kalabalık içinde kendini kaybetmişsindir ve gün gelir huzursuzluğun zirveye ulaşır ve kendine dönme zamanının geldiğini düşünürsün .! (bir nevi kendini sıfırlamak ,yeniden başlamak )
geçer geçer buda geçer ... dersin ama sigara üstüne sigara yakmaya başlar evde ne varsa içer hüzünlü şarkılar dinlersin ,bir telefon açıp da sesini duyabilirsen şanslısın tabii ama o kadar şanslı olmayabilirsin ...
elif şafak türkiye için aykırı bir kalem baba ve piç kitabındaki ensest ilişki ,pinhan kitabındaki çift cinsiyetli derviş krakteri (ki büyük bir zevkle okumuş ama kitabın sonunda bu bir son değil kitap burda bitmemeliydi dediğim bir kitap) ve son olarak bir çok arkadaşımın bana düşüncelerimi aktardığımda saçmalama dediği aşk kitabı ki ben aşk ı okurken (sanırım bir eşcinsel olmamdan kaynaklı ) hz. mevlana ve hz. şemsi iki sevgiliymiş (yani aralarında bir eşcinsel ilişki varmış gibi düşünürdüm ) sizede saçma gelebilir ama ben okurken bunları düşünmekden kendimi alıkoyamadıım ! herşeye rağmen elif şafak okunması gereken bir yazar diye düşünüyorum...
mardin ! süryani taş ustaları ve mimarların şehrin gerdanına dizdiği kilise ,manastır ve konakları ile hayranlık uyandıran aynı zamanda müslüman mimarların onlara mistik medrese ve camii yapıları ile eşlik ettiği büyüleyici bir şehir ...
elif şafak türkiye için aykırı bir kalem baba ve piç kitabındaki ensest ilişki ,pinhan kitabındaki çift cinsiyetli derviş krakteri (ki büyük bir zevkle okumuş ama kitabın sonunda bu bir son değil kitap burda bitmemeliydi dediğim bir kitap) ve son olarak bir çok arkadaşımın bana düşüncelerimi aktardığımda saçmalama dediği aşk kitabı ki ben aşk ı okurken (sanırım bir eşcinsel olmamdan kaynaklı ) hz. mevlana ve hz. şemsi iki sevgiliymiş (yani aralarında bir eşcinsel ilişki varmış gibi düşünürdüm ) sizede saçma gelebilir ama ben okurken bunları düşünmekden kendimi alıkoyamadıım ! herşeye rağmen elif şafak okunması gereken bir yazar diye düşünüyorum...
hayatın hiç bitmesini istemediğin ama en çabuk geçen zaman dilimidir ne yazık ki. sokaklarda top oynamalar, parkta kaydıraktan kaymalar, düşüp dizini yaralamalar, beş dakika önce kavga edip sonrasında kan kardeşi olmalar hayatın yaşanılası en tatlı ve toz pembe günleri.
insan hayatının en insanca yaşanan dönemidir belkide çocukluk.sadece yaşadığın için mutlusundur..içten gülümselerinin hesabını sormaz kimse sana..ya da kimse suçlamaz seni elinden geleni yapmadın diye..mutlusundur çünkü anne kokan güvenin sıcaklığı sarmıştır yüreğini..en içten kahkahaları atar en neşeli dakikaları yaşarsın..henüz kilit vuramamıştır kimse hayallerine ve göz yaşlarına..alınmayan bir oyuncağa ya da kaybolan köpeğine ağlarsın hıçkıra hıçkıra..kristal kadar berraktır göz yaşların.henüz cesaret edememiştir kimse onları kirletmeye.en güçlü silahın gözlerindir..masum,duru,ve sevgiyle parlayan gözler..karşındaki her kim olursa olsun dayanamaz o gözlere baka baka yüreğini incitmeye..en güçlü olduğun yıllardır sanıldığının aksine..çünkü korkun yoktur varlığından emin olamadığın hayal ürünü yaratıklardan başka..ailenin büyük bir keyifle doldurduğu kasetlerde senin gülücüklerin,babanın buram buram gençlik kokan sesine,annenin kahkahalarına karışır...en çoşkulu mevsimini,en özgür günlerini yaşarsın hayatının..gök kuşağında kayabileceğine,yıldızlara dokunabileceğine inanacak kadar masum,kumdan kaleler yapıp denize sunacak kadar cömertsindir..alıp başanı gidecek kadar korkusuz,kaybolduğunu anladığın an göz yaşlarını salacak kadar duygusal..bencilisindir çocukken..ama oyuncaklarını,çikolatanı sahiplenmenin getirdiği affedilebilir bir bencilliktir bu..ne hırs ne nefret yaptırır bunu sana..oyuncakların dünyan olduğundan,hayallerine açılan sandığın aralanmasını istemessin..hepsi bu..iç sesine kulak verirsin sadece..ne yorucu bir karmaşaya boğulmuşsundur ne sıkıcı bir düzene...balkonda beklerken anneni,getirecegi hediyenin heyecanıyla dolacak kadar sabırsızsındır.ellerini boş gördüğünde kaşlarını çatacak kadar isyankar,avcuna verilen minik parlak paketle havalara uçacak kadar mutlu..hayatın acımasız gerçeklerinden bi haber olmanın rahatlığıyla dolusundur..ne açlık,ne haksızlık ne acı vardır düşlerinle harmanladığın yaşamında..onlar sınırları koymaya çalışırlarken senin çocuk dünyana minik bedeninden beklenmeyecek kadar büyük bir çabayla karşı koymaya çalışırsın..gün gelip de teslim olduğunda o sınırlara geçmişte gösterdiğin mücadeleyi özlemle anar ve yüreği bedeninden büyük o çocuğa saygı duyarsın.
suriye doğumlu dünyaca ünlü kürt etnik metal-rock müziği sanatçısı. 1957 yılında suriyenin kamışlı kentinde doğdu.
üstad mihemed şêxo (1948 - 1989)dan etkilenerek kendi başına saz çalmayı öğrenmiştir. liseden mezun olduktan sonra almanyaya geçerek bochumda bulunan ruhr üniversitesinde üç yıl öğrenim görmüştür. şimdi isveçte ikamet etmektedir.
ey dilbere ve ax u eman eserleri ile beni derinden etkiler.
esrarengiz ve asi bir kişilik, gıpta ile baktığım şair (yazar) .! gerçek ismi ( ebul feth ömer bin ibrahim ) hayyam ismi ise babasının mesleği olan çadırcılıkdan gelir ki hayyam farsçada çadırcı anlamına gelir..
damla damla birikti karanlıklar,bitimsiz oldu sonra çıkmaya çalıştım bu dipsiz kuyudan.tutundum yanlara,çekmeye çabaladım kendimi; yukarıya
yapamadım
daha düşüşüme anlam veremiyorum,burdan nasıl çıkarım?
çarpıp çıktığın kapı aralığında tutsaktım en son mevsim değişti sandım,meğer sana üşümüşüm.sonra efkar bastı evi,dağıttım biraz ortalığı baktım yalnızlık boyumu aşmış,bende anılarla vedalaştım.
her vedada ölür mü bi parçası insanın?
ölürmüş
mevsimlerde hazandı ama yapraklar düşmemişti daha.
ellerimde bir terkediş,mıhlandım sokağa
buruk bir gidiş duruyordu orta yerde ve ben kabullenmiyordum.
koşar adım geçtim ışıklı caddelerden,sokağının dönemecine kadar soluk bile almadım sana gelirken.kapıyı açınca gördüm seni -belki görmesem daha iyiydi-
gidiyorum diyordu gözlerin ve ben durduramıyordum bakışlarını
mevsim sana ayazdı,rüzgar birbirine kattı ortalığı
uğultusu sağır etti kulakları,bense duymuyordum kendi çığlığımı haykırmaktan
sen duyuyor musun?
yerlebir oldu eşyalar,hepsi birer birer attı kendini yere.benim gibi
engel olmak istemedim gidişine hiç,benim korkum kendime
debeleniyor aramızda ayrılık kal diye,ben onu çekiyorum yolundan
kendime bavulunda yer ararken yakalıyorum beni,ve utanıyorum
firar saatlerime saklanıyorum sonra,usulca alıkoyuyorum bedenimi ayaklar altından
tek kelime etmesende anlaşılır sözlerin.bir eksiliş oluyorsun ses etmeden ömrümden
hadi vedalaş kendinle içimde
bir güle güle yok mu bana
(ç)ok mu?
yaprak misali düştüysem başaşağı,
ve tutunamadıysam
hatta ağladıysam bir yandan
gücüm yettiğince bir hevesle kaldırdıysam başımı
son seslenişiydi bu nefesimin,
sana dairliğimin son perdesiydi
uyku tüm memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen doğal dinlenme biçimidir. bu canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyarlar. uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez. insanlarda yeterli uyku alınmaması unutkanlık, asabiyet, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olabilir. ayrıca gereğinden fazla uyku depresyon gibi rahatsızlıklardan kaynaklanıyor olabilir. uyku bozukluğu kimi insanlarda kronik hale gelip çok büyük sorunlara neden olabilmektedir. uyku insan ömrünün 1/3 ünü oluşturur. vücudun dinlenmesini ve beynin bir gün önce aldığı bilgiyi işlemesini sağlar.
suriye doğumlu dünyaca ünlü kürt etnik metal-rock müziği sanatçısı. 1957 yılında suriyenin kamışlı kentinde doğdu.
üstad mihemed şêxo (1948 - 1989)dan etkilenerek kendi başına saz çalmayı öğrenmiştir. liseden mezun olduktan sonra almanyaya geçerek bochumda bulunan ruhr üniversitesinde üç yıl öğrenim görmüştür. şimdi isveçte ikamet etmektedir.
ey dilbere ve ax u eman eserleri ile beni derinden etkiler.