaşıklamak, misafirlikte uzatılan çikolatayı kibarca reddetme terbiyesi, kullanılmayan koltuk üstleri örtülü salondan anne evde yokken korkmak, akşam elma ve portakal soyup bıçağın ucundan yemek, kozalak toplayıp boyamak, yabancı dizilerde görüp ev köpeği için tutturup en fazla balık ya da muhabbet kuşu izni koparıp; o kuşa pis cimbom dedirtmeye çalışmak, keşke babam cosby olsa diye özenmek, semt pazarında annenin arabasını tutup kaybolmamaya çalışmak, hemen sofraya oturmak için ellerimi yıkadım diye, hemen uyumak için de diş fırçasını ıslatıp; dişlerimi fırçaladım diye yalan söylemek, yara bandını çok mühim ilaç sanıp karın ağrısı geçsin diye göbeğine yapıştırmak, kanayan dizlere daha tentürdiyot sürülmeden üfleyip bağırmak, evden çıkmadan mutlaka çişini yapmak, o zamanın matematik kitabı yazarı ahmet buhanın ölmesini istemek, akşam ezanından önce evde olmak, muzlu şampuanın tadına bakmak, pilavı ketçapla yemek, gece apartman yöneticisinden gizli kapıcıya inip kazana kömür at diye yalvarmak, yazın gelen kapıya yığılmış kömürlerden ufak bir parça alıp yere sek sek çizmek, tebeşir yutup ateş çıkarmak, casio saatlerle mahalle arkadaşlarının yaşlarını hesaplamak bu dönemin çocuklarına has hareketlerdir.
annemizin ceket vatkasından meme yapmak , mermer sehpada kafa yarmak, asansörde fahrenheit ve brüt kokusuna boğulmak, bankanın verdiği kumbaradaki paraları günde 18 defa saymak, dandik tencerelerdeki dibi tutmuş pudingi kaşıklamak, misafirlikte uzatılan çikolatayı kibarca reddetme terbiyesi, kullanılmayan koltuk üstleri örtülü salondan anne evde yokken korkmak, akşam elma ve portakal soyup bıçağın ucundan yemek, kozalak toplayıp boyamak, yabancı dizilerde görüp ev köpeği için tutturup en fazla balık ya da muhabbet kuşu izni koparıp; o kuşa pis cimbom dedirtmeye çalışmak, keşke babam cosby olsa diye özenmek, semt pazarında annenin arabasını tutup kaybolmamaya çalışmak, hemen sofraya oturmak için ellerimi yıkadım diye, hemen uyumak için de diş fırçasını ıslatıp; dişlerimi fırçaladım diye yalan söylemek, yara bandını çok mühim ilaç sanıp karın ağrısı geçsin diye göbeğine yapıştırmak, kanayan dizlere daha tentürdiyot sürülmeden üfleyip bağırmak, evden çıkmadan mutlaka çişini yapmak, o zamanın matematik kitabı yazarı ahmet buhanın ölmesini istemek, akşam ezanından önce evde olmak, muzlu şampuanın tadına bakmak, pilavı ketçapla yemek, gece apartman yöneticisinden gizli kapıcıya inip kazana kömür at diye yalvarmak, yazın gelen kapıya yığılmış kömürlerden ufak bir parça alıp yere sek sek çizmek, tebeşir yutup ateş çıkarmak, casio saatlerle mahalle arkadaşlarının yaşlarını hesaplamak bu dönemin çocuklarına has hareketlerdir.
okulda öğrendiğimiz, ışık hızının ses hızından yüksek olmasıdır. şimşek çaktığında önce ışığın gelmesi bize ardından gök gürültüsünün kopacağının habercisidir. peki bu günlük hayatımızda ne işimize yarar ki * sesimizi tek tek duyuramayacağımız zamanlarda.., mesela batmanı çağırırken; ya da bir zamanlar erbakan döneminde yaptığımız gibi zaman aşımından düşen sivas katliamına karşı çıkarken..her gece aynı saatte ışıklar açılıp kapatılarak yakında gökgürültüsü geleceğini haber verebilir; öğrendiklerimizi pratiğe dökebiliriz..
yıldırım şimşek'in sabırsızlıkla beklenen; sosyal mahallelerde kaybettiğimiz benliklerimizin bizden de gizli olarak ortaya çıkması kurgusuna dayalı; tüm lgbtt camiasınca birbirlerine hediye edebilecekleri başucu olasıca kitap.
bize eğlenceli gelen dildir. (bkz: azericede silah) fakat bunun yanı sıra kelimeleri başka bir dilden alıp, uyarlamak yerine, anlamına uygun bir felsefeyle isimleştirmeyi yeğlemişlerdir. örn: artık=fazla demektir.
http://mikiurl.com/r/cqiga9