aşık olunan insanı unutmaya çalışmak

insanı en çok yaralayanı darmaduman edeni şaftını kaydıranı belki de bu aşık olduğunuzu göğsünüzü gere gere söyleme cesaretini kendinizde bulur konuyu ufaktan dillendirirken karşı tarafın içinin boşluğuyla, çıkışı olmayan bir karanlığa yürüdüğünüzü uzattığınız elin havada kaldığıyla yüzleşirsiniz. karşınızda ki insan zekiyse kaçma şansınız da yok katıksız teslim olmak zorundasınız ilk hamleyi duygularınızı hafife alarak onları hakir görerek yapacaktır aldanmayın duygunun hafifi olmuyor o mide şakacıktan kelebeklenmiyor sadece karşı tarafa zamanla unuturum geçer ya neler geçmedi ki imajı çizip evde kahrolabilirsiniz ben ne gerekiyorsa yaptım unutulmuyor acısı geçmiyor ince ince kanıyor sinsi sinsi büyüyor içinde yayılıyor her yere kurtulmak diye birşey yokmuş bunu öğreniyorsunuz. belki de kendimi kandırıyorum. buz şelalesi gibi davranan hissiz kimseyi umursamayan biriymişim gibi olamıyorum olamam olduğunu zannedenler de komik öyle büyümüş ki içimde azalmıyor allah belamı vermiş daha ne söylenir ki
eğer durum gerçekten ümitsiz ise kafa dağıtmaya ve odağınızı değiştirmeye çalışın gibi bir şeyler zırvalayabilirim ama aslında aşık olunan insanı unutmaya çalışmak boşa çabalamaktır çünkü akıl 7/24 aşık olunan kişide olur. bu, uyuşturucu hap atıp etkisinin hemen geçmesini bekleyerek bad tribe girmeye bezner. yani hem gereksiz hem de yorucudur. hatta bence aşk gerçekten aşk ise asla bitmez. ben çok az aşık oldum (3 kişi/25 yıl - ikisi platonik) ve hala içlerinden biri gelip dokunursa erir giderim*.

bence eğer gerçekten aşk ise hissedilen* sanki gururu bilmem neyi bir kenara bırakıp en çıplak halinle ona koşmak lazım gibi geliyor. en kötü ne olabilir ki şu evde kahrolmuş halinden daha..
bir şarkıda tepetaklak olan çabadır.
sağlık sorunu edinin. sağlık sorunu edindikten sonra aşk olaylarının sikimsonik şeyler olduğunu anlıyorsunuz.
aşırı garip bir şey. aylar sonra halen kafanızda eski sevgilinizde konuşurken bulabiliyorsunuz kendinizi, hatta bazen gülüyorsunuz, fark edince mideniz bulanıyor. aylar geçecek de sen her gece yatağında onu düşünerek içleneceksin, insanlığa güvenin sarsılacak, tekrar birisine dokunurken iki kez düşüneceksin falan bla bla. özellikle unutmaya çalışılan birinin böyle bir efora değeceğini inanmıyorum, onu geçtim kimse bu kadar üzülmeyi hak etmiyor. bir şeyleri geride bırakmayı öğrendikten ve zamanın hızını kavradıktan sonra geçiyor bir şekilde.

sevip de sevilmeyenlere playlist;

kendinize acıma evresi: önce bu şarkıda ağlayın, daha sonra vizyonsuz olduğunuzu kabul edin.

aradaki mesafeyi kavrama evresi: karşınızdaki insanı artık tanımadığınızı kabul edin.

en azından denediğiniz için kendinizle gurur duyma evresi: elinizden geleni yaptınız ama olmadı.

yine saçma salak boklara battım evresi: gerçekten gerekli miydi? kimin umrunda.

http://music.naij.com/120132-beyonce-don...) böyle bir salaklığı nasıl yaptım evresi: zaten sizi hiçbir zaman hak etmemişti. canı cehenneme.

http://song.urbanmusicdaily.me/?link=aud... allah belanı versin evresi: artık seni düşünerek mastürbasyon yapmıyorum.

ağbi o kaybeder zaten evresi: umrumda değil.

yakında yüzünü unutursunuz, sonra da ismini.

yeni aşklara yelken açarken başarılar.
bu okuduklarınız aşırı derecede tecrübe içermektedir.!!! *
hayatım boyunca 2 kez aşık oldum. biri ilk okulda alev diye bi kızdı. zaten çocukluk falan filan derken hiç hesaba katmadığım olay. tatlı anılarla da dolu
ikincisi ise üniversitede bear bi adamdı.
onun hakkında ilk hatırladığım şey üniversitenin başlangıcında ilk derste yanyana oturduğumuzda yaw bu çocuk çok tatlı lan ile başladı. 1 yıl boyunca toplasan 3-4 kez doğru düzgün konuştuk. hep çocuk çok tatlı. ne kadar güzel gülümsüyor. analar ne hayvanlar doğuruyor be falan filan hoşlantı zamanı.
2. sınıfın 2. döneminde aynı takımda oynamaya başlayınca. muhabbet kurmaya başladık artık 7-24 yanyanayız ve acayip bir sinerji var aramızda. çok farklı karakterde insanız ortak noktamız az denecek kadar yok ama sohbet etmeye başladığımızda hani şu klasik söz var ya ''zaman su gibi akıp gitti '' aynen öyle akıp gidiyor zaman. ve gülüyoruz ota boka neye varsa.
zaten hoşlantı vardı içimde bu da aşka dönüştü. açılma planları. acaba o da benle aynı duyguda mı ? açılsam ne olur bir sürü fikir var kafamda. ama bazen bazı hareketleri var ki tamam ya bu benden hoşlanıyor aşkından ölüyor benim için diyip dururdum. sonuç olarak açılmadık ve o da hayatındaki ilk sevgilisiyle birlikte bir gün çıktı karşıma tanıştırdı.
buradan sonra tamamen unutma planları kurdum kafamda. uzak durmalar ota boka küsmeler tartışmalar. mesela diyelimki tartıştık ama öyle böyle değil biraz daha gitsek kafa yumruk dalacağız o an susuyorduk o aptal o harika gülümsemesiyle bana şirinlikler yapıp barışıyorduk. yani ne kadar zorlasam ne yapsam bir türlü olmuyordu hep aklımda falan filan ergenlik işte
üniversite bitti herkes memleketine gidince tamam dedim ben şimdi unuturum. ama aga olmuyor aklımdan çıkmıyor ne yaptıysam. bide değişik agudik bugidik duygusallık. birgün bi mesaj attı benim nikah şahidim olur musun diye . planımız hep aynı eve taşınıp yaşlanıncaya kadar birlikte kalmaktı . o an dedim ki ben bunun için mi üniversite hayatımı zehir ettim ?
illa bir gün başka birine de bu kadar aşık olabilirim *
birgün biri beni gerçekten sevecek ve benimde duygularım karşılıklı olacak *
ondan daha iyisini bulurum *
belki de bir gün karşıma işte bu dediğim biri çıkar *
her zaman ona baglı kalacak halin yok hayat bu değişebilir herşey *
o anlık saçma duygusal ve şuan güldüğüm çıkarımlarım bunlardı

yani burdan çıkarılacak sonuç. uğraşmayın yaşadığınız şey illa yaşanılacak illa biraz kırılıp incineceksiniz ve illa bir gün aklınızdan tamamiylen çıkacak. bunun tek ilacı var zaman !!!
belki 1 ay belki 3 yıl yada belki benim gibi 6 yıl sonra illa unutacaksınız. herşeyi zamana bırakın hemde inanmayacaksınız ama bedava *
işsizlik belirtisi. millet aşık oluyor bir de unutmaya çalışıyor. enerji israfı. yassık.
beyhude çabalar. belki de benim obsesifliğimdir. hoşlantılar gelip geçiyor amma velakin aşık olunan insan unutulmuyor zira yıllar öncesini daha dünmüşçesine detaylarıyla hatırlamanız bunun ispatıdır. sonra da "oha o kadar zaman oldu mu ya" şeklinde hayıflanırken bulursunuz kendinizi.
lanetlendim galiba. ya da psikolojim bozuk. ya da her ikisi. ama bilinen bir gerçeklik var. o da şu, istediğiniz kadar yeni bir ilişkiye başlayın ya da hayatınızın aşkını bulun farketmez, vega'nın da dediği gibi "iz bırakanlar unutulmaz."
haydi geçmiş olsun.
amaaan neyse, çalışmalarına devam eden arkadaşlara başarılar.
ben açısını çekip bi taraftanda hayatıma devam etmeyi seciyorum, sonuçta sevmek benim kalbimin güzel bi kabiliyeti, bu deger görmedi diye kalbime kizamam ki. sadece seviyorum demeyi bırakıyorum ve sevmiştim diyorum
zordur diye düşünüyorum.. yara bandı arayanlar utansın.
unutamazsında zamanla aklına getirmemeyi öğrenirsin ama yinede aklının bir köşesinde hatırlanmak için hep bekleyip en canın sıkkın olduğu zamanlarda tuz biber ekmek için su yüzüne çıkar.
bu iş çok zor yonca. hele bir de aşırı duygusalsan sıçtın yani.
unutmayın, duruma alışın. yoksa aradan 10 sene de geçse ahmet'e , " pardon ahmet miydi? mustafa miydi ? " diye bir durum söz konusu olamaz. senin adın ne kadar ali ise onunki de o kadar ahmet'tir bundan eminsin. acılarını zirvede birak, en fazla acı çektiğinden daha fazlası olamaz. ondan sonrası hep düşüştür. en fazlasına dayandiysan gerisi sana vız gelir.
hayat yaptigimiz hatalardan utanip, bir sekilde sevdigimiz insani unutmaya calismak icin cok kisa.
ay ben unutmak için ne uğraşıcam ayol. hiç yoramam beynimi böyle gereksiz şeylere. o unutsun bir zahmet. neyse ben yatıyorum. söyleyin ona unutsun beni zalim.
alıştım galiba platonikliğe. iki gün sonra unutuyorum.
benim bu olayda anlıyamadığım aşık olduğu kişi de karşılığını bulamadı diye aşkını unutmaya çalışmasıdır. sırf karşılık bulamadı diye aşkından vazgeçmesi kişinin aşk'ta samimi olmadığını gösteriyor.