kadınların kendi beynini kullanmaktan kaçma cümlesi, veya erkekler tarafından o kadar bastırılmıştır ki, hayatında asla doğru kararı alamayacağını düşünen kadının cümlesi.
bugün istiklal'de gördüğüm olay. gerçekten koskoca adam, yere çömelmiş, sessiz bir şekilde ağlıyordu. başında da bir bayan, onu tesselli mi ediyor, belli değildi. işte o an bir garip oldum. o kadar masum ve savunmasızdı ki; üzüldüm haline.
ağlamak çok insanı bir duygu. hayatı boyunca hayvan olarak yaşayanlar bilemez elbet.
daha 3 durak sonraki durağı bekliyor; ancak inenlere yol bile vermiyor bazıları. otobüsten inip, yeniden binmeye korkanlar var. şoför almadan gidecek korkusu sarmış hepsini.
maksat muhabbet olsun acılar şöyle dursun dünya seninle güzel aşk koynunda uyusun maksat muhabbet olsun düşmanıma oh olsun dünya seninle güzel aşk koynunda uyusun aç koynunu nolursun
belki de sadece muhabbet olmalı, başka bir şey değil.
karşı cinsten o kadar çok kazık yemiş, ve şans eseri bir gayle beraber olduktan sonra; tamamiyle erkeklere yönelen kişi biliyorum. arada gay olmadığını düşündüğümü de söylüyorum; ancak kendisi bir kere kabul etmiş. kadınlara karşı artık hiçbir şey hissetmediğini söylüyor. doğru söylediğini de biliyorum.
malesef bu benim. iş için hangi yöne yöneleceğimi bilememek; ders için neyi ne kadar çalışmam gerektiğini bilememek; hatta derse gidip gitmemeyi bilememek; hayatımı doğru yola koyamamak; belki de en önemlisi kimseyi kıramamak kararsızlığa itiyor beni. doğru veya yanlış, bir karar al ve arkasında dur, değil mi? zaman geçiyor, sen hâlâ düşünceler içindesin. bir tarafın hep mutsuz, hep düşünceli. kafana takılıyor olabilecek bütün olasılıklar. hatalar da senin, doğrular da. bununla yaşamayı öğren. en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir.
bu ben olabilirim. önümü bir türlü net olarak görememenin verdiği huzursuzluk beni karamsarlığa itiyor. nedense istediğim şeyleri yapamayacak, istediğim kadar kazanamayacakmışım hissi var içimde. o zaman ben neden daha fazla çalıştım?
sanki dünya sikinde değilmiş gibi bir edayla: " abi işte kurstan çıktık; biraz takıldık. sonra benim eve gittik. inanır mısın, daha kapıyı kapatmadan dudaklarıma atıldı hatun. o gece mükemmel geçti, anlatamam." yaşanmıştır olaydır, ama sorsan 2 senedir yanında bir kızla görmedim.
aynı kişi, bu kez stajdan çıkmışızdır ve otobüslere doğru ilerleriz. telefonu çalar ve : " anne ben gelmiyorum. arkadaşlara gitcem. ya anne arkadaşlardayım işte , ne alaka. neyse anne kapatıyorum." kapatır ve " annem de kızlara mı gidiyorum diye soruyor. hayır diyorum inanmıyor. kadına bak ya. o bile biliyor beni." ama konuşmasında ne kız kelimesi ne de başka bir şey geçiyor. insan der ama "anne ne kızı ya, arkadaşlardayım" diye. suratında hep ciddi bir ifade.
şunu fark ettim; sadece belirlediğim yaş aralığında olanlara bakıyorum. yani diğerleri benim için ruh gibi. saniyesinde unutuyorum; ama yaş aralığı tutanları hatırlıyorum. sonra bıyığı var mı diye bakıyorum; ancak bu konuda da seçiciyim. her bıyığı olanı malesef beğenemiyorum. ince olmamalı. kalın olmalı. ve gözler. masmavi gözlü biriyle hiç beraber olmadım ama masmavi gözlü adamları çok çekici buluyorum. kalça da önemli, beyaz saçlar, ve kilo diye gidiyor.
ancak tipim olmasa bile; konuşunca, anlatacak bir şeyleri olan, dinlemeyi seven, boş konuşmayan insanlar bana hep çekici gelmiştir. yukarıda yazdıklarım sadece dış güzellik. bir çoğuyla da tek gecelik ilişki oluyor malesef.
maalesef, hayatlarında ya çirkin olmalarından, ya zengin olamamalarından, ya kadınlara yakınlaşamamalarından, ya da kadınlarla aynı ortamı bile paylaşamamalarından olsa gerek; bir çok heteroseksüel olduğunu düşündüğüm abazanın kuşattığı site. adamlar da haklı. sekse çok düşkünler. rahat bir şekilde ve beleşe sikecek göt bulabiliyorlar bu site sayesinde.
evladının saç teli için dünyaları yakabilecekken, siyasi iradenin elinden aldığı annenin sözüdür. çocuğu yoktur artık yanında, isterse cennette yaşasın.
öncelikle sana aşığım, asla aldatmam, sen teksin der; sonra bir kere yakalarsın. ancak sen aşıksındır ona ve inanmak istersin söylediği yalanlara. aradan bir süre daha geçer, bir kere daha kesinlike olmaz dersin. ancak yine yakalarsın. bakarsın bu böyle olmuyor. aşıksındır, ama onun da sana aşık olduğuna hâlâ inanıyorsundur garip bir şekilde. yine de tek eşliliğe olan güvenin yıkılmıştır. sen de onu aldatmaya başlarsın. buluştuğunuzda sevgilisinizdir; ancak ikiniz de başkalarıyla yatarsınız. derken karışına bir adam çıkar. artık onunla muhabbetin sadece sex değildir. aşık olduğun biri olduğunu söylersin. kendisini çeker, ve ilişkinizi öğrenmeye çalışır. anlatırsın ve onun seni hak etmediğine inandırmaya çalışır. hep tek eşliliği savunur. aklın karışır. gerçekten birileri tek eşliliğe inanıyor mudur senin gibi? acaba tek eşliliğe inanan biri mi seni hak ediyor? cevap bulmaya çalışırsın. ama gerçekten var mıdır, bilemezsin.
çok kesin ve net konuşuyorum ki; bu insanlar gay değildir. kendisini gay olarak kabullenen insanlarda ve onların ilişkilerinde aktif olmak veya pasif olmak kavramı önemli değildir. ancak bir aktif pasif olanı aşağılık biri olarak görmese de, kendisinin öyle olduğunu düşününce bile sinirleri bozuluyor, korku dolu rüyalar görüyorsa; ciddi bir problem var demektir. aman ha uzak durun. kendinizi kullandırtmayın.
edit: "evet pasifte olabilirdim ki; bu çok doğal; ancak zevk almıyorum. sadece aktifim" demekle, "ne pasif olmak mı???? allah korusun." demek arasında dağlar kadar fark vardır. vurguladığım kişiler anlaşılabileceği üzere ikinci gruba girmektedir.
sadece pasifim diyerek dolaşan bir grup olduğu sürece, sadece aktifim diye dolaşan bir grupta olacaktır elbet. ama ben her zaman temkinli yaklaşmışımdır sadece aktif olan insanlara. bana göre hepsi eşcinselliğini hâlâ kabul edememiş insanlar. belki bazıları pasifleri aşağılık olarak görmüyor olabilir; ancak pasif olurlarsa eğer kendilerini aşağılanmış olarak hissedeceklerini düşünüyorum.
türkiye'de gay, ateist ve solcu olmakla gay, müslüman ve sağcı olmak arasında dağlar kadar fark vardır. anlayamıyorum insanlar sanki uzayda yaşıyor. solcularin, ateistlerin türkiye'de başlarına neler geldiği biliniyor. bu ülkede en az zararı sağcılar görmüştür. kimse bunu inkar edemez. türkiye'de gay olmak zaten başlı başına bir dert iken, üstüne bu iki özelliğin eklenmesi, sobaya odun atmaktır.
(not 1: gay olmak,sırasıyla solculugu ve ateistliği beraberinde getirir. benim aklım almıyor insan hem gay hem de müslüman veya dindar nasıl olabilir. inandığınız her din sizi cehennemde yakacağını söylüyor. tanrıyla inanıyorsan ve seni böyle yarattıysa cehennemde yakacağını nasıl inanabilirsin. birazcık düşünmek gerekli.)
bugün istiklal'de gördüğüm olay. gerçekten koskoca adam, yere çömelmiş, sessiz bir şekilde ağlıyordu. başında da bir bayan, onu tesselli mi ediyor, belli değildi. işte o an bir garip oldum. o kadar masum ve savunmasızdı ki; üzüldüm haline.
ağlamak çok insanı bir duygu. hayatı boyunca hayvan olarak yaşayanlar bilemez elbet.
işte bu eşcinseller yüzünden de türkiye'deki eşcinseller hep aynı kefeye konuluyor.
sen önce okulunu bitir, işine gir, güzel bir firmada müdürlüğe kadar ulaş; sonra istediğine açıklarsın durumu. artık kimse sana karışamaz. hem yol yordam biliyorsundur. eğer eşcinsel olduğun için hakarete uğrarsan, polise gidebilirsin. haklarını biliyorsundur, ve polis seninle ilgilenmek zorundadır. ancak hayatın boyunca yaptığın tek şey, bardan bara gezip, zar zor hayatta tutunmaksa, kusura bakma da kimse seni kâle almaz. yaşlandığında hayatının koca bir sıfırdan oluştuğunu görürsün. hakarete uğrasan, türkiye'deki polisleri biliyoruz ve onlar da seni başından savabilecektir.
herkes biliyor ki; türkiye şekilciliğe çok önem veriyor. ye kürküm ye misali. herkesin haklı devlet tarafından savunulması gerekli iken, genelde cahil ve parasız insanlar hep savunmasız kalıyor. bu yüzden türkiye'deki eşcinsellerin bence yapması gereken en mantıklı şey, kendilerini geliştirip, iyi bir pozisyona kadar ulaşmaları ve belki de ileri de herkesin gözü önünde cinsel kimliğini açıklayabilmelidir. lütfen hayatınızın anlamı sadece eşcinsellik olmasın. önce hayatını kurtar.
çok kesin ve net konuşuyorum ki; bu insanlar gay değildir. kendisini gay olarak kabullenen insanlarda ve onların ilişkilerinde aktif olmak veya pasif olmak kavramı önemli değildir. ancak bir aktif pasif olanı aşağılık biri olarak görmese de, kendisinin öyle olduğunu düşününce bile sinirleri bozuluyor, korku dolu rüyalar görüyorsa; ciddi bir problem var demektir. aman ha uzak durun. kendinizi kullandırtmayın.
edit: "evet pasifte olabilirdim ki; bu çok doğal; ancak zevk almıyorum. sadece aktifim" demekle, "ne pasif olmak mı???? allah korusun." demek arasında dağlar kadar fark vardır. vurguladığım kişiler anlaşılabileceği üzere ikinci gruba girmektedir.
işte bu eşcinseller yüzünden de türkiye'deki eşcinseller hep aynı kefeye konuluyor.
sen önce okulunu bitir, işine gir, güzel bir firmada müdürlüğe kadar ulaş; sonra istediğine açıklarsın durumu. artık kimse sana karışamaz. hem yol yordam biliyorsundur. eğer eşcinsel olduğun için hakarete uğrarsan, polise gidebilirsin. haklarını biliyorsundur, ve polis seninle ilgilenmek zorundadır. ancak hayatın boyunca yaptığın tek şey, bardan bara gezip, zar zor hayatta tutunmaksa, kusura bakma da kimse seni kâle almaz. yaşlandığında hayatının koca bir sıfırdan oluştuğunu görürsün. hakarete uğrasan, türkiye'deki polisleri biliyoruz ve onlar da seni başından savabilecektir.
herkes biliyor ki; türkiye şekilciliğe çok önem veriyor. ye kürküm ye misali. herkesin haklı devlet tarafından savunulması gerekli iken, genelde cahil ve parasız insanlar hep savunmasız kalıyor. bu yüzden türkiye'deki eşcinsellerin bence yapması gereken en mantıklı şey, kendilerini geliştirip, iyi bir pozisyona kadar ulaşmaları ve belki de ileri de herkesin gözü önünde cinsel kimliğini açıklayabilmelidir. lütfen hayatınızın anlamı sadece eşcinsellik olmasın. önce hayatını kurtar.
türkiye'de gay, ateist ve solcu olmakla gay, müslüman ve sağcı olmak arasında dağlar kadar fark vardır. anlayamıyorum insanlar sanki uzayda yaşıyor. solcularin, ateistlerin türkiye'de başlarına neler geldiği biliniyor. bu ülkede en az zararı sağcılar görmüştür. kimse bunu inkar edemez. türkiye'de gay olmak zaten başlı başına bir dert iken, üstüne bu iki özelliğin eklenmesi, sobaya odun atmaktır.
(not 1: gay olmak,sırasıyla solculugu ve ateistliği beraberinde getirir. benim aklım almıyor insan hem gay hem de müslüman veya dindar nasıl olabilir. inandığınız her din sizi cehennemde yakacağını söylüyor. tanrıyla inanıyorsan ve seni böyle yarattıysa cehennemde yakacağını nasıl inanabilirsin. birazcık düşünmek gerekli.)
ka - hh sen saçını kestirdin ya, geçen benim bi kız arkadaşım seni görmüş. valla böyle çok daha yakıştığını, çok daha yakışıklı olduğunu söyledi. hh - hmm! eee? ka - eee mi? hh - öfff, yani ka. kızın biri beni beğenmiş diye de mutlu olamayacağım. kusura bakma. ka - sanki kızlar sürekli peşinde. verdiğin tepkiye bak. hh - (o sırada gerçekten çok gay bir tepki verdiğimi anlamış olan ben) neyse ka, zaten o kız güzel değil. başka kızlara bakalım.
anlamadığını düşünüyorum. arada soruyor neden kız arkadaşın yok diye. şanslıyım ki mesleğim buna pek elverişli değil.
high hopes
