diyet

" diet " yeme alışkanlığı.
sadece kilo vermek değil almak için uygulanan diyetler de vardır. diyet, beslenme biçimidir. kibrit kutusu kadar peynir, 2 dilim kepek ekmeğiyle başlayan bütün diyetlerin sonu hüsrandır. sağlıklı kiloda kalmak için protein, karbonhidrat, yağ nedir bilmek ve egzersizi hayatımızdan eksik etmemek gerekir.
başrollerinde hülya koçyiğit ve hakan balamirin oynadığı, işçilerin cehalet dönemini anlatan kaliteli bir türk filmidir.
yarın itibaiyle başlıyacağım yeme programı.ekmekle aramı açmam lazım umarım başarırım.
ilkokulda okuduğumda beni ciddi anlamda rahatsız eden ömer seyfettin hikayesi. haksız yere hırsızlıkla suçlanan kahramanımız diyetini ödeyen adamın her işi ni yapar ama adam sürekli bunu başına kakar ve olaylar gelişir şeklinde özetlemek mümkün.

spoiler
koca ali'nin kolunu kesip kasabın önüne attığı sahneyi kafamda o kadar grafik bir şekilde canlandırmıştım ki gözümün önünden günlerce gitmemişti. death proof filmindeki kaza sahnesinde kopan bacakta da hissettim. evet aynı o sahnedeki gibi plöp diye yığılmıştı kol yere.

spoiler
homer olayı benim için baya güzel özetlemiş aslında

http://f1205.hizliresim.com/x/w/6zdqc.jpg
birçok insan için hep pazartesi günü başlayan yeme-içme düzenidir. devam süresi insanın iradesine, kararlılığına bağlıdır.
kilo vermek değil sağlıklı yaşamak amacıyla başlanırsa daha uzun süre sürdürülebiliyor.
ayda yılda açtığım televizyon makinasında karşılaştığım sürpriz filmdir. ömer lütfi akad ustanın gelin-düğün-diyet filmlerinden oluşan üçlemenin son filmidir. bir de restore edilmiş, mis.
her pazartesi başlayamadığımdır.
acil şekilde başlamam gereken, ama sürekli arkamda birisinin beni itmesini beklediğim şeydir. arkamda kimse yok gerçi.

hani belki bir mucize falan olur. birilerinin beni itesi gelir. uçurumun kenarından. o da ayrı bir diyet.

(kelime oyunu yapayım derken saçmalamak)
kısa ve net, ''diet is die with a t ''.
nefret ettiğim fakat içinde bulunduğum lanetli yemek yememe** durumu. başım çatlıyor şu an sıkıntıdan. bir şeyler atıştırmak istiyorum, sürekli leblebi yiyip duruyorum. allahım sen yardım et.*
kafası çalışan bir beslenme uzmanı ile yapılır birde biraz hareket arttırılırsa sonucu ile özgüveni yükselten müthiş bir uğraş. hatta sonrasında yoga ve çeşitli spor dallarına merak saldıran garip yaparken acı çektiren bir yaşam biçimi. ayı olmak da güzel ama chubby olmak var cub var.
yakın gelecekte kapılara sığmaz duruma gelmeye doğru gittiğimi farkettiğimden dolayı geçen pazartesi günü, diyetisyen kontrolünde başladığım beslenme biçimi değişikliği durumu. üstelik ağırlık çalışması ile beraber böyle kombo paket halinde başladım. denilen şu ki, ağırlık çalışması kas kütlesini artırıp bazal metabolizma hızını yükselttiğinden, durduğun yerde kilo vermeye devam edecekmişsin. neyse, bu bana verilen diyette ıncık cıncık ne yiyeceğim tek tek yazılı, bir de sporcu diyeti tarzı olduğu için pek aç kalma durumları da yok, bilakis öğünleri tam yemeye çalışırsam doygunluk patlaması oluyor, genelde tamamlayamıyorum, ne biçim kilo verdirme diyeti anlamadım. diyetin genel içeriği sıfır karbonhidrat diyeti, dört hafta boyunca yapacakmışım, hızlı şekilde kilo verecekmişim, ondan sonra değiştirecekmiş teyze. kendimi kollarına teslim ettim bakalım, sabah 4 yumurta, aralarda badem ceviz, öğünlerde et ıspanak falan gidiyorum. yanına vitamin, mineral supplementları da verdi, onlar da ok, fakat en fenası şu bitki çayı denen olay, bu tür şeyleri içenleri aşağılarken kendim paket paket papatya çayı içmeye başladım, vallaha utanıyorum papatya çayı içmeye ama başkoyduk bakalım. ahaha, çok rezalet valla, ama bitki çayı olayı ayrı bir dünyaymış, passifloralı çay bile gördüm, gerçekten beni benden aldı. günde en az 4 kez bunlardan içiyorum, yakında çiçek açmaya başlayacağım sanırım
sıkça yaptığımdır. ihtiyacım olduğu için değil ama detox niyetine.
diyet konusunda çevrenin baskısı diyetin kendisinden daha önemli.
ortalama kilolarda olunca diyet yaptığınıza kimse inanamaz, naz yaptığınızı düşünürler.
içinden iki kuzu çıkacak göbeğe sahip olanlar boğulurcasına yerlerken dayanamayıp atlayacağınızı sanırlar.
biz iradeliyiz tamam mı, yemememiz gerekiyorsa yemeyiz.

burdan tüm obur ayı milletine "hıh" larımı sunar sözlüğü de günlük olarak kullandığım için de hoşgörünüzü beklerim. *

toplumsal mesajınızı almayı unutmayınız: diyet insanın kendisine yakışanı yemesidir.
dünyanın en gereksiz şeyi.
  • /
  • 2