ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
gömlek ve ceket giymeyi çook seviyorum ama giyemiyorum sözlük. 38 bedenim ama memelerime 42 beden gömlek ve ceket ancak oluyor. * bu gömlekleri kime göre yapıyorlarsa...
sevgili sözlük,evet itiraf ediyorum.eski sevgilim burda.aramızda.ama o benim burda olduğumu bilmiyor.evet,itiraf ediyorum,yazdıklarının çoğunu ''boş ''luyorum.napayım,en etkili antidepresandan bile daha etkili bir rahatlama yönetimi bu.ben demiyorum bunu,psikolog karı dedi(bkz: şahika koçarslanlı)
6 saat sonra bir finalim var ama hiç çalışmadım, uykum da gelmiyor. alacam sıfırı oturacam aşağı gibi bir his var içimde sözlük.
uzun bir süredir içimde bir kurt var. planet romeo'da tanıştığım biri var idi kasım başında. ona benzemeye başladım tip olaraktan. gözler, sakallar, dudaklar gibilerinden. ya ona benzemeye çalışıyorum haberim olmadan ya da cidden ona benziyorum. benden daha tatlı tabi, arkadaşlar da onay verdi buna. sonuç olarak ben de tatlıyım, öyle yani. ilginç. bazen aynaya bakınca onu görüyor gibi oluyorum, tuhaf şeyler bunlar. sakalımı kesecek değilim bu yüzden, o kadar uçmayalım. ama saçlarımız farklıydı yani. onun saçları yağmur ormanlarından fırlama gibiydi. benimkiyse savan bitki örtüsüne doğru kayıyor. yakında çöl rüzgarları esebilir yukarı taraflarda. ama konumuz bu değil. gerçi konu bitti, haydi öptüm.
bu his "zaman zaman" periyodunu aştı artık. eşcinseller midemi bulandırıyor.* ben uzak durdukça karşıma çıkan; günlük tekliflerini fütursuzca söyleyebilen, ucuza kaçmış sözlere sığınarak pişmiş kelle gibi sırıtan, yaptıklarını büyük bir başarı nidasıymışçasına böbürlenen zavallılar* basitleştiklerinin farkında değiller. onlar böyle davrandıkça tüm nefretimle suratlarına kusma isteği uyanıyor içimde. varsın yalnız geçsin ömrüm, eğer böyle devam ederse ben yalnız ölmeyede razıyım!
tek başıma film izlemekten çok sıkıldım artık, bu yüzden ilk önüme çıkana atlıyor gibiyim. önüme biri çıktı, evet, ilkten oldukça mesafeliydim. hiç heyecan, bir kalp çarpması yoktu. fazla sıcak davranıyordu bana, güvenemedim o bakımdan. bana kimse "bu" anlamda sıcak davranmamıştı, tecrübeli değilim, emin olamıyorum gerçek mi yoksa diğer gey abazalardan biri mi diyerekten. ama şimdi öyle değil, sanki insanları kendimden uzaklaştırmamam gerekiyormuş gibi hissediyorum. herkese şans tanımam gerekiyormuş gibi, gün gelir ben de birinden hoşlanırım ama o bana pas vermezse diyerekten. * o yüzden oldukça karşılık vermeye çalışıyorum. ama bir sorun var ki, sevgimi gösterebilen biri olamayışım. sevgimi sevgi sözcükleriyle değil, gizlice, alttan alttan, iğneleyerek yapıyor olmam. dilim varmıyor tatlı sözlere, sıcak laflara... her neyse, bu çocukla olanlar aşk değil, flört mü derler ne derler, ismi var mı yok mu, naptığımı bilmiyorum. "çoğu" insan gibi zamana bırakacağım galiba.
çok çabuk sıkılıyorum ilişkilerimde* uzun bi iliski bana göre degil sanirim...
beni kutlamalısın sözlük, sigarayı bıraktım.
lan benim başıma gelenler nedir böyle , iş görüşmesine gittim kıçım gibi bi olaydı.
onun akşamı çok tatlı biriyle tanıştım ve olay ciddiye bindi galiba.
aynı akşam eve dönerken cüzdanımı düşürdüm ve gidiş o gidiş.
ertesi gün farkettim açıköğretim sınavına almadılar bi halt yok diye üstümde.
abim telefonumu kurcalamış bütün konuşmalarımı okumuş maillerime bakmış ,
eve bi geldim ağladı bi de onu teselli ettim.
haftaya pazartesiye randevu aldım psikiyatra gitçez , olay var panpalar.
yavrubear'ınız galiba büyüyo arkamdan dualarınızı ya da kabarık bulge lerinizi eksik etmeyin şimdi öpüyorum sizi
beni özleyin anacım baaaaay
çok iğrenç bir huyum var sözlük bir ortamdayken herhangi bir şey gözüme takılınca adeta kitleniyorum ve gözlerimi asla ayıramıyorum. bu sebepten dolayı bir gün başıma bir şey gelecek diye çok korkuyorum. sanırım az kalsın geliyordu da. cumartesi günü taksimde eski simit sarayı yıkıldığı için yapı kredinin karşısındaki simit sarayında arkadaşımla muhabbet ediyorduk. kalkacağımız sırada her zaman yaptığım gibi* tuvalete girdim. tek kabin olduğundan ve arkadaşımı bekletmemek için normalde kullanmaktan pek keyif almadığım pisuvarı kullandıktan sonra ellerimi yıkarken yanımda işeyen adamın cinsel organını kaldırıp okşadığını gördüm aynadan. ve bu nefret ettiğim göz takılma huyundan dolayı gözüm kitlendi ve sanırım çok dikkatli bakmışım. neyse mekandan ayrıldık arkadaşımın koluna girdim ve kafamı çevirmemle adamın cinsel organını okşayarak peşimizden geldiğini gördüm. nişantaşına gidecektik metroya indik kart yüklemesi yapacağım arkamı dönmemle adamın yine aynı pozisyonda olmasını görmem bir oldu. metroya hızlı adımlarla yürüdük tren yeni gelmişti bindik adam da yanıma oturdum içimden sıçtık aq herif taktı kafaya götürecek beni diyorum bir yandan da bacaklarımın korkudan titremeye başladığını fark ediyorum. kısa bir süre sonra adam bir bayana yer vermek için kalkıp tam karşımda yine cinsel organını okşamaya başladı. ineceğimiz durağa geldiğimizde arkadaşımı kolundan tuttuğum gibi koşmaya başladım. arada arkaya bakıyorum adam da aynı hızla peşimizden geliyor. nişantaşına doğru inerken tekrar baktım adam yine peşimizde. arkadaşıma hemen bir mağazaya girelim kurtulalım şundan yoksa bu adam ikimizi de götürecek baksana dedim ve kendimizi ilk bulduğumuz mağazaya attık. çıktığımızda adam da sanırım sağlam küfürler saydırarak gideceği yere tekrar gidiyordu. sanırım bundan sonra güneş gözlüklerimi takmadan hiçbir mekana adım atmayacağım... *
onunlayken onu izlemek bile çok iyi geliyor yanına sokulamamak, elini bırakmama isteği, sıkıca sarılıp saatlerce ayrılmadan beklemek istediklerim ama yaparken çekindiklerim şu an beni düşündürüyor. yapmak istediği her şeyi ulu orta yapan ben onun yanında utangaçlıktan ölüyorum neredeyse. aşık mı oldum diyorum sonra kendime yaptığım en küçük bir hareketin onu kıracağını, sıkacağını düşünüyorum. bunu yaparken daha çok sıkılmasından da korkuyorum. onun sebep olduğu sorunları düşünmekten hoşlanıyorum. tutkunun varlığını karanlıkta hissediyorum, yalnızlığımı aşkla besliyorum. kusursuzun erişilmezliğini anlatmaya çalışıyor bana hayat belkide. hak etmenin değil elde etmenin ahlaksızlığı ama çekiciliğini biraz da. ben gözlerine bakmadığım, dokunamadığım, duymadığım, hissetmediğim her an ona nefes alamıyormuş gibi acı çekerken diğer yandan bunu ona yeterince belli edemediğim düşüncesiyle kıvranıyorum. aşkı doruğunda yaşadığımı düşünüyorum aslına bakarsanız. yanılma payını gözden geçirecek kadar körüm şu an sanırım.
siz bakmayın toynaklı dediklerine, özümde iyi biriyim
erkekleri nasıl beğeniyorsam, kadınları da aynı şekilde beğeniyorum. kadınların kıvrımlarını incelemekten, göğüs çatallarına bakmaktan falan mutlu oluyorum. ama seks söz konusu olduğunda tercihim erkekler. kadınların bana yetemeyeceğini düşünüyorum. onları sadece seyretmeyi, onlara dokunmayı seviyorum. çok değişikim. bi de bu durumdan rahatsız falan olmuyorum. kadınları beğendiğimi rahatlıkla dile getirdiğim ortamlar olmuştur.
bu günü perşembe olarak gösteriyor tarihler ama ben pazar olsun istiyorum.
bir pencereden bakıyorum, hani şu iyonya mavisiyle boyadığım pencereden…
söz ve davranışların içinde boğulmamaya, yüzmeye, üstlerinden uçmaya çalışıyorum. korkmuyor değilim elbette.
itiraf ediyorum yaklaşık bir ay önce tanışıp çok hoşlandığım, nasılsa bir daha görürüm diye elimdeki fırsatı tepip birlikte olmadığım kız aklımdan çıkmıyor. bir daha yüzyüze görüşemedik haliyle birlikte olamadık belki aklımda yer etmesinin sebebi benim bu yaptığım salaklık ama aynı şehirde yaşasaydık ne olurdu düşünmeden edemiyorum. facebook unu dikizleyip resimlerini beğenmekten başka elimden bir şey gelmiyor. pişmanım...
aradan aylar geçmesine rağmen bu yoruma tepkisiz kalamayacağım, üzgünüm:

bazı erkeklerin bir çok kadından daha kadın olduklarını, bazı kadınların da bir çok erkek geçinenden daha delikanlı yüreğe sahip olduklarını gördüm sözlük.


erkek geçinenlerden daha erkek, delikanlı olmak nedir? doğu kültürüyle yetişmiş yaşlı anne-babam ''erkek gibi kadın maşşallah'' dediğinde bile erkek olmak neden avantajdır diye saatlerce anlatmama rağmen sözlükte de böyle bir yorum olmasına şaşırdım doğrusu. cinsiyetler karakterde etkili şeyler değildir, fiziki de tamam bir nebze ama adam gibi adam erkek gibi terimlerin ''övücü'' sözler olmasına karşıyım.
o şimdi gitti; aramızda uzak yolların soğuğu, yağmuru, kasvetli havası var. güzel tamamlanan günün ardından "-orada mı acaba?- diye otobüsün camından bakakalan bir çocuk gibi o günden beri içim kırık dökük. bilmediğim bir şekilde, seninle konuşurken, sözlerine tanık olurken o cam ekranda gözlerim doluyor, gözyaşlarımı engelleyemiyorum. bu neyin belirtisi bilmiyorum. savaş alanından kaçmak da var, savaşıp zafer kazanmak da bunun için tüm isyan edişim.

keşke, uyuyabilmek için biraz daha zamanımız olsaydı.
dün gece memleketime yaptığım yolculuğun bir kısmında önüme geniş omuzlu, geniş sırtlı, burnu düzgün esmer bir ayıcık oturdu. koltuğunu da arkaya yatırıp omuzlarını iyice gözüme sokunca yol boyunca hipnotize olmuş gibi adamı izleyip onunla neler yapabileceğimi düşündüm. çok özlüyorum sözlük çook. *
bugün iki seneden fazla birlikte yaşayıp sebepsiz yere ayrıldığım, son zamanlarda, özellikle kız arkadaş yaptıktan sonra neredeyse benimle hiç görüşmeyen eski sevgilim barış imzalamaya kapıma geldi ve ben ona onu bir daha görmek istemediğimi söyledim. kibarca kapı dışarı ettikten sonra arkasından 2 saat ağladım. eski resimlerimize baktım, öyle bir ilişkiyi sebepsiz bitirdiğim için, bu hallere düştüğümüz için kendime kızıp daha da çok ağladım. zaten benden iyisini hak ediyordu. çok mutlu olur umarım. ben de tabi.
son zamanlarda geç saatlere kadar uyanık kaldığım için geceleri feci acıkıp gece atıştırmasının dibine vuruyorum sözlük. sanırım dişi ayıcık olacağım yakında. *
  • /
  • 181