spartacus

25 ocak 2013 cuma izleyici ile buluşacak olan dizi.
(bkz: spartacus war of the damned)
zeki müren'in hain düşmana attığı bombe gibi sezonu açmış dizidir.

--- spoiler ---

bu bölümde çok fazla konulu seks, beyaz totoş ya da sünnetsiz pipi görememiş olsak da yine de izlenmeye değer bir bölümdü. azıcık kan, balta, kılıç, sikiş falan bildiğiniz şeyler vardı.

--- spoiler ---
sadece ilk sezonu seyrettim. iyiydi elbette. ama tiksinç heteroseksüel sevişme sahnelerinden, tiksinç kadın bedeninden yine neredeyse benim için aynı derecede tiksinç olan kılsız erkek bedeni görmekten iyice tiksindiğim * dizi.
yıl 2011 kasım-aralık ve 31 aralık. homofobik ev arkadaşımla eşcinsel tartışmalar almış başını gidiyor. kendisinin bir bear olduğunu düşünüyorum üstelik. içten içe ve bazen kabına sığamayıp içten dışa doğru kimsenin cazibesi karşısında sessiz kalamayacağını iddia ediyor. tipik aslan. homofobik tavrını diğer ev arkadaşım mahmut'a bulaştırma derdinde. ama mahmut tipik oğlak. hepimiz kardeşiz sloganıyla koridorda eylemlere çıktığını söyleyemem ancak herkes kendi yağında kavrulur'cu. ya da en güzel ifadeyle her koyun kendi bacağından asılır'cı. bir gün oturmuş spartacus'ü izliyorlar. tabi ben entelim kitap okuyacam, film izleyecem aman üzerime entel yağmurları modundayım. aslında ayı'nın her hangi bir konuyu kahramanı eşcinsel olan bir anısıyla tamamlamasından yorulmuş kaçmak'lardayım. kaçmak'ımı her daim saklı bir hak olarak arka cebimde taşırım. elimde çayım. trakya yine sisli. ev soğukçana. sırtımda bir hırka. ayı hediye etmişti. nerden estiyse bir de şort. ayağımda çorap. annem daima bu kilotlu çorapları andıran çorapları nereden bulur inceden inceye merak ediyorum. tabi görüntü out. kıllarla rapunzelin ayak şovunu gerçekleştiriyorum. neyse. tabi cinsî hüvviyetim ilan sayfasında değil. yine mi izliyorsunuz dedim. kanepenin arkasına geçtim. iki dakika içinde gelişen diyalog şöyle:

ayı: lan tam üstüne geldin. (hassiktir yine mi! kaçmak'ım nerde derken pantolonumda unutmuşum. sahne ilgi çekici.)
güben:hayırdır kim kimi...?
ayı: gladyatörler(?) birbrini beceriyor la?
güben: hani nerde kim? (sahne gayet çekici ve daha sonra bilgisayarından aşırmışımdır.)
ayı: bu ibineler her yerdeler la!
güben: hı hı hı bir gülümseme.
ayı: ilerlet şunu mahmut!
güben: dizi izliyorsun olm tv zaplamıyorsun!
(mahmut ilerletip ilerletmemek konusunda emin değil)
ayı: nasıl sevişiyor allahsızlar!
(cevap vermek içimden gelmiyor ama bomba mahmuttan geliyor)
mahmut: ibine mibine harbi ateşli sevişiyorlar ..
(kaldım öyle. bir mutluyum, bir garibim. ne diyeceğimi bilemiyorum sayın seyirciler pandalar ölmeyedursun havalarında kupamla beyaz bulutlardayım. )

ayı denen öküz "hep senin yüzünden bu çocukta da bozulma oldu" gibisinden konuşunca "herkesi kendin gibi mi zannediyon... benim oğlum kendini bilir" dedim. mahmut'u o zaman evlatlık aldım. spartacus'e minnettarım. bu şahsî hatıranın başlıkla münasebeti organik olmasa da, başlığa adını vermiş dizi şeysi benim için, izlemediysem de o bölümden kelli, büyüktür.
bu dizi ile alakalı olarak önyargısız olamıyorum. öyle bir göz ziyafeti var ki* tek gecede ilk sezonu bitirmiştim. sanatı, sahneleri, ışıgı, kurgusu veya oyunculuklarını sorgulayamıyorum. herkesin bir zaafı vardır işte.
--- spoiler ---

çok kızgınım. sezar'ın tecavüze uğradığı sahne çok daha az sansürsüz ve daha uzun olmalıydı. en az 20 otsbirlik malzeme çıkardı bana.

--- spoiler ---
büyük isyancı. lakin düzene isyan etmemiş sadece kaçmak istemiş aslında.
war of damned sezonunun 8.bölümü için söylenebilecek tek cümle:
(bkz: sezar'ın suçu ne? )
11. bodrum bale festivali'nde bu gece sergilenen muhteşem oyun. sibirya devlet balesi dansın, estetiğin, disiplinin zirvelerinde gezdirdi izleyiciyi. müzikler, kostümler, kalenin büyüleyici atmosferi ve olağanüstü performanslarla tarihi bir yolculuk yaptık. rüya gibiydi.
2. sezonunun final bölümünde eledim eledim türküsüyle damardan vuran dizi.
canım sıkıldıkça açıp baktığım dizilerden. kendi alanında yapılmış en iyi projedir.


tarihin yazdığı en büyük hainlerin başında gelen isyancı anerşist köle.ekmek yediği kaba pislemiş pislemekle kalmamış kendisine ekmek veren efendilerini öldürmüştür.bununla kalmayıp tüm köleleri örgütleyip çapulcu yaparak diğer köleleride isyan ettirmiştir.
ama sonu hak ettiği gibi olmuştur.kendisine ekmek veren,iş veren,yatacak yer veren efendileri bu adileri tavuk gibi kesmiştir.oysa ki efendileri çok iyi,çok dürüst,çok elit insanlardı.
allah bunun gibi nankör ve yediği ekmeğe hainlik edenlere fırsat vermesin.
herhalde çıplaklık konusunda true blood ile başa baş gideri vardı bu dizinin. lakin seks sahneleri tabii ki daha heyecanlıydı. hele ki tiberius'un sezar'a tecavüz sahnesi almış götürmüştür beni. o değil de ben bu dizinin son sezonunu bildiğin şantiyede beton döken işçilerle birlikte izliyordum la allah'tan başıma bir şey gelmedi. düşünsene bir de şantiyede evlerden ırak.
  • /
  • 2