aşk

  • /
  • 13
karın ağrısıdır mide bulantısıdır. bitmeyeni görülmemiş duyulmuştur. emekten çok sabır ve dayanmayı ister. tüm bunlara rağmende hep istenilen, bu sefer farklı olacak denilen bıdı.
günümüzde sex ile eşdeğer bir kelimedir.nerde o eski aşklar diyesi geliyor insanın.
saol tarafta 2. madde aşk 3. madde yalan dünya sıralanmış doğru şekilde:))) <br>
insanın esir olmakla esir almak arasında kaldığı pembe bir araftır!
aşk nefes almaktır derinderin <br> bazende boğulmaktırrr <br>ama yinede aşk güzeldirr
mum gibi erimiyorsa insan "yanıyorum" dememeli;yanmaktan korkuyorsa kişi "aşk kapısı"ndan girmemeli...ya "kor yürekli" olmalı insan ya da kor barındıracak kadar "yürekli"...
aşk, ne cok insanın elde etmek istediği duygudur. o kadar çok insan aşık olmayı arzular ki, en sadist olanı bile kapıda köpek eder.
herkesin olmak istediği ama bir o kadarda ihanet ettikleri duygudur aşk. çabuk kirletilendir, kırılgandır aşk. narindir, ruh gibi tertemizdir. ulaşılması zor, ama bir kez ulaşıldı mı tadından vazgeçilemeyendir.

eşcinsel aşk, çok zor yaşanır. genelde bağlılıklar farklı temeller üzerine kurulu, çıkarcı bağlamlar sonucuna aşk denir durulur. aşk arıyorum diyip, yatmadığı insan kalmaz bazılarının. aşk arıyorum diyip, evliliğini hiçe sayıp dışarıdan bir şeyler umut eder, bazılarımız aşk aşk diye inlerken orospuluktan taviz vermezler.

sonuçta aşk kavramı o kadar değişkendir, herkesin kavramı kendine göre şekillenir.

tek emin olduğum şey aşk çeşmesinden bir kez su içtin mi, içindeki yangını hiçbir çeşme dindiremez.
*
sevginin büyüğü, tutkunun küçüğü, acının daniskasıdır.
nerde denk geldiğimi, okuduğumu hatırlamıyorum. şöyle bir şeydi:
sevdiğiniz bir şarkıyı duyarsınız biryerde ve eşlik etmeye başlarsınız. sonra araya başka şeyler; şehrin gürültüsü, insan sesleri.. vs girer. siz mırıldanmaya devam edersiniz ama müziğin sesi size gelmez. sonra sesler kesilir ve fark edersiniz ki hâlâ şarkıyla uyum içerisindesinizdir. (farkındayım, çok kofti bir açıklama oldu.)
işte, aşk da böyle bir şey. evet.
sadece karşı cins (ya da aynı cins) romantizm ilişkilerinin anlaşılmasını reddettiğim, bir şeye çok yüce bir sevgi duygusu duyma hali olarak tarif edebileceğim kavram. bakın yıllardır çözülemeyen tanımı ben buldum! ben buldum! insan bir kuşa da aşık olabilir, bir çiçeğe, hatta bir şarkıya da... hede hödö diye devamı getirilebilir.
insanı önce göklere çıkarıp ardından paraşütsüz aşağı bırakan duygu.gelişim sürecinde; 2 gün önce varlığını dahi bilmediğin bir insanı aniden tanırsın, belki bir sözü,belki bir bakışı yada alakasız gülümsemesi ile beyninde bir kontak meydana gelir o hiç tanımadığın kişi artık bir fotograf halinde baktığın heryerde senin karşında durur, yatarsın kalkarsın gözlerini kaparsın açarsın yok nafile artık ne yaparsan yap karşındadır. durmadan bir kaç anı tekrar tekrar oynatır durur aklın, telefon iki dakika boş dursa türlü senaryolar yazılır, sanki o telefon kalp atışıdır onun, durursa panik başlar, iki mesajın arasındaki 5dk 5 yıl olur.onunla buluşulacak günün gecesi sabah olmaz, bu saatten sonra tek istediğin onu tekrar görmek, tekrar duymak dokunmak, yanında olmak ama nerede olduğu nasıl olduğu hiç sorun değil... yeterki o olsun, her yer sana cennet bahçesinin en güzel köşesi,artık dünya onun etrafında dönüyordur gerisi boştur hayat, gelecek, kariyer veya idealler kimin umrunda... 2 gün önce o yoktu bu kimin umrunda... bunlarda yetmez onsuz yaşanan yıllar kayıp ya... filmi başa sarmak onsuz günleri bile ona bağlamak gereklidir. onun okulu, onun çocukluğu herşeyi didiklenir ve senin hayatın ile bağdaştırılır ve yeniden bir hayat inşa edilir ve gün gelir o gider bütün herşey sende kalır... işte aşk her gelen ile tekrar hayatını sıfırdan inşa etme gafletidir.
aşk’ı sen bulamazsın, o seni en ummadığın anda vurur, nasıl geldiğini bilemezsin bir anda sarmalar seni, tatlı tatlı sürükler, sihirli bir nehirdir o … ama o nehir’in sonu her zaman bir şelaledir, dibi kayalarla dolu bir şelale, muhakkak ki seni düşürür o kayalara çarparak yaralanarak sürüklenirsin artık, akıntı kuvvetlidir çıkamazsın düzlüğe, artık o nereye götürürse sen oradasın demektir.
* daha önce adını aşk koyduğunuz ama öyle olmadığını sonradan anladığınız ilişkilerinizde karşı taraf için '' inşallah kilo vermez yaa. aman allahım kabus gibi'' diye düşünürken, gerçekten aşık olduğunuzda, sevdiğiniz adam için doktor ''en az 80 kiloya düşmelisin.''* dediğinde o adamla birlikte zayıflaması için spor ve diyet yapmak, yapması için öncü olmak, teşfik etmektir. artık onun ne kilosu, ne kaşı, ne de gözü sizin için önemlidir. kalbi sizindir zaten ve o size yetmelidir.
sevgi ve acının kardeşliğidir bazen.
nedir ki aşk? nasıl güçlü bir şeydir? nasıl ve kime aşık olacağımızı bilemeyiz de aşk hali bellidir ama. en azından benim için belli olduğunu söyleyebilirim. düşüncelerime sahip oldu bak. beynimin içinde aralıksız zonkluyor o an ne yaparsam yapayım sonuç değişmiyor. habersiz kalmak acı veriyor. her yerde onu görüyorum, her yerde onu arıyorum. artık alıştım dediğim yalnızlık fena koyuyor şimdi. yıllardır yalnız yattığım yatak buz gibi artık, ısınmıyor. kıymetlim oldu, ne dese kıyamıyorum ne yapsa anlıyorum. artık taraf tutuyorum hayatta, sadece onun tarafı. gün değil saat sayıyorum da saymazdan geliyorum. neden nasıl ne zaman oldu bunlar hatırlamıyorum bile. oldu işte. hem aşk hali ve hayat enerjisi arasında çok garip bir etkileşim var. iyiyken süper oluyorsun, dağlar denizler hikaye. ama sıkıntılıyken adım atmak bile zor, nefes almak eziyet. sen nelere kadirsin ey aşk. koca adamları alır çarparsın duvarlara işte. hem de gönüllü olur bütün bunlar. aşk.
çok güzel cemal süreya şiiridir aşk...

şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı

oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik

oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
aşk sabah kalkınca aklına ilk o'nun gelmesi, akşam uykuya dalmadan önce hala aklında o'nun olmasıdır,
aşk günün her saati "acaba şimdi ne yapıyor" diye düşünmektir,
aşk o'nunla konuşurken şaçmalamaktır,
aşk her buluşmada kalbinin yerinden çıkacak kadar hızlı çarpmasıdır,
aşk o'nu kusursuz görmektir...*
http://kisalt.be/smf8e2
''aşk, ucuz bira gibidir. o an içinizi doldurur, sizi hafifletir, hatta belki kafanızı güzel bile yapar; ama sonra işersiniz ve gider.'' tra jedi


(bkz: iz bırakan özlü sözler)*
saçmasapan bir şey. seviyorsun falan.
  • /
  • 13