ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
içime kapanık bir insan olmaktan nefret ediyorum bazen.

bir de galiba yalnızlıkla lanetlendim.
tavuk büzüğü ile ayı ayağı arasındaki fark üzerine düşünüyorum. şişman olmadığım aklıma geliyor. saç boyası reklamı izlerken daha ırkçıyım.
dün otobüste yanıma oturdu. nefsimi tuttum. sonra dayadı.
oh ne güzeldi. gözlerim kapalıydı. sürtündükçe yumuşadı.
zaman gectikce bi yanim aciyor sankide ya arkadas sozlukte bana karsi linc kampanyasi var sanki yeni yazar gelince hosgeldin sefa getirdin tak eksi eksi dertleri nedir insanlarin
ilk paylaşımım yeniyim buralarda ne dendiğini bile bilmiyorum entry mi desem ekşiden hatırladığım gibi, bilemedim neyse bana hayırlı olsun birazda buralarda takılmak istiyorum. sizi dinlemek size anlatmak istiyorum. duyduklarımı, söyleyemediklerimi size haykırmak istiyorum. sizlerle de çare bulmak istiyorum yardımıma muhtaçlara. daha iyi biri olmak istiyorum. iyi insanlarla birleşip zalimlere karşı gelmek istiyorum. masumları korumak istiyorum. konuşmak istemiyorum artık. harekete geçmek istiyorum. hayırlısı olsun yeni üyeliğim.
hayatıma değer verdiğim biri girdiği zaman istemsizce bütün dünyamı o yapmaya başlıyorum. gerçekten o döngüye nasıl ve ne şekilde girdiğimi anlayamıyor ve o anlarda kendimi tokatlamak isteyecek kadar kendimden tiksiniyorum.

sanırım şu an flörtleştiğim kişiyle benzer bir süreci yaşıyorum ve bu hoşuma gitmiyor. yeniden o kaybetme korkularını hissetmek istemiyorum.

bunu arkadaşlarımla, falcımla ya da hayatımdaki bilimum insanlarla konuşmak istemiyorum. zaten olayları falan anlatmak da istemiyorum zira mevzunun olaylar olmadığının, kişiler olmadığının bilincindeyim. mevzu bunlar karşısında benim hissettiklerim, ve bu hissettiklerimin olması gerekenden daha büyük büyük, daha ağdalı olduğu gerçeği.

pazartesi terapistime gideceğim ve bu konuyu onunla konuşmak istiyorum. sanırım bir tek orada güvende hissedeceğim anlatırken. hah, çevremdeki insanlarda şu sıralar katlanamadığım bir şey de bu. sürekli bir akıl, sürekli bir nasihat. "açık bir kitapsın sakinolmamlazim böyle olmaz, sana koşarak gelen bir şeye sen yürümezsin böyle olmaz" falan. ya tamam sizin güzel yüreğinize çabanıza sağlık ama bunları ben de biliyorum. ben aradaki bağlantıyı çözmeye uğraşıyorum zira ha deyince böyle şeyleri yapamıyorum.

tam iyi gidiyor derken bir bakıyorum kendimi aynı gerginliklerin, korkuların, yok sayılmaların içinde bulmuşum. bunu o insanla paylaşmayı bile düşündüm ama dünyanın en saçma fikriydi tabii ki.

düşününce onunla da bir acayip. yani hakikaten daha 1.5 ay mı ne oldu, ne bok olacağımız belli değil, şimdiden gözüme batan, rahatsız eden huyları var, ama bir o kadar da iyi anlaşıyoruz, ve tabii ki uzak mesafe faktörü var... yani düşününce çat diye bir şeylere atlamamak daha mantıklı ama ben nedense kendimi mesaj atmadığında gerilirken, açıkça "bana ilgi göster" anlamına gelen sinyallerime karşılık vermediğinde üzülürken falan buldum. hem korkunç hem salakça. bu ne ya? ve sanki böyle onun eline bir iktidar vermişim gibi hissediyorum. rahatsızım bundan.

biriyle konuşmalıyım. mümkünse nasihat etmeyecek, dinleyecek, benimle birlikte bunların kaynağını çözmeye eğilebilecek biriyle. açıkçası önemsemem gereken o bile değil şu anda, ben bu hisle savaşabilmek ve onu yenmek istiyorum. bu.
şu anda mr. köfte dudak yatağımızda uyuyor ve ben onu izliyorum
düşünecek vakit bulduğum günlerde de, hep olduğu gibi bolca sigara içiyorum. içtiğim her sigaranın bana verdiği zararı düşünmeye ayrılacak kadar bir düşünce payını da yazmaya ayırabilirim. kimi anlarda hissedilebileceği varsayılacak olanların yokluğu, soğuk gecelerin temiz kokulu sabahları öten kuşlarla birlikte soluduğumuz havaya katmakla da olsa paylaştığımız yokluğu beni yazmaya itebilir. sıcaklığa daha yakın akşamlarda tek başıma, odamda olsun, balkon ya da terasta olsun yürüyebildiğim —çemberler, dönüşlü yollar çizecek şekilde— dolanabildiğim, dolaşabildiğim yerlerde olsun, yalnız olduğumu gerçekten hissedebildiğimde neyi arıyor olduğumu anımsamaya çalışırım. neyi istediğimi, ne demeye çalıştığım belli ediyor olacaktır.
eski arkadaşlarım hatırıma geldiği zaman onların yalancılıkları kadar bana verdikleri değeri de görür gibi olmaya çalışıyorum. olduğum gibi kalmadığımı görünce hatırlanmadıklarını değil de, önemsenmediklerini yine anlamak için

bana verilen bu öfke çok değişti, bir sürü aşamadan geçti. aynı kalanları unutmayı seçtim. kimsenin aynı kalmaya değer görülemeyeceğini her geçen gün ile daha da iyi anladığım söylenebilir. meyve suyu ile çeşitli gazlı içecekleri karıştırarak yaptığım turuncu sıvıdan içiyorum.
beni önemseyen kimseler arasından yaşam biçimime saygı duymayanları, kendi üstün yönlerini yüksek sesle söyleyebiliyor olmanın gerçek özgürlük olduğu kanısına varmış olsalar bile diyeceklerimi kimsenin duymadığı bir yere gitmeye gerek duymadığım söylenemez. bağırmadan da yaşanabileceğini kendime kanıtlamak için öncelikle yapılması gerekenleri yapmak içimden gelmediğinde sırtımı arkaya yaslayıp kafamı kaldırarak odamın duvarına asılı olan saate bakıyorum. aynı yerde duruyor.

kimin neyi ne şekilde yaşayabileceğinin ölçüsünü ben tutmuyorum, en azından bu yaşadığım yerde. yatağımın üzeri biraz dağınık. bir ayna almak istiyorum. uzun uzun bakıp hiçbir şey dememek için yeterli gördüğüm tek şey ayna şimdilik. bakmayı sevdiğim şeyler arasında şarj aletimin kablosu da var. esinti, odamın sessizliği içinde varlığını sürdürüyor. sokaklar karardı, boşaldı, uzak, boğumlu bir gecenin altında kaldı. yanık tütün dumanı perdelerimden süzülüp akıyor dışarı.
renkleri düşünüyorum, düşlüyorum. hepsi birbirinin aynı değil; öyle olduğu söylenemez diyenlerden değildim önceden.
solgun bir umutla yazmak için dişlerimi dilimle sıvazlıyorum. pençelerim karanlık.
iri gülüşlerle yanından geçip gittiğimi duymamış olanlarla birlikte, sisli bir sabah ışığı bekliyoruz. iki elim de boş; uzanıp kırdığım bir çalının dalını hatırladığım yere gitmeden. gölgelerin seçilemez olduğunu kim söylerse söylesin, onların giysileri ne kadar kirlenmişse kirlensin, beklemek bitmiyor.
durduğum yerde, tam da ucunda durduğum yerde sivrilen bir sıcaklık var. sıcağında bulunduğum sivrilik ile ucunda vardığım bakış aynı olmamalı. hamburger paketinden çıkan iki kağıt tuz görüyorum. sesleri ıslak gibi. gidecekleri yer, benim gitmelerini istediğim yerdir.
sözlükteki bütün düzgün insanların kapılmış olması sorunsalı....
büyüdüğümü, bu ay yeni yaşıma girdiğimde, üzen ama olması gerektiği gibi olan bir düzene alıştığımı kabullenmeye çalışırken anladım. en özgür doğum günümdü. en ben olan. en kendi kendine mutlu olmayı bilmiş, en kandırmamış, kandırılmamış ve kendimle barışık olduğum.

edit: nah barışık, nah mutlu, nah özgür.
üniversite tercihlerinde herhangi bir yere yerleşemedim, ek tercih yapacağım gelmezse yeditepe tıp için hazırlanacağım. god bless me
god bless my brain
unutmak isterdim fakat istemsizce düşünüyorum. hayaller falan kuruyorum. aslında ben insanlara karşı hiç bi şey hissetmezdim ama ona aşık olmuşum. daha önce hiç olmadığım için uzun süre farkına varamadım. nefret ettiğimi zannettim. aslında düşünüyorum da belki, o beni sevdiği için ben de ona aşık olmuş olabilirim. fakat ne olduysa aniden koptuk. ben kağıttan bir kayık gibi okyanuslara düştüm. ona ise hiç bi şey olmadı yeni arkadaşlar, yeni sevgililer edindi. kısa bir süre içinde enkaza döndüm. ilk başlarda ne yaşadığımı anlayamadım ama artık biliyorum ve inkar etmiyorum, aşık olmuşum, büyük bir hata ama, olmuşum. bazen aşağılık bi duygu kaplıyor zihnimi, sevilmemek canımı acıtıyor. keşke bu kadar gurur yapmasaydım diyorum. gözlerim dalıyor, yüzüm düşüyor. benden yıllarımı çalsa da affediyorum. herkesin bağışlanmaya ihtiyacı vardır. bu yaşadıklarımı hatırlayınca gülümseyip geçeceğim günleri bekliyorum
#382778 de birine platonik aşık olduğumu yazmıştım. sonunda ona tam olarak ondan hoşlandığımı söylemesem de eşcinsel olduğumu söyledim. bu nasıl bir rahatlama, bu nasıl bir mutlulukmuş? kendisine karşı olan cinsel gerginliğim filanda uçtu gitti. zaten cinsel gerginliğimin en büyük sebebi ondan birşeyler beklemem ve "ya belki biseksüeldir" ümidi idi. konuşunca anladım ki değil ve kendisi bu konuda oldukça rahat biri. daha önceden gay arkadaşı olup gay barlara gitmiş biri ( açılmamda beni cesaretlendiren sebeplerden biri) şu an bu mesajı da o yanımda iken yazıyorum.

böyle bir arkadaşım olduğu için çok mutluyum. bu itirafı da burada belki başkalarına yardımı olur diye yazıyorum.
sözlüğe uyumayan biriyle sabaha dek muhabbet etmek için girdim
geçen benimkiyle doktora gittik. seks libidomuz az dedi doktora. doktor da kilodan olabilir dedi. benim libidom az değil aq. aksine azgınlıktan gebercem. diyemedim. desem deli gibi kavga edecez biliyorum.

6 sene oldu monogamus takılıyorum. feci sıkılmaya başladım.
tenhada saksafon çalarken galaxy ace'mi kaptırdığım doğrudur... kezbandık tabii o zamanlar...
hayatımda sanırım sadece birkaç kez sex yaptım ve bunlardan biri kondomsuzdu. onu neden yaptığımı bilmiyorum, sarhoş filan değildim. sonra pozitif yaşam derneğini arayıp ilişkiden ne kadar sonra test yaptırmam gerektiğini öğrendim, yaptırdım ve herhangi bir cinsel hastalık veya sorun çıkmadı. sanırım hayatımdaki en en en büyük hata bu idi ve itiraf değeri taşıdığına inanıyorum.
tam eski hetero platoniğimi unuttum derken internetten tanıştığım 50 li yaşlarında alman bir adama karşı duygusal ilgi duymaya başladım. ama bu da imkansız görünüyor çünkü ben henüz 20 lerimin başındayım. daha önce yaşlı birileriyle tek gecelik ilişki yaşadım ama duygular girince durum çok farklılaşıyor. ben yaşlı biriyle duygusal ilişki kurma taraftarı değilim çünkü bu iki tarafı da üzer, ama şu an basbayağı hoşlanıyorum. benim seçimim değil biliyorum ama ne olacak onu bilmiyorum. ilkinde hiç çekici gelmemişti ve onu sadece almancamı geliştirmek için bir araç olarak görüyordum ama şu an bilemiyorum sözlük. mesajlarıma cevap vermediğinde deliriyorum, tipik kıskançlık triplerine giriyorum ama hiç belli etmiyorum. çünkü her gün konuşmamıza rağmen aramızda hiçbir şey yok. bir kere bile sexten konuşmadık, o benden hoşlanıyor ama bundan hiç bahsetmedik. ayrıca ekonomik kriz var onu görebilecek miyim bilmiyorum. bir kere olsun elini tutabilmek istiyorum. eğer görüşemezsek duygularımı asla tanımlayamam ve bu şekilde acı çekmeye devam ederim. belki de görüştüğümüzde hayal kırıklığına uğrayacak ve hislerimin sahte olduğunu anlayacağım. kafam çok karışık bu konuda.
bende artık sevişmek istiyorum sözlük. bir erkekle deli gibi sevişmek, birimize ait olmak ,kendim olmak istiyorum . off off.
an itibariyle hiç gay veya lezbien yakın arkadaşımın olmadığını farkettim ve bu çok acı verici. denedim sözlük, samimi olmayı denedim onlarla. en iyi bulduğum kişi bile bir garip. mesaj atıyorsun bi cevap veriyorlar bi vermiyorlar. doğru düzgün oturup muhabbet edemiyorsun. sanırım birbirleriyle sadece sex için buluşuyorlar ya. bunu da bu sözlüğe yazmam çok garip belki ama çok dertliyim. kendimi yalnız hissediyorum ve bir grubun içine dahil olmak istiyorum, beni anlayan insanlar olsun istiyorum ama bir grup yok. hetero arkadaşlarım mükemmel ama onların yanında da tam olarak kendim gibi hissedemiyorum her şeyimi açıkça anlatamıyorum ve bu samimi gelmiyor bana. bakalım ne kadar daha böyle gidecek.
growler hesabımı tekrar aktifleştirdim, ama profil resmi filan koymadım. amaç partner bulmak değil sadece sıkıldığımda veya çok yalnız hissettiğimde bakmak. bunun bana ilginç bir şekilde iyi geldiğini fark ettim.
gay bara gitmek istiyorum. çılgınlar gibi dans edip, sarhoş olmak istiyorum. ama ilki dışında diğerlerini yapamayacağımı da biliyorum.
ayı sözlüğe üye olalı 3(üç) gün oluyor ve ben entry giremiyorum.tıklamadığım yer kalmadı ancak mümkün değil olmuyor(gizli geçit mi var, ne var anlamadım yahu).. 5(beş) entry girmem gerekiyormuş ancak kes kafamı ben entry girmeyi beceremiyorum, daha doğrusu bilmiyorum.. yok ki bi yerde entry butonu veya kullanım klavuzu... beni de dahil etsenize yav şu sevdaya? he?!! (amma parantez kullanmışım be..)
  • /
  • 91