ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
itiraf ediyorum: öğrenciyken askeri bölgede gizlice tank içinde 3 askerle sabaha kadar içip seks yapmışlığım vardır. yer gazimagosa, kktc. o günden sonra komando olmaya karar verdim, biraz beklemem gerekti ama bu emelime de ulaştım. mutluyum.
bitti komple bu sefer kafamdaki herşeyi anlattım ve söyledim , bana ya ışık ver dedim ya da yoluma devam etmem için güç. o da güç verdi , ben de komple hayatımdan çıkardım onu. şu anlık kalbim milyarlarca parça halinde ama en azından omuzlarımdaki yük kalktı.keşke bitmeseydi , benim kafamda ya da kalbimde hiç öyle bitçek gibi durmuyodu kendimi o kadar inandırmıştım ki hep birlikte olucağımıza. yemin ediyorum 1 adama gözümün ucuyla bakıp of demişliğim yoktu ilişki boyunca , sadakatimi komple üstüne tapulamıştım. şimdi tapu işlemleri uzun süreceği için sadakatimi bi başkasına vermek zor olcak be sözlük , yavrunuz çok üzüldü hem de çok.
alttaki yazara soracaklarım var başlığından nefret ediyorum. aslında başlıktan da değil de ben tam son sorulan soruyu cevaplayıp, alttaki yazara sorulacak soruyu bulduğum anda başlığa girilen entryden nefret ediyorum. işin yoksa yeni cevap yaz. ve bunu yaparken "yine benden önce soruyu cevaplayan olur mu?" paniği yaşa...
arkadaşım çılgınlar gibi aşıktı. sürekli bana sevgilisinden bahsediyordu. onun için ölebilirdi. günün birinde, sevgilisi kendisini hazır hissettiğinde benimle tanıştıracaktı. aradan günler geçti. bir öğlen akşam yemeği için beni evine yemeğe davet etti. bir telefon bekliyordum. kendisine döneceğimi söyledim. beklediğim telefon bir saat sonra geldi. arkadaşımı arayıp, başka bir akşam görüşelim dedim. tamam, dedi. zaten, sevgilisinin de bir işi çıkmış. akşam randevuma gittim. güzel bir akşam ve gece geçirdim. bu böyle bir ay boyunca devam etti. arkadaşım son haftalarda sevgilisiyle aralarında aşamadığı bir engel olduğundan bahsedip duruyordu. zamana bırak, her şey olacağına varır, diyordum. onun ilişkisinin bittiği gün, ben bir ilişki teklifi almıştım. hayat garip bir şeydi ve herkes birlikte mutlu olamıyordu. arkadaşım bir hafta sonra aldığı bir iş teklifini değerlendirip başka bir şehre gitti. ilişkim yolunda gidiyordu. bir ay sonra arkadaşımı ziyarete gittim ve benim yeni sevgilimin, onun eski sevgilisi olduğunu fark ettim. bir hafta kalma düşüncesiyle gitmeme rağmen iki gün sonra geri döndüm. arkadaşım yıllar geçmesine rağmen bu gerçeği hiç öğrenmedi.
sık sık acaba şu an ölsem insanlar nasıl davranır diye çok merak ediyorum. çok ağlarlar mı? çabuk unuturlar mı? annem üzülür en çok tabi.cenazemde insanların takacağı doğru dürüst resmim de yok. öss'ye başvuru yaparken çektirdiğim resmi takmasalar bari.çirkinlikten öldüm sanırlar. neyse ölmem inşallah amin.
bu kadar yazılandan sonra anlıyorsun yalnızsın. ama rahatım ben adım atmıyorum, cevap vermiyorum. neden? korku,güven,türkiye ve tabi genç olmanın acemiliği. ne diyosun yaa?
istanbul taksim'deydim bugün. her yeri gezdim bi sugarı'ü bulamadım. en azından dışarıdan bakacaktım.
cep telefonu henüz benim için icat olmadığı yıllarda abimin vardı.günlerden bir gün o cep telefonu denen şeyin ekranına şebeke arıyor yazısı geldi, ben de koşarak abime götürdüm :
abi şebeke diye biri seni arıyor.
çok gülmüşlerdi.
ben de eski filmlerde babasının şamar atmasının ardından koşarak odasına çıkıp 4 kişilik süper lüks yatağına atlayan kızlar gibi hüngür hüngür ağlamıştım.ağlamıştım. *
bu aralar can sıkıntısından mıdır bilmiyorum kendimi truman show'da gibi hissediyorum. olamaz mı olabilir. yürürken filan insanlara bakıyorum açık yakalayabilmek için. iyi oynuyorlar yalnız. geçen kameralardan birini tam buldum dedim binanın güvenlik kamerası çıktı. koşarak uzaklaştım. yağmur yağdığı zaman koşuyorum. her yere yağıyor mu acaba diye. daha bu konuda da bir ilerleme kaydedemedim. prodüksiyon sağlam. arada çevreme aktör bakışı fırlatmayı da ihmal etmiyorum. banyo ve tuvaletlere kamera koymamışlardır umarım. sonuçta bir gün program biter insan içine çıkmak zorunda kalırım g*tlü mötlü resimlerim dolaşmasın orda burda. bide bazen ani masturubasyon kararlarım oluyor. yönetmene zor anlar yaşatıyorum galiba. eğer bunu okuyorsan yönetmen bilgisayarda gizli sekme açmışsam hazır ol reklamlara girmeye. hangi kanalda yayınlanıyor acaba? flash tv muhtemel.
bir idaaya girip kaybetmiş olmam beni bir süre beyaz çorap giymeye zorladı ve giydim de. bir şansımız daha olursa o kişide görecek, ama sözümü tuttum, giydim. *
ah sözlük! nasıl bir duygu bu gitmesinin üzerinden 8 ay geçmiş birisini hala her gördüğümde dizlerimin titremesi, boğazımın düğümlenmesi... aşk olmadığına eminim, ama sanırım çok yoğun bir sevgi besliyorum ona karşı. sabah ankara'da olduğunu haber verdi. şu an yanında olamadığım için deli oluyorum.
seviyorum seni sözlük. her akşam birkaç saat girmezsem eksiklik hissediyorum. çok güzel insanlar tanıdım sayende. harika arkadaşlarım oldu. çok kaliteli yazarlar, sağlam duruşlar, renkli dünyalar keşfettim. ama yine de bir ait olamama duygusu var. bazı başlıklar, entryler o kadar uzak, o kadar alan dışı ki benim için "eh be birader! hem kadınsın, hem heterosun. ne işin var burada?" demekten kendimi alamıyorum. ayrık otu sendromuna mı yakalandım ne?
* * birinin beni istemesini istiyorum. * *
hâlâ sevgili bakiresiyim.
ağladım sözlük. ağlıyorum hatta, yazmakta zorlanıyorum, parmaklarım tuşlara gitmiyor, kendimden tiksiniyorum artık. günün erken saatlerinden beri peşimi bırakmıyor illet olay beni içten içe yok ediyor hatta. elimde olmadan sürekli osurdum sözlük, yatakta, mutfakta, tuvallette, caddede hiç fark etmedi. yetmedi eve geldim hala devam ediyor. en son osuruğuma vereceği tepkiyi duyunca bilmeyecek merak etme aramızdaki hiçbir şey değişmeyecek. vakit hızlı değerlendirmeyelim.
çok değil bundan 2-3 ay kadar önce çok mutlu bir adamdım aslında. ne etlim vardı ne sütlüm. insanlarla sohbet eder tanışırdım. dostluklar kurardım. ilgimi çeken hiç kimse karşıma çıkmazdı. çıkmazdı da hiç olmadık bir anda biri çıktı karşıma. çıkmasaydı, çıkmamalıydı, çıkmamak zorundaydı ama çıktı. şimdi de hayatımdan çıkıyor, aslında iyi bu, çıkmalıydı, çıkmak zorundaydı. ne o beni anlayabildi ne de ben onu. eski keyifli günlerime, düzgün düşünür günlerime geri dönmem çok yakın. yeni yeni şeker insanlarla tanışıyorum, sohbetler ediyorum, dertleşiyorum, çapraz yatıyorum yatakta. aslında iyileşiyorum ya iyileşiyorum. iyi ki tanımışım dediğim yeni yeni insanlar var, huzur buluyorum onlarla, onlar hayatımdan çıkmasınlar, çıkmamalılar, çıkamazlar ulan çıkamazlar. gebertirim !

ha birde fotoğraflarına bakamıyorum ama silemiyorum da...
geçen biriyle seviştim, donumu çıkarırsam boy abdestim kaçar dedi. her birşeyi yaptık ama onun boy abdesti hala kaçmamıştı. nasıl bişeyse artık. demek ki boy abdesti donsuzu görünce kaçan bişey. öyle. ha bide o mavi paçalı donuna hasta kaldım herifin. net !
yunan lokantasında kebapların başında, arada özel sipariş salatalarımı da yapan hoş, bıyıklı meksikalı çocuk, her seferinde gözlerimin içine neden bakıyorsun? ben de senden çok hoşlanıyorum. ne yapsak be canım? öyle uzaktan olmuyor sen hep tezgahın arkasında, oraya laf yetiştiremem. bir şekil sen çık şu dükkandan gel benim tarafa, iki lafın belini kıralım, ha?
iyiyim diye geçiştiriyorum ama bu hafta sınav haftam ve ben sıfırım. maçlara yönelik ağır idmanlar yaptığımdan mütevellit her yanım dökülüyor üstüne farenjit oldum ve yutkunamıyorum bile. rapor yazmam gerek iki tane. ders çalışmam gerek. ver iz di adalet.
*
  • /
  • 181