john keating

Durum: 267 - 0 - 0 - 0 - 25.02.2017 12:45

Puan: 4810 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 14

hırs

psikolojik bir rahatsızlık değilse bile, ileride psikolojik rahatsızlığa sebebiyet verecektir. *

biseksüelleri eleştirmenin bifobi sayılması

lgbt bireylerinin en büyük sıkıntısının ''ötekileştirilmek'' olduğunu hepimiz biliyoruz ama biseksüellik dendiği zaman ''canım o geçiş dönemi yalnız, homoseksüelliği kendine yakıştıramama durumu, biraz da sahtekarlık yaneee'' gibi ciklemelerinizi de eksik etmiyorsunuz. yılların psikoseksüel analistlerisiniz ya, freud'un kokainden bayılttığı at, lacan'ın da sol taşağısınız ya amına koyim ondan oluyo bunlar hep.

anne yemeği

elbette muazzamdır fakat asla bir anneanne yemeği değildir.

orgazmdan daha zevkli anlar

mont cebinde geçen kıştan kalmış para bulmak *

ayı sözlük'ü terk etme sebepleri

sagopa kajmer

bi programa katıldığında yoga felsefesine giydirmiş, ''siz mal mısınız ya yoga ne amına koyim, namaz kılsanıza'' minvalinde sözler söyleyip kendisini bi an için rte ruhunda vuku bulmuş gibi hissettirdiği an bıraktım hayranı olmayı... cübbeli'nin de göz bebeği olmuş zaten.

evim sensin

sağlam bir türk sineması destekçisi beni, sırf özcan deniz unsuru için kendine çekemeyen bir film. hele ki fahriye evcen, ya ablam sen daha yaprak dökümünde ağlayamıyordun, tolgahan sayışman'ın yanında bile sırıtmış bir kızcağızsın ne işin var özcan'ın yanında be güzelim? ayrıca ''sen yarim idun '' ne ya...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

rolling stones - paint it black

tanrının seksist olması

ayı sözlük yazarlarının kullandıkları parfümler

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

abdal - gafil gezme şaşkın

hapşırırken insanlıktan çıkmak

hapşıramamaktan daha kötü bi şey değildir.

çocukken yapılan saflıklar

evde tek başıma kalmaktan korkmazdım, annem de bunu komşularına falan öve öve bitiremez, benle gurur duyardı. bir gün yine babam işte annem de üst kat komşumuz olan hülya teyzemlerde idi. muhtemelen yine, evde tek başıma kalmamla övünüyordu. ben de hummalı bir çalışma başlatıp yatak odasındaki şifonyerin çekmecelerini alt üst ediyordum. üstünde sağlık bakanlığı yazılı kare kare küçük poşetler buldum. içinde ne var acaba diye merak ediyor, bastırdıkça bi o yana bi bu yana kaçan bir cisim hissediyordum. dayanamadım açtım. içinden çıkanı da * * * * tamamen açtım. balon lan bu dedim kendi kendime. şişirdim oynadım. akabinde annemin salonda birkaç tane balon yapılmış prezoları görmesi, benim evde tek başıma kalmamın bana hissettirilmeden yasaklanışı, sonrasında alınan gerçek balonların çabuk patlamasından mütevellit anneme her defasında ''bunlar kalitesiz balon, bunların uçlularından alalım bidahaya'' dedikçe annemin çıldırması ''yok balon malon sana sıçarım balonuna'' demesine mukabil gözümden dökülen yaşlar... *

mustafa kemal devrilmeli

''august landmesser franchising'i falan mı almaya çalışıyorsun tatlım sen?'' diye karşılık verilesi insancık söylemidir ve ivedilikle kendisine tarihten, diktatör opsiyonları sunulup diktatör kavramının ne olduğu öğretilmelidir.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

piç

piç, çoğu kez özgür insan modelidir.
bazen piç olmayı istersiniz, bazen zaten piçsinizdir.

pantolon altına pijama giyen erkek

ben de giyiyorum. hatta bi maşrapam eksik. tuvalete de paçalarımı sıvar girerim.
ha işin ironik kısmı da var, küçükken annelerimiz içimize pijama giymezsek çocuklarımızın olmayacağını söylerlerdi.
*

ayıların en çok kullandığı kelimeler

... çünkü gönül adamıyım.

vokaliz

vokaliz, 2004 yılında beş akapella müzik sever atakan güçlü yörük (tenor), cengiz ünal (bariton), gökçer alp (tenor), kerem seven (bas) ve tolga gülen (bariton) tarafından kuruldu. gruba 2011 yılında umut durmuş (beatbox) ve mehmet tıknaz (bas) katılmıştır. “tek enstrümanları sesleri" sloganı ile müzik yaşamlarına başlayan vokaliz, performanslarında hiç enstrüman kullanmadan makamsal doğu müziği ile tonal batı müziğinin tür ve biçimlerinde birlikte sunmayı amaçlamaktadır.

"vokaliz" adlı ilk albümünü 2007'de forte prodüksiyon’dan çıkarttı. grup ayrıca ezginin günlüğü grubu’nun 25nci yıl albümü “çeyrek” ve üç hürel grubu’nun “sonsuza kadar” albümlerinde birer şarkı seslendirdi.

vokaliz, ülkemiz senfoni orkestraları ile de 2009’dan beri konserler ve temalı projeler gerçekleştirmektedir. bugüne kadar aşkın ensemble (2008 ve 2009), izmir devlet senfoni orkestrası (2009 ve 2010), bursa bölge devlet senfoni orkestrası (2010), çukurova devlet senfoni orkestrası (2010, 2012) ve antalya devlet senfoni orkestrası (2010) ile konserler veren vokaliz bugüne kadar artun hoinic, burak tüzün, cihat aşkın, ender sakpınar, ibrahim yazıcı ve naci özgüç yönetiminde senfonik konserler gerçekleştirmiştir.

kasım 2011 ile birlikte vokaliz ikinci stüdyo albümü olan “dinle burayı!” yayınlamıştır. dinleyiciler 70’ler, 80’ler ve 90’lardan bilinen parçaların vokalizce seslendirilen bu albüm ile birlikte yine bir albüm içinde bir arada dinlenmesi pek olası olmayan müzik tür ve çeşitliliğinde popüler parçayı bir arada ve acapella olarak dinleme imkanı bulabilecektir.

vokaliz, halen çeşitli etkinlik ve özel organizasyonlarda performans sergilemeye, reklam ve jingle'lar hazırlamaya, yeni projeler üretmeye, akapella müziğini tanıtma ve yaygınlaştırmaya, farklı çalışmalara imza atmaya devam etmektedir.

*

yalın

kenan doğulu ile benzetilmişti ilk çıktığında, ben yaptığı müzik türünü sevmem ama onun yaptığı müzikleri seviyorum. iyi çocuk, nur akıyor yüzünden.
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 267

böbrek

renault toros'un kapı açma mandalına, fasülyeden daha çok benzediğini düşündüğüm boşaltım organı.

minor empire

2011'de kanada'dan çıkan, cazı türkülerle harmanlayıp bizlere sunan enfes bir gruptur.

zülüf dökülmüş yüze -

bülbülüm altın kafeste -

tek eşlilik

ne irade meselesidir ne başka bir şey; bağlanmakla, sevgiyle, saygıyla ilgilidir. ve kesinlikle imkansız değildir. iyi ki gayim bile dedirtir insana. çünkü artık eşini bulmuşsundur. ciğeri beş para etmez, dünya görüşü olmayan, saygısız, midesiz insanlarla bir daha görüşmeyeceksindir. özgüvenin artar, kendine saygı bile duyar insan. dediklerim yanlış anlaşılmasın. sex, drugs and rock n roll kafasında olan insanlardan olmadığım için bana tek düze, sakin ve huzurlu sevdiğinle paylaşabildiğin bir hayat dünyanın en seksi şeyi gibi geliyor.

çocukken yapılan saflıklar

evde tek başıma kalmaktan korkmazdım, annem de bunu komşularına falan öve öve bitiremez, benle gurur duyardı. bir gün yine babam işte annem de üst kat komşumuz olan hülya teyzemlerde idi. muhtemelen yine, evde tek başıma kalmamla övünüyordu. ben de hummalı bir çalışma başlatıp yatak odasındaki şifonyerin çekmecelerini alt üst ediyordum. üstünde sağlık bakanlığı yazılı kare kare küçük poşetler buldum. içinde ne var acaba diye merak ediyor, bastırdıkça bi o yana bi bu yana kaçan bir cisim hissediyordum. dayanamadım açtım. içinden çıkanı da * * * * tamamen açtım. balon lan bu dedim kendi kendime. şişirdim oynadım. akabinde annemin salonda birkaç tane balon yapılmış prezoları görmesi, benim evde tek başıma kalmamın bana hissettirilmeden yasaklanışı, sonrasında alınan gerçek balonların çabuk patlamasından mütevellit anneme her defasında ''bunlar kalitesiz balon, bunların uçlularından alalım bidahaya'' dedikçe annemin çıldırması ''yok balon malon sana sıçarım balonuna'' demesine mukabil gözümden dökülen yaşlar... *

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

evde, tuvaletin kapısı açıkken sıçmak.

anayurt oteli

ah zebercet'im, gizli eşcinselim, nekrofilim, oedipus'um...
asmasaydın kendini bu kadar güzel bitmezdi bu...
c de mi assaydı yoksa kendini, nasıl da melodramik olurdu.
zebercet'im değerli taşım, kesmeseydin bıyığı daha kötü olurdu.
c korkardı bıyıklardan, kaşırdı kulağını bakardı duvardaki çıplak'a
sen de susma derdin duvarındaki zenciye...
astın kendini 10 kasım'da...
siren sesleri, kornalar kaldı arkanda.

aileye açılmak

geçenlerde ferdi özbeğen'i kaybettiğimizde, tv izlerken cenazesini sadece yeğenlerinin kaldırdığını işitti annem ''ayy yazıık hiç çoluğu çocuğu yok muydu bu adamın'' dedi. ben de boş bulunup, anne o da zeki müren gibiydi dedim. babam da ''iyi ki ölmüş o zaman'' dedi. işte sözlük tam o an açıklayıp, babamın yüzündeki o salak çaresizliği görmek istedim ama götüm yemedi tabii. sonra tartıştık babamla, annem benim tarafımdaydı. bugün açıklasam babam evden kovar, annem de çok üzülür bu duruma, o yüzden asla açıklamayacağım. *

nil erkoçlar

benden daha yakışıklı olmuş, helal olsun. kimde var ki bu taşak? kim kaldirabilirdi bu kadar yükü? mutlu olur umarım.

selahattin demirtaş

kendisi hakkında ''teröristtir'' diyerek entry girmenin sözlük kurallarına aykırı olduğunu bugün itibariyle öğrenmiş bulunmaktayım.
kendisi barış güvercinidir, saz çalar türkü söyler. ülkesinin refaha ermesi, bölünmemesi için çaba harcayan bir milletvekilidir diye entry girmeniz gerekir. herkese sayıp sövebiliriz ama demirtaş'a apo'ya falan terörist dersek bu düşünce özgürlüğüne aykırıdır. o yüzden başlığına gelip terörist falan yazmayın. ha şöyle de bir twiti var: https://twitter.com/hdpdemirtas/status/4...

edit: galiba link kısaltma çalışmıyor
https://twitter.com/hdpdemirtas/status/4...

sizce öcalan ne istiyor

mabel matiz

abi çok farklı bir ses, nasıl seviyorum ama öyle böyle değil. anlamlandıramıyorum...

ünlü homofobikler

%99'u gizli eşcinsellerdir.

yazarların şu an ihtiyacı olan şeyler

Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.