oblomov

Durum: 261 - 0 - 0 - 0 - 05.03.2015 00:41

Puan: 4826 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 14

seden gürel

fazla söze hacet yok,klip her şeyi anlatıyor. http://trtmuzik.net.tr/Gallery/Video/467...

birde bu kadının en sevdiğim paçası "aklımı çelme" dir ancak orijinal klibini nette bulamadım. tv arşivi sitesi sağ olsun imdadıma yetişti http://tvarsivi.com/player.php?y=439&z=2...

birinin söylediği ötekini tutmuyor
her kafadan bin ses çıkıyor
bilen bilmeyen hep akıl veriyor
sanki benim aklım ermiyor

çevirdiler şaşkına

lanet olsun aşkına
içimden hiçbirşey gelmiyor

empat

psişik bir yetenektir. bir empat karşısındaki kişi yada kişilerin hatta hayvanların o andaki duygularını algılayabilir,hissedebilir dahası bunları kendi içindede yaşayabildiğinden karşısındakinin duygularını kontrolde edebilir. empatiyle karıştırılmamalıdır çünkü empati yapan kişi karşısındakinin yerine kendisini koyar onun durumunda olsaydım ben ne yapardım diye düşünür.

konversiyon

anksiyeteden yada kişiyi yıpratan,zorlayan durumlardan kaçabilmek için gerçekte hiçbir nedeni yokken bedensel hastalık belirtileri şeklinde ortaya çıkan nevrotik düzeyde bir savunma mekanizması. kadınlardaki oranı bir hayli yüksektir.

derdine bir türlü derman bulamayan,gitmediği doktor yapmadığı tahlil kalmayan ancak yinede hastalığına hiçbir neden bulamayan hastalardır.

acil servis

acil vakalardan çok hastaların poliklinik hizmeti beklediği yer. bir doktorun paylaştı anısı:

gece 03, 10 adet yüksek ateşli bebek, sıra ile soğuk uygulama kuyruğunda. 45-50 yaşlarında sarhoş bir amca gelip;

-yaşlı amca: ilaç yazdırmaya geldim.
-ben: burası acil amca.
-yaşlı amca: prostat ilaçlarımı yazdıracaktım
-ben: burası acil amca.

*****aradan bir mi ve bir trafik kazasi geçer****

-yaşlı amca: al oğlum bu karnem.
-ben: burası acil amca.
-yaşlı amca: sen vergilerimle çalışıyorsun burada (karnesini bana fırlatarak) 1 saatten beri bekliyorum.
-ben: burası acil amca. (karnesini aynı açı ve hızla geri fırlatarak)

******amca küfrederek hastaneden çikar****
******15 dakika sonra*******
**kapıdan kafası yarılmış yaşlı bir amca girer.
***ben ilk muayenemde bu amcanın biraz önceki amca olduğunu anlarım, amca bana yaptığı küfürleri hastanenin güvenlik elemanlarına da yapmıştır ama onlar benim kadar sabırlı değillerdir.

-yaşlı amca: kafam yarıldı.
-ben: ha şöyle, burası acil amca.

riff cohen

1984 tel aviv doğumlu,anne tarafından cezayir'li baba tarafından tunus'lu ve köklerindeki bu renkliliği,kuzey afrika melodilerini şarkılarına da yansıtan kıpır kıpır enerji dolu bir kadın.kendisi ayrıca 'la bouteille a la mer de gaza’ filminde rol almıştır.

'a paris’ şarkısının sözlerini annesi yazmıştır,rotsa prahim’ in(çiçek istiyorum) yeri bende ayrıdır.

susmayan insanlar

uyarırsınız susmazlar,küfür edersiniz susmazlar,fırsatını bulup uzaklaşırsınız yine bir bahane bulup yanınızda biterler.hiç tanışmış olmanıza da gerek yoktur sizden çakmak ister o arada derede "dinler misin?" diye sormadan muhabbeti kurar,tabi sadece o konuşur siz dinlersiniz. istekleri,emirleri,dertleri hiç ama hiç bitmez.

birde dikkat ettim bu insanlar hiç yerlerinde duramıyorlar,sardıkları bir şeyler muhakkak var. kazara siz ona bir şeyler anlatsanız kıçıyla dinlerler. ortak özellikleri öküz gibi bağırarak konuşmaları(yüksek sese gelemiyorum),ilgi budalaları olmaları ve buluttan nem kapmalarıdır. onlar için herkesin gözü onların üzerindedir ve yine herkes onlar için potansiyel tehdittir. onlar için dertler derya olmuştur...

beyaz sirke

diğer adı sirke ruhu.şeker pancarı yada mısır şekerinden elde edilen sanayi tipi sirke.

yurt dışında organikçiler tarafından yıllardır kullanılıyordu ancak türkiye'de pek bilinmiyordu. nihayetinde bu açığı gören fersan ürünü aylar önce piyasaya sürdü. temizlikte aklınıza gelebilecek her alanda kullanılabiliyor,yumuşatıcı olarak tutunda çay/kahve makinelerindeki kireci çözmeye kadar. tek dezavantajı o iğrenç kokusu.

gouttes d'eau sur pierres brulantes

tr. kızgın taşlara düşen su damlaları.

umutsuzluğu ve hedonizmi dibine kadar yaşatan francois ozon filmi. film 99 yapımıdır,2000 yılında gösterime girer ancak dönem itibariyle 70'lerin almanya'sında geçer.

-çok az spoiler içerebilir-
bir tarafta 50 yaşındaki tek derdi hakimiyet ve haz olan ve bunun için hiç çekinmeden her insanı kullanabilen léopold ve onun tam karşısında léopold'ün süper egosu,eşcinselliğini,hazzı onunla keşfetmiş ve ona
sıkı sıkıya bağlı ve yer yer asalaklığa varabilen tavrıyla yirmili yaşlarındaki franz.

tek bir mekanda geçen film izleyiciyi kesinlikle sıkmaz ancak filmin sonlarına doğru iyice artan umutsuzluk,dahada azalan mekan kullanımı ve sahnelerin uzunluğu boğucu olmaya başlar.
bu da aslında kanımca yönetmen tarafından bilinçlice yapılmıştır çünkü franz yaşananların sonucunda kendine hiçbir çıkar yol bulamaz. bütün vaktini evde geçiren franz artık o evden ayrılsa bile gidecek bir yeri olmadığının farkındadır.kaldı ki artık sadece o eve değil dünyaya da sığamamaktadır,boğulmaktadır.

filmin müzikleri benim için mühimdir çünkü bu film sayesinde 4 yıl önce françoise hardy'i keşfettim.

françoise hardy-traume

tony holiday-tanze samba mit mir
(fimi izlemediyseniz ve izlesem mi diye düşünüyorsanız bu klibi muhakkak izleyin)

trans sibirya demiryolu

rusya imparatoru 3. aleksandr döneminde(l3 haziran 1891) planları yapılmaya başlanan ve yapımı on yıldan fazla süren dünyanın en uzun demir yolu.

yapımı planlanırken imparator şöyle demiştir:"tüm sibirya’dan geçecek demir yolu yapımına başlamayı emrediyorum. bu demir yolu büyük doğa zenginliklerine sahip olan sibirya’nın bölgelerini iç demir yolu hatlarına bağlamalı."

ayrıcana eğer bu tembellikten kurtulabilirsem bir gün muhakkak tek başıma gerçekleştireceğim hayalimdir. son durak olan vladivostok'u(özel bir nedeni var) ve baykal gölünü acayip merak etmekteyim.

kırkikindi yağmurları

yağmurun ardından gelen toprak ve ağaçların birbirine karışan çimensi,odunsu kokusu,güneşin turuncu tonlardaki ışığının gözlerinizi kamaştırması ve taptaze serin havayı içinize çektikçe gelen hafiflik duygusu,birazda üşümeniz. ıslanmak bile ayrı güzeldir bu yağmurlarda,beş dakika sonra sanki hiç yağmur yağmamış gibi olur etraf.

ganache

pastacılıkta kullanılan harika sos. yapması hayli basittir; ısıtılan krema ufak ufak parçalanmış kuvertür çikolatanın üzerine dökülür ve birazda tereyağ eklenir. koyu kıvam alana kadar karıştırılır.
illede kuvertür olması şart değil,bim'in bitter çikolataları da iş görüyor.

ganaj turtaların(özellikle vişneli turta) içi için iyi bir dolgu sosu. türüf için zaten vazgeçilmez.

fabrika

üç tane seksi rus hatundan oluşan pop müzik grubu. şarkıları keyiflidir.

nikolay aleksandroviç romanov

2.nikolay. 300 yıllık romanovlar hanedanlığının son imparatoru. kimilerine göre bir despot kimilerine göre bir aziz.

benim için hayatındaki en ilginç ayrıntı.grigoriy rasputin 2.nikolay'ın uzak akrabası prens yusupov'un sarayında öldürülmeden önce: "eğer öldürülürsem ve buna imparatorun akrabaları karışırsa,sarayda büyük karışıklıklar olacak.imparator ve ailesi hayatını kaybedecek" kehanetinde bulunur ve bir yıl sonra,imparator ve ailesi bolşevikler tarafından kurşuna dizilir.

kaptan mağara adamı

kıllarının arasından akla hayale sığmaz eşyalar çıkartan halk kahramanı. birde unutulmaz efekti vardı: "unga bunga"

10 liraya pahalı diye kitap almayıp 50 liraya fal baktıran ülke

geleceğini düşünen ülkedir.

bizi kara günler mi bekliyor? bizi çekemeyenler kim? dostlarımızdan yardım yardım görecek miyiz? x ülke hangi oyunların peşinde? mars-venüs kare açısının enflasyon hanemize etkileri ne olacak? ve daha nice sorular.

kassandra

troya kralı priamos'la karısı hekabe'nin kızı.

efsaneye göre apollon bu kıza aşık olur ve ona ahlaksız bir teklifte bulunur; eğer kendisini verirse,apollon'da ona geleceği görme yetisi verecektir. kaçın kurası kassandra hemen teklifi kabul eder ve yetiyi alır ancak kendini apollon'a vermez. buna çok öfkelenen apollon bu yetiyi etkisiz kılmak için kassandra'nın ağzına tükürür.

işte bu yüzden kassandra geleceği görmesine rağmen kimseyi kendisine inandıramaz.troya'nın bütün geleceğini ve olacak olanları görmüştür ancak ona yalancı çoban muamelesi yapılmıştır. günümüze uyarlandığında,kassandra bilinçli insanın dramıdır.

itchy and scratchy

the simpsons'da krusty the clown bünyesinde yayınlanan,aşırı derecede saykodelik şiddet içeren çizgi film.
işin garibi lisa gibi bir kızın bile bayıla bayıla bunu izlemesi.neticede o çok bilmişliğine rağmen henüz sekiz yaşında bir çocuk.

tek başına kaldırması zor olan şeyler

dert yada dertler. tabi mühim olan paylaşabilecek bir yakınınızın olması. yoksa içine at ve gülümse.ya altında ezilirsin yada tek başına dahada güçlü çıkarsın.

sözlük nicklerinden meslek tahmini yapmak

hem bozosnn hem kuma on nümero beş yıldız tahminde bulunmuşlar,yalnız bozosnn tahminde aşmış,adamda istihbarat sağlam belli.biraz tırstım. dağ evinin fotoları http://myidealhome.tumblr.com/post/78916...

yatak yarası

dekubitus ülseri. ilerlemiş durumlarda kemiğe kadar dayanır ki kapanması çok güçtür.
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 261

nikolay aleksandroviç romanov

2.nikolay. 300 yıllık romanovlar hanedanlığının son imparatoru. kimilerine göre bir despot kimilerine göre bir aziz.

benim için hayatındaki en ilginç ayrıntı.grigoriy rasputin 2.nikolay'ın uzak akrabası prens yusupov'un sarayında öldürülmeden önce: "eğer öldürülürsem ve buna imparatorun akrabaları karışırsa,sarayda büyük karışıklıklar olacak.imparator ve ailesi hayatını kaybedecek" kehanetinde bulunur ve bir yıl sonra,imparator ve ailesi bolşevikler tarafından kurşuna dizilir.

trans sibirya demiryolu

rusya imparatoru 3. aleksandr döneminde(l3 haziran 1891) planları yapılmaya başlanan ve yapımı on yıldan fazla süren dünyanın en uzun demir yolu.

yapımı planlanırken imparator şöyle demiştir:"tüm sibirya’dan geçecek demir yolu yapımına başlamayı emrediyorum. bu demir yolu büyük doğa zenginliklerine sahip olan sibirya’nın bölgelerini iç demir yolu hatlarına bağlamalı."

ayrıcana eğer bu tembellikten kurtulabilirsem bir gün muhakkak tek başıma gerçekleştireceğim hayalimdir. son durak olan vladivostok'u(özel bir nedeni var) ve baykal gölünü acayip merak etmekteyim.

the l word

1. sezonu al bir kenara koy.sakla onu çünkü özel o,naif ve bir daha hiçbir zaman o tadı yakalayamayacaksın. nasıl oldu bende anlamadım ama diğer 5 sezon asla o ilk sezondaki tadı yakalayamadım. ilene chaiken nasıl becerdiyse,daha doğrusu beceriksizliğiyle diziyi harcadı.

--- spoiler ---

jenny'i kimse pek sevmemiş ama asıl tapılası karakter oydu. kötülüğü bile çocuksuydu. daha shane'le ev arkadaşı olmaya karar verdiklerinde ikisini birbirlerine yakıştırmıştım. buradan alır götürü bunlar dedik ama ilene,ah kahrolası ilene jenny'ciğimi öyle bir harcadı ki,yetmedi kızı maymuna çevirdi. sebebi neydi,neden 5 sezon bekledik birlikte olmalarını. muhtemelen bu çift,eğer ilene senaryonun altından kalkabilseydi, bette ve tina'yı bile geçerdi. jenyy aklımdan hiç çıkmıyorsun,öldün ama kalbimdesin kızım. dizinin bir sahnesinde; alice, helena ve shane ellerinde bir ışın tabancası gelen geçeni nişan alırlar. tabancanın ekranında,nişan alınan kişinin cinsel yönelimi görünmektedir;hetero,bi,gay diye. alice nişanı jenny'e alır ve ekranda aynen bu yazar "karmakarışık".*l ah jenny.

dizi nasıl başladı nasıl bitti,hala aklım almıyor. dizi jenny'le başladı ve jenny'le bitti.
hele o son sahne yok mu? en azından net bir lgbtt temalı mesaj bekliyor insan ama nirede. hepsinde bir şuh tavırlar,sanki "haydii kızlar,ip atlamaya gidiyoruz". 6. sezonun kendisi şaka gibiydi,neyse ki fazla uzamadı. dizideki her karakteri sevdim ama sadece şu max'e hiç ısınamadım.

--- spoiler ---

koli

eşcinsel jargonundaki anlamını daha yeni öğrendikten bir kaç gün sonra,evdeki tadilatlardan dolayı boş koli lazım olmuştu.
neyse,hemen yanı başımdaki bakkala gidip "koli" isteyecektim ki,adama bir türlü söyleyemiyorum.tam adama "abi boş koli var mı?"diyecem ama olmuyor,gülesim geliyor.başka şeyler düşünüyorum,sakızlara göz gezdiriyorum kafam dağılsın diye.en son adam dayanamayıp "genç,ne lazımdı" diye sorunca,pat diye çıktı ağzımdan:"abi koli lazım"dedim ya.ama hala sırıtıyorum.aldığım gibi koliyi kaçarak uzaklaştım.

carl gustav jung

psikiyatride önceleri "kompleks psikolojisi" olarak adlandırılan daha sonra "analitik psikoloji" olan ekolün kurucusudur. 26 temmuz 1875'de isviçre'nin konstanz gölü kıyısındaki kesswil köyünde doğan jung,içe dönük bir çocukluk geçirir.dokuz yaşında kız kardeşi doğana kadar tek çocuktur ancak kardeşi doğduktan sonrada onunla pek ilgilenmez.sekiz amcası gibi babası da papaz olun jung için ölüm ve cenazeler hayatının doğal bir parçasıdır.annesi sık sık depresyona giren bunalımlı bir kadın babası ise sert,hırçın ve geçinilmez bir adamdır ve bu mutsuz evlilikten dolayı üzülen jung sıkıntılarını tavan arasındaki kendi oyduğu oyuncağa anlatır.bir ara lise döneminde daha dışa dönük,atılgan olsa da fikirleri çevresi tarafından alaya alınca yine içine kapanmıştır.
hayatı boyuncada aslında kaderi ve kişiliği hep böyledir;metafiziğe,parapsikolojiye ağırlık vermesi akademide de
ciddiye alınmamasına neden olmuştur.

tıp öğreninimine başladıktan sonra psikiyatriye yönelmesi ise ilginçtir.evde onu çok etkileyen "paranormal activity" tadında iki olay gerçekleşir .bundan etkilen jung ruh çağırma seanslarına katılmaya başlar.krafft-ebing'in psikiyatri kitabını okuyunca da geleceğinin bu yönde olduğuna karar verir.

freud ileride onu en çok etkileyecek kişidir hatta aralarında baba-oğul ilişkisi başlar.ancak jung başına buyruk bir kişilik olduğundan ve freud gibi "işte bunlar hep seks" demeyince ters düşerler ve yolları ayrılır.bu olaylardan sonra ise hayatında başka bir dönem başlar.işin içinden çıkamayan jung yollara revan olur ve ilkel insanı araştırmak için tunus ve sahra çölüne gider.afrika'yada seyahatler yapar hatta yerel bir kaç dili de öğrenir ve ırksal bilinçdışı kavramını geliştirir.falcılık,yoga,telepati,ruh çağırma,uçan daireler,dinsel simgeler ve daha bir çok konuya dalan jung "psikoloji ve simya"kitabını yayımlar.bilimin hep şüpheyle baktığı bu konulara,dine ve mistisizme yönelmiş olması eleştiriye uğramasına neden olmuştur.kendisi dört arketip kitabında kuran'da ki 18.surenin de bir analizini de yapmıştır.

fairuz

françois hardy ile birlikte;zarafetine,duruşuna,naifliğine hasta olduğum kadın,dert ortağım,tanrıçam.bu özelliklerin hepsi sesine de yansımıştır,o sesindeki kırılganlık,incelik bir kadını bu kadar mı çekici yapar.


cinsel tercihini git evinde yaşa

aplanın menopoz beynine vurmuş anlaşılan.her kadın bir yaştan sonra bu dönemi yaşıyor,bir sinir bir buhran çatıcak yer arıyor,aynısı kaynıma da ahh!yok yalan yok anneme de olmuştu. o zamanlar salonda tırnaklarımı keseyim dedim o da ne! başladı kızmaya:
-seni allah kahretmesin oblomov, kalk git banyoda yap şunu demişti.bir keresinde de tv karşısında yemek
yiyeyim dedim ama yook yine olmadı:
-allah senin tependen baksın emi oblomov,çarpılacaz,çarpılacaz!kültürümüzde yok böyle bir şey git mutfakta ye yemeğini demişti.
seninki de o hesap be apla ama aplanın gözden kaçırdığı bir nokta var.siz hiç akşama sevişeceğini davulla zurnayla,konvoylarla cümle aleme ilan eden eşcinsel bir çift gördünüz mü?24 yıldır bu ülkede yaşıyorum,ben daha görmedim. kliplerde,reklamlarda,dizilerde;klişede olsa aşk acısı çeken,sevdiğine kavuşamayan,ikili ilişkilerde bocalayan yada evlenip çoluk çoçuğa karışan eşcinseller gördünüz mü?24 yıldır bu ülkede yaşıyorum,ben daha görmedim.
kafamı nereyi çevirsem her taraf hetero yada hetero ilişkiler.peki bu insanlar değil mi ailesine bile açılamayan,belki sadece bir kaç kişiye açık olabilen,kendini ifade edemeyen, değil sadece evde yaşamak nefes almasına bile tahammül edilmeyen insanlar.bu insanlar değil mi dört duvar arasında,gizli saklı yaşamaya mahkum olanlar.
merak işte,nerede gördü de bu kadar gözüne battı?belkide 40 yılda bir kendini ifade etme şansı yakalamış bu insanlar mı bu kadının gözünü korkuttu?merak işte.
o değilde 24 yıldır bu ülkede yaşıyorum,çoluk çocuğunu gençlerini bu kadar düşünen başka ülke görmedim.

six feet under

ölümü sıradanlaştırarak onu bir mizah unsuru gib kullanan ama alttan alta her zaman bize "ölüm olmasa,yaşamın değeri anlaşılamazdı" diyen dizi. buna diziden en güzel örnek ise "life's too short"(1*9) ve"the invisible woman"(2*5) bölümleridir. dizinin efsanesi bana göre; ruth o'connor fisher'dır
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.