bir pavyon kadını sanki.sizi kendine aşık ediyor peşinden koşturuyor güzellikleriyle başınızı döndürüyor.ama paranız kalmayınca sizle hiç ilgilenmiyor çirkefleşiyor umursamıyor size bok muamelesi yapıyor.nice yiğitleri harcadıda hala güzel hala alımlı yosma.
hasretseniz, koşarak geldiyseniz, serttir ama sevdirir kendini. belki bir süre sonra fazla gelir size, yorulur ve kaçmak istersiniz. bir eşini bulamayacağınızı bilseniz de kaçmak istersiniz.
tam bir zor sevgili.
sürekli dünyanın en çok ziyaret edilen şehirleri arasında gösterilen, yükselişte olduğu söylenen türkiyenin gizli başkenti. evet ilgi çekici birçok özelliği birarada barındırmaktadır; en azından boğazı yeter. gelgelelim ki diğer ülkelerin inini dibini araştırarak verdiği vizeyi istemeyen bir ülkeye tabii ki turist yağacak. türkiye'nin kucağını dostane açarken yavaş yavaş götünün de açılması söz konusu tabi. öyle dile gelen ''turkish kebap güzel''lerle yükselen gururumuzla hayat geçmiyor maalesef. istanbul'a sığamaz olduk.
iki imparatorluğu kasıkların arasına alıp iliklerine kadar tüketmiş bin yılın yosması,... dişi , şehirlerin en cilvelisi en işvelisi olgun ve tecrübeli kadın istanbul, hep heyecanlandırırsın, hep istekli tutarsın hemşehrini...
günden güne kozmopolitleşen şehir. kendinizi bir hollywood filminin setinde figüran gibi hissedebiliyorsunuz bazen. mesela artık siyahi evsizlerimiz, sokak satıcılarımız falan bile var. *
türkiye'nin en kalabalık ve en yalnız ilidir. çünkü kimsenin aslında sahiplenmediği, aslen nerelisin sorusunun cevabı olarak kabul edilmeyen yerdir istanbul . aslen istanbullu ulunamaz çünkü istanbul gelen herkesi kendine aşık etse de öksüzdür. herkes sonradan gelmiştir bize göre istanbul'a. çok kalabalıktır ya sokakları bazen yürüyecek yer bulamazsınız çarpa çarpa yürürsünüz insanlara, dert yanarsınız çok kalabalık bu şehir diye.aslında bir o kadar da yalnızdır kimsenin memleketi olamamış güzel istanbul.
güzel. hatta büyüleyici. çekici. zehirli zeki ve yakışıklı bir erkek arkadaş gibi. kendine aşık eden. kaprisli. eline geçirdiği her fırsatta ağzına sıçan. bütün o yakışıklılığa rağmen hayatı sana zindan eden. 2006'da terk ettim doğup birlekte büyüdüğüm aşkımı. dayanamadım 2010'da salya sümük dizlerimin üstünde geri döndüm. ne demişler eski işe ve eski sevgiliye asla dönme demiş bir bilge kişi. dinleyeceğime burun sürterek öğrendiğim gerçeklerden. bu defa nefret ettim sevgili olarak. benden faydalanmasından. bütün enerjimi emmesinden. bu kadar çekici ve karşı konulmaz bir adam olsa da bu defa irademe güvendim ve tekrar terk ettim. hayatımda verdiğim en doğru kararlardan.
ilişkimiz artık fuck body seviyesinde. vaktim olduğunda gidiyorum. doyasıya sikişiyoruz. etinden sütünden faydalanıyorum. kahvaltımı galata'da koşuşturan vapurlara karşı yapıp üstüne galata köprüsü mısır çarşısı cağoğlu küçük ayasofya'yı adımlayıp kulağı ters taraftan gösterek vardığım set üstünde çayımı yudumlayıp vapurla kadıköy'e geçerken yunuslarla selamlaşıp martıları beslemek... üstüne adalar'da pedal basarken terleyip denizde serinlemek. sonra motorla tıngıt mıngır kabataş'a akşama despina'da kadehleri tokuşturup feneri araf'ta söndürmek. sonra sabaha karşı biraları kapıp fındıklı parkında güneşi karşılamak. arkasından sabahın serınınde ortaköy'e adımalyıp kahvaltı.
işte istanbul'u böyle yaşarsan güzel di mi? ama monotonlaşıp. trafiğine mi takıldın sabah-akşam. efendim metrobüs denen insan konservesinde çile mi doldurdun? olmayacak kurnik gibi bir daireye mi tepiştin? hiç gerek yok bebeğim. terk et ve arada gel. bir güzel sikiş. o senden değil bebeğim sen ondan faydalan.
pamela spence'in muhteşem söz ve müziğe sahip şarkısıdır. ne güzel anlatmış yahu istanbul'un hapsettiği, kaybettiği, zehirlediği, ruhunu çaldığı/emdiği, zavallı fanileri... severiz efendim.
bir ortak geçmişimiz var
bir de hep açık yaralar
kendine hatırlattığın
fazla parlamış anılar
karşıma her yerde çıkan
otuz yaş üstü adamlar
hepsini sevmiştim diyen
bir şeyler bekler bakışlar
yerçekimine yenik üstün başın
bir de hep güzel tınlamış adın adın
cebinde bir tek numaran kalmış artık
herkes için bir tadımlık
istanbul seni hapsetmiş
eski bir bandı kaydetmiş
yüzlerce binlerce insan aman allah
hep bu şarkıyı söylemiş
istanbul seni kaybetmiş
ilaçlayıp berbat etmiş
davul gibi gerilen derini aman allah
kimbilir kimler inletmiş
eğer sana ihtiyacım var
dersen her an gelebilirim
kendimden bir vazgeçersem eğer
gerçekten sevebilirim
aşkımı gördüğün zaman
yenilmiş olmam farketmez
kendini sevmezsen eğer
kimse gerçekten affetmez
yaşıyor istanbul. bir çeşit canlı gibi. devamlı etkileşimde yaşayanlarıyla. biraz arsız, biraz zalim. çok şımarık. güzelliğinin farkında. ne yazık ki çok tecrübeli..istanbul..ahh istanbul