alttaki yazara soracaklarım var

  • /
  • 29
eğer gitmeme opsiyonun varsa (yurtdışı okul, iş, vb.) hiç gitme.. tamamen zaman kaybı olup, türkiye gerçekleri ile yapılan bir sabır imtihanıdır kendileri. eh ben seve seve gittim, işe almıyorlardı askere gitmeyeni. eğer illa gideceksen bir an önce bitirip yoluna devam etmek iyi ama bu ara ortam iyi değil, zor soruymuş. gitme ya gitme, zaman kıymetli, bol bol seviş :)

alttaki yazara sorum: yurt dışından sgk primlerimi kendim ödesem (2,5 prim senem kalmış babam sağolsun valla), emeklilikte işe yarar mı daha yüksek maaş olarak? soruyu beğenmezsen alternatif soru: bir ayı ne ile iyi gider (yani yemek olarak yanında ne iyi gider)? çikolata sos, yoğurt, şampanya, kıymalı börek vs.
ayı problemi çözecek kafada değilim karpuz. hepsi birleşip tren yapsınlar bence.
alttaki akıl verir misin? yakın bir arkadaşım benden hoşlanıyor karakteri filan 10 numara, çok da hoş aslında millet bayılıyor ama pek benim tipim değil, çok hevesli değilim yani. arkadaş mı kalayım yoksa sevgili olmaya çalışsam mı?
hey gidi hey ve smokebl bakıyor memleketin oralarına pampişim.

pist alttaki homo, kendini hiç hayatın uzatmalarını oynuyormuş gibi hissettin mi? ölümü ye doğru söyle *
the saturdays - work (cahill radio mix):

bebe rexha - i can't stop drinking about you (chainsmokers remix audio):

ke$ha - blow (cirkut remix):

sigala - sweet lovin':

john de sohn - creedence (feat. noely gray):


alttaki yazar söyle bakalım, spor yapmak uyku getirir mi, yoksa aksine zindelik verip dikkat toplamaya mı yarar?
en sevdiğim huyum temizliğe dikkat etmem, sevmediğim ise bazı takıntılarım.

alttaki, geceye güzel bir şarkı bırak.
çoktan 35'i geçtiğim için, şimdiki gibi görüyorum deyip geçeyim!

alttaki yazara sorum: kendini sadece üç sözcük ile anlatsan, bunlar neler olurdu?
yaklaşımını.
alttaki; nerde olmak isterdin? kimle?
sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere fırçalıyorum. akşam fırçaladıktan sonra listerine ile ağzımı çalkalamayı ihmal etmiyorum. ayrıca 6 ayda bir dişçime görünüp diş taşlarımı temizletiyorum.

ailenden sana miras kalan, genetik, bir hastalığın var mı? varsa ne?
evde kimse kimse yokken müziği son ses açıp iç çamaşırlarım ve güneş gözlüğümle eblek eblek dans ederken.*

alttaki; kendine en yakın bulduğun dizi karakteri kim?
kurokuma: yo yo... you can't play with my yo-yoooo
bearhairy: megaköy
alttaki yazar; enstrüman olsan hangisi olurdun?
gizlim saklım yoktur ama daha yeniyim dur hele bi soluklanayım zamanı gelince söylerim.

alttaki yazar, hiç reenkarne oldun mu?
vampir olsam ilk işim, sevdiklerimi ısırıp vampir yapmak oldurdu ki benimle birlikte ölümsüz olsunlar.

alttaki yazara sorum: küçük bir uçağın mı olsun isterdin, ferrari gibi lüks bir araban mı olsun isterdin ve neden?
ilk tepki için (bkz: ooo may gat )
aslında çok farklı nedenlere bağlı eğer biyolojik ailem beni isteyerek verdiyse ve bi daha beni aramayıp sormadılarsa hiç umursamam ve şuanki aileme sıkı sıkı bağlanırdım
hem bence doğuran değil büyüten gerçek ailendir.
ama ingiltere?de yaşama fırsatını elinden aldıkları için bi iki ergenlik yapardım.

alttaki yazar 1 saat sonra dünyaya gök taşı çarpacağını ve dünyadaki hayatın tamamiylen biteceğini söyleselerdi son saatini kiminle ve nasıl geçirmek isterdin ?
müşteri memnuniyetine önem vermiyorum, derdim.**

deli gibi su içerek acı çekmeyi seviyor musun?***

pazartesi de sıradan bir gün, gözde büyütmeye gerek yok derim. hatta, hafta başı olmasını başlangıçlara sevinen bir biriyseniz sevinçli ve neşeli bir başlangıç olarak düşünüp moral bulabilirsiniz.

alttaki yazar aşık olmayı özlemiş?
katılıyorum. ilkinin tadını bir daha asla bulamıyorsun. kendimden biliyorum...


alttaki bu başlığa bi alternatif üretir misin.. en az bunun kadar hareketli olsun.
izliyorum. ayşenur balcı. neden bilmiyorum hepsi birbirinden fena zaten o da öyle ama kötü kız seviyorum sanırım.

alttaki yazar eşcinsel olduğunu ilk nasıl ve ne zaman farkettin?
son zamanlarda düşündüğüm bir mevzuydu bu aslında yurtdışında bir süre kalsam birileriyle görüşmek istesem nasıl olur diye. allaha şükür dehşet verici bir ingilizcem var üstüne de çekingenliğim, dolayısıyla sosyal bir ortamda birine ince ayar mesajlar verip tanışmaya cesaret edemezdim. bar mevzusu türkiyede meraktan 1 defa gitmişliğim var. onda da ilk görüştüğüm insanı görmüştüm, deli gibi sohbet edip bol bol sarılıp ayrılmıştım mekandan porter ablamgille. aşk'ın nerden ne zaman ve hangi kılıkla karşımıza çıkacağı hiç belli olmadığı için gay barda da camiide de işyerinde de bizi karşılayabilir.

alttaki yazar farzet ki cinsel ve duygusal hayatına inancın kırıldığı için uzun bir ara verip kendini iş eğitim gibi alanlarda parçalıyorsun. fakat çok da iyi biliyorsun ki "paylaşım" bizim en temel ihtiyaçlarımız arasında çönkü sosyal yaratıklarız. aynı zamanda cesaretin yok herşeyi en baştan almaya, bunun üstüne sürekli artan libidonu da eklersek ne yaparsın acep recep?
kendisi çok iyi bir insan ama kurokuma diyorum. ailesini özlediğini düşünüyorum.*

alttaki yazar; büyütecek olsan hangisini büyütürdün kalça mı göbek mi?
mutluluk zor elde edilir. mutsuzluk yaratacak bir şey illaki çıkacaktır yakın zamanda. kendine de ki: rahat mı batıyor sal kendini yaşa anı. şu anı da zehir etme kendine.

piştt! altımdaki: sekste yaptığın en sıradışı şey neydi?*
  • /
  • 29