aileye açılmak

  • /
  • 6
boşvermişlik psikolosine batık olduğum zamanlarda yapmayı düşünmüşlüğüm olan eylem. ama iyi ki yapmamışım. tavsiyem de yapmamınız yönünde. hatta sadece aile değil, hiç kimseye açılmayın. hiç kimseye güvenmeyin. açılınca belki kabulenirler, beni ben olduğum için severler falan filan... bu noktada da şunu söyleyebilirim: ne ailenizden, ne hiç kimseden, ne de hayattan bir şey bekleyin. mevcut durumunuzla kabullenin aile ilişkinizi, her şeye rağmen, hayatta yalnız olduğunuzu bilerek mutlu olmaya çalışın.

ha tabii bunlar sadece benim tavsiyelerim. her insanın gerçekliği, yürüdüğü-yürüyeceği yol farklıdır. ben sadece kendi gerçekliğimden bahsettim o kadar.

edit: madem o kadar hiç kimseye güvenmeyin falan dedim, neden kimseye güvenmediğimi de olaylar üzerinden anlatayım. ilki lise son sınıfta aşık olduğum çocuğa açılmam şeklinde oldu. o da beni sevmiyor olsa bile, en azından gidip de bunu millete yaymaz diye düşünmüştüm. sonuçta o ağırbaşlı, iyi mi iyi kalpli, sincap gibi bir insandı. ama ben ona açıldıktan yıllar sonra beni kuzenlerine ifşalayıp, maskara etti. aslında ben de seni seviyordum minvalinde şeyler yazmıştı ki, meğer beni oynatıyormuş. en büyük rüyam gerçekleşti sanırken gerçeği öğrendim. üstüne bir de etmediği hakaret kalmadı. telefonda resmen nefret kustu. "insan arkadaşım dediği insana o gözle bakar mı?" demişti ki, umarım aynısını bir gün bir kız ona söyler. aynı hakaretleri eder, aynı şekilde aşağılar...
ikincisi de çok yakın olduğum bir arkadaşım üzerinden gerçekleşti. kendisi zaman zaman çok samimi davranırdı. hatta samimiyet falan biraz masum kalır, baya baya oynaştığı zamanlar olurdu. sonradan öğrendim ki myjudas bana yavşıyor gibisinden şeyler yayıyormuş ortamlarda. arkamdan tek atıp tuttuğu da bu değil tabii, hemen her konu da arkamdan attırıyormuş. bu söylediğim insan da herkesin çok efendi, dürüst, güvenilir bildiği biri. herkes bir yana ben de yıllarca öyle biri olduğunu sanmıştım. ama hayat işte acı gerçekleri yüzünüze böyle böyle çarpıyor.
bence bunu yapmalı veya yapmamalı olduğunuzu şu şekilde anlayabilirsiniz. ailenizle düşüncelerinizin farklı olduğu noktaları düşünün. örneğin onların çok sevip sizin nefret ettiğiniz bir yemek ya da içine konulan bir şey. iki senaryo çıkaralım.

mesela maydanozdan tiksiniyorsunuz ama aileniz o olmadan yemek yiyemiyor. buna anlam veremedikleri gibi sizin bu hassasiyetinize karşı hiç bir şey yapmıyorlar, yiyemediğinizi bildikleri halde bütün yemekler maydanozlu yapılıyor, yok sayılıyorsunuz; onların da bu durum karşısındaki tavrı şu şekilde: maydanozsuz bir yemek düşünülemez, bütün insanlar maydanozlu yemek yer, bu çocuk daha nasıl olsa alışır maydanoza olur öyle. sonuç olarak siz ya o maydanozlu yemeği kusa döke yiyorsunuz ya da aç kalıyorsunuz. maydanoz faşizmi evde etkin.

ikinci senaryo

aileniz duruma anlam veremiyor ama sizin bu durumunuzun gerçekliğini kabullenip ne yapabiliriz diye düşünüyor. sadece 5 dakikalık bir beyin fırtınasıyla yemek pişerken maydanoz eklenmiyor piştikten sonra 1 tabak sizin ayrılıyor akabinde maydanoz ekleniyor geri kalan yemek maydanozlu oluyor. herkes mutlu ailecek yemek yeniyor. herkes doyuyor, herkes istediğini alıyor.

sonuç

birinci senaryoda aile çözümü daha uzun sürmesine daha acılı olmasına rağmen asimilasyonda buluyor, sorunu yok sayıyor.
evrimsel sürecimiz bizi sürü hayvanı olarak yetiştirdi, geçmişimizde bu özelliğimiz sayesinde rakiplerimize üstün geldik ve hayatta kaldık. bunun ispatını bugün bile yaşam tarzı olarak tarım toplumuna veya kolektif hayata geçen toplulukların hala avcı toplayıcı olarak yaşayan topluluklardan farkına bakarak anlayabiliriz. bireysel olarak hayatta kalma ihtimalleri bizden kat kat üstünken grup olarak bakıldığında çok daha başarılı olduğumuz söylenebilir. bize miras kalan bu sürü genetiği ve ahlakı farklılıkları yok etmeye meyletmemize sebeptir. doğuştan getirdiği farklılıklar yüzünden dışlananlar sadece insanlar değildir. bunu kurt, sığır vb. hayvanlar da yapar. bu sadece genetik de değil kültürel de bir mirastır. güçlerini sayıca üstün olmaktan alan toplulukların kültüründe bu farklı olanın öcü olması eylemi daha da şiddetlidir. bizim toplumumuz da gücünü bugün hala sayı üstünlüğüne dayandırmaktadır. gündemden düşmeyen tek adam, tek millet, tek devlet söylemleri tesadüfi değildir. global olarak da en çok tercih edilen sistemin demokrasi olması tesadüf değildir. eşcinsellik olgusu eşlerin bir yavru meydana getirememesi sebebiyle bizleri genetik olarak kusurlu kılar. bizler toplumların baskısıyla ürüyoruz(bisex vb. kişiler hariç.).tarihte bizi üremeye zorlamak yerine kendi halimize bıraksalar belki de bugün hiç birimiz var olmayacaktık. sonuç olarak eğer ailemiz maydanoz faşisti ise bütün genetik mirasımızı kabullenmeli ve ailemize yemeğe maydanozu sonradan eklemeye manipüle etmeliyiz. iletişimin ilk şartı sayılabilecek aynı frekansta olmayı sağlamalıyız. bir radyodan tv sinyallerini aktarmasını beklemek hüsran olacaktır.

ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.
annem zaten öldü babam ise cahil değil de kabullenemez böyle şeyleri. ya beni öldürür yada evlatlıktan red eder babamı da kaybedemem şu hayatta o yüzden açılmayı asla düşünmedim
eşcinselliği kimlik olarak gördüğüm için,anama babama maske ardından oynamaktan bıktığım için birgün mutlaka yaşayacağım olaydır.
mecbur kalınmadıkça yapılmaması gereken bir açıklamadır.zira alınacak tepkinin ailenin çağdaşlığı okumuşluğu ya da cehaletiyle falan hiç ilgisi yoktur.tepkinin; elalemle,torun ve düğün hayalleriyle ilgisi vardır. konuşma tam bir deprem etkisidir önce büyük patlama ardından bitmek tükenmek bilmeyen artçı sarsıntılar getirebilir.eğer ''yok efendim ben açılacağım,ben daha fazla kasamam,hayat benim beden benim'' triplerine girilecekse dosthane bir tavsiye olarak öncesinde bir süre bankada belli bir miktar para biriktirilmesi( ekonomik bağımlıysanız), ve konuşmanın ardından başını sokabileceğiniz güvenli bir yer ayarlanmalıdır. tavsiyelerim nacizane tecrübe ile sabittir.
ikimizden birinin öleceği açıklamadır.ya o kalp krizinden gider ya da ben töre cinayetine kurban giderim.dertsiz başımıza dert almaya gerek yok.bir çoğumuzun babası açık fikirli değil o yüzden kaçınılmaz sonu ne kadar ertelersek o kadar iyi.
insanın içine atmayıp anlattıkça rahatlaması ve açılan olası konu başlıklarına- evlilik, kız arkadaş vs.- belirsiz cevaplar vermekten kurtulması adına anlamlıdır. insanın sırlarla yaşaması çok zor ve bu anlamda eşcinsellik çok büyük bir kambur. elbette kastım bu kamburdan kurtulmak değil ama yükü hafifletmek. tabii ki açıldığınızda aileniz sorunsuz şekilde karşılasa da sizin ileride yalnız kalacağınız, toplum tarafından dışlanacağınız gibi olası problemleri dert edecektir size yansıtmasa da. bu durum belki onları üzecek ama sizi daha iyi anlamalarını sağlayacaktır diğer taraftan da. ben anneme açılırken tüm vücudumda deprem oluyormuş gibi tarifsiz şekilde titredim ama şimdi bir nebze daha huzurluyum. beni her şeyimle kabul eden bir annem olduğu için de çok şanslıyım.

(bkz: bir eşcinselin içini açmak)
zamanında açılmayı deneyip de sonra vazgeçtiğim hadisedir. annem tam bir homofobi kraliçesidir âdeta, babam insanların özel hayatlarıyla zaten ilgilenmez ama kendi oğlunda böyle bir şeyi istemeyenler grubunda. kendileri her şeyi bilip araştıran ve bu konunun tedavi edilebilir olduğuna kanaat getiren kişilerdir. zamanında açılmaya çalışınca bir psikiyatriste gitmeleri için çaba sarf etsem de "biz neyin ne olduğunu biliyoruz." diyerek geri çevirmişlerdir. bir doktordan da bunun hastalık olmadığını duymayı kaldıramayacakları içindi bence... neyse, sonrasında onların gözünde ben "düzeldim" ve şimdi onların gözünde "heteroseksüelim"!*

her neyse, durumdan herhangi bir şikayetim yok şimdilik. belki içten içe biliyorlardır durumu ama bu konuyu tekrardan açmayı düşünmüyorum. bu benim hayatım ve annemle babam artık 50 yaşını geçtiler, gereksiz yere herhangi bir rahatsızlığa mahal vermek istemem; kalp krizi gibi vs. bir de şöyle bir düşüncem var; nasıl ki bir heteroseksüel cinsel kimliğini açıklama ihtiyacı duymuyorsa ben de duymuyorum!
istenmesede bir gün tam içinde bulunulan durumdur. ilk gün işitilmeyen hakaret kalmaz, bir hafta konuşulmaz. sonra bir şey yaşanılmamış gibi hayata devam etmektir.
açılan/açılmakta zorlanan insanların hikayelerini tamamen başka, onları tanımayan insanlar tarafından dile geldiği şöyle duygusal bir dışa vurumu bulunmakta.

bir de büyükanneye açılmak diye bir durum da var(mış). video kaydı bile yapmışlar, arşivlik! buyrun keyifle izleyin: c368c *
bazıları için doğuracağı olumsuz sonuçlar nedeniyle yapılabilecek en talihsiz açıklama
sözlüğün en duygusal ve en etkili dersler veren başlığı...
muhteşem paylaşımlar doğurmuş...
39'u bitirdiğim şu günlerde, ne yılların nasıl akıp geçtiğine inanabiliyorum ne de yaşanmamışlıklarıma nasıl dayanabildiğimi anlayabiliyorum...
bundan sonra söylesem ne olur, söylemesem ne değişir bilemiyorum. ama, bu cesareti gösterebilmiş tüm yoldaşların yüreklerinden saygıyla öpüyorum...
ya katastrofik ya da çok mutlu edici sonuçlar doğurur, arasının olduğunu düşünmüyorum, hayatını değiştirebilecek eylem, iyi veya kötü yönde , çok iyi düşünülmesi lazım, bu hayat sizin ,ailenizin değil, aileye söyleyerek mutlu ve rahat olacağınızı düşünseniz bile bir daha düşünün, koskoca hayatta başka türlü mutlu olmanın da yolları vardır
1- takıldığınız insanlar, takıldığınız mekanlar, ya da yaşadığınız ilişkiler ailenize anlatamayacağınız cinstense açılmanın bir anlamı yok.
2- ne yazık ki marjinal kesim ön planda. abartılı hareket ve görünümleriyle ön yargıları körüklemekten başka bir işe yaramıyorlar. o kesimin yarattığı imajla yüzleşeceğinizi unutmayın.
3- kendi taşıdığınız yükü başkalarının üzerine yığmak da bir çeşit bencillik. siz rahat edeceksiniz diye onları başkalarına karşı tedirgin edeceksiniz çünkü.

yine de drama sevenler deneyebilir. iyice ölçüp tartmak lazım.
açıldıktan sonra aşık olduğun kişiyi, izlediğin filmleri, ilgilerini, aşk acını da arkasından paylaşıp dertleşemeyeceksen gereksiz. aksi halde öğrenecekler de ne olacak
aileye açilin eğer anlayışla karsiliyorsalar ailenizdir, eğer anlamıyorlar ise hiç aileniz olmamislardir.
aklımdan bile geçirmediğim şey
geçen yaz, yeğenime söyledim. aa şimdi anladım dedi :)
benim için imkansız olan durum. ne yani sen hiç kıvırtmıyosun ki diye bi laf duyabilirim annem tarafından. şaka yapıyor olmalısın ama komik değil diyebilirler.
  • /
  • 6