sex and the city

sırf samantha jones karakteri için bile izlenebilecek seri.
carrie bradshaw * merkezli dört bekâr hatunun erkekleri ve seks hayatlarını kritik ettikleri

cine 5 te çıkıp türkiyenin henüz o döneme hazır olmadığını düşünüp tadını yarım bıraktıran keyifli dizi.*
güzel bir dizi ve filmleri de güzel. *
hiçbir bölümünü ve çekilen 2 filmini izlemediğim dizi ve film
benim hayalimdeki ilişkileri konu alan dizi beni anlatiyor gibi ve de ilişkilierimi veya aradigim şeyi
samantha kadınının her bölüm birbirinden yakışıklı adamları götürmesini kıskandığım dizi.
şimdi izliyorumda kızıyorum ya lan bu carrie orospusu çok mal aslen tamam çok seviyorum tapıyorum falan ama bazen sapıtıyo big e karşı adam bunu arkadaşlarıyla tanıştırmıyo diye olay çıkarmalar gecenin ikisinde osuruktan sorular için aramalar,herifin evine alkollü çat kapı ziyaretler sırf ağzına sıçmak için bunlar çok yannış carriecim ama tabiki objektif bi insanım biginde ayılıklarını görmezden gelemiycem şimdi bu öküz ilişkileri başlıyalı ohh babam aylar olmuş 2.barışmaları ulan amcık şu kızcağıza bi çekmece versene evinde saç kurutma makinasını koysun,diş fırçasını koysun yani ananın amı artık o kadarda ıssız adam olma yani yok ebesini siktiğim(herifte ayrı bi taş)hala salağa yatıyo eşyalarını bende unutmuşsun diye kıza getiriyo.tamam anlıyorum new yorkta 00'lerin en büyük aşklarında tekisiniz ama bence carrie seninle evlenmemeliydi diye olayı bağlıyorum nedenide şu ulan karıyı düğününde terk ettin sonra bu salak carrie bi ayakkabıya seni affetti 6 sezon izledim lan sizi hemde 6 sezonu 5 6 defa döndür döndür izledim bu kadar osuruktan bağlanamazdı olayınız helal olsun size işin gerçek yanı sex and the city kitabının yazarı kadın gerçek hayatta mr. bigle olamamış big hiç bi zaman nepadan dönememiş ve orada bi aile kurup başkasıyla evlenmiş gerçek carriede new yorklu bi baletle evleniyo aslında hikayenin orjinaline sadık kalınamamış neymiş efendim carrie alexanderla evlenmeliydi gerçek hayata göre yol alsaydık eğer.
çok eğlencelidir. kadın dizileri, filmleri ve kitaplarını pek sevmem ama bu dizi bir başka. çok cesur, çok komik, çok duygusal. digiturk sağ olsun. tekrar tekrar seyrettim. samantha motorcan olması, bunu kabul etmesi ve rahat davranmasıyla ruhuma hitap eder. ama en çok 4 kızın muhteşem arkadaşlıkları özeldir.
dizisini izlememiş olsam da 12 senedir süren dört kadınlık arkadaşlığımıza istinaden filmlerini toplanıp izlediğimiz, şu hatunlardan biri de lezbiyen olsa ya diye içerlediğim ama buna rağmen hep gülümseyerek, bazen kahkahalarla, birbirimize "bu var ya bak aynı sen" diyerek izlediğimiz film serisi aynı zamanda.
sjp nin gleeye konuk olması ve hünerlerini göstermesiyle izlemek istediğimdir.
keşke gay versiyonu olsa da bayıla bayıla izlesek dediğim dizi.
dizinin filmine giden erkeklerle röportaj yapılmıştı ve hiçbiri hetero değil de. zaten 4 karakterin de kadın olması ve oldukça kadınlık kokması heteroların ilgisi çekmiyor.
türkiyede çakması yapılmaya çalışılmış ama mesela umutsuz ev kadınlarının aksine uyarlaması konusu itibariyle türkiyeye uyarlanmasında hiçbir şeye yaramayan dizi. orijinali çok güzeldir ve şahsen ben kendimi charlotte'un yerine koyarım izlerken.
çıtır çerez bir dizidir. 10 günde 6sezon ve 2filmi izledim. tabi ki de samantha aşkımsın bebeyim. sjp nin uyuzluklarını giydiklerinden ötürü affediyorum.
ayrıca:
ha
ilk 3 sezonunu 6 kez, son 3 sezonunu 3 kez izlediğim efsane dizi.
kişilik olarak birbirinden farklı 4 arkadaşın yaşamlarından kesitlerin verildiği sex and the city kadınların kendilerine olan güvenlerini yerine getirmiş ve bazıları için iş fırsatlarına dönmüştür bu durum.

(bkz: ayşe arman)
(bkz: ayşe özyılmazel)
(bkz: pucca)
ve daha niceler
bütün bölümlerini ve bütün filmlerini izlemek hayatımda yaptığım en gey aktiviteydi herhalde. hepsinden de acaip keyif aldım. son derece zekice esprilerin olduğu, hayata ve ilişkilere dair muhteşem tespitler içeren, zamanında cine5'te yayınlanırken, mahalle karıları gibi "benim dizim geldi" diye panikleyip işi gücü bırakıp koşturduğum diziydi. filmleri de bence güzel olmuş gayet, beğenmeyenler çoktu gerçi.

dizide her bir karakter bir özelliğiyle ortaya çıkıyordu. carrie akılcı kısmı pek olmayan bir romantizmi, miranda akılcılığı, samantha cinselliği, charlotte ise geleneksel değerleri öne koyuyordu. dizi boyunca carrie'nin mallıklarını samantha dobralığı, miranda da akılcı çözümleriyle dengeledi, bu da güzel espriler çıkmasını sağlıyordu. diziyi kadınlar(ve de geyler herhalde) içindeki çok güzel kıyafetler için de izliyorlarmış ama ben modadan pek anlamadığım için o kısımlarına hiç dikkat etmedim.

bu arada çok dizi izleyen biri de değilimdir, hatta baştan sona izlediğim tek dizi budur. diğer en çok dayanabildiğim dizi olan lost'a bile üç sezon katlanabildim. queer as folk gibi geyli meyli dizileri de anlamsız buldum. ama bu sex and the city nefis birşeydi, sonunda böhür böhür ağladığımı bilirim.
sadece new york'ta geçtiği için izlemeye başlayıp sonra bağımlısı olduğum dizi. hep derim bir otobüsün üzerinde kendi resmimi göreyim de ardından bir anda gerçek dünyaya dönüp biri üzerime çamur sıçratsın
birinci filmini izledikten sonra izlemeye yeni başladığım dizidir. 1998 yapımı olmasından dolayı hala antenli telefonların kullanıldığı sahneler birazcık eski geliyor ama espriler ve konu çok hoşuma gitti. bakalım içimdeki cosmopolitan içen new yorklu kadını tatmin edebilecek mi? *
  • /
  • 2