loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

ayı sözlük yazarlarının gitmek istediği ülkeler

rüyada fare görmek

geçen gün rüyamda gördüm. sağ ayağımda çorabımın içinde iki küçük fare oynaşıyordu ve bundan keyif alıyordum. sesleri de geliyordu. bir ara içime kurt düştü ve "ya ısırırlarsa ya da tırnaklarını ayağıma saplarlarsa" diye tırsıp çorabımı sıyırdım ki üç tane çıktı. görüntüleri hoştu. beyazlardı galiba. kötü bir kadınla ilişkilendirilmiş genelde fareler. ama farelerin oynaşması ve sayısının fazla olması bolluk demekmiş. hay allah. zengin oldum durup dururken. *

heteroseksüellik

insanlığın en büyük alışkanlığı ve yerleşik tüm ahlak kaidelerinin üzerinde yükseldiği cinsel yönelim türü. ama tek değildir.

tanrıya sorulacak ilk soru

insanoğluna ölümü nasıl yakıştırdın?

fil

aslı farsçada "pîl" olan kelimenin arapçadan aldığımız şekli.

satranç

halk edebiyatında bir şiir türü.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

talaash

başrolünde aamir khan ile 3 idiots'tan tanıdığım kareena kapoor'un olduğu 2012 yapımı bollywood filmi.

hollywood klişeleriyle dolu olsa da konunun güzel bağlandığı bir yarı polisçilik filmi.

filmin konusunu önceleri seks işçilerinin kanun tarafından tanınmaması sonucunda ortaya çıkan olaylar zincirinin kendisi sandım ki bir diyalogdaki 'yok sayılan bir kızın* ölümünden bahsedilmez' sözü beni bu fikre itti. fuhuşun yasak olduğu bir ülkede, genel ev ve dengi oluşumlarının varlığı da sorunlu hale geliyor. fakat konunun, hintlilerin meşhur mistik mevzularıyla bağlanması epey ilginç olmuş, hollywoodtan farkı bu olsa gerek. yine de bahsettiğim nokta hayli ilgi çekici bir sosyal mesaj olarak algılanabilir.

film henüz nete düşmediği sıralarda aamir khan kötü adam rolünde diye yorumlar yapılmışsa da yanılmışlar, fazlasıyla ciddi, sorunları olan bir polis rolünde. hepsi bu.

izlenilesidir.

samed behrengi

komünist olduğundan şüphelenildikten sonra bedeni aras nehrinde bulunmuş azeri kökenli iranlı yazar. tıpkı bizim sabahattin ali gibi bir son. fakat onun azeri olduğu için öldürüldüğü de söylenmektedir. neden öldürüldüğü değil ölümünden kimin sorumlu olduğu ortadır.

küçük kara balık adlı masalı çok güzeldir.

ırak a götürülen demokrasi

yerlerde sürüklenerek götürüldüğünden olsa gerektir ki cildi tahriş olmuş, ciğeri kana bulanmış ve insanlıktan çıkmış bir demokrasidir.

çay ve çizi yerken insanlıktan çıktığımı fark ettim. ama çok seviyorum.

hatay

hatayın 2039'daki referandumu dayanaksızdır. gizli bir madde olduğu söylenmekteyse de kanıtlanmış değildir. böyle olsaydı türkiyeye katıldıktan sonra yerli halkın bir kısmı hatayı terk etmez, deneyelim görelim hesabı mutlu mesut yaşardı. şimdi türkiyenin diğer illerinden hataya göç etmiş türk, kürt vs ile dolu hatay. referandumun hataylılar tarafından yapılacağı söyleniyor. o halde netice ortada! hayır böyle bir anlaşma olsa bir de not basarlar "hatay cumhuriyeti vatandaşları asli, sonradan hataya gelenler ise referandum süresince göçmen statüsünde olur" diye. şimdi çık çıkabilirsen işin içinden.

güney kafkasya

kuzey azerbaycanı içine alan, aynı zamanda sayı bakımından dünyada içinde en çok milleti barındıran bölge.

vatikan kütüphanesi

alper tunga öldü mü

bu bir soru değildir. metnin bütününde "alper tunga ölünce" anlamındadır. yani metni okuyunca bu anlam çıkar. bilemedim.

esselamü aleyküm

üniversite birde ateizm sularında gezip agnostik agnostik ortalıkta dolaşırken ben, günaydın deyince aleykümselam diyen bir arkadaşım vardı. bilmukabele, esselamü aleyküm dediğinde günaydın diye karşılık verirdim. sonra bütün yobaz arkadaşlarını örgütlemiş ve benim günyadınımı almayıp bana allahın selamını vermişlerdir. muhabbeti öldürdükten sonra selam vermişsin ne vermemişsin ne. inatlaştık. dört dönem devam etti. sonra polis oldu. yorgan gitti, kavga bitti mi denir, severdim keratayı.

türk dil kurumu

2012 imla kılavuzu ile beni çileden çıkaran kurum. hiç bir şeyin altını çizmeyeceğim, bir nokta haricinde:

kesme işareti başlığı altında "başbakanlığa" örneğinde olduğu gibi kurum isimlerinden sonra ek geldiğinde kesme işareti gelmezken, adamlar özel bir not düşmüş "...fakat avrupa birliği'ne..." gibisinden. bu neyin kayırması? dil bu arkadaş, bu neyin kafası? bir kural varsa istisnası olmaz, imla sistemi içinde. çok merak ediyorum fransızcanın imlası en son ne zaman değiştirildi ve ne kadarı değiştirildi. bu yeni imla kılavuzunda doğru kararlar alınmamış değil fakat 2009 ile bir çok noktada zıt olan yeni kurallar tespit edilmiş ki bir dil üç yılda nasıl biradikal değişikliğe uğrar be arkadaş? alfabe değiştirsek tamam, ek-kök gösteriminde değişikliğe gidilse o zaman da eyvallah ama mevcut durumda ne istiyorsunuz şu dilden?

(bkz: ağlamak istiyorum sayın seyirciler)

önsöz

çok sevdiğim ancak bazen boku çıkartılabilen şeydir. ahmet oktayın kuyucaklı yusuf için yazmış olduğu bir yetimin romanı adlı önsözünü okuduktan sonra kitabı okumaktan vazgeçtiğimi hatırlarım. resmen özetini yazmıştır, romanın. insanın bütün şevkini kırar. nitekim bir roman hiç bu kadar elimde sürünmemişti. yapılır mı bu be bir romana, bana?!

diğer yandan tutunamayanlar önsöz için yazılmış bir manifesto içerir. hatta birçokları için de aynısı. selim ışık'ın ortaçağda oynadığı önsözcülük(bir nevi yazarlık mesleği ama değil) benim hayalimdeki meslektir. ama neye yarar, bilmiyorum. hatta önsöz nedir bilmiyorum.

anons edilmemiş gerçeklikler

radikal gazetesinin ilk fotoğraflarında insanı ürküten bir sanat haberinden alınmış söz grubu.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?a...

fakat öyle güzel bir tarif ki başlık, insan her şeyi bunun içine sığdırabilir. hiperrealist çalışmaya konu olan insan ürünü yaratıklar insanın rableşme sürecini açıklama teşebbüsü olarak algılanabilir. hollywoodun fantastik filmlerinden alıştığımız öte dünyanın, insan haricindeki yaratıkların/canlılarının aksine teknoloji, genetik mühendisliği, klonlama çalışmaları vs gibi şimdilik iptidai ama bir müddet sonra pratiğe dökülecek meslekler, insan dışında yaratıkların gerçekleşme ihtimalinden söz ediyor ve bunun anons edilmemişliğinin altını çiziyor. tabi ırak, afganistan başta olmak üzere bir çok savaşların halen devam ettiği, açlık, fakirlik, ırkçılık, mezhepçilik, kadın karşıtlığı, homofobi gibi toplumları ayrıştıran duyguların dayanılmaz ağırlığı bu anons edilmemiş gerçekliğin ne kadar umursanacağını belirleyecek etkenler. öyle ki hala küresel ısınma ile dünyanın insanın avcundan kayan su damlaları olduğu gerçeği bile distopik bir fikir olarak kabul ediliyor.

*

başlık öyle geniş ki sözlüğün temasına uygun olarak şöyle bir şey de yazmaktan kendimi alamıyorum: eşcinselliğimiz anons edilmemiş gerçekliğimiz değil mi zaten? sevgilerimiz, sevgililerimiz ve bir çok özel hislerimiz... anons edilmemiş gerçekliklerle sarılı hayatlarımız.

edit medit: yanlış kaydet hareketi ardından link sonrası ikinci seferde kayda düşürülmüştür, müşürülmüştür.

hugo chavez

chavez candır. ölmüş diyorlar, asıl ölümü boyun eğmeyen venezuela'nın yaptığı iyi işleri bırakıp kuzeye tabi olmasıyla gerçekleşecektir. nur içinde yatsın.
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

bir ülkeden bir iç ülkeye

yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali adlı(?) şiirnde geçer. bir ülke: türkiye, iç ülke: kürdistan kodlamasını sıradan biri de anlayabilir.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

hayal kırıklığı

eşcinsellerin sevgi kulvarında alışkanlık haline getirdiği olumsuz bir "davranış".

yazmak

yazmak yıkanmaktır. yazmak özgürlük ve yazmak kimi zaman kusmak. yazmak kaçış, ardına bile bakmadan bazen. yazmak gün geliyor sessizliği bozmak belki de aksine sessizliğe boyun eğmek. yazmak mukaddes bir eylem ve yazmak masumiyet, naiflik ve bütün mevzuya inat nezaket. yazmak...

brokeback mountain

esasında roman falan değildir. annie proulx'un yazdığı kısa bir öykü. aralarında teorik bir ayırım olmasa da hikaye bile diyemiyorum bu öyküye.
everest'in film çıktığında popüler kaygılarla brokeback dağı diye türkçeye iğrencü'l-vahşet bir tercümeyle kazandırdığı öykü. bu kötü çeviriden olsa gerek -diye umuyorum- öykü hayli sıkıcı. onu okuduktan sonra kitabın başka hiç bir öyküsünü okumadım.

bu filmi sinemada izledim ben arkadaş. daha bir tane bile gay arkadaşım yokken. bir tane bile gay pornosu izlememişken. (aynı zamanda genel porno da izlememiştim.) bakırköy'de +18 mi ne yazıyordu o zaman. kimliğimi isteyecekler diye altıma sıçmıştım korkudan. ama bir kere beni kesmedi. sonraki hafta ikinci kez gittim. benim için ne kadar anlamlı olduğunu anlatamam. o zamana kadar yalnızca e2'de yayınlanan hollyoaks dizisinde gördüğüm eşcinsel sevgili muhabbetleri bir anda koca bir öykü olarak beyaz perde aracılığıyla gözümün önüne serilmişti. arkadaş o zaman ben de sonu böyle olmayan ama sevdiğimle güzel bir ilişki yaşayabilirim deyüpde sinemadan çıkararaktan eve koşmuştum. gözlerim de yaşlıydı efendim. ağlamamış değildim. son sahnede.

diğer yandan. sözlük, bu film sinemada izlediğim ilk filmdir. benim için önemini anlatabiliyor muyum? ve 2006 yılı benim için ne kadar mukaddestir. lise daha bitmemişken nihayet sinemaya gittim demek için sinemaya gitmeye çalışan ben'in -param olmazdı da gitmezdim, net zaten yoktu- gittiği ilk filmin brokeback olması hayli hoş bir tesadüf.

mutluluktan siken birine asla sahip olamayacağınızı bilmek

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

nevruz

türkiyede kürtler tarafından her yıl alanlara çıkılarak harlanmış ateşlerin etrafında müzik eşliğinde halay çekilerek kutlanan ve genellikle günün ortasından itibaren gaz bombası, cop ve orantılı polis şiddetiyle devam edilip akabinde türk medyasının orta yerine oturan mühim bir bayram.

bilindiği üzere en görkemli newroz kutlamaları diyarbakır'da yapılmaktadır ve onu istanbul izlemektedir. bugün kutlanacak olan 2013 newrozu yine zeytinburnu kazlıçeşme meydanında yapılacaktır. program saat onda başlamış olmalı.

(bkz: demirci kawa destanı)
(bkz: bir newroz ateşi maddesi olarak tekerlek)

not: türkçe karşılığı nevruz olup yeni gün anlamına gelmesinden ötürü bazı çevrelerce yeni gün diye de nitelendirilen bu bayramın devlet tarafından engelenememesi ile bir türkiye türkü versiyonu ortaya çıkartılıp türk bayramı ilan edilmesi ironiktir. şimdilerde resmi bayram statüsünde olması ise...

(bkz: nevruz)

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **