güzel olan, hatta bazen kendilerinin bile sevmiş olduğu, belki de türünün en mükemmel timsalleri olan her şeye, - filme, kitaba, müziğe bazen kutsala ait olan herhangi bir şeye - bok atarak prestij sahibi olmaya çalışan gerizekalı bireylerin popülasyonunun arttığı sözlük.
kıvanç tatlıtuğ'u tv ekranlarında gördüğüm ilk zamanlar, sanat camiasına küfürlerimi eksik etmiyordum. ''yeteneği yok ama sırf yakışıklı olduğu için başrol yapıyorlar.'' serzenişlerinde bulunuyordum. görüyorum ki oyunculuğunu çok başka boyutlara taşımış bir adam var karşımda. şarkıcının, mankenin oyuncu olmasına kıl olduğumu kabul etmeliyim fakat bunun yanında yiğidi öldürsem de hakkını vermeliyim. kıvanç tatlıtuğ, zirveye tırmanıyor kanaatimce.
''helal brad'' söyleminin de komik olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. yılmaz erdoğan sonuçta bu... hâlâ devam ediyor mu bilmiyorum fakat çghb saçmalığı da neydi allah aşkına? sen ki bizim mükremin abimizdin yılmaz erdoğan! senin o sandalyede otururken ki girdiğin tavırlar neydi güzel abim? iyi işlerin var elbette ama mükremin çıtır mütevaziliğine geri dön. sırf akraban olduğu için güzel ıslık çalıyor diye ersin korkut gibi yeteneksiz bi adamı başımıza musallat ettin. profesyonel bi adamsın, duyguların neden işine sızıp mantığını ele geçiriyor?
saian'ın, rapi seven - sevmeyen * herkesin hoşuna gideceğini düşündüğüm güzel sözlere ve muhteşem bir kinetik topografi klibine sahip olan şarkısı.
ian
ben meksikalıyım adım emiliano zapata
toprak ve özgürlük dedim yov devrildi guverta
iranlıyım bizzat köreltip ben onca beyni
karanlığa gömdüm adım ayetullah humeyni
benim bir rüyam var adım martin luther king
bakın demokrasi benle beraber öldü ben hrant dink
meraba adım barrak obama çakmasıyım luther kingin
sulh için gelmiştim onbinlerce sivili kestim fittim.
ben bir dağım bana derler ki sierra maestra
devrim ateşi burda yandı hah sonrası gerilla
özgürlük vaad ettiğiniz dünya ya nerde hani
emperyalizme kafa tutan bendim ben mahatma ghandi
ben bir akarsuyum adım kızıldere suyum kan
30 mart günüydü gördüklerim kanlı katliam
en büyük psikopat benim adım adolf kansızım
öldüm ama fikirlerim hahhh dirildi ansızın
adım amadou diallo tam 19 kurşun yedim yov
yargısız infaz gördüm ey çünkü ben bir göçmenim
sivastaydım katledildim, halepçeydim terkedildim
maraş dersim üstünde dumandım sebebi ırk ve din
her nasılsa mizacınız hem demokrat hem de nurcu
benim failim hala meçhul adım uğur mumcu
anadoluydum insanlığa bir çocuk doğurdum"
kan mevsimindeydik adını mustafa kemal koydum
ses gelir derinden kompradorlar kavrar belinden
birleşirsek sesimiz oynatır dünyayı yerinden
lümpen boş boğaz dil kanas bas gaz tam randıman
ozanın sazı devlete tırpan olur kazan kaldıran
bozkırda baldıran, çocuğa saldıran götveren şebek!
her boka alkış tutmak demek liberal siyaset demek
sendikaları kapatan vatandan bahseden sonra satan
uyuşturucuya çanak tutan dört mevsim kar yağdıran
emekçinin evinin dört duvarı çıplak kiremit
evine ekmek alacak meydanlarda sisteme direnip
dizlerinin üstünde yaşamaktansa, ayakta ölmek yeğdir.
hayatımın filmi nedir? yetmiş bir, bir avuç dinamit
kapital iktisat yök ve rtük düştü birde medya
tertiplenen oyun sahnede türüde tragedya
lokavt bir hak değil garabet,çekek grev halayı
basın kime yarandı siktir işbirlikçi alayı
uçakların rotalarını ve kokpit görünümlerini takip edebileceğiniz, belki size aptalca gelebilir ama can sıkıntısını bi nebze hafifletebileceğiniz, yarın bir gün uçakla gelecek bir yakınınızın uçağının selametini bilmek isterseniz faydalanabileceğiniz bir site.
yüzyıllarca sizlere şiirler yazıldı, sizin figürleriniz duvarlara kazındı.
sizlerin içinde biraz biz, bizlerin içinde de biraz siz varsınız...
bazen anne, bazen kardeş, bazen sevgilimizsiniz ve tüm güzellikleri hakediyorsunuz.
gününüz kutlu olsun.
arkadaşlar, bu karpuzsever denilen yazar sizi profil fotoğrafındaki suratının şapşallığı ve sevimliliği ile ele geçirmeye çalışabilir. işveli, cilveli, kırıtık bi şey olduğunu biliyorum ki entryleri sayesinde siz de anlamışsınızdır. fazla ileri gitmek istemiyorum, kendisi sevdiğim skype arkadaşlarımdan biridir ama sözlükte kimsenin kandırılmasına izin veremem, bunu etik dışı buluyorum. kendisinin profil fotoğrafı fake bir fotoğraftır buradan bildiriyorum, inanmayın arkadaşlar ! ve evet kendisi lgbt bireyidir ama gay değil lezbiyendir.
bu bildirgemi, gerçek temellere dayandırmam gerektiğinin elbette ki farkındayım;
eve elinde dosyalarla giren ve bir şeyleri not alan bir yabancı görsem izlediğim filmlerden dolayı, onların haciz memuru olduklarını falan düşünürdüm.
bir gün evimize bu kılıkta, elinde dosyalarla bir adam ve bir kadın girdi. sorular sordular, evimizi alıp gitcekler diye çok korkmuştum.
nüfus sayım memurlarıymış, sonradan öğrendim.
bu cümleyi sarfeden adama saygı duymam mümkün değil, hırpalarım abi...
oğlum görgüsüzlüğün ne anlamı vardı? bırakaydın ben içeydim o zaman.
bi bu cümleyi kullanandan bi de rakı masasında, hafif reflekslerin yavaşladığı anlarda dikkatsizlikle bütünleşip kolunu masadaki kadehlere çarpıp döken adamdan nefret ediyorum arkadaş yaa. sonra masadaki herkes ''olur olur böyle şeyler, dikkatsizlik işte'' tesellileri falan verir.
açık konuşuyorum masada rakı döken adama babam olsa müsama göstermem, ''o koluna sıçayım, yapacağın işi sikerim'' deyip çirkinleşirim.
uğur yücel 'in yazıp yönettiği, başrollerinde kenan imirzalıoğlu ve olgun şimşek 'in oynadığı 2004 yapımı film.
hayalet cevher ve şeytan rıdvan, aynı dönemde askere giden ''kendilerine göre hayalleri olan'' iki genç. yolları güneydoğu'da kesişen bu iki gencin hayatı basılan bir mayınla alt üst oluyor.
ben uğur yücel 'in böyle bir filmi olduğunu atlamışım, yeni izleme fırsatı buldum. seçilen karakterler, çok bizdenler aslında. film zaten burada etkileyicilik kazanıyor. kenan imirzalıoğlu ve olgun şimşek 'in yanında kadroda engin günaydın , erkan can , ahmet mümtaz taylan da yer alıyor. gözünüzü çapaklandıran, biraz göze batan bir çekim tekniği kullanılmış ama uğur yücel 'in buradaki amacının dijitallikten biraz uzaklaşıp, bizi olaya daha yakın kılmak isteyişi olduğunu düşünüyorum. bu arada filmde bir ''homoseksüel abi'' rolü var ve teoman kumbaracıbaşı ile can buluyor. bu rol kendisinin ilk uzun metraj filmiymiş ve role hazırlanışını şöyle anlatıyor:
''ortaya koymam gereken karakteri test etmek için sokakta çok çalıştım. saçımı başımı yaptırıp istiklal caddesinde yürüdüm, bağdat caddesine çıktım. sırf konuşma bahanesi olsun diye, insanlara yol sordum. taksiye, otobüse bindim. tepki almak istiyordum çünkü. laf atılması -tabii oyunculuk anlamında- çok hoşuma gitti. demek ki o kadar iyiydim. zaten kendi içinizdeki kadın tarafı bulursanız, bunu yansıtırsınız. bir eşcinseli canlandıracağınız zaman, eşcinsellerin de kabul edeceği bir eşcinsel olması lazım. nasıl farklı farklı heterolar varsa, farklı farklı homoseksüeller var. birisi kırıtırken, öteki kırıtmıyordur. ben ikincisini his olarak daha doğru buldum. eğer izletebildiysem, ne âlâ...''
bu film, hayatın yazı ve turası.
beklentilerinizi yüksek tutmadan izleyin.
abisinin gay oluşunu kabullenemeyn bir kardeş cevher... sindiremiyor bir türlü ama abisinin dayak yediğini görür görmez de fırlıyor yerinden, değil saniye, salise düşünmeden kafa kesiyor abisi için.
aslında biz de kendi içimizde böyleyiz, bölük börçük görünen ama ilmek ilmek sımsıkı olan.
ne irade meselesidir ne başka bir şey; bağlanmakla, sevgiyle, saygıyla ilgilidir. ve kesinlikle imkansız değildir. iyi ki gayim bile dedirtir insana. çünkü artık eşini bulmuşsundur. ciğeri beş para etmez, dünya görüşü olmayan, saygısız, midesiz insanlarla bir daha görüşmeyeceksindir. özgüvenin artar, kendine saygı bile duyar insan. dediklerim yanlış anlaşılmasın. sex, drugs and rock n roll kafasında olan insanlardan olmadığım için bana tek düze, sakin ve huzurlu sevdiğinle paylaşabildiğin bir hayat dünyanın en seksi şeyi gibi geliyor.
evde tek başıma kalmaktan korkmazdım, annem de bunu komşularına falan öve öve bitiremez, benle gurur duyardı. bir gün yine babam işte annem de üst kat komşumuz olan hülya teyzemlerde idi. muhtemelen yine, evde tek başıma kalmamla övünüyordu. ben de hummalı bir çalışma başlatıp yatak odasındaki şifonyerin çekmecelerini alt üst ediyordum. üstünde sağlık bakanlığı yazılı kare kare küçük poşetler buldum. içinde ne var acaba diye merak ediyor, bastırdıkça bi o yana bi bu yana kaçan bir cisim hissediyordum. dayanamadım açtım. içinden çıkanı da **** tamamen açtım. balon lan bu dedim kendi kendime. şişirdim oynadım. akabinde annemin salonda birkaç tane balon yapılmış prezoları görmesi, benim evde tek başıma kalmamın bana hissettirilmeden yasaklanışı, sonrasında alınan gerçek balonların çabuk patlamasından mütevellit anneme her defasında ''bunlar kalitesiz balon, bunların uçlularından alalım bidahaya'' dedikçe annemin çıldırması ''yok balon malon sana sıçarım balonuna'' demesine mukabil gözümden dökülen yaşlar... *
ah zebercet'im, gizli eşcinselim, nekrofilim, oedipus'um...
asmasaydın kendini bu kadar güzel bitmezdi bu...
c de mi assaydı yoksa kendini, nasıl da melodramik olurdu.
zebercet'im değerli taşım, kesmeseydin bıyığı daha kötü olurdu.
c korkardı bıyıklardan, kaşırdı kulağını bakardı duvardaki çıplak'a
sen de susma derdin duvarındaki zenciye...
astın kendini 10 kasım'da...
siren sesleri, kornalar kaldı arkanda.
sonuna kadar dayandım, aklımda hiçbir şey kalmadı 12. dakikada kendi kendime söylerken ''barbar ağa herhalde. barbar ağa, hakim olan''a dönüştü cümle nasıl yaptım bilmiyorum, kızın kafa hareketini yapmaya çalışmak da kramp giren boynuma iyi geldi.
faydalı bir video bence.
kendisi hakkında ''teröristtir'' diyerek entry girmenin sözlük kurallarına aykırı olduğunu bugün itibariyle öğrenmiş bulunmaktayım.
kendisi barış güvercinidir, saz çalar türkü söyler. ülkesinin refaha ermesi, bölünmemesi için çaba harcayan bir milletvekilidir diye entry girmeniz gerekir. herkese sayıp sövebiliriz ama demirtaş'a apo'ya falan terörist dersek bu düşünce özgürlüğüne aykırıdır. o yüzden başlığına gelip terörist falan yazmayın. ha şöyle de bir twiti var: https://twitter.com/hdpdemirtas/status/4...
kadın cinsel organı adlandırması. çok çeşitli versiyonları var; bal kutusu, şeftali, pıtık. artık bu kelime kirliliğine son verelim bence. benim önerim pıtık.
john keating
