max blum

geçimini,hayatı boyunca edinmiş olduğu zengin ardaşlarının aldığı,doğum günü hediyelerini satarak kazanan yazardır.
geçen hafta pazar günü yapılan ayı sözlük süreyya plajı zirvesine gitmek yerine yaşamına devam etmesi için gerekli olan besinleri almak için elinde kalan son hediyelerden cd çalar,topuklu ayakkabı,loreal makyaj malzemeleri ve eski sevgilisinin gereksiz yere son dakikada almış olduğu çok büyük oyuncak ayısını,samandıra rus pazarında okutmaya çalışırken tarafımca basılmış olandır.

"ne işin var senin burada bu saatte zirvede olman gerekmiyordu,halbuki zirvetörde gidicem diye işaretlemiştin ibnetör" sorusuna,"gel vatandaş gel,böyle cd çaları değil sony,philips bile üretmedi yerli malı yurdun malı sunny bu sunny"nidalarını atarken esnaflada gayet haşir neşir olup bana da zaaaa xd yapan yazarımsı endoplazmik retikulumdur.*
benden doğum günü hediyesi olarak ısrarla bir adet etli macar salamı isteyen yazar. tamam dedim ben hatta dilimletir öyle yollarım sana dedim. sen benim kıçımı kumbara mı sandn dedi. **
kendisi adeta tarihin tozlu sayfalarından düşünceli bir elin hassas dokunuşlarıyla temizlenip dünyaya getirilmiş gibidir. o kadar klasik, tekdüze ve sıkıcıdır ki bazen kendi kendinden sıkılıverir. minik ayımız her şehirli erkek gibi monoton bir hayat yaşar. evden işe, işten eve, evden işe, işten eve, evden tek yöne, tek yönden işe, tek yönden kimbilir kimin evine,.. şeklinde bir çember içinde daralır durur. bazen bu sıkıntıdan rahmi de daralır ama o kimseciklere öpüp koklatmamakla övündüğü göbeciği bir türlü daralmaz. yoksa bilir ki zaten kapalı olan kısmetleri göbeğini de kaybederse bir daha hiç açılmayacak.

bir diğer sıkıcı yanı da herkeslerin profillerine büyük harflerle yazdığı '' msn kullanmıyorum '' klişesini hayatına taşıyamaması. o canı sıkıldıkça sizi whatsappa değil, pahalı bir organizasyon olan konken partisine değil, sınırsız konseptiyle düzenlenecek ev partisine değil ede ede msne davet eder.

başka bir değişmeyen yanıysa hala zengin koca bulacağına olan inancıdır. kendisi çalışmasın, sevgilisi onu beslesin, kocacığının biricik kredi kartlarıyla orada burada fink atsın. artık bu kafaları bırakması gerekendir; ayrıca tek yönde zengin adam ne arar. adam parayı bulsa gidip msni satın alacak diye korkuyorum.

(bkz: ayı sözlük yemekteyiz tek yön)
her gün düzenli olarak sıkılan, hayatında hiç gay bara gitmemiş, sürekli sıkılan, sözlükte oylamaya kalite standartları ve manikürlü tırnaklarını yıpratmama düşüncesiyle şiddetle karşı olan, genellikle sıkılan, kalitesinden asla taviz vermeyen, mütemadiyen sıkılan, zirvelere katılıp o pek değerli yüzünü eskitmeyen, sıkılan, çok seçici olsa da pisuvardaki siyah kil 3 ve medyum fettishin dayanılmaz ısrarıyla onlarla arkadaşlık yapmak zorunda kalan, ''aşk aşk, aşk'' felsefesinden asla taviz vermeyen, sıkılan bir yazar. yazar dediysek sıkılma halinde değilse yazar, bazen yazar, bazen okur, nadiren oylar. ama asla ödün vermez.
sen bu zamana kadar nerelerdeydin de biz tanışamadık zilli dediğim yazar. tüm gece sigaramızı sağladı sağolsun.
sen her allahın haftası kalk kadıköyden tek yöne seferler düzenle, istanbul gaylerinin yerli yabancı gaylere ücretsiz tanıtımını üstlen, popüler olmak için her tür entrikayı hunharca sergile ama bir boyozun izmirdeki popülaritesini istanbulda yılların tecrübesiyle yakalayama. adam resmen boyozun şanını şöhretini kıskandığı için sözlüğü boyoza boğdu. kendisi de sinirinden boyozları yemekten adeta boğuldu. canım ya.
kız kardeşim olsa ancak bu kadar severdim kendisini.adeta bir prenses * son zamanlarda ardı arkası kesilmeyen iştahıyla da istanbul cafelerine korku salıyor.günü birlik istanbul serüvenimin 4 saati onun yemek yemesini beklemekle geçti.ama yesin löplöp et olsun benim bebişkoma.seneye kapatması olacağım için ben ona ne yemekler yapıcam belli değil.evimin ayısı,kedilerimin babası yapacak beni o. *
zirve öncesi yaşadığı üzücü olaya rağmen, yıkılmadım ayaktayım ve hepinizi auramla döverim edasıyla zirveye gelip beni mutlu eden yazarcan. o kadar sevindim ki gördüğüme sugar cafenin üst katındaki camdan belime kadar sarkıp bir mahalle kadını edasıyla "aaaa max hoşgeldin gelsene yukarı" diye çağırdım kendisini. yukarıya geldiğinde sen beni nasıl o şekilde çağırırsın elitim ben elit diye ayaklarımdan başlayarak aşağılar gözlerle süzmüştür beni. kahve içmeye gittiğimiz mekanda kayıp kızlar filminde geçen "kolej mezunuyum komiser bey, yakalanmadan önce diplomalı fahişeydim sayenizde vesikalı fahişe oldum." repliğini harfiyen söylemesi çok hoş bir andı benim için.* kalabalıkta kendisiyle çok fazla muhabbet edemedik umarım yine ankarada ağırlama şerefine erişirim bu elitlik abidesini.
hakkında asılsız ithamda bulunanları ispata çağıran yazardır. lütfen teklifin içeriğini açıklayınız.
max blum, max blum, max blum... zirveye sözümona assolist havalarında gelip uzun süredir sözlükte kaybettiği popülerliğine popülerlik katacağını uman ama ilgi çekemediğini farkedince bel altından vurmaya çalışan yazar. tüm sataşmaları kalite standartlarım gereği gayet ciddi bir üslupla bastırılmış ve şiddetle uzaklaştırılmıştır. ayrıca genç adam zirveye yine derin göbeğini saklamayan/açıkta bırakan bir kazakla katılarak en azından bunla kendime yer edinebilirim diyerek havasını almıştır.
tarihte ilk kez elitliğini koruyamamış, merdiven köşelerinde ucuz bira içerken paparazilere yakalanmış yazar. herkes dağıldı biz kendisiyle beşiktaşta oturup dedikodunun kralını yaptık.* son yaşadığı olaya cidden canım çok sıkıldı, umarım en kısa zamanda her şeyi yoluna koyar.
kendisi o kadar elit ki ışıltısının yanında sönüp pısırıveriyorsunuz. itiraf edin zirvede herkes yüce max blumı tavlamaya çalıştı, ama o herkese mavi boncuk dağıtıp zirveden kimliği belirlenemeyen biriyle ayrıldı.* zirve boyunca brick breaker oynuyormuş gibi yapıp yüzlerce kişiyle mesajlaşması da gözden kaçmayan detaylardan. kendisini kibarca dinime davet ettim fakat katılamayacak kadar elitti. kahve çekirdekleri onu ıslah etsin.
dost canlısı , komik , mükemmel , cazibeli bir insan evladı.bence şu sözlükte en güzel erkekleri max hakediyo çünkü ondaki beyin ve vücut bende yok ,olsaydı ben hakederdim ama.eğer bi sevgilisi olunca beni ihmal ederse onun bütün çıplak fotolarını sözlükte paylaşırım.
ben hayatımda bu kadar yakışıklı , bu kadar sempatik , bu kadar seksi bir adam görmedim evet görmedim çünkü yok. max blum bunların hiçbirine uymuyo , o yüzden buraya yazdım .
evinin kapılarını ilk kez ayı sözlük magazin ekibi için açan yazardır demek isterdim ama evinin kapısı bile olmayan yazardır,az kitap okuyan bir yazar demek isterdim ama değil çok okuyor.caps bile veriyorum (izinlidir)

http://e1203.hizliresim.com/v/u/3ugsv.jpg

http://e1203.hizliresim.com/v/u/3ugtp.jpg
hakkında korkak yazan bazı aklı evvel faşistler varsa da kendisi dünyalar tatlısı bir tombiştir. tek bir kere muhabbet etmeniz ulan ne tatlı, hoş sohbet insan demenize yeter. öyleki geceyarısı car car moda sahilinde yaptığım konuşmayı dinlemiş, ağzıma terlikle bir kez bile vurmaya yeltenmemiştir. yanında gönül rahatlığıyla sarhoş olup saçmalayabilirsiniz. hayalindeki kenan ece'ye kavuşması dileğiyle...
türkçeyle kendisini yeterince ifade edemiyor olsa gerek cümle aralarına farklı dillerden seçkin cümleler sepiştiren, incecik sigarasıyla yakalamaya çalıştığı zarif havayla görünen köye ters köşe yaptırmaya çalışan, dıştan ne kadar asilim triplerine girse de gerçekten içinin temiz olduğuna inandığım yazarımız.
"hakkımda hakaret içerikli entri girildi yetişin a dostlar, nerde bu modlar, nerde bu bearabeare" diye çığlık çığlığa evin içinde daireler çizerek koşmakta olan yazardır.
sözlük sayesinde tanıdığım, sonrasında ne zaman taksim ve civarına gitsem yolda mutlaka karşılaştığım şeker şahıstır..
şeker dediğime bakmayın, kendisine br türlü bir şey beğendiremezsiniz. ben o'nu yemem, bunu yemem havalarından kendisini bir türlü eve davet edebilmiş değilim.. *

neyse efendim siz siz olun aranızı iyi tutun, zira gülerken terliğini ağzınızda bulabilirsiniz... mcx
''doğum günün kutlu olsun'' dediğim yazardır.***
  • /
  • 5