çarşı grubuna alternatif/karşı olarak oluşmuş hükümet yandaşı sözde beşiktaş oluşumu olan 1453 kartal' ın kurucusu ve lideridir. sahtecilik davasından 10 yıl 8 ay hapse mahkum edilmiştir. ''rimming in iyi olaydı böyle olmazdı hacı.'' demekten kendimi alamadığım kişidir.
barış manço' nun mükemmel ötesi şarkılarındandır. teoman ve hayko cepkin yorumları da güzeldir; ama insana ''burada kalsın, yeter, başka kimse söylemesin artık.'' dedirtir.
her ne kadar 7 renk gibi görünüyor olsa da aslında bünyesinde milyonlarca rengin varolduğu, güneş ışığının yağmur damlalarında geçerken kırılmaya uğraması sonucu ortaya çıkan doğa harikası.
artık o kadar sıradışı gibi görünmeye başladı ki gözümde, umumi tuvaletlerde denk geldiğim ve elini köpürte köpürte yıkayan erkekleri görünce ''aa gay mi acaba'' gibi aptal bir düşünceye kapılıyorum.
bazıları da yıkamak ve yıkamamak arasındadır. elini 2 saniye suyun altına sokar, ıslatır ve çeker.
80 ler ve 90 larda evin yeni doğan bebeği misali kıymetli ve sevilen, hatta aman tozlanmasın, hoş görünsün diye üzerine danteller örtülen, günümüzde evin erkeğinin yollu bir kadından peydahladığı çocuk misali hor görülen, eziklenen istenmeyen ev içi iletişim aracı.
acının dağlandığı anlar vardır
aramaya gerek yok, o gelir bulur
beraber gidilen bir lokantanın kapanması bile üzüntüdür
veyahut lokantanın yerine dükkânı çiçekçinin tutması
gözyaşından çorba olmaz ama
dilin, damağın yanar tuzdan
soğutamazsın
zamansız, kırmızı bir toka çıkar nereye saklanmışsa
saçı toplasın diyedir küçük canavarın dişleri
ve fakat dağıtıp ısırır, acıyan ne varsa
yaşananları
yaşanmak için sıraya girmiş ihtimalleri
yapılmayanları
sadece erkek olduğum için koridor tarafına oturmak durumunda kaldığım, yani gam kenarının yine bana düştüğü, bir otobüs yolculuğumuz olmadı hiç uzaklara
sen benim omzumda uyuya kalmadın hareket halindeyken
biz durduk
durdurduk
gidebilirdik oysa
kimseden gizlenmemiş, sadece bizi gizleyen bir tatile belki
bir akraba düğününde dans etmedik meraklı akbaba bakışları altında mesela
çok severdim yatakta kahvaltıyı ama, buna uygun bir tepsimiz bile olmadı
alabilirdik biraz daha bekleseydik
zamanın dövdüğü bir hüzün ustasıyım ben
kelimelerim tuğla tuğla
her satırbaşında turuncu intihar hissi
aklım, dilim, cümlelerim hep geçmişte
geçmiş geçmiş de
ben geçemiyorum ki
bazen duruyorum yürüdüğümüz bir yerde
ayaklarımız diyorum, bir ara aynı anda buradaydı
beraber bastık bu toprağa
sahi var mıdır o günden bugüne kalan bir toprak zerreciği?
tuhaf tutsaklığımın, her şeyden sen çıkarışımın şahidi kalmış mıdır etrafta?
bu bardaktan su içmişti
bu sandalyede oturmuştu
bu bankanın önünde buluşmuştuk ilk kez
hiç gözümün önünden gitmiyor, çimlerin üstüne denk gelmiş tavla maçımız
elimizde soğumuş kahveler, tadı bizden önce kaçmış kekimiz
ve ikimiz de aynı anda mars olduk kıra kıra birbirimizi
bir allahın pulu durduramadı bizi
***
gidişine türlü anlamlar yükledim
istesem kalırdın
istesen kalırdın
gözyaşımdan düğümler attım açılması zor olsun diye umudun
ama sevdim yine de
seninle alakalı ne varsa sevmeye devam ettim
son buluşmamızı sevdim
tam giderken, beni elimden tutup çeken seni sevdim
sarılmamızı sevdim
arkama dönüp bakamamayı
bizim oturduğumuz masada oturan mutlu çifti sevdim nargilecide
ne olur hep böyle kalın dedim ne olur
bir yıldönümü gününde, engel olamadım kendime yoldan döndüm
sen olmasan da sana giden yoldaydım, hatta birazdan evinin önünde
ağlayarak söndürdüm yeni yasımın mumlarını
kutlu olmadı ama!..
***
biliyorum biz geçtik sevgilim
bizden geçti
başka hayatların insanlarıyız artık
başka umutların
başka adam
başka kadınların
tamam da, silebilir misin yaşadıklarını?
boyayabilir misin siyahla neşeli günlerimizi?
çıkarıp yüreğimi, kanımın söndürdüğü ateşlere atabilir misin, yangında ilk kurtarılacakken
yıllar sonrasına yatırılmış acılarımız var artık karanlık mahzenlerde
beklenmedik bir karşılaşma anında
bir havaalanında
bir tesadüfler garında
bir kafede
ya da sinema çıkışında kim bilir..
birbirine bakan şaşkın gözler
belki evlenilmiştir, belki çoluk çocuk duvarı örülmüş, anıların üstüne beton dökülmüştür
işık mı en hızlıdır, ses mi kıyasında; açık farkla galip gelir o anda, hiç hesapta yokken acı
acı hızlıdır acı
yaşananlar bir çırpıda, dirhem dirhem koparır etini
ama ne çare; gurur engel olur
giyilen sahte mutluluk elbisesinin düğmeleridir tebessüm
boğazın düğümlenir
soğuk bir merhabadır dildeki
ama öpmek, içine çekmek istersin dudaklarından hasretini
devam etseydik, tüketseydik bu kadar güzel olur muydu gözlerinde birikir
neden yok ettik birbirimizi ağzına gelir
susarsın, öfken hükmen mağlup olur sevdana
üşürsün
çok üşürsün
gidene, kalana, mizahı olmayan haline üşürsün
öyle ki
karda donmak üzeresin(dir)
uyumak tatlı geliyor(dur) ama
sen öldüğünün farkında değilsin(dir)
yayının bütün olarak dinlenmesi gereken radyo programcısıdır. parça parça dinlerseniz, aklınızda kalan tek şey ''kafanı çamaşır makinesine sok''tan ibaret olacaktır ki, normaldir.
aynı zamanda her ne kadar okan bayülgen çakması olduğu söylense de kendisinin yıllardır radyoda yaptığı şeylere okan' ın daha sonra tv programına yer veriyor olması düşünülmesi gereken durumdur.
türkçeyi çok iyi kullanan, dil bilgisi kurallarına hakim, konuşurken anlatım bozukluğu yaptığı zaman bunun farkına varıp düzelten insandır.
her ne kadar rüyanızda taş gibi herifi yediğinizi görüyor olsanız da aslında görülen uyku sırasında yatak, yastık, yorganla hard seks yapma durumunun sonucudur.
hoşgelmiş taptaze yazarımızdır. aynı zamanda iki yabancı şarkısından da bir cümledir.
yazdan kalma birgünden
ya da colde cay filminden benim de sahneler aklımda
seninkilerden farklı ama
artık kendini kandırma
yoktur üstüne senin güzeli çirkin yapmakta
suçuysa dünyaya atmakta
neyin bildin ki değerini
benimkini bileceksin
bunu da tabi mahvedeceksin
günümüz annelerinin kendini ve çevrelerini kandırma kelimesi. olay şöyle gelişir;
x teyze: anam bizim oğlan çok hiperaktif, çok hareketli. hiç yerinde durmuyor. hoplamalar, zıplamalar, bi kudurmak bi kudurmak sorma gitsin.ahahahahaha.
y teyze: hee yaramaz yani.**
aslına bakarsanız söylenmek istenen genellikle şudur; " yaa ben senden ayrıldıktan sonra piyasayı iyice bir araştırdım, birçok kişiyle yiyiştim, ama hiçbiri senin kadar zevk veremedi bir de hiçbiri senin kadar mal değil ki beni böyle köpekler gibi sevsin. bende onun için sana geri döneyim dedim. şimdi de nabız yokluyorum."
dur.*
anlamadığım bir sebepten ötürü günümüz ergen gençliğinin* marjinal olma çabası çemberine girmiş bir durumdur. zamane gençlerine bakarsak neredeyse hepsi;
1- vejetaryenim
2- metal müzikten başka dinlemem
3- ateist
4- süt mü iğğğkk mottosuyla yaşamaktadırlar. **