izleyecek dizi ararken ayı sözlükte hakkında sürekli entry girildiğini gördüğüm için meraktan başladığım dizidir. ilk iki bölümünü izledim öyle aman aman içine çekmedi beni açıkçası. fakat eleştirmenler de ilk üç bölümünü beğenmemiş galiba. o yüzden hala şans tanıdığım dizidir. bakalım ilk üç bölümden sonra nolacak.
şekli sanki (bkz: yarak afedersin). adanalıların çoğu bu lezzete hasta sanırım. bugüne kadar tanıdığım hiç bir adanalıdan şırdanı sevmiyorum lafını duymadım. o yüzden bir gün yolum adana'ya düşerse muhakkak tadacağım yemektir.
arkadaşlar birisi şizofreni teşhisi konulan ve tedavisi devam eden oyuncu arda kural adına twitterda fake bir hesap almış ve dalga geçiyor. lütfen bu hesabı şikayet edelim.
eylülde nerede olacağım hiç belli değil maalesef * izmir'de olursam katılacağım zirvedir ama olmazsam da sağlık olsun. şimdiden oradakilere iyi eğlenceler.
bi de bu durum kulaklıktan müzik dinlerken oluşuyorsa allah allaaahhh * bir tripler, bir şekiller. şarkıyı söylerken bir yandan da klip çekiyorum kendimce dans ediyorum falan. sanki grammy de yarışcam *. bi gün kendimi öyle kaptırmışım ki markette amcaya çarpıp elindeki makarnaların yere düşmesine sebep oldum. işte o an dedim ki sen kim köpek oloomm kendine gel * artık sadece ağzımı kıpırdatmakla yetiniyorum.
trip sadece kadınlara özgü bir duygu/durum mudur? yoksa trip herkese ait olduğu halde toplum tarafından kadına aitmiş gibi gösterilen bir durum mu? trip bence herkeste var olan ama özellikle toplum baskısı tarafından erkeklerden uzaklaştırılan bir durumdur. çok ilginçtir ki aynı toplum tribi canı sıkılınca abartı görebilir. buradaki abartı görülen ve abartı görülmesine şaşırdığım trip , mantıklı bir sebepten ötürü sevilen kişiye karşı gösterilen bir tepkidir. yoksa durduk yere ve sürekli yapılan, sırf ilgi çekmek amaçlı trip ne kadar sağlıklıdır orası tartışılır tabi ki. ayrıca kıskanma kadınlarda madem bu kadar çok neden erkekler tarafından işlenen kadın cinayetlerinin çoğunun sebebi kıskançlık? bence kıskançlık ve trip her iki cinsiyete de ait. sadece kadın toplum tarafından kendisine bunlar yüklenildiğinden daha kolay gösteriyor ve bazen bu nedenle abartabiliyor. erkek ise bunları içine atıyor ve daha üzücü, can yakıcı şekilde gösteriyor. sonuç olarak trip, huysuzluk, kıskançlık her ilişkinin dinamiğinde var. birbirini seven, sınırlarını bilen insanlar için bunlar sorun olmaz cinsiyeti nolursa olsun. öyle ki günümüzde birçok mutlu evli lezbiyen var.
kitap okuyan özellikle çok fazla okuyan insanın hayal dünyası öyle geniştir ki fantezilerini açıklasa hepimiz ayakta orgazm olurmuşuz gibi geliyor bana. sadece kitap okuyan insan, bundan o kadar zevk alıyordur ki o an gözü kimseyi görmeyebilir ama bu durum yatağa genellenemez.
ancak iki bağımlı kişiliğin yönetebileceği ilişki çeşididir ki o da bir yere kadar. güven, insan için en önemli ihtiyaçlardan biri iken onun olmadığı bir ortamda haliyle bol bol kavga, kafalarda soru işaretleri ve paranoyakça fikirler olacaktır. tüm bunlar konuşulup aşılamıyorsa, güven ortamı sağlanamıyorsa üfleyin gitsin. o yüzden böyle bir ilişki, ilişki olarak bile adlandırılamaz en fazla "ilişkicilik oynama" olarak ifade edilebilir.
2010-2011 yılları arasında , bence türkiye'nin en güzel kadınlarından biri olan tuba büyüküstün'ün, yıllanmış şarap misali zaman geçtikçe karizmatikleşen cansel elçin ile birlikte rol aldığı dizinin adı.
c tipi kişilikler kaygılı, aşırı duygusal, duygularını, özellikle öfkelerini içe atan, başkaları odaklı yaşayan aşırı verici insanlardır.
kendi öncelikleri yerine diğerleri odaklı yaşarlar. diğergam olmada çok ileriye gidebilirler ve koca bir ömrü aileleri, dostları, eşleri, çocukları için yaşayıp tüketebilirler.
ben böyle olmasını istiyorum yerine sen nasıl istersen tarzında düşünürler. kendi adına düşünmeden, sürekli beğenilme ve onaylanma ihtiyacı ile yaşayıp yorulan, kırılıp öfkelendiğinde bile karşıdakine bunu ifade edemeyen bireyler en büyük haksızlığı kendi yaşamlarına yapmaktadırlar.
c tipi kişiliklerin kanser türlerine yakalanma olasılığı daha fazladır.
sakin, sessiz planlı programlı kişilik yapısı olarak adlandırılabilir. bu kişilik yapısındaki kişiler; ölçülü, dengeli, sistemli kişilerdir.
normal yaşamda, iş hayatında stresten, risklerden, çatışmadan uzak kalmayı tercih ederler. insan ilişkilerine önem verirler ve dengede tutmaya çalışırlar. ancak işler yolunda gitmezse çabuk havlu atıp mutsuz olabilirler. yine de çabuk dengeye dönerler.
sakin konuşan, hiç acelesi yokmuş gibi yaşayan bireylerdir. çok iyi bir sohbet arkadaşı olabilirler. insanlara karşı esnek ve paylaşımcıdır. grupça çalışmaya isteklidir.
sadece fiziksel ve sözel şiddetle sınırlı kalmayandır. bu konu, çok daha geniş bir yelpazede incelenmeli ve ona göre davranılmalı, önlemler alınmalıdır. *
hacı misi ile parlattığım cemaatçi götü mü açıkta bırakacak kırmızı bir tanga ile katılacağım zirvedir. tüm şeriatçıların gözleriylen günah işlemelerine, cünüp olmalarına sebebiyet verip toplandıklarına pişman edip ardından "türkiye laiktir laik kalacak" nidalarıylan izmir büyükşehir belediyesi logolu sancağı mekana dikip atamın gücüylen son noktayı koyacağımdır.
dün taksimde otururken kulak ve göz misafiri olduğum durum. yanıma evsiz olduğu belli olan bir adam oturdu elinde koca bir bardak ondan bir şeyler içiyordu. 5 dakika sonra kılık kıyafeti aynı şekilde olan bir adam daha geldi takır tukur seslerinin eşliğinde. büyük ihtimal teneke kutu topluyordu. ve çuvala oturdu ardından başladı diğer adama anlatmaya:
-biliyorum, sen de bendensin. halinden anlaşılıyor zaten. nefret ediyorum bu insanlardan o bahsettikleri yardımlaşma, merhamet, sevgi kavramları koca bir yalan. hepsi şu bizim kullanamadığımız, bizi bu hale düşüren kağıt parçası için insanlıklarını kaybediyor daha fazlasını istiyor. ne zaman anlayacaklar bunun bir sonu yok, kendini idare edeceğin kadar olsa yeter. evdeki küçük kızım bile baba para diyip duruyor. ben parasızlıktan kafayı yerken, bizim seçtiğimiz insanlar ayakkabı kutularında paraları götürürken hala doymuyorlar.
diğer adam: "doğru söylüyorsun da napalım?"
-"o ağızlardan düşürülmeyen yardımı yapalım, destek olalım ve aza kanaat edelim yetmez mi? yeter tabi ki!... neyse ben başını şişirdim kendine iyi bak" dedi ve gitti.
ben ise apışıp kaldım içim buruk bir şekilde.
kisinin icinde birbirinden farkli kisilikler hissedip, bu kisiliklere uyan davranislarda bulunmasi, bu kisiliklerin etkisi altinda oldugu anlarda yaptiklarindan habersiz olma halidir. bu kisilikler bireyin kendi cinsiyetinden, yas grubundan, sosyoekonomik ve kulturel durumundan farkli olabilir. bu kisiliklere ait kafasinin icinden gelen ve kendisini yonlendiren sesler duyabilir. farkli kisilikler var olan "evsahibi" kisilige zarar verici davranislar gosterebilir (es ya da karsi cinsle uygunsuz iliskiler, suca yonelik davranislar gibi). evsahibi kisiligi oldurup, yerine gecmek icin intihar girisimlerinde bulunabilirler.
nasil olusmaktadir?
genellikle cocukluk yaslarinda cok agir fiziksel (dovulme, agir cezalandirmalar), cinsel (tecavuz, cinsel tacizler) ve duygusal (sevgi gosterilmeme, saglik, egitim ihmalleri ve bakim gereksinimlerinin yerine getirilmemesi gibi) travma yasantilari sonrasinda gelisir. bu donemde cocuk bu olaylar esnasinda kendini olayin etkisinden kurtarmak icin bir savunma mekanizmasi seklinde o olayi yasayan ben degilim, bu olanlar bana yapilmiyor, ben bunlari hissetmiyorum vb dusunce degisiklikleri gelistirir. bu zamanla normal disi bir hal alip, bu bozukluga donusur. bu sekil bir savunma sureci, agir travmalara uyum saglamada onemli bir yere sahiptir.
iki ya da daha fazla birbirinden ayri kimligin ayni kiside varligi (herbirinin kendi icinde sureklilik gosteren cevre ve benlik algisi, iliski kurma ve dusunme bicimi vardir). bu kimliklerden en az ikisi zaman zaman tekrarlayarak kisinin davranislarini denetim altinda tutar. onemli kisisel bilgileri siradan bir unutkanlikla aciklanamayacak sekilde animsayamazlar.
toplumda ne oranda gorulmektedir?
% 5-10 arasinda gorulmektedirler. daha cok kadinlarda teshis edilmektedir. erkek hastalarin ise suc isledikleri icin daha cok adli sistem icinde olduklari ve bu nedenle tani konulamadigi dusunulmektedir. kisilerin ozellikle kafalari icinden gelen sesler duymalari, yaptiklarini hatirlamadiklari seylerle karsilasmalari gibi belirtilerin, ogrenilmesi halinde kendilerinin akil hastanesine kapatilacaklari ya da toplumda damgalanacaklari yonundeki inanclari nedeniyle tedaviye basvurmadiklari gorulmektedir.
tedavi:
hastalik bu rahatsizligi bilen psikiyatristlerce uzun dönemli psikoterapi ile tedavi edilmektedir. tedavide kisiliklerin bir araya getirilerek bir butun olusturmasi ve gecmiste yasanan ve bazi hallerde unutulmus olan travma doneminin aydinlatilip, bunun normal bilinc hali ile birlestirilmesi ve butunlestirme sonrasi eslik eden diger kisilik sorunlari ve yaklasimlarin tedavisi ile surdurulur. psikoterapi esnasinda farkli kisiliklerin etkisi ile sikayetlerde alevlenmeler gorulebilir. bu durumlarda ilac tedavileri ve kisa sureli yatakli tedaviler gerekebilir.
yapamadığımdır. özellikle uzun süre yapamıyorum maksimium 10-15 saniye. daha uzun süreli kapalı tutarsam aklıma berber konulu porno filmleri geliyor. bunun sonucunda da erekte olurum, mal gibi kalırım diye düşünüp geriliyorum (bkz: ayı sözlük itiraf) *
gerçek hayatta:
(bkz: voleybol) favorim, pek severim <3 sokak, salon, plaj. her türlüsü olur fark etmez.
(bkz: yakar top) ikinci favorim. her türlü kapışırız. * (bkz: istop) top havaya atılır. ebe topu tutana kadar herkes uzaklaşır ardından ebe bir renk söyler herkes onu bulmaya çalışır.
(bkz: 9 aylık) ön eleme olarak top ayakta sektirilir. en az sektiren kaleye geçer her gol 1 puandır-kafa hariç o 3 puan- 9 puan tamamlanınca kişiye şut çekilir hiç birini kurtaramazsa çocuk doğurmuş olur. nasıl saçma bi oyunmuş lan bu böyle. * (bkz: saklambaç) bir ebe gözlerini kapatıp belirlenen sayıya kadar sayar. sayma işi bitince saklananları bulmaya çalışır. bulduğu kişiyle adeta yarışa girer gözlerini kapattığı yere koşarlar ebe onu orada sobelerse yani sayı saydığı yere bulduğu kişiden önce ulaşırsa sıradaki ebe o sobelenen kişi olur.
(bkz: köşe kapmaca) genelde römork gibi köşeli yerlerde oynanır. ebe ortadadır köşelerdeki kişilerin kalkıp yerlerini değiştirmelerini bekler. kalkan kişilerden birinin yerini kaparsa yeri kapılan kişi ebe olur.
(bkz: sessiz sinema) bir kişi aklından bir film, dizi tutar. jest ve mimikleriyle karşısındaki kişilere bu filmi anlatmaya çalışır.
(bkz: ortada sıçan) diğer adıyla (bkz: can) yakar topun kardeşi. karşılıklı en az iki kişi vardır ve bunların ortasında bir ya da birden fazla kişi vardır. amaç bu kişileri topla vurup oyundan çıkarmaktır.
(bkz: dokuz taş) dokuz taş üst üste dizilir. sonra topla yıkılır ardından herkes kaçışır. ebeler bu kaçışan kişileri vurmaya ve bu sayede dokuz taşın tekrar üst üste dizilmesini önlemeye çalışır
(bkz: mendil kapmaca) ortada biri mendil tutar. iki kişi karşılıklı olarak aynı anda koşarlar. mendili ilk kapan oyunu kazanır.
(bkz: beş taş) beş tane taşın farklı şekillerde havaya atıp tutulması ve toplanmasıyla oynanan bir oyundur.
(bkz: ip atlama) hunharca zıplayıp kalorilerinizi yakmaya yardımcı olan oyun. * (bkz: aç kapıyı bezirgan başı)
(bkz: yakalambaç) bir ebe kendisinden kaçan herkesi yakalamaya çalışır. yakaladığı herkes onun tarafına geçer ve son kişi kalana dek devam ederler.
(bkz: yerden yüksek) mantığı köşe kapmaca ile aynıdır. herkes yerden yüksekte bir yerde durur. ebe yerdedir. kişiler yer değiştirirken ebe onlardan birinin yerini kapmaya çalışır.
(bkz: ali baba saatin kaç) ebe diğer oyunculara arkasını dönmüştür. diğerleri sırayla bu soruyu sorarlar. "ali baba saatin kaç?" mesela "5" der. oyuncular da 5 adım yaklaşırlar ebeye. tabi herkes kendince adım attığından kimi daha yakın, kimi daha uzak olur. ali baba döner bakar ne kadar yaklaşmışlar diye. tekrar arkasını döner, aynı şey tekrarlanır. amaç ali baba henüz arkası dönükken atılan adımlar esnasında ona ulaşıp, sırtına vurmaktır. bu olay gerçekleştiği anda herkes başlangıç çizgisine geri kaçar. ali baba kimi yakalarsa o ebe olur.
yerim neresi, kendimi nereye ait hissediyorum artık hiç bir fikrim yok sözlük. üniversitemin bulunduğu ildeyken kendimi oraya pek ait hissetmiyorum, 3 gündür ailemin yanındayım kendimi buraya da ait hissetmiyorum. gerçi bu durumu yaklaşık 1senedir yaşıyorum. yurt dışındayken de kendimi oraya ait hissetmiyordum ülkemde ülkem diyordum *. fransız şair charles baudelaire'e ait şu söze tamı tamına uyuyorum sanırım: "nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi geliyor."
ayı sözlük üyeleri üniversitelerin hangi bölümlerinde okuyorsunuz?
cevap: (bkz: pdr)
aynı ya da yakın bölümlerde okuyorsak birbirimize yardımcı oluruz iyi olur
chicago üniversitesi'nin yaptığı çalışmaların sonucunda ortaya çıkan ilginç bir bilgi. toplumda genel kabul gören dini eğitimin iyilikle ve anlayışlı olmakla ilgili bağlantısını sorgulatan bir sonuç ortaya çıkmış gibi duruyor.
çevresindeki kişilerde zerre yaşama hevesi bırakmayan insan modelidir. ya arkadaş bi insan her şeyden mi memnuniyetsiz kalır, hiç mi bir şeyi beğenmez. tamam o beğenmediğin şey mükemmel olmayabilir ama şunu da bilmen lazım hiçbir şey mükemmel olmak zorunda da değil. karşındaki insan belki de bin bir hevesle, araştırarak, okuyarak, deneyerek vs. bir şekilde bir ürün ortaya koymuş en azından bir teşekkür et o da olmadı bir tebessüm et. yok illa bir bok atmalar, bir iğnelemeler, bir burun kıvırmalar. sırf beğenmemek için gösterdiği o çabayı aslında az da olsa pozitif bir yöne kanalize edebilse aslında belki de yapıcı eleştiri yapıp katkıda bulunabilecektir bu insan ama hayır o en iyi bildiği şeyi yapacaktır "hıh bu ne be pööffss" demek. cidden böyle yapıcı olmak yerine yıkıcı davranan insanları hiç sevmiyorum. insanı yormaktan zevk alıyorlar herhalde. platon'un bir lafı var o sözü bu arkadaşlara hediye etmek istiyorum: insanlara karşı düşünceli olun. çünkü karşılaştığınız herkes en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.