meraklıayı

Durum: 21 - 0 - 0 - 0 - 28.07.2020 18:15

Puan: 182 - Sözlük Kezbanı

4 yıl önce kayıt oldu. 10.Nesil Yazar.

0
  • /
  • 2

hornet

insanların dürüst olmaktan uzak olduğu, daha da vahimi insanlarımızın cinsellik konusunda ne kadar bilgisiz ve umursamaz olabileceğini bana gösterip (örneğin:2dk önce tanışılan kişinin et ete deyecek diyebilmesi, grup sexe gelen farklı bir kişinin anal temizlik yapmadan gelmesi, kişilerin boşalma sürelerinin ortalama 3dk olması) tedirgin olmama ve hayal kırıklığına uğramama sebep olmuş yine de varlığından hoşnut olduğum (benim gibi etkinlik ya da spor olarak sex yapmayı seven insanlar için hiç yoktan iyi fakat duygusal bir arayış içinde olanlar için yorucu) olduğunu tecrübe ettiğim dating uygulamasıdır. paragöz oluşu da ayrı bir eksi puandır. koyun olmayan yerdeki abdurrahman çelebi 'dir. daha iyi bir rakip karşısında ayakta durabileceğini düşünmemekteyim.
  • /
  • 2

meraklıayı

lgbtilerin olduğu sözlüğe gelip "haklarınızdan feragat edin" şeklinde tehdit içerikli bir entryi yazma cüretine sahip bir yazar. diğer entrylerine dikkatli bakınca lgbti ile alakası olmayan ama ulusalcı, milliyetçi çizgideki fanatiklerin sıkça yaptıkları gibi eşcinselleri aşağılayan homofobik birisi olduğu ortaya çıkıyor. hayvanlara "meni" yedirme fantazisi de var.

biseksüel

(erkekler kapsamında konuşursak) threesome denilince iki kız yerine iki erkek olması fikrinden daha çok heyecanlanan kişilerdir. diğer erkek de biseksüelse herkesi gönlü olmuş olur.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

vatan haini adlandırılan bir ibne olarak uzun dönem yaptığım zorunlu görev.ülkenin en doğusunda üç ülkenin sınırı olan bir yerde yaptım askerliğimi.mesleğim gereği revir de yaptım.lakin alt devre olduğum için 3 ay hem revir temizleyip hem sınır nöbeti tuttum.-45 derece de her gün 2 saat dikildim.gündüzleri aralıksız paspas çektim.o lanet beyaz parkeler askerlerin her içeriye girişinde kirleniyordu.obsesif komutan da leke görürsem seni sikerim dediği için mecbur elimden paspas düşmüyordu.yemek,içtima,nöbet,rev,r,enjeksiyon,pansuman derken günde sadece 3 saat uyuyabiliyordum.
çavuş olup revir sorumlu askeri olduktan sonra en azından biraz rahatladım.
komutan pek siklemediği için muayene hariç tüm tıbbi işlemleri ben yapıyordum.kalifiye eleman da olmadığı için her şey bana kalmıştı.gerçi sonradan bir askeri yetiştirdim rahatladım.askerliğim boyunca gördüklerim beni pek etkilemdi lakin normal insanları kafayı yedirtecek şeyler gerçekleşti.


-kendini vuran askerin paramparça göğüs kafesini kimse dokunmadığı için tek başıma ceset torbasına koydum.
-mayınla oynarken elinde patlatan askerin paramparça eline daha fazla görüp kafayı sıyırmaması için arda arda sakinleştirici yapıp bir yanda da bir şey olamaycak elini kurtaracağız diye teselli etmeye çalıştım.
-40 derece askeri banyoda sırf ateşi düşsün 20 dakika boyunca ellerimle yıkadım.
-kendini vurmak isteyen bir askeri 3 saat konuşarak ikna etmeye çalıştım.
-sivilde maddi durumu el vermediği için ameliyat olamayacak askerleri bin bir yalaklık.rica minnet ile ameliyatlarını yaptırdım.
-3 veremli askerin taburdan çıkış yasak olduğu için tedavilerini yaptım.verem çok çabuk bulaşan bir hastalıktır bu arada.
-hepatit b hastası bir askere sırf bana bulaşır bana ne sen yap lan diyen komutana küfür ederek sütur attım.
-soğuktan dolayı parmak uçları kangren olan askere sabaha kadar uyumadan başını bekledim.
-tilki ısıran bir askerin kuduz aşısını yaptırmak için komutana saatlerce yaptırdım.komutanlar pek askeri siklemez çünkü onlardan çok var.
-dev örümceklerin kendine saldıracağını düşünen şizofren askeri ikna etmek için gecenin bir yarısı nöbet kulesinin tepesine çıkarak indirdim.gördüğü halisülasyondan dolayı benimde düşman olduğumu söyleyip tüfeği bana doğrultmuştu.
-krize girip kollarını,bacaklarını,boynunu,yer kalmayınca da kalçasını kesen askere 200 den fazla sütur attım.komutana kalsa hiç dokunmamam gerekıyordu ve dikiş atmamı yasaklamıştı.sonucunda tokat dahi yedim yaptığım için.
-yanan askere çocuğum gibi 1 hafta boyunca sevgi şefkat gösterip tedavisini yaptım.
-ilaç içip intihar eden askerin boğazına sokup kusturdum.parmağımı koparacak kadar ısırmıştı gavat.
-her gün kıl dönmesi pansumanı yaptım.bilen bilir iğrenç gelir çoğuna.analarının yapamıyacağı bakımı yaptım.

daha unuttuğum ve yazmak istemediğim bir sürü macera geçti başımdan.bana vatan haini terörist diyen arkadaşlara bir şeyleri kanıtlamak için yazmıyorum bunları.askerliğin ne kadar boktan bir şey olduğunu göstermek için yazıyorum.türk askerinin canı ve kanı ucuzudur.beş kuruş değer vermezler orda insana.yoksul her yerde olduğu gibi orda da değersizdir.bu ve bunun gibi zor durumlarda askerlik yapan ana kuzularını ölüme göndermek için salyalarını akıta akıta böğürenler bunları düşünün.düşünün ki ders alın.allaha şükür askerliği yaptım.eğer normal bir askerlik yapsaydım kafayı yerdim.bu çarka bu pis sisteme hizmet zulüm gelirdi.ben sevdiğim işi yapıp insanların derdine çare olmaya çalıştım.

aileye açılmak

olayın kahramanları:

baba: boy: 1.95, kilo: 100, dindar, homofobik.
oğul: boy: 1.75, kilo 77, gay.

mekan: araba

b- sen de şöyle manitanı eline takıp gezsen ya.
o- ben manitamı elime takıp gezersem beni döverler.

böyle bir patlama ile açılmıştım geçen yaz.

aileye açılmak

twitter'da rastladığım 4 fotoğraflık bir öyküyü, ve siz sevgili sözlükçüler için olduğunca çevirdim. sanırım esasen bir tumblr postu, epey de gülümsetti beni.

bir anne, ev arkadaşıyla beraber yaşayan oğlunun evine yemeğe gider. yemek sırasında, anne oğlunun ev arkadaşının ne kadar yakışıklı olduğunu fark etmiştir. oğlunun cinsel yönelimi hakkında şüpheli olan anne, iyi bir anne olarak doğru zaman gelince oğlunun kendisine açıklayacağını düşündüğünü için sesini çıkartmaz. ancak bu durum kendisini daha da meraklandırır. yemeğin devamında anne, oğlu ve ev arkadaşı arasındaki iletişimi, bakışmalarını izlerken dahası olup-olmadığını düşündü. annesinin bakışlarını hisseden oğlu ''aklından geçenleri biliyorum anne ve içini ferah tut, biz sadece ev arkadaşıyız ve dahası yok.'' der. bir hafta sonra, ev arkadaşı diğerine ''anne buraya geldiğinden beri gümüş servis tabağı/tepsi kayboldu, sence o almış olabilir mi?'' der. bunun üzerine oğul ''onun almadığına eminim ama yine de bi sorayım'' der ve mail atar annesine:

''merhaba anne,

sen aldın demiyorum, sen almadın da diyemiyorum ama durum o ki sen bizim eve yemeğe geldiğinden beri gümüş tepsi kayıp.

sevgiler -oğlun. ''

birkaç gün sonra oğul, annesinden yanıt alır:

''sevgili oğlum,

ev arkadaşınla yatıyorsun demiyorum ama ev arkadaşınla yatmıyorsun da demiyorum. seni sevdiğimi biliyorsun ve durum ne olursa olsun ki seni daha az önemsemem ama eğer ev arkadaşın yatağında yatıyor olsaydı gümüş tepsiyi yastığının altında bulurdu.

ikiniz ne zaman bana yemeğe geliyorsunuz?

sevgiler, annen.''

aileye açılmak

zamanında açılmayı deneyip de sonra vazgeçtiğim hadisedir. annem tam bir homofobi kraliçesidir âdeta, babam insanların özel hayatlarıyla zaten ilgilenmez ama kendi oğlunda böyle bir şeyi istemeyenler grubunda. kendileri her şeyi bilip araştıran ve bu konunun tedavi edilebilir olduğuna kanaat getiren kişilerdir. zamanında açılmaya çalışınca bir psikiyatriste gitmeleri için çaba sarf etsem de "biz neyin ne olduğunu biliyoruz." diyerek geri çevirmişlerdir. bir doktordan da bunun hastalık olmadığını duymayı kaldıramayacakları içindi bence... neyse, sonrasında onların gözünde ben "düzeldim" ve şimdi onların gözünde "heteroseksüelim"!*

her neyse, durumdan herhangi bir şikayetim yok şimdilik. belki içten içe biliyorlardır durumu ama bu konuyu tekrardan açmayı düşünmüyorum. bu benim hayatım ve annemle babam artık 50 yaşını geçtiler, gereksiz yere herhangi bir rahatsızlığa mahal vermek istemem; kalp krizi gibi vs. bir de şöyle bir düşüncem var; nasıl ki bir heteroseksüel cinsel kimliğini açıklama ihtiyacı duymuyorsa ben de duymuyorum!

aileye açılmak

size ilham vermesi dileğiyle...

annem yıllarca "oğlum ibne" endişesi ile yaşadı... annemin bu tavrı artık canıma tak etmişti. ben senin evladınım, erkek, kız, gey, lezbiyen, biseksüel, trans ya da interseks olmam ne farkeder? sen beni doğurmuşsun, ama allah kaderimi böyle yazmış. her evlat bir sürprizdir, ben de böyle bi hediyeyim, üstelik değiştirme kartımda yok, rahmine de geri sokamazsın, oğlunu olduğu gibi kabul etmeyi bırak, minnet etmelisin.
yıllardır anneme bunu anlatmaya çalışıyorum: "senin içselleştirdiğin bir evlat var, bi de sahip olduğun bir evlat var. artık bu ikisini ayır. ayarlarımla oynama. dengemi bozma. benim hayatımda her şey yolunda. sırtım dik, anlım pek. mutluyum. işimdeyim, gücümdeyim. işimde, sosyal çevremde güzel anılıyorum. gördüğün gibi yanlış bir şey yok hayatımda.". yıllardır anlatıyorum, bir iki gün dalgalı denizsiz geçiyor, ardından sil baştan. "niye onu giydin, niye bunu yaptın, sen narsistsin, sen bencilsin, sen öylesin, sen böylesin, sen sıfırsın, sen hayal kırıklığısın..."
artık yetmişti. tahammül seviyem artık dayanamıyordu. yalnız kaldığım her an müziği son sese açıp, çığlık çığlığa ağlıyordum. arabayla boğaziçi köprüsünden geçerken, arabayı sağa çekip, atlamayı bile düşündüm. ve zurnanın zırt dediği an, o an oldu benim için. bir sorunum vardı ve üstesinden tek başıma gelemiyordum. ertesi gün, haftalar öncesinden alınmış bir randevum vardı.
annemle aramızı düzeltmek için aile terapisi almaya karar vermiştik. ama o kadar berbat haldeydim ki, annemin suratını bile görmek istemiyordum. yapılacak tek doğru şey vardı, terapiye yalnız gitmek. tek başıma, kendim için!
gece beni yıllardır hayatta sapasağlam durmam için yıllardır destekleyen, en can dostum, hatta can yoldaşım, arkadaşımda kaldım. ertesi gün oldu, ablamda benimle gelmek istedi. beraber gittik. psikoterapistin karşısına tüm gece ağlamaktan mosmor gözlerle çıktım. ve terapist sordu, neden burdasın? ben eşcinselim ama bu sebepten dolayı burada değilim. annemle olan problemlerimden dolayı buradayım dedim ve yarım saat içinde hayatımda olup biten her şeyi özetle anlattım. ardından ablamla yalnız konuştu. terapist ikimizi de karşısına aldı ve "bu adam tamamen normal, aklı başında, zeki, farkındalığı herkesten yüksek, düzgün bir adam. sizin bu adamla ne alıp, veremediğiniz var?" dedi. saygısız ablam, karşısında türkiye?nin en iyi uzmanı olduğunu göz ardı edip, ama?larıyla defalarca adamın sözünü kesip, benim aslında yanlış yaptığımı anlatmaya çalıştı. terapistim artık dayanamayıp ablama, bu çok faşist bir yaklaşım, sen bir faşistsin, yetişkin bir adamın bireylik haklarını elinden alamazsın diye çıkıştı. ayrıca bir anne olduğunu, bu şekilde çocuk büyütemeyeceğini, başka bir zaman kendisiyle başbaşa görüşmek istediğini ekledi. seansımız bittiğinde terapistim "buraya annenle değil, tek başına gelmekle en iyi kararı vermişsin. anneni artık unut. anlattıklarına göre annenle aranın düzelme şansı yok. seni kurtarmaya bakalım." dedi.
ilk terapinin sonunda biraz da olsa rahat nefes alıp verebilmeye başlamıştım.
ama ablam. ah o ablam. terapinin sonunda bir uzmana bok atmaya başlamakla kalmayıp, o kadar affedilmez, ipe sapa gelmez şeyler yaptı ki, başta ben olmak üzere, can dostlarım ve terapistim şok içinde izledik. en yakın kız arkadaşıma, "kardeşim seni seviyor, seninle evlenmek istiyor." demesi üzerine bardak taştı. o gece onu gırtlaklamak istedim. kendime hakim oldum. bunu yapabildiğim için kendimi ayrıca kutluyorum. o günden beri de ne suratını gördüm, ne sesini duydum. bir daha da allah ona benim suratımı görmeyi nasip etmesin, adımı ağzına dahi alamasın inşallah. ona karşı öfkem ve nefretim bu kadar fazla. jedi olsam, çoktan karanlık tarafa geçip, darth vader olmuştum.
ablamla köprüleri böylece atmıştık. yakında iş dolayısıyla yurt dışına çıkacaktım, aylarca dönmeyecektim. yıllardır her yurt dışına çıktığımda koca bir bavul taşımaktan artık sıkılmıştım. dananın kuyruğu ya kopacak, ya da 3. dünya savaşı çıkacaktı.
hakkımdaki gerçekleri, yaşadıklarımı ve özellikle "kendi hatalarını" anneme anlatmam gerekiyordu. üstelik bunları terapistim "annen sağır olmuş, hiçbir şey duymaz. kaç, kendini kurtar o aileden." demesine rağmen yapmalıydım. ben olabileceğim en mükemmel evlat, en dört dörtlük bir adam olmaya çalışırken, onun bunları görmezden gelip, sadece benim götümün derdine düşmesinden dolayı sahip olduğum ama asla anlatmadığım asıl öfkemin nedenini anneme açıklamalıydım. bunu doğru bir şekilde yapabilmemin tek şartı vardı. sakin olmak. hiç sahip olamayacağımı düşündüğüm dinginlik ve sakinlikte olmak.
aslında bu sefer o evden bir daha dönmemek üzere ayrılacaktım. sessiz sedasız. bir yolculuğa çıkacak ve bi yerlerde bir ailemin olduğunu unutacaktım. bavulumu son dakikaya kadar hazırlamamıştım. planlanladığım annem evde yokken, bavulumu hazırlayıp, kimseyle vedalaşmadan havaalanına gitmekti. bavulumu hazırladım. henüz bu evi tamamen terk etmeye hazır olmadığımı hissettim. gözüm arkada kalmamalıydı. bu evde yaşadıklarım bir mutlu sona bağlanmalıydı. yıllarca içimde yanan ateş, bir anda kor haline geldi ve söndü. yüzümde bir tebessüm oluştu, elim telefona uzandı, annemi aradım. "ben gidiyorum, gel."... gitmeme bi kaç saat vardı, annem karşımdaydı, ben ise tamamen hafiflemiş. içim huzur doluydu. birazdan yıllarca konuşmaktan kaçtığım, sonuçlarından korktuğum her şeyi konuşacaktım.
olaylar nerden, nereye, nasıl geldi, çocukluğumdan itibaren olan biten her şeyi anlatmaya başladım. inkar etti, sen şizofren olmuşsun dedi, bunların hiçbiri olmadı, aklın oyun oynuyor sana dedi. eskiden olsa ve bunları duysam hiddetlenirdim. ama o an iç huzurumu koruyabildim. yaşananların hepsinin gerçek olduğunu, şahitlerine ve suçlularına kadar verdim. bana bunu niye yapıyorsun dedi. kalbi yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu, terlemeye başladı, bayılmak üzereydi. anne dedim, sana bi şey olduğu yok, olan bana oldu hep, sen kocanın ardından ağlarken, ben çocukluğumda bunlarla uğraşıyordum, şimdi karşımda hiç acıtasyon yapma dedim. neden anlatmadın dedi. evde ablam bazı şeylerden haberdarken ve üstüne üstük beni hizmetçisi gibi kullanmak için bildikleriyle sanki ben suçluymuşum gibi tehdit ederken nasıl anlatabilirdim dedim. beyninden vurulmuşa döndü. yapabileceğim bir şey yoktu. 20 küsür yıldır ben bunlarla uğraştım, tek başıma, al birazda sen uğraş, ben artık yoruldum dedim. gördüğün gibi beni erkek olmakla bi problemim yok, ki olsa da ne olur? ben sadece senin çocuğunum, oyuncağın değil. ve ben sadece bir adamla yaşayacağım bir beraberlikten mutluluk duyan bir adamım dedim. söyleyecek hiçbir sözü yoktu. kartlar açık oynanınca zamanında yerine getiremediği sorumluluklarından dolayı, tüm annelik haklarını kaybetmişti. bundan sonra kararlarım, bedenim, hiçbir şeyin üstünde söz hakkı olmadığını, olamayacağını, tüm bu yaşadıklarına rağmen, bu adamın bu noktaya kendi başına gelmesinden kendine iyi krediler çıkaramayacağını, aslında hiçbir zaman gerçek anlamda yanımda olmadığını farketti. bunu anlıyordu. pişmanlığı gözlerinden okunuyordu.
artık gitme zamanı gelmişti, geriye 4 duvar arasında bir kadını, binlerce düşünceyle bırakıyordum. odama gittim, kitaplıktan "benim çocuğum" belgeselini aldım, çalışma masamın üstüne koydum ve üstüne izlemesi gerektiğini yazan bir not bıraktım ve odamın kapısını kapattım. bunun anneme yardımcı olacağını düşündüm.
hafiflemiş bavulumu aşağı indirdik. annem taksi çağırdı. gözleri yaşlı. vedalaştık. arkamdan su döktü.

-nereye abi?
-atatürk havaalanı.

şimdi her telefonla konuşmamızda "göreceksin, en büyük destekçin ben olacağım. seni döndüğünde çok güzel bi hayat bekliyor. söz veriyorum." diyor, günah çıkarmaya çalışıyor, bazen keşke ile başlayan bir cümle kurmaya yelteniyor, ama hemen ardından "keşke" yok diyor, bundan sonra yapabileceklerimize bakalım diyor. tabi ben lafa değil, icraata bakarım.
57 yaşında bi kadından şimdiye kadar bir anne olarak yapmadığı her şeyi telafi etmesini beklemiyorum tabiki de ama bu yükten kurtulmak var ya, işte bu paha biçilemez. :)

aileye açılmak

acıdır ki bizim oralarda eşcinsellik yok. ibnelik var. nonoşluk var. bu yüzden açıklamak zor hatta imkansız.

aileye açılmak

kuantum fiziginin dinamiklerini açiklamaktan daha zordur.

borderline kişilik bozukluğu

duygularda, insan ilişkilerinde, davranışlarda dengesizlik ve aşırı kaybetme korkusu...

nedir?

borderline kişilik genelde çocuklukta yaşanılan önemli bir kayıp, anne-baba ile olan bağın dengesiz olması, travma, kötü muamele yada duygusal olarak yoksun kalmak gibi tecrübelere dayanmaktadır. oldukça yaygın görülen bir hastalıktır, toplumun yüzde 2 yada 3 ünün sahip olduğu tahmin edilmektedir.

eğer borderline kişilik bozukluğunuz varsa, sürekli olarak terkedilme duygusunun yarattığı panik ile mücadele ediyorsunuz demektir. genel olarak davranışlarınız değişken ve ani hareketlerden oluşur. duygularınız sürekli değişir, insanlarla olan ilişkileriniz ise yoğun ve fırtınalıdır.

büyük ihtimalle, değer verdiğiniz insanlara tutunmak için çılgınca bir çaba sarfederken bir yandan da kaybetme korkusundan kaçınmak için önemsizleştirmeye çalışırsınız. yalnızlık duygularını uzaklaştırmak için çevrenizi insanlar ile doldurursunuz, hatta sevmediğiniz yada anlaşamadığınız insanları bile kabul edersiniz. insanlar ile olan ilişkilerinizde strese yol açan olaylar, örneğin maddi zorluklar, ilişkide yaşanan problemler vs genelde hastalığı daha da kötüleştirir.

borderline kişiliğe sahip kişilerin kendine güven duyguları çok kırılgan olduğu için insanlar tarafından kabul edilmeye yada reddedilmeye karşı aşırı derecede hassastırlar. eğer bu hastalığa sahipseniz, bir ilişkiniz olsa bile kendinizi dışlanmış ve yalnız hissedersiniz. olası bir kayıp, ayrılık yada terkedilme ihtimali karşısında kendinizi tehdit altında hissederseniz ve genelde hiddet, aşırı öfke, aşağılama yada sözlü saldırılar ile tepki verirsiniz. borderline kişiliğe sahip insanların duygularını kontrol etmekte zorlandıkları yaygın olarak bilinmektedir. ayrıca bazı durumlarda yalnızlık ve terkedilmişlik duygularından kurtulmak için alkol, uyuşturucu, yeme bozuklukları, kendine zarar vermek yada intihara teşebbüs etmek gibi davranışlar görülebilir

belirtiler
1.idealleştirme ile aşağılama arasında sürekli değişen bir ilişki
2.tehlikeli boyutlarda kendine güven eksikliği ve dengesizlik
3.ruh halinde sürekli ve büyük değişimler.
4.aşırı ve yoğun öfke
5.kızgın ve saldırgan patlamalar
6.ayrılıkta yada kayıp anında panik duygusu
7.sürekli olarak kendini boş hissetme.

tedavi

kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.

örneğin, uzun vadeli psikoterapi borderline kişiliği olanlar için oldukça etkili olabilir. fakat ilişkilerde yaşadıkları problemleri düşünürsek, terapi sürecinin oldukça değişken olduğunu ve sabit bir iyileşme eğrisi çizmediklerini belirtmek gerekir. terapi sırasında devamlı değişen duygulara, aşırı ilgi ihtiyacına ve sürekli tekrarlanan krizlere terapistin dayanması gerekir. her şey yolunda gitse ve terapist her şeyi doğru yapsa bile, borderline kişilik bir süre sonra terapiyi ve terapisti aşağılamaya başlayacak ve kızgınlıkla aniden tedaviyi sonlandıracaktır. bir kaç ay sonra yeniden terapiye dönmesi ile aynı süreçler yeniden yaşanacak ve bu şartlar altında tedavi en azından 2-5 yıl arasında sürecektir.

bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. bu durumda hastanın kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.

araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte hasta karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın gelişmesi hızlanıyor. özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.

-alıntıdır.

Toplam entry sayısı: 21

aktif yazar sayımız

üyeliğimin onaylandığını gördüğümden beri bir şeyler çiziktirmekteyim. tahminim son 5 saattir benden başka yazan olmadığı için hangi başlığa yazsam solda üste çıkıyor. sözlüğümüz sanki eskiden daha aktifmiş.

türk usulü tamir yöntemleri

okunmayan cizik cdleri kolonya ile silmek ve dua etmek, totem yapmak (gözlerimi kapatsam açılana kadar)

sözlükçülerin 15 yaşındaki haline vereceği öğüt

siktir git yurt dışında oku liseyi aq andavalı, disiplinli olmayı öğren, hayatın boyunca öğrenmek bitmeyecek, farklı olman demek yanlız olmanı gerektirmiyor ve dünyada senin sikik sorunlarından trilyonlarcası var, oturma yürü, yürüme koş, koşma uç aq tembeli,sadece kendi iç dünyanda mücadele ederek mesafe kat edemezsin, bir şeyler değişsin istiyorsun biliyorum fakat bunun için harekete geç sadece düşünmek yetmez, yaşa aq koca götlüsü yaşa! tam da en çok hata yapman gereken yaşlardasın her gün hata yap, düş kalk, düş kalk, bırak insanlar ne derse desin hayatı başkalarından öğrenemezsin.

ayı sözlük fuck buddy aranıyor ilanları

aydın-antalya yakınlarında 40 yaşını geçmemiş fuckbuddy aranıyor.

aranan özellikler
*hijyen konusunda hassaslık
*karakter sahibi olmak
*hoş sohbet iseniz büyük bir artıdır fakat şart değildir.
*kişisel gelişim için çaba sarf ediyor olmak
*yerinizin olması her zaman için artıdır fakat şart değildir.

*aktif iseniz tek postada en az 20dk atabilmek , 16cm ve üzeri penise sahip olmak.
*pasif iseniz sakal ve bıyıksız, kılsız ya da az kıllı veya tüylü olmak, anal temizliği bilmek (deepthroat yapabiliyor olmak çok büyük bir artıdır fakat şart değildir.)

benim özelliklerim
*her zaman hijyene dikkat etmek
*sağlam karakterli olmak
*versalite, digin, aktif-pasif, biseksüel olmak; partnerine göre konumlanmak
*kişisel gelişim için çaba sarf ediyor olmak
*yerim var ama her zaman müsait değilim.
*seyahat engelim yok.
*boyum 190cm kilom 114kg iri yapılıyım şişman değilim, penis uzunluğum 18-20cm, doğal memem var, götüm büyük, omuzlarım geniş, belim kalın, göbeğim yok gibi ama baklava falan beklemeyin, ayak ve ellerim büyük, gözlerim ve saçlarım kahverengi,
*sınırlarım geniştir, oral konusunda iddaalıyım.
*gay ilişkiler konusunda çok tecrübeli değilim fakat ne istediğimi biliyorum.

aileye açılmak

bence bunu yapmalı veya yapmamalı olduğunuzu şu şekilde anlayabilirsiniz. ailenizle düşüncelerinizin farklı olduğu noktaları düşünün. örneğin onların çok sevip sizin nefret ettiğiniz bir yemek ya da içine konulan bir şey. iki senaryo çıkaralım.

mesela maydanozdan tiksiniyorsunuz ama aileniz o olmadan yemek yiyemiyor. buna anlam veremedikleri gibi sizin bu hassasiyetinize karşı hiç bir şey yapmıyorlar, yiyemediğinizi bildikleri halde bütün yemekler maydanozlu yapılıyor, yok sayılıyorsunuz; onların da bu durum karşısındaki tavrı şu şekilde: maydanozsuz bir yemek düşünülemez, bütün insanlar maydanozlu yemek yer, bu çocuk daha nasıl olsa alışır maydanoza olur öyle. sonuç olarak siz ya o maydanozlu yemeği kusa döke yiyorsunuz ya da aç kalıyorsunuz. maydanoz faşizmi evde etkin.

ikinci senaryo

aileniz duruma anlam veremiyor ama sizin bu durumunuzun gerçekliğini kabullenip ne yapabiliriz diye düşünüyor. sadece 5 dakikalık bir beyin fırtınasıyla yemek pişerken maydanoz eklenmiyor piştikten sonra 1 tabak sizin ayrılıyor akabinde maydanoz ekleniyor geri kalan yemek maydanozlu oluyor. herkes mutlu ailecek yemek yeniyor. herkes doyuyor, herkes istediğini alıyor.

sonuç

birinci senaryoda aile çözümü daha uzun sürmesine daha acılı olmasına rağmen asimilasyonda buluyor, sorunu yok sayıyor.
evrimsel sürecimiz bizi sürü hayvanı olarak yetiştirdi, geçmişimizde bu özelliğimiz sayesinde rakiplerimize üstün geldik ve hayatta kaldık. bunun ispatını bugün bile yaşam tarzı olarak tarım toplumuna veya kolektif hayata geçen toplulukların hala avcı toplayıcı olarak yaşayan topluluklardan farkına bakarak anlayabiliriz. bireysel olarak hayatta kalma ihtimalleri bizden kat kat üstünken grup olarak bakıldığında çok daha başarılı olduğumuz söylenebilir. bize miras kalan bu sürü genetiği ve ahlakı farklılıkları yok etmeye meyletmemize sebeptir. doğuştan getirdiği farklılıklar yüzünden dışlananlar sadece insanlar değildir. bunu kurt, sığır vb. hayvanlar da yapar. bu sadece genetik de değil kültürel de bir mirastır. güçlerini sayıca üstün olmaktan alan toplulukların kültüründe bu farklı olanın öcü olması eylemi daha da şiddetlidir. bizim toplumumuz da gücünü bugün hala sayı üstünlüğüne dayandırmaktadır. gündemden düşmeyen tek adam, tek millet, tek devlet söylemleri tesadüfi değildir. global olarak da en çok tercih edilen sistemin demokrasi olması tesadüf değildir. eşcinsellik olgusu eşlerin bir yavru meydana getirememesi sebebiyle bizleri genetik olarak kusurlu kılar. bizler toplumların baskısıyla ürüyoruz(bisex vb. kişiler hariç.).tarihte bizi üremeye zorlamak yerine kendi halimize bıraksalar belki de bugün hiç birimiz var olmayacaktık. sonuç olarak eğer ailemiz maydanoz faşisti ise bütün genetik mirasımızı kabullenmeli ve ailemize yemeğe maydanozu sonradan eklemeye manipüle etmeliyiz. iletişimin ilk şartı sayılabilecek aynı frekansta olmayı sağlamalıyız. bir radyodan tv sinyallerini aktarmasını beklemek hüsran olacaktır.

ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.

meraklıayı

hoşbulduk efenim. bana bir şeyler katan güzide sözlüğümüzün üzerinde emeği olan herkese teşekkürler.

aktif yazar sayımız

üyeliğimin onaylandığını gördüğümden beri bir şeyler çiziktirmekteyim. tahminim son 5 saattir benden başka yazan olmadığı için hangi başlığa yazsam solda üste çıkıyor. sözlüğümüz sanki eskiden daha aktifmiş.

türk usulü tamir yöntemleri

okunmayan cizik cdleri kolonya ile silmek ve dua etmek, totem yapmak (gözlerimi kapatsam açılana kadar)

büyük penisli pasif

organ bağışçısı olarak sosyal sorumluluğunu yerine getirmesi gereken kişidir.

dildo

aliexpressten sipariş vereceğim. türkiye de gereksiz pahalı. varsa tavsiye alırım bi dal daha önce almadım. en az 30 cmlik olabildiğine kalın bir şey alasım var. makatımın genişlemesinin partnerime (şu an yok ama daha bulmadan kaybetmeyelim) negatif yansıması olur mu?

dark bear'ın ayı sözlüğü despotca yönetmesi

sınırsızlığın da sınırları vardır. sonsuz olarak ifade edilen evren bile sınırlıdır. her istenilenin istenildiği şekilde yapıldığı platformların çöplüğe dönüşmesi yüksek ve gerçekçi bir ihtimaldir.

pembe tezkere

eşcinseller askerden muaf sayılabilirken sözlükçülerimizin çoğunun askerlik yaptığını görüyorum. neden pembiş teskere almadınız? şahsen eşcinselliği askerliğe bir engel olarak görmüyorum hatta orada olmaktan memnun olmasını beklerim. bir de kaosgl ve benzeri oluşumlar neden erkek eşcinselleri sadece '' ay ben silah tutamam, kız benden asker mi olur? '' gibi göstermeye çalışıyor. bu durum sizleri de rahatsız ediyor mu ben mi faşoyum? öbüldünüz.

ayı sözlük fuck buddy aranıyor ilanları

aydın-antalya yakınlarında 40 yaşını geçmemiş fuckbuddy aranıyor.

aranan özellikler
*hijyen konusunda hassaslık
*karakter sahibi olmak
*hoş sohbet iseniz büyük bir artıdır fakat şart değildir.
*kişisel gelişim için çaba sarf ediyor olmak
*yerinizin olması her zaman için artıdır fakat şart değildir.

*aktif iseniz tek postada en az 20dk atabilmek , 16cm ve üzeri penise sahip olmak.
*pasif iseniz sakal ve bıyıksız, kılsız ya da az kıllı veya tüylü olmak, anal temizliği bilmek (deepthroat yapabiliyor olmak çok büyük bir artıdır fakat şart değildir.)

benim özelliklerim
*her zaman hijyene dikkat etmek
*sağlam karakterli olmak
*versalite, digin, aktif-pasif, biseksüel olmak; partnerine göre konumlanmak
*kişisel gelişim için çaba sarf ediyor olmak
*yerim var ama her zaman müsait değilim.
*seyahat engelim yok.
*boyum 190cm kilom 114kg iri yapılıyım şişman değilim, penis uzunluğum 18-20cm, doğal memem var, götüm büyük, omuzlarım geniş, belim kalın, göbeğim yok gibi ama baklava falan beklemeyin, ayak ve ellerim büyük, gözlerim ve saçlarım kahverengi,
*sınırlarım geniştir, oral konusunda iddaalıyım.
*gay ilişkiler konusunda çok tecrübeli değilim fakat ne istediğimi biliyorum.
Henüz takip eden biri yok.