paris

fransa'nın başkenti oluyor burası (valla lan!)

aynı zamanda bir de şarap sesli edith piaf'ın nadide şarkıların bir tanesi:

on se rappelle les chansons
un soir dhiver, un frais visage
la scène à marchands de marrons
une chambre au cinquième étage
les cafés crèmes du matin
montparnasse, le café du dôme
les faubourgs, le quartier latin
les tuileries et la place vendôme

paris, cétait la gaieté, paris
cétait la douceur aussi
cétait notre tendresse
paris, tes gamins, tes artisans
tes camelots et tes agents
et tes matins de printemps
paris, lodeur de ton pavé doies
de tes marronniers, du bois
je pense à toi sans cesse
paris, je mennuie de toi, mon vieux
on se retrouvera tous les deux
mon grand paris

évidemment, il y a parfois
les heures un peu difficiles
mais tout sarrange bien, ma foi
avec paris, cest si facile
pour moi, paris, cest les beaux jours
les airs légers, graves ou tendres
pour moi, paris, cest mes amours
et mon coeur ne peut se reprendre

paris, tu es ma gaieté, paris
tu es ma douceur aussi
tu es toute ma tendresse
paris, tes gamins, tes artisans
tes camelots et tes agents
et tes matins de printemps
paris, lodeur de ton pavé doies
de tes marronniers, du bois
je pense à toi sans cesse
paris, je mennuie de toi, mon vieux
on se retrouvera tous les deux
mon grand paris
"romantik şehir" diyerek pazarlama dünyasında duygusal başlıkta yerini almış bir şehirdir.
eyfel kulesi (eiffel tower) nin bulunduğu muhteşem şehir.
aynı zamanda yahşi cazibe deki simgenin köpeğinin adıdır.*
sevmem. gerçekten sevmem. liseyi okumak için gidip, sonra bazı sebeplerden dönmek zorunda kaldığım sonrasın da ise sevgilim yüzünden 2,5 yıl boyunca isparta - paris rotası yaptırtan lanet şehir. bok gibi. hava atmak gibi olsun 14.bölgede 70m2 bi evde kalmama rağmen * bana hep pis ve karman çurman gelen şehir. asla yaşamam. gitmem. gelmem. ay istanbul'un taksim'i bile daha iyidir. öte taraftan ırkçı bi şehirdir. izmir'in güllerinin yaptığı kenarım ırkçılık gibi. başka şehirleri beğenmezler. ulan... sinir oldum the end.
istanbulun sokaklarında ismini üzerimde taşıdığım şehir. i love paris yazmışlar biz de giydik.
ilk gittiğimde kornaların karşılamasıyla hayalkırıklığına uğratan şehir. ertesi günü şehrin fiziksel olmasa da yapısal olarak ikiye bölünmüş olduğunu keşfettim. biri bildiğiniz kirli metropol paris idi, biri de açık hava müzesi gibi korunmuş paris. bütün şehri baştan aşağı yürüyerek kat ettiğinizde o farkı çok net görüyorsunuz. eyfele bakarak pizza-şarap yemek ise kesinlikle tavsiye edilir.
diğer adı aleksandros olan, helen'e aşık olup kaçıran ve truva savaşının olmasının en büyük sebebi olan mitolojik kişilik.
fluctuat nec mergitur * anlamına gelen latince kökenli, paris şehrinin latin yelkenlisi olan ambleminin altında yazan mottosu. ruhu var bu şehrin.
makyajsız da güzel olabileceğinin kanıtı olan hatunlarla dolu olan sokaklara sahip güzel şehir.
çok büyük hayallerle gidip (nedense) hüsran olarak sonuçlanan,aşırı şişirildiğini düşündüğüm şehir...yalnız gittik ondan mı acaba?
avrupa'daki en büyük terör saldırılarından birine sahne oldu bu gece...
ölümün her türü kötü ve böyle kalleşçe öldüreni kimse savunamaz, fakat, ne ekersen onu biçersin ey avrupa!, demek gerekir...
akıllara ankara'daki saldırıyı getiren başkent.
seksi bir şehir. yaşamak istediğim yerlerdendir.

yazmak için doğru zamanı beklediğim şehir. içimdeki fransızı daha çıkarmadım ortaya. o pierrot ortaya çıktığında buralar hep şenlenecek. bir gün hepiniz ellernizde marlboro light larınız ve rose şaraplarınızla kahkahalar atacaksınız.

şaka bir yana doğum günümde tekrar gitmek istediğim, sokaklarında boş boş yürüsem bile mutlu olacağım şehir. asla abartılmıyor. abartılıyorsa da hak ediyordur. evet dünyanın merkezi değildir belki ama orta yaşlı romantik erkeğidir paris. evet benim gözümde bir erkektir paris. (bkz: sinestezi) uzun ve kapsamlı bilgilendirici yazılarım yakında gelecek.

au revoir chatons
bisous !
pierrot
söylerken uzata uzata pa-ris dedirten, çok güzel bir magic man şarkısıdır.

  • /
  • 2