cem adrian ın dokunan şarkı sözleri
hani bazen benim gibi karanlık seni de korkutuyor mu ?
sessizlikte bir ses duyup seni de benim gibi ürkütüyor mu ?
hani bazen durup dururken bir şarkı seni de ağlatıyor mu ?
güneşteki kar gibi okşayıp kalbini eritiyor mu ?
imla
şu an için elinde düzeltebileceği tek şey ayı sözlük yazarlarının entry olan insanımsılar var.
napsın o da mutlu olsun abisi biz yazalım "o" düzeltsin. hangi ünvanla orası da meçhul...
elini kendi pantolonunun cebine sokturup avuçlatan adama aşık olmak
kimsenin pantolonunun cebine elimi sokmam sanırım. şanslıydım ki kış aylarıydı ve bir deri ceket cebi bulabildim.ha bir de! ben elimi biyerlere sokmam.tutmak istenirse bende istiyorsam,izin veririm.bunun yanında elimi pantolonuna sokacak bir adamla yan yana bulunmam sanırım.
orospunun aşkından ne olur lan
aşk çıplak gezer
bir orospuyu azize yapar aşk ve bir azizeyi orospu.
insanların kat kat sarındıkları, her bir katın diğerini gözlerden sakladığı, birbirine benzemeyen ve rengarenk tüller gibi o anda ruhlarında esen rüzgara göre yer ve renk değiştiren kimliklerinin en üstte kalanını görürüz biz ve aşk, keskin ve ışıltılı bir bıçak gibi bütün o tülleri parçalayarak en derine iner, inci avcılarının ustalığıyla, o derinlerde istiridyeler gibi kendi üstlerine kilitlenmiş gizli kutuların kapaklarını açar, uçarı bir çapkınken sevecen bir adam, oynak bir kadından sadık bir eş, ürkek bir genç kızdan tutkulu bir yosma çıkartır ortaya.
ve aşk çıplak gezer.
insanlar nedense en çok kendi derinliklerinde gizli olandan korkarlar, ama merak da ederler korktukları şeyi, merakla korku birbirine karışır., kendi içlerine doğru bir adım atıp sonra geri çekilirler. hem derinliklerindekini gizlemek için tüllerine sarınırlar hem de tüllerini parçalayacak bir çıplak ararlar.
sevmeden sevilmeyi istemelerinin asıl nedeni budur, sanırlar ki sevmeden sevilirlerse eğer, tülleri parçalanmadan derinliklerde saklı olanlar gözükür onlara, kimseye göstermeden kendileri görebilirler orada olanları ve böyle düşünenler hep yanılırlar.
aşk çıplak gezer çünkü ve bir bıçak gibi parçalar tülleri ve aşka dokunmak için soyunmak gerekir.
?beni bırakma? diye inlemek, orospunun içindeki sadakati, azizenin içindeki oynaklığı ortaya çıkarmak, çapkının sevecenliğini, cesurun korkusunu, yiğidin telaşını, akıllının şaşkınlığını, güçlünün zaafını ele vermek gerekir, görünmeyenin görünür olmasına, dokunulmayanın dokunulur kılınmasına ihtiyaç vardır.
ve insanlar en çok kendi derinliklerinde gizli olanlardan korkarlar ve en çok korktukları şeyi merak ederler.
bilmeseler de hissederler ki haz en derinde olanın, gizlenenin hemen yanındadır ve acı hazzın yanında durur, en acıyacak yerdir o en derinde duran ve aşk bir bıçak gibi dokunur oraya ve hazdan acıyı, acıdan hazzı yalnız aşk yaratır.
bir orospuyu azize yapar aşk ve bir azizeyi orospu.
o kat kat tüllerin altında neler gizli, tüllerin sahibi bile bilmez ve hep görmek ister görmekten korktuğunu.
aşktan kaçarak aşkı yakalamak ister herkes ve herkes yakalamaktan korkarak aşkı kovalar.
ve aşk çıplak gezer ve aşka dokunmak için soyunmak, cesareti, gücü, orospuluğu, aklı, bilgiçliği, tecrübeyi, yiğitliği, oynaklığı birer birer atmak gerekir.
aşka dokunan herkes yangına dokunmuş gibi dehşetle çeker elini önce, parçalanan tüllerinin ruhunu darmadağın eden depreminden kaçmaya uğraşır, hastalanmış bir çocuk gibi tüllerine sarınmaya çabalar, inkar eder her şeyi, ?bu sadık kadın ben değilim? der, ?bu ağlayan erkek ben olamam? ve aşka dokunan herkes kaçmaya uğraşırken bağlanır aşka, en derinindekine usulca alışır sonunda, sever kendi içindekini aynı aşık olduğunu sevdiğini gibi.
aşk, kendisine olduğu kadar kendi derinindekine de bağlar insanı, bir başkasına aşık olduğun sürece kendine de aşık olursun, kendi çıplaklığına da tutkunsundur artık, kendi çıplaklığını da seversin bir başkasını severken.
sonra çıplak yerinin acıdığını hissedersin, özlemin sarsıntısını, kıskanmanın kavuruculuğunu, tüllerine sarınmışken duyduğun özlemlere ve kıskançlıklara hiç benzemeyen yeni duygular olarak yaşarsın.
ve aldığın hazzın başka hiç bir hazza benzemediğini keşfedersin.
aşk çıplak gezer.
aşka dokunmak için soyunmak, bütün tüllerinin parçalanmasına razı olmak gerekir.
görmekten en çok korktuğunu, en derinindekini görürsün.
ve aşık olduğunda, bir başkasını sevdiğin kadar seversin kendini.
hazla ve acıyla kavrulmayı öğrenirsin.
ve aşıkken çırılçıplak gezersin.
yalnızca aşıkken kendini çırılçıplak görürsün, gördüğünden korkup gördüğünü severek.
bir orospuyken bir azize, bir azizeyken bir orospu olursun ve ancak aşıkken anlarsın arada bir fark olmadığını.
yalnızlığın getirileri
kendini dinlersin,dinlersin.ama kendi sessizliğin bile rahatsız eder bir süre sonra.
rimming
ingilizce seviyem advanced ama bazı ayıların ingilizcesi hakikaten kırmızı nokta üzerine kurulu.only five words!
her gün koli kesip aşk acısı çeken insan
1.74 boyunda kültürlü yakışıklı seksi zeki ayı
sonuç itibari ile ayıdır.
eski sevgili
eeg
8 ve 16 kanallı olarak uygulama yöntemine sahiptir senede 2 kez rutin kontrol yaptırdığım şey.
eski sevgili
sabah akşam sözlükte ki entry lerini kovaladığım insan.olmuyo küfrediyorum.
colin farrell
hayat
hayat...
gidene kal demeyeceksin. ..
gidene kal demek zavallılara,
kalana git demek terbiyesizlere,
dönmeyene dön demek acizlere,
hak edene git demek asillere yaraşır.
hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa...
değersiz hep sen olursun...
düşün kim üzebilir seni, senden başka?
kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?
kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
kim yıkar, yıpratır, sen izin vermezsen?
kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
her şey sende başlar, sende biter...
yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşam sevgisini...
[ya çare sizsiniz, ya da çaresizsiniz. ]
öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm, cehennemi de.
öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum
oynadım. öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım.
kendi kendime konuştum bazan evimde, hem kızdım hem güldüm halime
sonra dedim ki söz ver kendine;
denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin,
korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin.
öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
öyle değerliymiş ki zaman, hep acele etmem bundan.
anladım.
f. nietszche
yiyemediği yarağın altına yatmak
subazlı kayganlaştırıcı ve uygun kondom ile aşılanilecek durumdur.ilişkiden yarım saat kadar önce kas gevşetici ufak bir ilaç alındığındaysa herhangi problem yaşanmaz.
arzu edilen kadar kullanılabilir,oluyor. birde rektal bölge hiçbir zaman patlamaz ancak sert davranılırsa pissür dediğimiz çatlaklar oluşabilir,bununda uygun antibiyotiklerle tedavisi oldukça kolaydır.
sinirlenmek
bazı kertenkele türlerini çokça sinirlendirdim sanırım.cins ve ırksal özelliklerinden bazıları: durum ve duygu değişikliğinde istediği renkte bulunabilir.dili uzar ve yapışkandır hatta 40 km hıza kadar ulaştırabilirler.ama ankara?da yaşamlarını sürdüremezler kendi taşralarında yani nemli ortamlarda bulunmak isterler aksi taktirde ölürler.kısaca ayı kertenkelesi diye adlandırılabilir.
pedofili
iğrençtir bu insanlar herşeyiyle.ama yok değillerdir,keşke yok olabilseler...bir arkadaşımın arkadaşı reşit olmamış erkeklerden de hoşlandığını alenen söylerdi.yazık...
firuzağa hamamı
kadınlar hamamıdır,but gullüm atılır.
ayı sözlük yazarlarının çanta tercihleri
ağzomo bosol
proteine ihtiyacı olan kişi.hiç gerek yoktur böyle işlere.protein tozlarındaki yada standart bir protein bar çikolatada menide olandan daha fazlası vardır.hırsla sevişmek nedir yaa.
bir bearın çantasında olabilecekler
şarj aleti,cüzdan,deodorant,el kremi,parfüm,göz altı rolonu,ilaç,çubuk kraker,dün aldığım tshirt.üşenmedim bu saatte açtım baktım şimdilik bunlar var.(fiziksel olarak bir ayı değilim :)